Bin Muhteşem Güneş
Download 1.16 Mb. Pdf ko'rish
|
Khaled Hosseini - Bin Muhteşem Güneş
özledim, Hasena. Ah, ben de seni çok özledim. Tarık’ın suratındaki ekşimeye bakılırsa, oğlanlar
bu açıdan kızlardan farklıydı. Onlar dostluklarını bir gösteriye dönüştürmüyordu. Bu tür sözler etme dürtüsü, ihtiyacı hissetmiyorlardı. Leyla ağabeylerinin de aynen böyle davrandığını tahmin etti. Oğlanların, dostluklara da güneşe davrandıkları gibi davrandığını anlamaya başlamıştı: varlığını tartışılmaz, mutlak kabul etmek, parlaklığının tadını çıkarmak, ama üzerinde kafa yormamak. “Seni kızdırmaya çalışıyordum,” dedi kız. Tarık ona yan yan baktı. “Eh, başardın.” Ama yüzü yumuşamıştı. Yanaklarındaki bronzluk bir an için koyulaşır gibi mi olmuştu ne? *** Leyla’nın ona söylemeye niyeti yoktu. Işin aslı, ona söylemenin çok kötü olacağına karar vermişti. Birinin canı yanabilirdi, çünkü Tarık böyle bir şeye asla boş vermezdi. Ama daha sonra sokakta, otobüs durağına doğru yürürlerken, bir duvara yaslanmış duran Kadim’i gördü. Çevresi her zamanki gibi arkadaşlarıyla sarılıydı, başparmaklarını kemerinin ilmeklerine sokmuştu. Kıza meydan okurcasına sırıttı. Bunun üzerine, Tarık’a anlattı. Durdurmasına kalmadan, öykü ağzından dökülüverdi. “Ne yaptı?” Leyla bir kez daha söyledi. Tarık parmağıyla Kadim’i gösterdi. “Bu mu? Yapan bu muydu? Emin misin?” “Eminim.” Tarık dişlerini sıktı, Peştun dilinde bir şeyler mırıldandı; Leyla sözcüklerin anlamını çıkaramamıştı. “Sen burada bekle,” dedi kıza, bu kez Farsça. “Tarık, hayır...” Oğlan sokağın karşısına geçmişti bile. Onu ilk, Kadim fark etti. Sırıtışı silindi, duvardan uzaklaştı. Parmaklarını ilmeklerden çıkardı, sırtını dikleştirdi; beceriksizce de olsa, gözdağı verir bir hava takındı. Diğerleri de onun baktığı yöne döndüler. Leyla söylediğine bin pişman olmuştu. Ya birlik olurlarsa? Toplam kaç kişiydiler, on? on bir? on iki? Ya Tarık’a zarar verirlerse? Tarık, Kadim’le avanesine birkaç adım kala durdu. Bir an, durumu tartar gibi oldu; belki de gözü yemedi, diye düşündü Leyla; oğlanın eğildiğini görünce de, ayakkabısının bağcığı çözülmüş gibi yapacağını, sonra da dönüp yanına geleceğini varsaydı. Ama oğlanın elleri harekete geçince, Leyla anladı. Tarık doğrulup tek bacağının üzerinde dimdik durunca, ötekiler de anladılar. Sonra, topallayarak Kadim’e doğru ilerledi; kayışları çözülmüş olan takma bacağını bir kılıç gibi havaya kaldırmıştı. Oğlanlar hızla yana kaçıştılar. Kadim’le ikisinin arasında yeterli bir boşluk bıraktılar. Sonra tozlar, tekmeler, yumruklar, naralar havada uçuştu. Kadim Leyla’yı bir daha hiç rahatsız etmedi. *** O akşam, çoğu akşam gibi, Leyla sofrayı iki kişilik kurdu. Anne aç olmadığını söylemişti. Böyle gecelerde, Babi’nin eve gelmesini bile beklemeden bir tabak hazırlar, göstererek, güzelce vurgulayarak odasına çıkarırdı. Leyla’yla Babi yemeğe oturduğunda, o -uyur ya da uyanık- çoktan yatağına çekilmiş olurdu. Babi banyodan çıktı; eve geldiğinde un serpilmiş olan saçları şimdi temizdi, geriye taranmıştı. “Ne yemek var, Leyla?” “Dünden kalma aş çorbası.” “Gayet güzel,” dedi adam, saçlarını kuruladığı havluyu katlarken. “Bu gece ne çalışıyoruz? Ondalık kesirleri mi?” “Tam sayılı bayağı kesirleri.” “Ah. Doğru.” Her gece, yemekten sonra Babi onun ev ödevlerine yardım eder, birkaç ödev de kendisi verirdi. Bunun nedeni, Leyla’yı sınıftakilerden bir iki adım öne geçirmekti, yoksa okulun verdiği ödevleri onaylamaması değil, her ne kadar eğitimin yerini propaganda almış olsa da. Işin aslı, oldukça ironikti ama, Babi’ye göre komünistlerin yaptığı (ya da en azından amaçladığı) tek doğru uygulama okullarda, onu kovdukları eğitim alanındaydı. Ozellikle de, kadınların eğitimi konusunda yapılanları alkışlıyordu. Hükümet her yaştaki kadınlar için parasız okuma yazma sını ları açmıştı. Babi’nin dediğine göre, Kabil Universitesi’ndeki öğrencilerin neredeyse üçte ikisi artık kızdı; hukuk, tıp, mühendislik okuyan kızlar. |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling