Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ
J.Şah İsmail’in Sultan Selim’e 3. Mektubunda barış Teklifi
Download 6.7 Mb. Pdf ko'rish
|
J.Şah İsmail’in Sultan Selim’e 3. Mektubunda barış Teklifi: Miladi 1518 yılı ġubat ayının 14. Günü (Hicri 924 yılı Sefer ayının 3. Günü) Sultan Selim Mısır‟ı fetihettikten sonra ġah Ġsmail‟in elçisi Sarı ġeyh Sultan Selim‟in huzuruna geldi. Bu kez Sultan Selim elçiyi saygıyla karĢıladı. 1325
Sarı ġeyhle birlikte ġırvan Hâkimi de Huseyin Bey adına bir elçi göndermiĢti. Belki bu nedenle Sultan Selim ona saygı gösteriyordu tam belli değil. Bu konu da Sultan Süleyman ġeyĢah‟a yazdığı mektupta Ģöyle diyor; “Benim Ala Hazretlei babam (Sultan Selim) Mısır fetihinden sonra sağlam döndüğü esnada o (ġah Ġsmail) Devlet ve dinin muhalifi fitne ve isyan reisi ve serseri KızılbaĢların baĢı Ġsmail, Kuran‟ın akılcılık ve söyleyiĢine göre onun kardırması vaciptir barıĢ ve kendini kurtarmak için Sarı ġeyh diye bir adamı benim babamın eĢiğine göndermiĢti. Benim kerametli babam da iyi niyetle ona güvenip karĢıladı ve onun memleklerimizin halkının iletiĢimi ve istediği aramızda barıĢ sağlaması Ġsmail‟in elçisi Sarı ġeyh‟i elçiniz Huseyin Bey‟i birlikte göndermiĢtiniz” 1326
.
ġah Ġsmail elçisinin aracılığıyla Mısır fethiyle ilgili bir mektup göndermiĢti ve tebrik etmiĢti. ġah Ġsmail ölmelerinden haberi olmadığı Yunus PaĢa, Sinan PaĢa ve Sultan Selim‟in annesine hediyelerle birlikte mektup da göndermiĢti. Ayrıca Sultan Selim‟e çok değerli hediyeler eĢi benzeri olmayan Firüzeler, kıymetli kitaplar vs göndermiĢti. Çelebi Haydar diyor ġah Ġsmail Sultan Selim'in “el koyduğu
1325
Çelebi Haydar diyor Sultan Selim ferman verdi bu elçiyi sınırdan saygıyla DımeĢk‟e Getirsinler, s. 335. 1326 Ali Muayyit Sabit, Mektuplar ve Senet Tarihi, s 430-431. Safevi tarihçileri bu konuda sustular. Hayder Çelebi sadece bu elçiyi diyerek ġah Ġsmail elçisi demiyor, Rüzname, s. 335. 442
vilayetlere Osmanlı toprağı saysın veya Sultan Selim bu vilayetleri istemezse buraları KızılbaĢ mülkü saysın ve ona karĢı para alsın” 1327
. Ama Sultan Selim kendisi Diyarbekir, Erzincan ve Bayburt‟a el koymamıĢtı. Sultan Selim‟in emrinde olan askerler ve komutanları bu vilayetleri fethetmiĢti. Belki ġah Ġsmail Osmanlı tarafından fethedilen Diyarbakir, Erzincan ve Bayburt‟u resmi olarak tanımak istiyordu. ġah Ġsmail Mısır‟ın fethini tebrik ettiği ve ona pahalı hediyeler göndermesine rağmen Sultan Selim Sarı ġeyh‟i de önceki elçiler gibi hapise attı ve ġah Ġsmail‟in mektubuna cevap vermedi. 1328
Sultan Selim DımeĢk‟tan Haleb‟e geldikten sonra tekrar Ġran‟a saldırmak için hazırlık yapıyordu. Bu nedenle Halep karargâhını kuvvetlendirerek vezir-i a‟zam Piri PaĢa‟yi bu karargâha komutan yaptı. Sultan Selim Halep ġiilerini de Ġstanbul‟a gönderdi.
1327
Mektubun metini bulunmamaktadır. 1328
Haydar Çelebi, Ruzname, s. 335-336.
443
İran-Osmanlı Diplomatik ilişkileri ve Avrupa: A. Şah İsmail ve Osmanlı’nın Dışişleri:
Siyaset savaĢın devami mi veya savaĢ siyasetin devami midir? Bu görüĢlerin her birisinin taraftarları vardır. O dönemde bir ülkenin güçlü ordusunun olup olmadığı siyaset de ve diĢiĢlerinde ekisini bırakıyordu. Ortaçağ ve son dönemlerin de eğer bir ülke ordusu güçlü olsaydı siyaseti de biçimlendiriyordu. Osmanlı ordusu güçlü olduğu için Avrupa ülkeleri ne kadar da siyasi plan yapsalar da bir sonuç alamıyorlardı. Osmanlı ordusu Avrupalılar‟ı çok etkilemiĢti; ,üç Ģeyin tedavisi yoktur 1. Sel 2. Deprem 3. Yeniçeriler deyimi dillerine ulaĢmıĢtı. Osmanlı ordusu o kadar o döneminin siyasetini etkilenmiĢti ki Lepant savaĢında Osmanlı‟nın yenilmesinden bile Papaz ellerini Allah‟a uzatarak dedi; Tanrım sana Ģukr olsun Türkleri bizim gibi yarattın çünkü Ģimdiye kadar zannediyordum Türkler ĢaĢkındılar ve yaratılıĢları bizlerden farklıdır. Osmanlı ordusu öyle Avrupalıları korku içinde tutmuĢtu eğer Osmanlılar‟ın savaĢ gemileri Ġspanya ve Fransa sahillerine saldırsaydı korkudan onlara engel olmayıp ve bir Ģey yapamıyorlard. Halbu ki bunlar Akdeniz‟in batısı ve Osmanlı doğusunda yer almıĢtır. Hatta sonraki sonra da kendini dünyaya parlatan güneĢ bilen IV. Lui kendi toplarının üzerinde yazmıĢtır; ,Budur sultanların son kanıtı, buna rağmen bir zaman Osmanlı savaĢ gemileri Fransa sahillerine saldırsaydı IV. Lui‟nin askerleri korkudan kaçıyorlardı. Buna dayansak ne zaman Osmanlı Avrupayla antlaĢma yaptı güçlü ordusu olursa elleri dolu antlaĢma yapıyordu. Bunun tersi de vardı. Tarihe baktığımızda Osmanl-Avrupa savaĢları uzun zamandır bitmiĢtir ama neden Osmanlı‟yı rahat bırakmadılar hatta bugünkü Türkiye‟yi Osmanlı‟nın mırascısı bilerek siyasi açıdan onun için sıkıntı yaratıyorlar. Bu nedenle günümüzde siyaset savaĢın devamidir diyebiliriz.
444
Onaltıncı yüzyılın baĢlarında Safevi Devlet‟i oluĢtuğu zaman kritik bir durum vardı. Doğu tarafında Özbekler sürekli Ġran‟a saldırıyorlardı. Batı tarafında Avrupa fetihleri dıĢıda Ġslam dünyasını bir bayrak altına toparlamak isteğinde olan güçlü Osmanlı Ġmparatorluğu yer almıĢtı. Bu nedenle Safevi Devleti‟nin var olduğunu tahammül etmesi ona zor geliyordu. Mısır ve ġam da Memluklar hakimiydiler ve geliĢmekte olan Osmanlı onların sınırlarını tehdit ediyordu. Bu nedenle Memluklar‟ın Ġran‟a yakınlaĢmasına zemin oluĢturuyordu. Kafkas bölgesinde de mahalli hâkimler kendi bağımsızlıklarını korumak istiyorlardı. Fars Körfez‟i ve Umman Deniz‟in de Portekiz ve Ġspanya sümürge ülkelerinin savaĢ gemileri hâkimdi. Bu nedenle Safevi Devleti‟nin doğu ve batısındaki siyasi belirsizlik Osmanlı‟nın da Avrupa‟yla sürekli çatıĢma içinde olması Osmanlı ve Safevi hükümetlerini birbirine karĢı tahamül edici bir siyasete yöneltti. Buna rağmen Osmanlı‟nı insan kuvvetinin kaynağı olan Anadolu Türkmenlerin Ġran‟a gelmeleri, Ġslam dünyasının bölünme ve kutuplaĢması, Safeviler‟in düĢüncesinin geniĢ bir Ģekilde Anadolu‟nun doğu ve batısında Alevi KızılbaĢlar arasında yayılması, Sultan Selim‟in düĢmanlarını örneğin, Selim‟in kardeĢi ġehzade Ahmet‟e destek vermesi, ġehzade Ahmet‟in oğlu Murat Ġran‟a sığınması, Avrupalı Devletlerle Osmanlı‟ya karĢı birleĢerek ve Doğu Anadolu‟nun Ģehirlerine saldırması iki ülkenin dıĢiĢlerini etkileyerek krize soktu ve Çaldıran savaĢıyla kendini gösterdi. ġah Ġsmail‟in yanlıĢları Osmanlılar‟ın dıĢiĢlerinin hereketini hızlandırdı ve Miladi 1517 (Hc. 923) yılında Çaldıran savaĢından sonra Sultan Selim ġam da Marc-ı Dabık seferinde Memlukları da yendi. Böylece özde Ortadoğu ve Afrika‟nın kuzeyinin kaderini ele aldı ve Mekke‟yle Medine‟nin “Hademi ġerif-i” ve Halife unvanına sahip çıktı.
445
ġah Ġsmail Çaldıran savaĢından önce Osmanlılarla belli bir siyaseti yoktur. ġah Ġsmail II. Bayezıt‟ın öncülüğüyle Osmanlılarla iliĢkileri fazla geçmek istemiyecekti. ġah Ġsmail Ġran‟ın iç bölgelerini ele geçirmeden II. Bayezid‟ı kendisiyle çatıĢmaya çekmek istemiyordu. Ama ġah Ġsmail‟in mezhebi çatıĢmaları ve Sünni mezhebinde olanlarla sert davranıĢı ve ġeybek Han‟ın baĢının derisini samanla doldurması ve II. Bayezid‟e göndermesi güveni sarstı. Ülkenin sabit olmayan aralarındaki gerginliğe dönüĢtü. O dönemde Osmanlı Devleti tek baĢına Avrupa ülkelerin karĢısına savunma yapıyordu. ġah Ġsmal‟in padiĢahlığının baĢlangıcında karĢısında olması bir Ģanstı. Ama II. Bayezid‟in barıĢçıl siyasetini anlamadı. ġah Ġsmail Sünnileri öldürmeye ve kendi vatandaĢlarını ilk üç halifeye küfür etmeye devam etti. Kendini Sünnilerin hamisi bilen II. Bayezid Miladi 1504 yılı (Hicri 910) yılında ġah Ġsmail‟in kazandığı savaĢı tebrik söylemek için bir heyet gönderdi. II. Bayezıt bu davranıĢıyla iki Müslüman ülkenin halkının arasında dostluğu sağlamak istiyordu. Ama ġah Ġsmail hem gençlik gururundan ve kazandıkları savaĢlardan hem de mezhebi Hayallerinden dolayı, zararlı ve tehlikeli inançtan kendini alamadı. ġah Ġsmail siyaset konusunda ne yaptığını bilseydi, baĢarılı olup ve adı kalacaktı. Eğer bu yanlıĢları yapmasaydı Ġran tarihinin en parlak adamlarından olacaktı. Ama bütün vücudunu saran hayallerine dalarak barıĢsever II. Bayezid‟le barıĢ ve dostluk için bir adım atmadı belki aĢırı mezhebi davranıĢla daha da önemlisi ġeybek Han‟a yaptıklarıyla Osmanlı‟nın Ģehzadeleri, âlimleri ve büyüklerini karĢısına aldı. Böylece bu iki ülkenin aralarındaki düĢmanlıkları hatırladı. gibi davranıĢa neden oldu. ġah Ġsmail‟in yaptıkları sadece Ġran değil Osmanlı‟da iç değiĢimlere de neden oldu. Zira II. Bayezid‟in politikasına yeniçeriler karĢı çıktılar. Sonunda onunyerine güce tutkun ve mezhebi taasubu olan oğlu Selim‟i geçirmek için yol açtılar. ġah Ġsmail
446
yaptıklarından dolayı Selim‟in önünü açtı. II. Bayezid‟in mektuplarını gözden geçirdiğimizde gerçeklere uyan ve akılcılıkla her boyuta dikkat ettikten sonra politikasını seçen ve hangi sonuçlara eriĢeceği tam bir tarihçi gibi zaman ve mekanı anlayabilen bir yöneticidir. II. Bayezid savaĢınbir toplumun geleceğinisarstığını ve ileriye dönük kararttığını farkında idi. II. Bayezid bunlara dıkkat etmesine rağmen onun döneminin bilim ve din adamları tarafından bu siyaset kabul görmedi ve takip edilmedi. GünümüzdeII. Bayezid‟in düĢüncesi ve yapmak istediği siyasetin ne kadar doğru olduğunu görmekteyiz. II. Bayezid‟in siyaseti dönemininsiyasetçilerinin tarafından benimsenmediği için ona karĢı isyanlar düzenlenmesine zemin hazırlamıĢtır.
Osmanlı ve Safevi Devletleri‟nin iliĢkilerini etkileyen Avrupalılar ortalığı karıĢtırmaya çalıĢıyorlardı. Osmanlı Devleti‟nin Doğu-Batı ticaret yolu üzerindeki rekabet ve Ġslam Dünyasının Batı tarafından ele geçirmesine engel olduğu için Avrupalılar‟ın müttefiki olarak Safeviler‟e yakın olmalarına neden oldu. Hıristiyan Dünyası temel bakıĢı esçtiği, Doğu‟ya karĢı Doğu, siyasetini devam etti. Safevi Devlet‟in oluĢması yalnız Ġran değil belki Avrupa için de önemli tarihsel bir olay sayılıyordu. Öyle ki Batı politikacıları Safevi hükümetinin kendilerini kurtaracaklarını sanıyorlardı. Osmanlı Sarayında Ferdinand elçisi: ,Bizi yok olma sırasında kurtarmak için Doğu da Osmanlı‟nın baĢını karıĢtırabilen sadece Ġran yer almıĢtır., 1329
yazıyor. Safevi Devleti Cüneyd ve Sultan Haydar zamanından kendi temellerini sağlamlaĢtırdı. Safevi Devleti ġah Ġsmail zamanında Anadolu KızılbaĢ kabileler üzerine, ġiilik mezhebine resmiyet vermek ve bütün iç rakipleri bastıktan
1329 Krosinsky, Krosinsky Hatıratı, Nakaln Hanbaba Beyani, Tarih Ġnceleme Dergisi, 6. Numara VI. sayfa yoktur. Hattı bir nusha bu dergiye eklenmiĢ. 447
sonra Tebriz baĢkent olmak üzere ulaĢtığını ilan etti. Böylece Safeviler uluslararası iliĢkiler de bağımsız bir güç olarak ortaya çıktılar.
Osmanlı ve Safevi Devletleri arasında yer alan Türkmenler onların diĢiĢlerini etkileyen etken olmuĢtur. Bu iki devlet siyasi açıdan ortak payda da buluĢamadığı için gerginlik yaĢamıĢtır. Çünkü her biri Türkmenlere sahip olmak ve egemenliğinin altına almak istiyordu. Bu Türkmen Kabileler Osmanlılar‟ınvatandaĢı sayılmasına rağmen akide ve geleneklerine göre Safevilere yakındırlar. Mali ve iktisadi açıdan da Osmanlılar‟a karĢıydılar. Bu iki devletin arasında iktidarı belirleyen Türkmenlerle iliĢkilerinin ana ekseni idi. Aslında Osmanlı ve Safevi Devletleri bu konuda esas bir siyaset yerine kendi kiĢisel siyasetlerini ortaya koydular. Her iki tarafta bencil ve hoyratca davrandı. II. Bayezid döneminde bu konuya akılcı bir siyasetle yaklaĢıldı. Nisbi bir barıĢ oldu. Ama II. Bayezid‟den sonra ġah Ġsmail ve Sultan Selim arasında büyük bir çatıĢma çıktı.
Sultan Selim saltanat tahtına geçtikten sonra ġah Ġsmail ona tebrik tebrik etmek söylemek için bir elçi göndermedi. Böylece onun hükümdarlığını tanımamıĢ oldu. Ayrıca Sultan Selim‟i Ġran‟a savaĢ açması akılsızca kıĢkırttı. Saltanat iddasında bulunan Ahmet‟le iĢbirliği yaptı ve Ahmet Selim‟in elinde öldürüldükten sonra oğlu Murad‟ı himayesine aldı. Murad‟ın ġah Ġsmail‟e sığınması siyaset diliyle Murad‟ı saltanata geçirmek için onu desteklemesi anlamındaydı. ġah Ġsmail; Sultan Selim Trabozan hâkimi olduğu zaman onun Anadolu ġiileriyle sert davranıĢını kendi yaptıklarına uygun görmüyordu. 1330
ġah Ġsmail‟in II. Bayezid‟in Ahmet‟i kendi yerine geçirmek istediğindenhaberi vardı. Bu nedenle II. Bayezid‟den sonra Ahmet‟i desteklemeye çalıĢtı. Ama ġah Ġsmail tam zamanında Ahmet‟e destek vermedi ve
1330 Penahi Simnani, a.g.e, s. 255. 448
Ahmet Malatya yakınında olduğu zaman da ona yardım etmedi. Faruk Sümer: Ahmet‟in oğlu Murat ġah Ġsmail‟e sığındığı zaman babası Ahmet‟e bir mektup yazıyor ve diyorki ġah Ġsmail Div Ali Rumlu‟nun komutanlığıyla 20000 asker sana yardım gönderiyor ama Ahmet KızılbaĢlara muhalif olduğu için kabul etmiyor. 1331
Faruk Sümer‟in bu sözü doğru olamaz çünkü ġah Ġsmail ġehzade Ahmet‟le iyi dostukları vardı. Diğer taraftan ġah Ġsmail Ahmet‟in oğlu Murad‟a sadece Ġran‟ın bir bölgesinde hâkim etti. ġah Ġsmail‟in bu yaptığı iĢ Sultan Selim‟e iyi geldi. Çünkü Murat babası Ahmet‟i öldüren Sultan Selim‟le saltanat kavgası vardı. Eğer ġah Ġsmail Murad‟a yardım etmek isteseydi böyle davranmayacaktı ve zamanında ona yardım etseydi veya Anadolu Alevileri (ġiileri) ona destek vermek için emir verseydi, diğer taraftan da Ustaclu Han Muhammed‟i Diyarbakır‟dan Osmanlı toprağına saldırmaya gönderseydi iĢ Sultan Selim için zor olacaktı ve bu kadar Sultan Selim kuvvetlenmezdi. Osmanlı topraklarının üstün gücü olamazdı. ġah Ġsmail‟in batı tarafına dikkat etmesi gereken Miladi 1512 yılında (Hicri 918) Sultan Selim Ġran‟a yöneldiği esnada Özbeklere yöneldi. Böylece kuvvetlerini Ġran sınırından uzaklaĢtırdı. ġah Ġsmail Merv savaĢından sonra zamanını gereksiz avcılık gibiiĢlerle geçirdi. Eğer amacı Osmanlıyla savaĢmak idiyse neden zamanı kaybetmekle Azerbaycan‟a gelmeyip kendini saldırıp saldırmayıp konusunda düĢünecekti. Ama bundan sonra da tekrar büyük bir ordu Emir Necm Sani‟nin komutanlığında Özbeklerle savaĢa gönderdi. Emir Necm bu savaĢta (Gucduvan savaĢı) yenildikten sonra bu kez ġah Ġsmail kendisi ordusunun çoğunluğuylaDoğu‟ya (Türkistan‟a) yöneldi ve Osmanlı‟dan uzaklaĢtı. Tarih bilimin faydalarından birisi gerçekleri inceleyip tanımladıktan sonra etkisi ve sonucunu çeĢitli boyutlarında
1331
Penahi Simnani, a .g.e , s. 45.
449
anlamaktır. Bu nedenle tarih bilimi milletler için en faydalı ve eğitimli bilimdir. Eğer milletler tarih bilimine uymazsalar tarihin kasırgasına yakalanırlar. Sultan Selim saltanata geçtiği sırada güvenli bir durum da değildi. ġah Ġsmail onun rakiplerini desteklemek yerinde bayan elbisesi göndermek gibi kıĢkırtıcı iĢler yaptı. Daha sonra da gerginliği azaltıcı adımlar atmadı. ġah Ġsmail II. Bayezid‟den ders almadı. Zira Safeviler‟e karĢı Akkoyunluları destekleyen II. Bayezid Akkoyunlular yenildikten sonra gerginliği kaldırmak için ġah Ġsmail‟e heyet gönderdi. ġah Ġsmail‟in Anadolu ġiileri‟ni Ġran‟a göç ettirmesi için Nur Ali Halife‟yi görevlendirmesi Osmanlı-Safevi çatıĢmalarına neden oldu. 1332 Diğer tarftan Ustaclu Muhammed Han‟ın ġah Ġsmail‟in isteğiyle Sultan Selim‟e mektupla birlikte gönderdiği bayan elbisesi sonradan Osmanlı-Safevi çatımasına neden olan sebeplerdendir. 1333
Eğer ġah Ġsmail Osmanlıların iĢine burnunu sokmasaydı Osmanlı Devleti Avrupa‟da rahatlayacaktı. Mısır Sultan‟ı ve Macaristan padiĢahı Osmanlı ile düĢmandı ve ġah Ġsmail onları Osmanlı‟ya karĢı kıĢkırtıyordu. 1334
Çaldıran savaĢından sonra ġah Ġsmail anladı her insan gibi yenilgisiz değildi. Mezhebi hayallerle yaĢayan ġah Ġsmail temelden hayalları mahvoldu. Kendini her zaman savaĢ meydanlarını kazanan, 14 yaĢındayken aslan ve ayı avlayan ġah Ġsmail savaĢcılık moralını bozdu. Bunun yanı sırasında rakip ve duĢmanlarını hakir sayan bu nedenle fikrini iyice kullanmayan Ġsmail‟in farklı düĢünmeyeceğine neden oldu.
1332
Anonim, Cıhanguşay-i Hakan, s 476-488; Handemir, Habibus-Siyer, IV. Cilt, s 523.
1333 Abdul-Huseyin Navayi, Şah İsmail Safevi, Erguvan Yayınları, 136, c. II, Tahran 1990, s 112-113. 1334
Abbas Ġkbal, Tarih-i Mufassal İran, Hayyam Yayınlaru, Tahran T.y, s. 666. 450
Çaldıran savaĢından sonra Osmanlı‟nın ne kadar büyük bir ordusu olduğunu anladı. Bu nedenle savaĢ değil Osmanlıyla karĢı çıkmaya baĢka bir çare bulacaktı. Önce barıĢ için birkaç mektup Sultan Selim‟e yazdığından cevap almayan ġah Ġsmail, Osmanlıve Çaldıran savaĢının yenilmesine karĢı Osmanlı‟nın duĢmanlarına yakınlaĢtı. Çaldıran savaĢından sonra iki hâkim Osmanlı‟nın güçlenmesini istemeyen Alaüd-Devle ve Gansu Gavri idiler. Bunların Osmanlılarla savaĢta öldürülmelerinden sonra Batı Asya‟da Osmanlı‟ya karĢı çıkabilen bir güç kalmadı. Bu nedenle ġah Ġsmail için sadece bir yol kalmıĢtı. ġah Ġsmail kendini Sultan Selim ve Osmanlı‟nın donatılmıĢ büyük ordusuna karĢı kendini korumak için Osmanlı‟nın eski duĢmanlarına Avrupa ülkelere yöneldi. ġah Ġsmail dedesi Uzun Hasan II. Mehmet‟e karĢı
Venediklilerle birleĢmiĢti, Venedikler Osmanlı‟nın düĢmanlarıyla birleĢenleriydiler. Venedikliler uzak Doğu ve Asya‟nın ticaretini elde etmiĢtiler. Osmanlılar Ġstanbul ve “Euboea” adasını fetih ettikten sonra Venedikler ticari mevkilerini elden vermiĢlerdi. Bu nedenle eski ticari mevkilerine dönmek için Uzun Hasan‟a yakınlaĢarak 6 elçi (Quirini, Caterino zeno, Paolo Ognibene, Josafa Barbaro, Amberosio Contarini, Vicento d‟Alessandir) onun sarayına gönderdiler. 1335
tarafına çekemedi. UzunçarĢılı‟nın aktardığına göre, miladi 1501 yılı Haziran ayı Hicri 906 yılı ġevval ayı ġah Ġsmail Venedikler‟i Osmanlı‟ya karĢı kıĢkırtmak için bir heyet Suriye yolundan Venedikler‟e gönderdi. Memluklar‟ın sultanı kendi topraklarından bunların geçmesine izin verdiği için Osmanlı Sultan‟ı Mısır Sultanı‟na Ģikâyet gönderdi. Bu nedenle iki ülkenin arasındaki iletiĢim savaĢ
1335 Anonim, Sefernameye Veneziyan Dar İran, çev. Manüçehr Emiri, Harezmî Yayınları, Tahran 2002, s. 17, 123, 197, 283, 375, 459. 451
aĢamasına kadar gerginleĢti. Ama Mısır Sultan‟ı Mısır ve Suriye de olan Venedikler‟in tacirine engel olduğu zaman savaĢ meydana gelmedi. 1336
Bu iddaa doğru değil çünkü ġah Ġsmail zikredilen tarihe kadar iç çatıĢmalarla uğraĢıyordu ve yurt dıĢına yönelmek için hala yerini sağlamlaĢtıramamıĢtı. Sultan Selim savaĢ stratejik olarak bir anda iki cephe de savaĢmaktan çekinmiĢtir. Bu nedenle Çaldıran savaĢından önce Venedikler ve diğer Avrupa hükümdarlarıyla barıĢ anlaĢması yaptı. Bunu Mısır ve Ġran‟a saldırmak amacıyla yaptı. Sultan Selim saltanat tahtına geçtiği zaman dıĢiĢleriyle ilgili uygulanacağı iki amacı vadı: birinci amaç rakibi ġah Ġsmail‟i ortadan kaldırmak, ikincisi Avrupa da hedeflerine ulaĢtıktan sonra bütün Ġslam dünyasını bir bayrak altında toplanmaktı. Bu iki amaç birbirine olmaz ise ikinsi uygulanmazdı. Bu nedenle ġah Ġsmail‟in varlığı ve Ġran da Ġmamiye ġiiliğin yayılması kendi planları için büyük bir engel idi. 1337
Ġran ile Venediklerin ġah Ġsmail zamanında ticari iletiĢimleri olduğu ve KızılbaĢlar‟ın kırmızı Ģapkalarının kumaĢlarının büyük kesimi oradan ithal olmasına rağmen Venedikler Osmanlı‟ya karĢı yenilen ġah Ġsmail ile ittifakı uygun görmüyorlardı. Bu nedenle ona ciddi destek vermediler. Doğu ve Batı çatıĢmalarının o kadar derin kökeni vardır ki Heredot kendi tarih kitabının baĢlangıcını onun hakkında soruyla baĢlatıyor. 1338
Bu gerginlik Yunan
1336 Penahi Simnani, a.g.e, s 207. Sayfanın dipnotu. 1337 Abdul-Huseyin Navayi, Tarih-i Revabete Siyasi, İktısadı ve Farhangi‟ye İran Dar Devreye Safeviye, Samt Yayınları, naklen Tarih-i Siyasi ve Ġctımai Ġran, 9. Baskı, Tahran 2013, s 96. 1338 Heredüt, Heredüt Tarihi, Doktor Hadi Hidayeti incelemesi, Tahran Üniversitesinin yayınları, c. I, s. 37- 41. 452
Truva çatıĢmalarıyla baĢlayarak Pers-Yunan ve Sasani-Roma, Ġslam-Hıristiyan, Selçuklularla-Haçlı savaĢlarıyla devam etti. Ortaçağın son dönemlerinde saldırgan Batı‟ya karĢı savunma görevini yapan Osmanlı idi. Ġslam ülkelerinin bilinçsiz politika ve çatıĢmaları Batı için uygun geliyordu. Miladi 1402 yılında Timur‟un Yıldırım Bayezid‟ı Ankara‟da yenmesi Bizans imparatorloğunun 50 yıl daha yaĢamasına sebeb oldu. Bazı Osmanlı tarihçiler Ġstanbul‟un fethini Sultan Murad‟ın oğlu Fatih Mehmet‟e vasiyet ettiğinden dolayı söylüyorlar. 1339 Hâlbuki bu asıl neden değil. Timur‟un kazanması Batılıları mutlu etti. Hatta Timur‟a tebrik etmek için Fransa, Ġspanya, Ġngiltere Kralları hediyelerle birlikte elçiler gönderdiler. 1340
Tarihte hareket ve Kurum diye bir kaide vardır. Tarihte bir ideal ve amaca ulaĢmak üzere bu fikir ve inanç üzerine yaratılmıĢ olan tüm düĢünceler bu harekete hizmet eder. Bu hareket tüm güç, itikat, yaĢam tarzı ve geleneksellerini sözden öze kadar amacına eriĢmek için her Ģeyi onunla denkleĢtirmektedir. Herkes o hedefe ulaĢmak için bir araçtır ve o hakikate tabidir. BaĢlangıçta zamanın ihtiyacına göre hareket edenleri ve izleyenleri bu hareketi ideale eriĢtirmek için her çeĢit fedakârlıkta bulunuyorlar. Bu hareket kendi zamanındaki yönetim Ģeklini değiĢtirmek, iyileĢtirmek ve sürdürülebilir bir yönetim Ģekli ortaya koymak için oluĢur ve ideal yönetim Ģeklinin oluĢturulması hedeflenir. 1341
Güç elde edildikten sonra ise yönetimler kendi mevki ve otoritelerini korumak adına en ufak bir
1339
Hoca Sadettin Efendi. Tacü‟t-Tevarih, c. II, Kültür Bakanlığı, 1992, s 71-272. 1340
Original Letters illustrative English, Sir H Alis Yayını, 3. Basim c. ILondon 1848, S. 8-54. 1341 Ali ġeriati, Ali Şiası Safevi Şiası, çev. Hicabi Kırlangıç, Fecr Yayınları, 2009, s. 36. 453
eleĢtiriye dahi hazmedemeyip bunu ihanet sayabiliyorlar. Eskiden varolan Movement (hareket) Ģimdilerde Institution (Kurum) Ģekline dönüĢmüĢ ve tarihin temellerinden biri sayılmıĢtır. 1342 Hareketin temelinde varolan ruhsal boyut; güç elde edildikten sonra bir tarafa itilmiĢ ve kalplere hâkim olmak yerine yönetimde varolmak yoluna gidilmiĢtir. Artık asılolan toplumun ihtiyaçları değil; siyasi otoritesini güçlendirmek ve iktidarını egemen kılmaktır. Ġktidar sahibi bir Ģekle dönüĢen bu hâkim; ekonomi, siyaset, askerlik, kültür ve medeniyet anlamında her zamankinden daha kuvvetli olmasını rağmen mevcut durumu daha da iyileĢtiremiyor. BaĢlangıçta sömürgeye ve adaletsizliğe karĢı olan bu oluĢum zamanla karĢı olduğu Ģekle bürünüyor. ġiilik iki devresi vardır. Birincisi Ġslam‟in baĢlangıcından beri Safeviler‟e güce eriĢmelerine kadar resmi Ġslam‟a karĢı Ġslami bir sistem ve herekettir. Ġkincisi Safeviler‟den Ģimdiye kadar ki duraklama zamanıdır. 1343 Önceki ġii azınlık bir güç olarak kendi mezhebi adetlerini yerine getiremıyordu; Kerbela‟ya gidemiyordu, Ġnancını, Ġmam Ali ve Ġmam Huseyin‟in adını dile getiremiyordu. Safeviler zamanında resmi gücüne eriĢen ġii‟lik zamanla kiĢilerin ve otoritenin zenginleĢtiği, durağan bir hüviyete bürünmüĢtür. Aslında ġii- Sünni anlaĢmazlıkları fikir ve bilimsel bir konudur. Bundan amaç, Geçek Ġslamı nasıl anlayabiliriz, dir. ġiilerin iddiası Ģudur: ,Ġslamı vasıtasız tanımak için (Sunnet ve Kur‟an) Hz. Peygamber‟in ailesinden ve ona en yakın insan olan Hz. Ali‟den öğrenmek uygundur., Zamanla bu bilimsel konu iki siyasi güç olan Osmanlı-Safevi arasında siyasi kavgaya dönüĢmüĢtür.
1342
Ali ġeriati, Ali Şiası Safevi Şiası, s. 39-41. 1343
Ali ġeriati, a.g.e, s. 42-43. 454
16. yüzyılda askeri ve siyasal kutuplar bakımından Ġran‟ın özel bir konumu vardı. Çünkü Dünya iki büyük kutba ayrılıyordu. Biri Hıristiyanlık kutbu, ötekiyse Ġslam kutbuydu. Ġslam dünyasının bayrağını taĢıyan Osmanlı ve Hıristiyan dünyasını temsil eden Avrupa idi. 1344
Doğu ve Batı‟nın Asya ve Avrupa‟nın kökü derinlerde olan çatıĢmaları, bu iki güç arasındaki çarpıĢmalar biçiminde sürüyordu. Batı ve Orta Avrupa ülkeleri yeni canlanmıĢlar ve Orta Çağı bir yana bırakmıĢlardı. Taze bir coĢku, devrinim, hareket ve ilerleme, yeni bir bilinç Batı‟ya baĢtanbaĢa hâkimdi. 1345
gücü, sürekli olarak Hıristiyan gücünü, Ġtalya ve Yunanistan cephelerinde, Doğu Avrupa‟nın her yanında ve hatta Avusturya‟da aralıksız saldırılara maruz bırakabiliyordu. Öyle ki aslında batı medeniyetinin en eski merkezi olan Yunanistan Osmanlı‟nın avucuna düĢtü ve Müslüman askerler tarafından bozguna uğratılmıĢtı. Böylece, Doğu Avrupa‟nın tamamı Ġslam‟ın otoritesinin altına girdi. Ġslam güçleri, Akdeniz‟de en büyük gücü oluĢturmuĢtu. Öyle ki hem medeniyet hem siyaset hem de askeri güç bakımından o dönemin en hassas kutbu olan Akdeniz, Osmanlı deniz gücü tarafından bütünüyle kontrol ediliyordu. Hatta Viyana Ġslam güçleri tarafından uzun süre kuĢatma altındaydı ve Ġtalya defalarca düĢme tehlikesiyle karĢılaĢmıĢtı. 1346
O sırada gücü Kuzey Avrupa‟dan ve hatta Batı Avrupa‟dan fazla olan Doğu Avrupa ise bütünüyle Osmanlı gücüne teslim olmuĢtu. Osmanlı gücü çeĢitli soyları, çeĢitli milliyetleri Ġslam adıyla imparatorluğun siyasal ve askeri birliğin altında toplayıp
1344
Ali ġeriati, Ali Şias, Safevi Şiasi, Defter Tehiye ve Tedvin Asar Mualim ġehid Yayını, Tahran 1979, s. 45-48. 1345 Ali ġeriati, a.g.e. 1346 Asrar, a,g,e, s. 52-54. 455
yönetiyordu. Osmanlı yönetiminin ne kadar Ġslami olduğu tartıĢılır. Türk-Ġslam devleti demek daha doğrudur. Onu Ġslami ölçülere vurduğumuz zaman bu yargıya varırız; ama onu bizi yutmak için eğilen ve yolunun üzerinde bir set gibi durmuĢ olan Osmanlı ile savaĢan Batı‟ya karĢı Müslümanlığı ve Ġslamiyeti koruması ve bazı dini ictimai müesseseler yönünden tek bir Müslüman devlet olarak adlandırabiliriz. 1347
örneğidir. Mutaassıbımız, ona sadece kendi ġiiliği açısından bakıyor; onu sünnet, Ömeri, Ġmamet inkârcısı, vesayete karĢı ve Ġmam-ı Zaman‟a vb. inanmaz görüyor ve dolayısıyla mahkûm ediyor.(hatta Hristiyanlık karĢısında!) Bizim ilerici aydınımız da onu gerici, antidemokratik, feodal ve mutaassıp dinci olarak değerlendiriyor.(hatta Hristiyanlık karĢısında!) Her ikisinin de yanılgıları ona salt, değiĢmez bir açıdan bakmalarındadır. Tarih bahislerinde kastettiğimiz Ġslam veya Hıristiyanlık sadece mezhep değil; belki iki siyasi, askeri güç, iki medeniyet ve kültürdür. 1348
Oysa bilimsel bakıĢ gereği, olaylara birkaç yönden bakmak ve “Osmanlı aĢırı Sünni‟dir. Antidemokratiktir ve ahlaki olarak da fasittir” diyen mutlak düĢünceli taĢlaĢmıĢ görüĢün tersine, göreceli olarak yargılamaktır. Ama eğer ġii olmak ya da “Sosyalist” olmak açısından hareket edersek ve ona Ġslami temel ya da sömürü karĢıtlığı açısından bakarsak durum değiĢir. Bu bakıĢ açısından keĢke o ġii karĢıtı Selahaddin Eyyubi, Filistin‟de yeniden ortaya çıksa; o yiğit Selçuklular, kan emici Haçlıları Akdeniz‟e dökse; Sünni mezhepli fasit Osmanlılar Batı‟nın sömürü gücünü Afrika‟dan, Asya‟dan ve çaresiz Ġslam toplumlarından sürseler diye arzulayacaktır. Osmanlılara karĢı yapılan bütün bu propagandalar, Batı‟nın ve Hristiyanlığın eski
1347
Ali ġeriati, a.g,e, s. 45-47. 1348
Ali ġeriati, a.g.e , s. 46-48. 456
komplekslerinin tezahürü ezici kılıçlardan aldıkları yaraların ürünüdür. Ne yazık ki bütün tarihsel, siyasal ve toplumsal yargılarını-Batılı yazarlardan, sanatçılardan, bilginlerden ve araĢtırmacılardan alan bizim aydınımız, Osmanlılara yöneltilen bütün o sövgüleri, suçlamaları, kinleri ve yargıları aydın olma adına taklit edip yinelemektedir. Son yüzyıllar da askeri ve siyasal bir güç olarak Ġslam Batı karĢısında dağıldı ve sömürünün doğuya ve özellikle Ġslam ülkelerine doğru yolu açılmıĢ oldu. 1349
Osmanlı imparatorluğu güçlerinin Batıda ilerlediği ve Osmanlılıların Avrupa ile savaĢının doruk noktaya vardığı sırada ansızın, cephe gerisinden saldırı baĢ gösterir. ġeyh Safiyuddin Erdebili‟nin oğullarının (Ġsmail) önderliğinde Osmanlı‟ya arkadan saldırır.
Ġslam tarihinde tasavvufun iki çeliĢik boyutu vardır bir olumsuz boyut bir köĢeye çekilme hayattan geri durma ve zahitlik boyutu; ötekisi ise cesurluk saldırı, yiğitlik ve cengâverlik boyutudur. Ġran Ġslam tasavvufu ile birleĢmiĢ bulunan ve Ehlisünnet Ayyarları arasında bile yayılan bir üslup ortaya çıkaran yiğitlik ve “fütüvvet” ruhundan beslenen ve kelimenin tarihi anlamı ile geleneksel Ġran “Ayyarlığı” ruhunu taĢıyan ġeyh Safi‟nin oğulları bu sınıftandır. 1350
Ali bin Ebi Talib (Hz. Ali)ise bu sınıfın sevgili siması sayılıyordu. Bu geleneksel dini yöneliĢ etkili bir toplumsal bir güç oluĢturmuĢtu. Yıllarca inançlarını yaĢamaktan mahrum bırakılan bu azınlık öfke doluydu. ġeyh Safiyuddin Erdebili‟nin oğulları bu öfkeyi Osmanlı‟ya karĢı kullandı. Bu önderler keskin bir bilinçle ve ġii toplumunun o içsel inancına
1349 Ali ġeriati, Alevi-Safevi Şiiliği, Defteri Tehiyye ve Tedvin Yayınları, Tahran 1970, s. 35-48. 1350
Ali ġeriati, a.g.e, s. 52-56. 457
dayanarak kendi siyasal düzenlerini ruh vicdan düĢünce derinliklerine kurmayı baĢardılar. Bunun içindir ki Ġslam‟dan sonraki Ġran tarihinde Safevi yönetimi halk arasında derin kökleri bulunan tek yönetimdir. Bu yüzden son dönemlerde yaĢamıĢ bir sultan olan ġah Abbas ġii halkın nezdinde mitolojik bir kiĢi olup Ġskender ve Hızır Peygamber'le bir arada yer alır. Propaganda güçleri rollerini ustalıkla oynamaktadırlar. Sultan Selim‟in Safeviler hakkındaki düĢüncesi onları tamamen ortadan kaldırmaktı. 1351
Bu nedenle her türlü iletiĢim ve ticaretyolunu onlara kapatmıĢtı. Çünkü ticaret sırasında Safevi Devleti‟ni güçlendirecek silah ticareti yapılabileceğini düĢünerek buna engel olmak istiyordu. Fakat kısa süren saltanatından sonra hayatını kaybeden Sultan Selim düĢüncelerini hayata geçirememiĢtir. ġah Ġsmail ise Sultan Selim‟in bu düĢüncelerini kullanarak Avrupalılar ile Osmanlı‟ya karĢı iĢbirliği yapmak istese de aynı zamanda Selim‟in Safevileri ortadan kaldırma düĢüncelerini doğru olarak görsek bile, Ġsmail‟in bu fikir anlayıĢı hiç de ikna edici olmamıĢtır. Bu dönemde yeni bir Hristiyan gücü olarak meydana çıkan Portekiz Devleti Ġslam Dünyası‟nı karıĢtırmak ve Deniz Kuvvetleri Komutan‟ı Alfonsode Albuquerque Fars Körfezi‟ne hâkim olmak istiyordu. Bunu uygulamak için Hürmüz adasını ele geçirmiĢti. ġah Ġsmail hem Deniz kuvveti olmadığı hem de Osmanlılarla savaĢ halinde olması nedeniyleona karĢı bir Ģey yapamıyordu. ġah Ġsmail Miladi 1508 yılında bir elçi göndermiĢti ve Portekizlerin himayesine giren Hürmüz Adası‟nın Emir‟i Turan ġah‟tan yıllık vergi ödemesini istemiĢti. Turan ġah Albuquerque‟e sığındı. Hürmüz Adası Portekiz Kralı‟nınkontronundaydı. Turan ġah‟da Hürmüz adasının diğerine vergi vermek hakkı yoktur diye cevap yazmıĢtı. Kendisini okyanus
1351
UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, c. II, s. 269. 458
içindeki bir ada gibi hisseden ġah Ġsmail, Miladi 1513 yılında önceden Albuquerque‟le yapılan anlaĢma gibi Miladi 1515 yılında Çaldıran‟dan sonra bir elçiyi Hürmüz adasına Osmanlı‟ya karĢı antlaĢmasını yenilemek için gönderdi. Böylece ikisi Osmanlı‟ya karĢı birleĢmek için anlaĢtılar. Ama hiç bir Ģey meydana gelmeden Albuquerque‟e az bir zaman sonra aynı yılda öldü. Burada biraz bu konuya değineceğiz. Fatih Mehmet Ġstanbul‟u fethettikten sonra genelikle Anadolu‟dan geçen Avrupayla Asya‟nın tıcaret yolları kapandı. Bu nedenle Avrupa ülkeleri eskisi gibi Asya ürünlerini Avrupa‟ya taĢımak için yeni yol arayıĢında idiler. Miladi 1492 (Hicri 898) yılında Hint‟e ulaĢmak amacıyla Ġspanya‟nın Kraliçesi yardımıyla Kristoph Clomb önce Karaib Adaları ve sonraki seferlerinde Amerika‟nın güney ve merkezini kanlı bir çatıĢmayla fetihetti. Kristoph Clomb hayatının sonuna kadar deniz yoluyla Hindistan‟a ulaĢamak için çabaladı, fakat baĢarılı olamadı. Bu tarihsel ve Asya halkının durumunu olumsuz duruma getiren (Afrika‟nın güneyinden Hindistan‟a bir yol) önemli keĢfi Portekizler yaptılar. Bu keĢiften sonra çoğu Asya ülkeleri bağımsızlıklarını kaybederek Avrupalılar‟ın sömürgeciliğine uğradılar. Bundan sonra Osmanlı ülkesi ve Ġran‟da tarım arazileri ve özel mülkiyetler ortadan kaldırıldı; ayrıca hem ticaret hem idari iĢ yapan Ģehirler sadece divan veya idari iĢleri yapan ticaretin kaybolduğu kentlere, devletler de otokrat yapıya dönüĢtüler. Bunun da neticesi tüm ilerleme yolları kapandı ve Doğu ülkeleri gerilemeye baĢladı. Diğer taraftan geri ve karanlık dönemde olan Avrupalılar Asya‟yı sömürmeye baĢladıklardan dolayı ekonomisi ve bilimlerinde ilerleme oldu. Miladi 1487 (Hicri 892) yılında ġah Ġsmail doğduğu zamanda Bartholomeu Dias Afrika
459
yöresinin en uç noktasına ulaĢtı. Bu mekânda gemileri kasırgaya uğradığı için buraya Uç Kasırgalar adını verdi. Bartholomeu Dias bu uçtan geçti amaHint Okyanusundaki kasırgalar ve yolu tanımaması nedeniyle Hindistan‟a ulaĢamayıp geri döndü. Hindistan‟a kesin olarak ulaĢmak isteyen II. Don Joan (Portekiz‟in PadıĢah‟ı) bu mekâna Ümütnik (ümit verici) adını verdi. Miladi 1497 yılı Kasım ayında (Hicri 903 yılı Rabiyül-evval ayı) Vasco de Gama bu Uçtan geçti ve Miladi 1498 Mayıs ayının 20. günü (Hicri 908 yılı Ramazan ayının 28. Günü) Hint Okyanus‟un yollarını bilen ġahabettin Ahmet adlı Arab‟ın rehberliğiyle Hindistan‟ın güney batısında olan Kalküta Liman‟ına ulaĢtı. Miladi 1502 (Hicri 908) yılında ġah Ġsmail PadiĢahlık tahtına oturduktan sonra Portekiz PadiĢah‟ının yardımıyla Emanuel Vasco de Gama donatılmıĢ gemilerle tekrar Hidistan‟a geldi. Bu kez birçok cinayetler ve katliamlar (Müslümanlar ve Hintliler‟den) yaptıktan sonra Portekizler‟in (Avrupa‟ın) ilk sömürge karargâhını kurdu. Bu kanlı keĢifleri yapmak için Papa da Portegiz PadıĢah‟ına; Hindistan, Arabıstan, Ġran ve HabeĢ‟in fatih, ticaret ve Gemicilik Hünkar‟ı, unvanını verdi. 1352 Bundan sonra Portekizliler çok faydalı ve kar edici Asya tıcaretini kendi denetimlerine alarak rakiplerini Fars Körfez‟i ve Hint Okyanus‟undan dıĢarıya atmaya çalıĢtılar. Safevi ve Portekizliler‟in iliĢkileri Portekizler‟in PadıĢah‟ı Don Francisco d‟Almeida Hindistan‟a ilk sömürge valisi ve ilk koloni kurucusu olarak gönderilen Alfonso d‟Albuquerque‟in Miladi 1507 yılından önce o zaman Hürmüz‟e bağlı olan Maskat‟ı sonra Hürmüz Adasını zaptettikten sonra baĢladı. ġah Ġsmail vergi almak için elçisini Hürmüz adasına
1352
Arnold Wilson, Fars Körfezi, Çev. Muhammed Seidi, Ġlmi ferhengi Yayınları, II. baskı s. 124, Tahran1987; Lord Curzon, İran ve İran Olayı, Çev. Gulam Ali Vehid Mazandaran‟ı, Ġlmi-Ferhengi Yayınları, c. II, II. baskı, Tahran 1983, s. 632.
460
gönderdi, ama Alfonso d‟Albuquerque vergi yerine ġah Ġsmail‟e top ve tüfek kurĢunu gönderdi ve dedi ki ,vergi yerine bildiğin Ģeyigönderdim çünkü Portekiz PadıĢah‟ı bize düĢmanımıza bundan baĢka bir Ģey vermeyeceğiz, Portekizli vali devamında Hürmüz Adası‟nın Kalesi‟ni (Morona kalesi) inĢaat ettikten sonra Fars Körfez‟inin Sahilleri‟ne geleceğim ve oraları Portekiz PadiĢah‟ının adına tasarruf edeceğim., 1353
Alfonso d‟Albuquerque Hürmüz Adası‟nda ikamet ettiği esnada, ġah Ġsmail bir elçiyi hediyelerle Portegiz‟in PadiĢah‟ı için veya Osmanlılar‟a karĢı birleĢmek için, Portekiz PadiĢah‟ını kendine çekmek için ona gönderdi. Albuquerque Portekiz PadiĢah‟ının emriyle Aden‟e saldırdı ama orayı ele geçiremedikten sonra Hindistan‟a gitti. Albuquerque aĢırı derecede dindardı ve kendini Allah tarafından Hıristiyanlığı yaymak için özel görevli sayıyordu ve önceler de Fas‟ta Osmanlılarla savaĢmıĢtı. Albuquerque ve Avrupalılar‟ın Ġslam ve Doğu dünyası ile Osmanlılarla düĢmanlığı vardı. Albuquerque Osmanlılarla kinli olduğu için onlara çok kötü davranıyordu. Müslümanları kâfir bilen Albuquerque; ,Herkes Ġsa‟nın hizmetçilerinin karĢısında direnirse top ve kurĢunla karĢılaĢacak, demiĢti. 1354 Albuquerque hem ġah Ġsmail‟in Sünni Müslümanlarla düĢmanlığından bilgisi vardı ve biliyordu ki ġah Ġsmail‟in deniz kuvveti olmadığı için ondan çekinmiyordu. Bu nedenle ġah Ġsmail‟in ona bir rakip olmayacağını öğrendikten sonra yakınlaĢtı.
1353 Abdül-Hüseyin Nevai, İran ve Cıhan, Homa Yayınları Kurumu, C. II, Tahran 1985, s 250; Arnold Wilson, a.g.e, s. 18. 1354
Lord Curzon, a.g.e, s. 633. 461
Albuquerque‟in Hürmüz adasının hâkimi ile mektuplaĢmaları Portekiz‟in baĢkentinde dört cilt olarak basılmıĢtır. ġah Ġsmail‟e gönderdiği eliçinin durumu orada yazılmıĢtır. 1355
karĢı savaĢmak için ġah Ġsmail‟le temasa geçti ve ona bir mektup gönderdi. Sonra Gomes de Carvalhosa‟yı, Frei Joao adına Papazla birlikte Miladi 1510(Hicri 915) yılında Ġran‟a gönderdi ama bu elçi Hürmüz adasında öldü. Ölümünün haberini duyan ġah Ġsmail, Albuquerque‟e adı Mir Ġshak olan bir elçiyi teslim etmek için gönderdi. 1356
Bu elçi Miladi 1510 yılının sonlarında (Hicri 916) Hindistan‟ın Goa Limanına eriĢti ve ġah Ġsmail tarafına baĢka bir elçiyi Ġran‟a göndermesini önerdi. Alfonso bu esnada Hindistan Halk‟ının isyan etmesi nedeniyle gönderemedi. Ama bir zaman sonra Miladi 1512 (Hicri 918) yılında adı Miguel Ferreira olan elçiyi bir heyetle Ġran‟a gönderdi. Papaz Joao Ferreira da bu seferde onunla birlikte idi. Albuquerque Hindistan‟da iken ġah Ġsmail Hürmüz adasını tekrar ele geçirdi ve buranın hâkimi ġah Ġsmail‟e itaat etti. Miladi 1514 (Hicri 920) yılında Albuquerque yeğeni Pero‟yu hem Arapları basmak hem de Hürmüz adasından yıllık vergisinin almak için görevlendirdi. Ama ġah Ġsmail‟e itaat eden Hürmüz adasının hâkimi ne kadar da Pero‟yla mektuplaĢmıĢlarsa da bir sonuç çıkmadı. O zamanın tacirlerinin en önemli toplanma mekânı ve önemli bir coğrafya mevkisi olan Hürmüz adasını hiçbir Ģekilde elden çıkarmak istemeyen Albuquerque Miladi 1515 (Hicri
1355
The Commentaries to the Great Alfonso de Albuquerque, Vol, II, 1877, PP.114- 118.
1356 Nevayi, a.g.e, s. 254. 462
921) yılında 26 savaĢ gemisiyle 2200 askerle birlikte Hürmüz adasına saldırmak için geldi. 1357
Albuquerque yol esnasında Reis Ahmet diye bir Müslüman korsanın Hürmüz adasının hâkimini hapise attığını ve kendisinin adayı ele geçirdiğini öğrenmiĢti. Albuquerque‟in saldırmasına maruz kalan Reis Ahmet Hürmüz adasının hâkimini serbest bırakarak Adayı ona teslim etti. Albuquerque tekrar Portegiz bayrağını Hürmüz adasında dalgalandırdı. 1358 Çaldıran savaĢından az zaman sonra Osmanlı‟ya karĢı müttefik arayan ġah Ġsmail bir elçiyi Portekizler‟in elçisi Miguel Ferreira‟yla birlikte Albuquerque‟in yanına gönderdi. 1359 GörüĢmeler sonunda iki tarafın arasında bir anlaĢmaya varıldı. Özet olarak anlaĢma metni: 1.
Portekiz‟in deniz kuvvetleri Ġran‟ın Bahreyn ve Katif‟e saldırması için yardım edecek.
2.
Portekizliler deniz kuvvetleri ile Mukran ve Belüçistan‟ın sahil bölgelerinde çıkan isyanakarĢı Ġran PadıĢah‟ına yardım edecekler. 3.
Ġran Hürmüz Adasın‟dan vazgeçecek ve Turan ġah Portekiz Kralı “Don Emanuel adına” Hürmüz‟ün hâkimiyetini devam edecek.
1357
Arnold Wilson, sadece Miladi 1515 yılı yazıyor, s. 134. Nasrullah Felsefi Miladi 1515 yılı Fevriye ayı Hicri 921 yılı Muharrem ayı Albuquerque‟in gitmesini yazıyor,s19; Navayi, İran ve Cıhan Moğul‟danKacar‟a kadar kıtabında aynı yıl 26 Mart, Sefer ayının 10. Günü yazıyor, s. 255. 1358 Wilson Arnold, a.g.e, s. 135; Nasrullah a.g.e, s. 20 1359 Nasrullah Felsefi, a.g.e, s. 20; Arnold Wilson, s. 135. 463
4. Portekiz ve Ġran devletleri Osmanlı‟ya karĢı birlik olacaklar. 1360
Adası‟nın hâkimiyetini ve buranın Portekizliler‟e tabi olmasını kabul etti. Yapılan bu anlaĢmanın diğer nedeni de ġah Ġsmail‟in deniz kuvvetininolmadığından dolayıdır. Bu anlaĢmadan sonra aynı yılda Portekizliler Hürmüz Adası‟nın iĢgalinden sonra tüm Fars körfezi ve Umman sahillerini ele geçirmek hem de ġah Ġsmail‟le iliĢkilerini dostça devam ettirmek istiyorlardı. Bu nedenle baĢka bir elçiyi birkaç dilmaç ve bir bitki-bilimciyle Ġran‟a gönderdi. Bu elçinin adı Fernano Gomes de Lemos ve yardımcısı Joao de Souza idi. Gil Semoes bu mülakatın Ģerhini yazmıĢtı. Ama ġah Ġsmail Portekizliler‟in Hürmüz Adasının iĢgal ve yeni tekliflerinden rahatsız oldu ve Portekizler‟in elçilerini sıcak karĢılamadı. Albuquerque hastalık nedeniyle Hürmüz Adasını yeğeni Pero‟ya bıraktı ve kendisi Hindistan‟a döndü. Milad 1515 yılı Eylül ayının 15. günü (Hicri 921 yılı Zilkade ayının 9. günü) Hindistan‟ın Goa limanına vardığı zaman da Portekiz PadiĢahına yazdığı mektuba göre Karra Hummadan vefat etti. 1361
Albuquerque‟ten sonra Lopo Soarez Portekiz Kralı tarafından Hindistan‟ın Saltanat naibi oldu. Portekizliler Hürmüz Adası‟nda yerleĢtikten sonra Basra‟ya kadar bütün Umman ve Fars Körfezini SavaĢ gemileriyle baĢtanbaĢa tasarruf ettiler veticaretini ele geçirdiler. Portekizliler Bahreyn Adasını tasarruf ettikten sonra
1360
Nasrullah Felsefi, Cengi Çaldıran, s 20; Arnold Wilson, s 135; Sabila Shoster Whalester diyor ki ġahĠsmail Albuquerque‟ten önermiĢti Portekizler Fars Körfez‟in batı sahillerinde (Bahreyn) yolculuk hizmetleri inĢa etsin ve Ġran‟ın ticeret kurumlarının emniyetini sağlasın, s. 82-83. 1361 Arnold Wilson, a.g.e, s. 135. 464
Ġran‟la yapılan antlaĢmalarına göre Bahreyn‟ı Ġran‟a geri bırakmayıp kendi egemenlikleri altına aldılar. ġah Ġsmail‟e verdiği fakat sözlerini yerine getirmediler. Onun dıĢında Portekizliler Bahreyn‟in baĢkenti Maname Ģehrinde kale inĢa ettiler. Fernano Gomes de Lemos ile ġah Ġsmail‟ arasında yapılan görüĢmenin bir sonucu olmadı. Ama Fernano Gomes de Lemos, bu iĢ için Hindistan‟ın Naibüs-Saltanatının yanına gitmek zorundayım, diyerek iĢi yokuĢa sürdü. Buna rağmen ġah Ġsmail bir elçisini Fernano Gomes de Lemosla birlikte Hindistan‟a gönderdi. Bu elçinin adı belli değildir ama Portekiz kaynakları, Miladi 1516 yılı ġubat ayının 1. günü (Hicri 921 yılı Zilhacce ayının 27. günü) önceden Albuquerque‟in yeğeni Pero Albuquerque‟in emriyle onun yol masrafları için 10 çuval piliç ve 20 kova zeytin gönderildiğini bildirir. Miladi 1522 yılında (Hicri 9289) Hürmüz Adası‟nın gümrüğünü kontrol eden Portekizliler Fars Körfezi‟nde tacirler ve halktan adığı ağır vergiler ve yaptığı kötü davranıĢlarından dolayı onların hoĢnutsuzluklarına neden oldu. Portekizler‟in yaptığı bu iĢlerinden dolayı Hürmüz, Maskat ve Bahreyn de isyanlar çıktı ve birçok Portekizler‟in kale muhafizı halkın elinde öldürüldü. Hürmüz Adası‟nın hâkimi de bulunduğu fırsattan yararlanarak Portekizler‟i Hürmüz‟den dıĢarıya atmak için bu adayı muhasara etti. Portekizliler‟e Maskat‟tan gelen yardımcı askerlerin nedeniyle Hürmüz hâkimi buranın Kalesini ele geçiremedi. Hürmüz Adasının hâkimi Turan ġah (Abısını zehirlendirerekyerine geçmiĢtir) Portekizliler onunla savaĢacağını biliyordu. Hürmüz Ģehirini yaktı ve GıĢm Adası‟na kaçtı ve orada Portekizliler‟in elinde öldürüldü. Hürmüz ġehri dört gün yandı. 1362
Hürmüz Adası‟nın hâkimi Turan
1362 Arnold Wilson, a.g.e, s. 138. 465
ġah‟tan sonra 13 yaĢındaki oğlu Muhammed ġah babasının yerine geçti. Portekizliler Hürmüz‟ün yeni adasının çocuk yaĢında olan hâkimiyle yeni antlaĢma yapıp Hürmüz Adası‟nda hâkimiyetlerini sağlamlaĢtırdılar. Muhammed ġah Portekizliler‟in hâkimiyetine girerek yıllık vergi ödemek zorunda kaldı. Miladi 1523 yılı Eylül ayında (Hicri 929 yılı Zilkade ayı) Portekizliler yeniden saldırarak Hürmüz, Maname, Bahreyn ve çevresini ele geçirdiler. Bundan dolayı ġah Ġsmail rahatsız oldu. Gittikçe bu tamahkâr, sahtekâr ve aĢırı Hristiyan Portekizler‟in davranıĢlarından rahatsız olan ġah Ġsmail, Miladi 1523 yılında (Hicri 929 yılı) bir elçiyi Hürmüz‟e gönderdi ve Portekizler‟in Hürmüz‟e gelmelerinden önceki vergilerin iadesini istedi. ġah Ġsmail bu iĢi zorunlu kılmak için Hürmüz‟den Kirman, Horasan ve Fars‟a giden karvanların geçiĢine engel oldu. Portekizliler‟e Hürmüz adasının yeni padiĢahı Muhammed ġah vergi ödemedi. Hindistan‟ın yeni sömürge vali vekili Don Duarte de Menzes Balthazar de Pessoa baĢkanlığında bir heyeti ġah Ġsmail‟i ikna etmek için Ġran‟a göndermek zorunda kaldı. Portekiz‟in saltanat ailesinden olan bu elçi (Chevalier) Balthazar Passao 20 kiĢilik bir heyetle Miladi 1523 yılı Eylül ayının 1. günü (Hicri 929 yılı ġevval ayının 20. Günü) Hürmüz‟den Tebriz‟e doğru hareket etti. Bu heyetle birlikte olan Antonio Tenrreiro‟nun yazdığına göre Hindistan‟ın Goa Limanın‟dan Fars Körfez‟inin Gembrün (Bu ada Büyük Abbas Portekizler‟i Hürmüz Adasından dıĢarıya atmak için Abbas Liman‟ına adlandırılmıĢtı ve Ġran‟ın devriminden sonra adı Humeyni Limanına dönüĢtü) Adasına geldiler. Buradan Lar, ġiraz, Ġsfahan, KaĢan, Gum ve Sultaniye yoluyla Tebriz‟e vardılar. Bu zamanda ġah Ġsmail Hazar Deniz‟in kıyılarında ikamet ettiği esnada bunların aracılığıyla diğer Avrupa ülkeleriyle iletiĢim kurduğu için Portekizliler‟in heyetini sıcak bir biçimde karĢıladı. Miladi 1524 yılı Mart ayı (Hicri
466
930 yılı Cemadiyül-evvel ayı) ġah Ġsmail‟in huzuruna eriĢtiler veġah Ġsmail onları kendisiyle Erdebil‟e götürdü. Elçiler geldiği zaman Nevruz Bayramı‟na denk gelmiĢti ġah Ġsmail bu heyeti Nevruz törenine davet etti. Tenrreiro kitabında yazıyor; ,tanımadığım birisi bir gün bana haber verdi ki ġah Ġsmail Ģiddetle hastadır ve yakın zamanlarda ölecektir doğrusu Ģudur ki onlar erken Ġran‟ı terk etsin, çünkü bir padıĢahın ölmesi ve diğer padıĢahın tahta geçmesi esnasında karmaĢa olacak ve canını elden vermek muhtemeldir. 1363 Bu nedenle Portekizliler Erdebil‟den Tebriz‟e geldiler ve burada ġah Ġsmail‟in ölümünün haberini aldılar. Böylece ġah Ġsmail‟in ansızın ölümünden dolayı bir sonuç hâsıl olmadı. 1364 Tenrreiro Tebriz de Portekizliler‟in heyetinden ayrıldı ve bundan sonra Portekizliler‟in heyetinden bir haber tarih kitaplarında yer almaz. Tenrreiro Diyarbakır‟a geldi burada Osmanlılar ondan Ģüphelendiler, yakaladılar ve Halep, Hams ve DamıĢk yolundan Kahire‟ye götürdüler. Sonunda Tenrreiro serbest bırakıldı ve Ġskenderiye‟den Kıbrıs, Halep, Basra yönünden Hürmüz‟e geldi ve altı yıla kadar Hürmüz de ikamet ettikten sonra Portekizli Hindistan hâkimi onu bir görev için Portekiz‟e gönderdi. Zorlukla kendini Portekiz‟e yetiĢtiren Tenrreiro kendi ülkesinde seyahatnamesini yazdı. Böylelikle ġah Ġsmail çalıĢtığı Osmanlılar‟a karĢı Portekizlilerle askeri birliği yapmak için yakınlaĢması bir sonuca ermedi. 1365
1363 Arnold Wilson, Early Spanish and Portugues Travellers in Persia, naklen Hasn Cevadi, s. 41. 1364
Arnold Wilson, a.g.e, s. 257. 1365
Arnold Wilson, Early Spanish and Portugues Travellers in Persia, Naklen Hasan Cevadi, s. 41. 467
Çaldıran savaĢından sonra Sultan Selim Yeniçeriler‟in itirazıyla sadece 8 gün Tebriz de kaldıktan sonra Anadolu‟ya geri döndü. Arap ülkelerini özellikle ġah Ġsmail‟le savaĢtığı zamanda Sultan Selim‟e yiyecek götürdüğü sözünü yere getirmediği bahanesiyle Mısır‟ı fetih ederek hilafet makamını Ġstanbul‟a taĢıdı. 1366
Çaldıran savaĢının bir sonucu da Diyarbekir‟in kesin olarak Ġran‟dan ayrılmasıdır. Miladi 1516 yılında (Hicri 922 yılı) Osmanlı Komutan‟ı Mustafa PaĢa bu eyalette (Diyarbekir) Safevi varlığına son verdi. 1367 Sinan PaĢa emrinde bir grup asker de MaraĢ yakınında Alaüd-Devle‟yi yenip ve öldürdü. MaraĢ ve Elbistan yani Dulkadir sülalesinin hâkimiyetinde olan bölgelerin ömrüne son verildi. 1368
Devletleri ile Osmanlı‟ya karĢı anlaĢma yapmak istedi. Safeviler Avrupa ile ittifak yâda yok olmak arasında kaldılar. 1369 Aslında Avrupa tarafından Büyük Süfi ve Sufi Ġmparator 1370
denilen ġah Ġsmail Avrupa için bulunmaz bir nimet gibiydi. Miladi 1516 yılı (Hicri 922 yılında) ġah Ġsmail Venedik Cümhüriyet‟i ve Mısır Hâkimi Gansu‟el-Gavri‟ye elçiler gönderdi. Mısır‟a gönderilen elçiyle birlikte 200 Türkmen ve Gürcü Köleler‟i bir mektupla birlikte göndermiĢti ve onlar Osmanlı‟ya karĢı
1366
Gulam Server, a.g.e, s. 82. 1367
Gulam Server, a.g.e, s. 83. 1368
Gulam Server,
a.g.e, s. 84-5 1369 Edvard Brown, Tarihi Edebiyat-ı İran, c. 4, s. 43. 1370 Glement R. Markham, Download 6.7 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling