Adalet Menzili


Download 1.1 Mb.
Pdf ko'rish
bet61/86
Sana21.02.2023
Hajmi1.1 Mb.
#1219365
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   86
Bog'liq
Adil Yakubov - Adalet Menzili

Adil Yakubov
130


bucaksız bu tepeler, pelin, sütleğen ve geyik otuyla sıvanır, aşağıdaki
“Albastı” Çayı ise yaz günleri duvar gibi yükselen kamışlarla çevrelenirdi.
Burada babasının idaresinde üç aile ayrı ayrı üç ağıla bakar, yaz kış şehir
nedir, tren nedir, uçak nedir bilmeden çile doldururlardı. Anlatılanlara göre
babası Derviş Ali gençliğinde sırtı yere gelmeyen bir pehlivan, havada uçan
kuşu gözünden vuran usta bir atıcıymış. Günlerden bir gün babası dağdaki
köknar ormanında bıraktığı ağılları gezerken, bir de baksa ki deve gibi iri
yarı bir canavar ağılın altını üstüne getiriyormuş. İyice yaklaşınca bakmış ki
bir ayı!
O zamanlar dağda çoban çoluğa rahat yüzü vermeyen bir ayı türemişmiş.
Derviş Ali ağılın altını üstüne getiren bu ayının aynı ayı olduğunu anlayınca
ona doğru yaklaşmış. Ayı onu görünce, ahin zir titreten birkaç
homurdanmadan sonra doğruca üzerine yürümüş.
Derviş Ali bir iki kurşun salladıktan sonra kirişi kırmış.. Bir ara arkasına
dönüp baksa ki, arkasında insan gibi bağırıp, naralar atan ayı on onbeş adım
gerisinden, kurşun isabet eden sol ayağını havada sallaya sallaya üzerine
doğru kükreyip geliyormuş.
Derviş Ali yine bir iki kurşun daha sallayıp kaçmaya devam etmiş, ama ayı
da böğürerek peşinden geliyormuş. Neyse, çadırların yanına yaklaşıncaya
kadar ayı onu kovalamaya devam etmiş, ama ağıldan çıkan çoban köpeklerini
görünce geri dönüp tabanları yağlamış. Babası içerden çıkan kadın, kız,
çoluk çocuk ve yaşlılara hitaben: “-Ayı.. Ayı!.. Ka.. kara ayı! Vurdum onu!
Beni kovalıyor!” demiş ve hemen yere yıkılmış. İşte o gün bugün Derviş Ali
kekeleyerek konuşurmuş.. Tabii insanlar onun gençliğinde sırtı yere
gelmeyen bir pehlivan, attığını gözünden vuran usta bir nişancı olduğunu
çarçabuk unutup adını “Kekeme Derviş” koymuşlar. Önemli değil. Başkaları
Derviş Ali için ne derlerse desinler, Altınay’ın nazarında o dünyanın en şirin
dilli, en mert, en pak insanıydı!
Tuhaf şey: On yıldır kekeme olan Derviş Ali geçen yıl ağılda yangın
çıkınca birden dili çözülmüş, bir süre düzgün konuşmuş; ama sonra teftişler
başlayınca yine kekelemeye başlamıştı.
Altınay, kalbini nura garkeden bu tatlı çocukluk hatıralarıyla uzaklara
Adalet Menzili
Adil Yakubov
131


doğru yol alırken, “Kök Kotan”dan “Albastı Çayı’na atlıyordu. Albastı Çayı
dedikleri, bir nehir gibi köpük saçarak akan geniş bir özendi. Bu özenin
yukarı kısımları insan ayağı basmamış kamışlık, daha yukarılar köknar
ormanı ve en tepeye doğru olan kısımları ise mağaralarla kaplıydı.
Altınay çocukluğunda bu dere, bu kamışlık ve mağaralar hakkında
korkunç rivayetler işitmişti. Güya bu Albastı Çayı’nın yukarı kısmında içine
giren insanın bir daha çıkamadığı fundalıklar, ayak basanın dönüş yolunu
bulamadığı mağaralar varmış. Bu mağaralarda saçları yerleri süpüren
albastılar yaşarmış ve güya onlar çok ağlayan çocukları alıp kaçırırlarmış..
Altınay albastıların rüyasına girip ağlayarak uyandığı günleri hatırlayarak
hafifçe gülümsedi. Hani şimdi babası kaldırgaçı saklasa, sonra Laçin’le
kendisine biraz beride, ıssız bir yerde, bir çadır kurup verse, Laçin gündüzleri
kaldırgaça bakıp, dağlardan keklik avlayıp getirse.. Altınay ise hamur açıp,
onu beklese.. Laçin’in vurduğu keklikleri tavada kızartıp önüne servis yapsa..
Geceleri radyoyu hafifçe açıp, sessizce yanyana uzanarak, içli koşuklar
söyleyip -Altınay nedense hüzünlü şarkıları çok severdi, - destanlar
okusalar!..
Kız daldığı tatlı hayallerle gözünün dalıp gittiğinin farkına bile varmadı.
Birden ayı gibi iri yan bir şeyin üzerine çullandığını farke- derek gözlerini
açtı, Aman ya Rab! Şişko şoför bu! Altınay’ın uyandığını gören şişko şoför,
deli gibi yılışmaya başladı:
— Evet, güzel sülünüm! Sonunda elime düştün mü?
Sonra sanki Altınay’ı tahrik etmek istiyormuş gibi gömleğinin yakasını
cart diye yırtıp, henüz gün görmemiş sinesini, olgun şeftali gibi yumuşak ve
âdem eli değmemiş göğüslerini öpmeye başladı.
Altınay tuzağa düşmüş bıldırcın gibi çırpınarak:
— Ağacan! Bırak beni, ağacan! - diye yalvardı.
— Tam da buldun seni bırakacak enayiyi! Beni bu kadar aşağılamalarını,
ona varmam ben deyip yüzünü buruşturduğunu unuttun mu? Şimdi, karım
olacaksın benim!
Altınay ağlamaya başladı:
— Ağacan! Bırak beni! Yine de varmam ben sana! - Can havliyle şişko
Adalet Menzili

Download 1.1 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   86




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling