Cİlt 1 – 1978 erciyes üNİversitesi yayini-163
Download 3.2 Mb. Pdf ko'rish
|
75 Prof. Dr. Abdullah SAYDAM eziyet ve zulüm anlamına gelen tekâlif-i şakka tabiri kullanılmıştır 38 . Dolayısıyla Tanzimat Fermanı ile tenkit edilen husus tekâlif-i örfînin yer yer tekâlif-i şakkaya dönüşmüş olması keyfiyetidir. Özellikle XVII. yüzyıldan itibaren çeşitleri ve oranları artan bu tür vergilerin sayısının 97’ye kadar ulaşarak tam bir kargaşaya dönüştüğünü 39 ve halkın maddî bakımdan perişanlığına sebep olduğunu görmekteyiz. Vergi düzeninin ıslahı konusu esas olarak Sultan II. Mahmut’un en fazla önem verdiği konulardan biri olup kendisi hükümdarlığının ikinci döneminde bununla ilgili bazı girişimlerde de bulunmuştu. Padi- şah halkın kendisine Allah’ın bir emaneti olduğunu vurgulayarak 40 her türlü keyfî verginin alınması âdetlerini bertaraf etmeye yönelik bir çaba içerisine girmişti. Bu dönemde gerek merkezden istenen muhtelif vergileri, gerekse mahallinde yapılan vilayete ait çeşitli harcamaları kapsayan tekâlif-i örfiye; her yıl vali, mütesellim, voyvoda gibi yöneti- ciler ile kadı ve memleket ileri gelenleri marifetiyle, tevzi defterlerine kaydedilmekteydi. Tevzi defterlerine sancağın genelini ilgilendiren en küçük harcamalar dahi yazıldıktan sonra halkın o tevzi döneminde ödemesi gereken meblağ tespit edilirdi. Ortaya çıkan meblağ sancak yöneticilerince, kazalar arasında paylaştırılarak her kazanın hissesine düşen miktar o kazaya tebliğ edilirdi. Kaza yetkilileri de, doğrudan o kaza ile ilgili ilave edilmesi gereken masrafları dâhil ederek ortaya çıkan meblağı köy ve mahallelere bölüştürürlerdi. Nihayet buralardaki imam ve papazlar ile ileri gelenler toplanarak her hanenin tahammülüne göre 38 Tekâlif-i şakka: Şer’î cevaz bulunmıyan ve tekâlif kaidelerine de uymıyan vergilere verilen addır. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.III, İstanbul 1983, s.439. Halka yükletilen ağır vergi ve yükümlülükler (tekâlif-i şakka) ile imparatorluğumuz ahalisi sıkıntıya düşüp bunalmış ve ülkenin bayındırlığı günden güne yıkıntıya dönüşmüştü. Mustafa Nuri Paşa, Netayicü’l-Vukuat, C.III-IV, Sad. Neşet Çağatay, Ankara 1992, s.17. Önceleri beylerbeyi ve sancak beyleri tarafından toplanan usul dışı vergileri tekâlif-i şakka diye adlandıran ve ümerayı bundan vazgeçirmeye çalışan hükümet, zamanla bu uygulamalara ses çıkaramaz olmuş, hatta müsaade etmiştir. Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik
39 Pakalın, Sözlük, C.III, s.438. Geniş bilgi için bkz. Abdurrahman Vefik, Tekâlif Kavaidi, İstanbul 1338, s.70-71; Ziya Karamursal, Osmanlı Malî Tarihi Hakkında Tetkikler, Ankara 1989, s.181-189. 40 Fukara ve zu’afâ, zât-ı hilâfetsımât-ı mülûkâneme vedîa-ı cenâb-ı kibriyâ olmak mülâbesesiyle kaffe-i mezâlim ve taaddiyâttan vikâyeleri ez-her-cihet istihsâl-i tezâyüd-ü esbâb-ı refah ve rahatları nezd-i merâhim-i mülûkânemde matlûb ve müstelzim idüğü... TŞS, 1960, 28/b. 76 HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1 taksimatı yaparlardı. Mahalle halkına vergi tevzii yapılırken, bir hane için ödenmesi gereken vergi mahalleye düşen toplam verginin yüzdesi olarak, yani her vergi mükellefinin mahalleye düşen toplam meblağın yüz kuruşunda ne kadar ödeme yapacağı bir defa belirlendikten sonra mahkemedeki özel defterine kaydedilirdi. Ayrıca imam ve papaz gibi mahalle / köy yöneticilerince bu tür kayıtların tutulduğu anlaşılmakta- dır. Tevzi zamanlarında bu kayıt ve oranlara bakılarak hanelerin vergi yükü tespit edilirdi 41 .
miktarı belli olmayan, suiistimale çok elverişli olan ve devletin önemli sayılan işleri için yapıldığı ileri sürülen vilayet harcamalarıydı. Bu grup harcamaların içerisine askerî malzeme nakliyatından bazı kışla, cephane gibi tesislerin inşa ve tamir masraflarına, sancakta misafir ağırlamak üzere tahsis olunan konaklardan, var ise beylik sarayına yapılan har- camalara, merkezle veya diğer kaza ve sancaklarla haberleşmeler için kullanılan ulak ve mübaşirlerin maaş ve giderlerinden sancağa gelip giden memurların ikamet, beslenme ve harcırahlarına varıncaya değin muh- telif giderler girmekteydi. Bazı yetkililerin vali ve adamlarına verdikleri hediyeleri masraf diye halka yüklenmesi de sıkça rastlanan hususlardan idi 42
harcamaların gerçekten gerekip gerekmediği, yöneticilerin tekâlif-i şakkaya başvurup vurmadığı konusu önemli bir mesele idi. Bundan dolayı hükümet, lüzumsuz harcamalar icat edilerek ahalinin rencide olunmamasını sık sık tembihlemek ihtiyacını duymaktaydı 43 .
sında halkın temsilcilerinin vergi miktarını düşürmek amacıyla kendilerini fakir göstermek için oldukça eski elbiseler giydikleri hakkında Metaja Nenadoviç adlı birinin hatıralarından yapılan iktibas için bkz. Michael Ursinus, Regionale Refor-
42 Abdullah Saydam, “Trabzon Sancağının Tekalif-i Örfiye Yükümlülüğü (1830- 1840)”, Türk Dünyası Araştırmaları
43 Ma’lûm ola ki, memâlik-i mahrûsatü’l-mesâlik-i padişâhânemde kâin bazı kazalar ayân ve voyvodalarıyla vücûh-u memleket nâmında olan birtakım eşhâs mücerred tam’a-i hâmlarından nâşi tekâlif defterlerine kendü nefisleri çün külliyetlü akçe zam ve idhâl ederek fukarâyı rencide ve aceze-i vilâyet asıl tekâlif-i sahiha-ı saltanat-ı seniyemden başka bunlara dahi beher tevzide bu vechile külliyetlü akçeler itâsıyla düçâr-ı acz ve ızdırâp oldukları derkâr... TŞS, 1960, 36/b (Evail-i Ramazan 1246 / 13-22 Şubat 1831 tarihli ferman). 77 Prof. Dr. Abdullah SAYDAM Bu amaçla Anadolu’nun sol kolu sağ ve solunda yer alan bütün vezir, müşir, vali, kadı, naip, mütesellim, voyvoda, ayân ve memleket ileri gelenlerine hitaben gönderilen Evasıt-ı Muharrem 1246 (2-11 Temmuz 1830) tarihli fermanda özetle şöyle denilmektedir: Bütün kaza ve vilayetlerin işleri için meydana gelen masraflar mahkeme ve cümle marifetiyle hesaplanarak kaydedildiği imzalı ve mühürlü defter- leri İstanbul’a takdim edilecek. Merkezde ilgili memurlar marifetiyle gerekli inceleme yapılarak gerçek masrafların miktarı tespit edilecek ve bunların tahsiline ruhsat verildiğine dair ferman, söz konusu defter ile birlikte mahalline gönderildikten sonra verginin kaza ve köy halkına taksim edilmesi mümkün olabilecektir. Fermanda daha sonra getirilen nizama uymayanlar olduğu takdirde bu defa olduğu misüllü yalnız tenbih ve te’kid ile iktifa olunmayup cesaret eden ve ruhsat verenlerin bilâ-imhâl te’dîb ve gûşmâllerine ibtidâr olunacağı muhakkak ve musammem olacağı ifade edilmekteydi. Padişah, fermanın son bölümünde kendisine Allah emaneti olan fakirlerin, zayıfların, acizlerin ve reayanın mezalimden himayesi ile refah ve istirahatlarının sağlanmasının asıl isteği olduğunu ifade ederek, bütün memurların bu hususlara riayet etmelerinin görev- lerinin esası olduğunu belirtmekteydi 44 . Padişahın konu üzerinde çok ciddiyetle durduğu müteakip zamanlarda benzer fermanların tekrar tekrar yazılmasından anlaşılmaktadır 45 .
luğu, verilen emirlerin uygulanması konusunda merkezî hükümetin çok da başarılı olmadığını göstermektedir. Şüphesiz bu başarısızlıkta bizzat tekâlif-i örfiyenin istismara çok elverişli özellikler ihtiva etmesinin rolü büyüktür. Sancak masraflarının tümü halk tarafından karşılandığından hangi hizmetin kaça yaptırılacağı konusu mahallî yetkililerin insafına terk edilmişti denilebilir. Meselâ ferman ve buyrultuları getirip götü- renlere hizmet-i mübaşiriye adıyla ayak kiralarına, ikametlerine, zah- metlerine mukabil bir miktar ücret ödenmesi icap etmekteydi. Buna karşılık bir sancakta, mübaşiriye adıyla yılda ne kadar masraf yapılacağı belli değildi. Yine mübaşirlere ne kadar ücret verileceği de net olarak belirlenmiş değildi. Bütün bunlar mahallî yöneticilerin kararına bağlı ve onların görev anlayışıyla sınırlı olup çoğunlukla bir yerine beş mübaşir 44 TŞS, 1960, 30/b. 45 TŞS, 1960, 36/b. 1961, 25/a. 78 HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1 göndererek kendi adamlarına gelir sağlamaktaydılar 46 . Nitekim tevzi defterleri üzerinde yapılan incelemelerde merkezin istediği ölçüde itidalli vergilendirmenin başarılamadığı 1835 yılının başlarına ait bir fermanda söz konusu edilmektedir. Evasıt-ı Safer 1251 tarihli fermanda itidalin üzerinde mübaşir ve tatar kullanıldığı, bunlara verilen harcırahlar ile gelip geçenlere sağlanan yem, yiyecek ve at masraflarının hâlâ tevzi defterlerine konulduğu, vali masrafları, kethüdaiye, hüddamiye, harc-ı bâb, harc-ı ilâm, ücret-i hademe-i mahkeme, tahsildariye gibi adlarla halktan fahiş ve ziyade meblağ toplandığı belirtilerek tevzi defterlerine bunların konulmasının yasak olduğu tekrarlanmaktadır. Merkezde ince- lemeler tamamlandıktan sonra usulüne uygun hazırlandığı belirlenen tevzi defterleri ilgili vilayete geri gönderilmekte, birer suretleri vali veya kaimmakam buyrultusu ile kaza, köy ve mahalle halkına bildirilerek verginin ödenmesi sağlanmaktaydı 47 . Vergi düzenindeki bu olumsuzluklar Osmanlı tebaasından olan herkesi, bu arada gayrimüslimleri, dolayısıyla da Ermenileri de yakından etkilemekteydi. Müslümanlar gibi Ermeniler de fahiş vergi ödemekten dolayı şikâyetlerde bulunmaktaydılar. Buna dair muhtelif tarihlerdeki arşiv belgelerinde yer alan bilgilere göre ziyaret için Kudüs’e giden Rum ve Ermenilerden İstanbul ve Sultaniye gümrüklerinde mutaddan fazla para alınması 48 , Rumeli’de Şumnu kasabasında ölen Ermenile- rin mezarlığa defnedilmeleri sırasında beldenin âdeti üzere mahallî hâkimler tarafından verilecek izinname için 5–15 kuruş resm-i kısmet alınmakta iken ve bu durum 1236 Şaban tarihli emirde belirlenmiş iken bazı yöneticilerin fazla meblağ almaya çalıştıkları 49 , Bir başka şikâyet konusu da Isparta kazasında Ermenilerden tevzi haricinde para alınmaya çalışıldığı 50 , Yozgat’taki Ermenilerin teehhüllerinde fazla rüsum talep ve fukaraya zulüm ve taaddi edildiği 51 , Maraş’tan gelip geçen asâkir ve zabitan ve ehl-i örfün Ermeni evlerinde yattıkları ve Ermenileri 46 Abdurrahman Vefik, Tekâlif…, s.101-102. 47 Trabzon valisi Osman Paşa’nın 29 Rebiyülevvel 1256 (28 Temmuz 1840) ve Selh-i Şaban 1256 (26 Ekim 1840) tarihli tevzi buyrultuları için bkz. TŞS, 1965, 46/a, 49/b. Ayrıca bkz. TŞS, 1966, 26/a. 48 BOA, Hatt-ı Hümayun, Belge No:4987 (19 Cemaziyelahir 1224). 49 BOA, Cevdet-Adliye, Belge No:4900 (8 Şevval 1237). 50 BOA, Cevdet-Maliye, Belge No:10915 (14 Cemaziyelahir 1242). 51 BOA, Cevdet-Dâhiliye, Belge No:3278 (9 Zilhicce 1249).
79 Prof. Dr. Abdullah SAYDAM ücretsiz istihdam eyledikleri 52 , Tokat kazasına tabi Tozkili nahiyesin- deki Rum ve Ermenilere tahsis edilen vergilerin ağırlaşmış olduğu 53 , Darende kasabasında mukim bazı Ermenilerin kendilerinden ehl-i İslâm gibi vergi alındığı 54 , Palu kazası ile köylerindeki Ermenilerden usulsüz vergi alındığı ve zabıtanın uygunsuz muamelede bulunduğu 55 , Tokat kazası müdürü Abdurrahman Ağa’nın Ermenilerden fazla vergi tahsil ettiği
56 , Maraş kazası Ermenilerinin kendilerine fazla vergi tahakkuk ettirilmesi 57 , Akşehir kazasında oturan Ermenilerden mükerrer vergi alınması 58 , Kayseri sancağında vergilerini ödeyen Ermenilerden geçici ikamet ettikleri yerlerde tekrar vergi alınmak istendiği 59 , Gürün kaza- sındaki Katoliklerin vergisinde indirim yapılarak İslâm ve Ermenilerin vergisine zam yapılmasının anlaşmazlığa yol açtığı şikâyet konusu olmuştur 60 . Bu tür şikâyetler merkeze ulaştığında hükümet hemen gereğini yapmaktaydı 61 . Ermenilerin haklı oldukları durumlarda buna uygun kararlar çıkarılmakta, haksız oldukları durumlarda ise meselenin aslının ne olduğu ilgililere bildirilmekteydi 62 .
53 BOA, A.MKT., Belge No:8/18 (12 Şevval 1259). 54 BOA, A.MKT., Belge No:132/61 (4 Recep 1264). 55 BOA, A.MKT., Belge No:135/17 (16 Recep 1264), 138/86 (8 Şaban 1264). 56 BOA, A.MKT.MVL., Belge No:35/12 (19 Muharrem 1267). 57 BOA, A.MKT.MHM., Belge No:55/92 (9 Şaban 1269). 58 BOA, HR.MKT., Belge No:98/65 (17 Rebiyülahir 1271). 59 BOA, A.MKT.NZD., Belge No:150/40 (18 Ramazan 1271). 60 BOA, A.MKT.UM., Belge No:264/27 (29 Rebiyülevvel 1273). 61 Rumların iğfali neticesi olarak kendilerine ziyade vergi tefrik edildiğinden bahisle Kayseri’ye tabi Sarmısaklı köyü Ermenileri tarafından şikâyet olunmakla herkesin mutasarrıf olduğu emlak ve arazinin kıymetlerine göre binde hesabıyla isabet eden vergisi alınıp kimsenin mağdur edilmemesine dair Ankara feriki ve Kayseri mutasarrıfı Osman Paşa’ya yazılan hüküm için bkz. BOA, Cevdet-Maliye, Belge No:1309 (9 Cemaziyelevvel 1255). 62 Meselâ Kale-i Sultaniye’deki Ermenilerin yapacakları müskirattan diğer milletler gibi zecriye resmi alınması ve ancak kendi nefisleri için olan miktarından alın- maması emredilmiştir. BOA, Cevdet-Maliye, Belge No:5521 (14 Cemaziyülevvel 1249). Diyarbakır’da sakin Ermeniler koyun sahibi olmayıp kışlaktan da istifade etmedikleri cihetle bunlardan alınmakta olan kışlak resminin alınmaması istida olunmakta ise de minel-kadim alınmakta olan bu resmin affolunamayacağı mahal- line bildirilmiştir. BOA, Cevdet-Maliye, Belge No:4426 (24 Recep 1260). Antakya’da bulunan Ermenilerden tarla, bağ ve bahçe mahsulâtlarından nizamından fazla vergi alınmaması istenmiştir. BOA, HR.MKT., Belge No:89/59 (22 Muharrem 1271).
80 HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1 Vergi konusunda sadece devlet görevlilerinden kaynaklanan usul- süzlükler olduğunu düşünmek doğru değil. Ermenilerin de daha az vergi ödemek, bazen hiç vergi ödememek için asılsız şikâyetlerde bulunduk- ları
63 , Protestan Ermenilere karşı zulme varan uygulamalara yöneldikleri, devletin de bu tür durumlara müdahale etmeye çalıştığı görülmektedir. Özellikle Protestanların vergilerinin ayrıca belirlenmesi ve vergilerini kendi cemaatlerinden birinin toplaması uygun bulunmaktaydı 64 . Tanzimat Fermanı’nda vergi adaletinin sağlanmasının gerektiğinden önemle söz edilmesine rağmen müteakip yıllarda vergi alanında yapıla- maya çalışılan ıslahatların bunu tamamen sağlayabildiğinden bahsetmek imkânsızdır. Her şeyden önce devletin altüst olan gelir-gider dengesi buna fırsat vermediği gibi, bilhassa dış borç batağına düşülmesinden sonra zaten bu hususta esaslı bir düzenleme yapılması, devletin gelir kaybedeceği korkusuyla sağlanabilmiş değildi. Sadece gayrimüslimler tarafından ödenen cizye konusuna da değin- mekte yarar bulunmaktadır. Normalde cizye, yıllık olarak nakden alı- nan, miktarı düşük, orta ve yüksek olarak üç sınıf şeklinde belirlenen bir vergidir. Osmanlı tatbikatı dikkate alındığından, en azından XIX. yüzyılda cizye için belirlenen rakamların tahammülü aşacak düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla genelde şikâyetler cizyenin bizatihi 63 Çorlu kasabasında Ermeni mahallesinde oturan bazı Ermeniler, İslam ve Rum mahallelerine giderek tekâlif hisselerini vermediklerinden mübaşirli emir ile hisselerini Ermeni mahallesi ile birlikte itaya icbar edilmeleri kararlaştırılmıştı. BOA, Cevdet-Maliye, Belge No:15567 (26 Zilhicce 1246), 125/5506 (28 Şaban 1247).
64 Arapkir sancağındaki Protestan ahalinin vergilerini toplayan Ermeniler fazla vergi aldıklarından bu iş için Protestanlar içinde bir kocabaş tayin edilmesi. BOA, HR.MKT., Belge No:40/38 (13 Safer 1268). Tekfurdağı’ndaki Protestanların vergi ve sair işlerinin, Ermenilerden ayrılarak, aralarında belirlenecek bir kocabaşı tarafından yürütülmesi; Merzifon’daki Protestanların vergi, cizye ve sair işlerinin Ermenilerinkinden ayrılarak, kocabaşıları Saatcıoğlu Saviye tarafından yürütül- mesi; Babadağı kazasına bağlı Atmaca köyünde, Protestan halkın işlerini yürütmek için intihap olunan Adam Kot’un kocabaşı tayini. BOA, HR.MKT., Belge No:41/39, 41/40 (6 Rebiyülevvel 1268). Saruhan’daki Protestanların vergi ve cizyelerini toplayan Ermeniler adaletsiz davrandıklarından, Protestanların işlerine bakmak, cizye ve vergilerini toplamak için Manok’un kocabaşı tayini. BOA, HR.MKT., Belge No:42/74 (11 Rebiyülahir 1268). Diyarbakır’da bulunan Protestanların vergilerinin Ermenilerinkinden ayrılarak bunların hal ve tahammüllerine göre taksim edilmesi. BOA, A.MKT.NZD., Belge No:109/56 (24 Rebiyülahir 1270), 84/117 (30 Zilhicce 1270).
81 Prof. Dr. Abdullah SAYDAM kendisine değil de, bununla ilgili olarak görevliler tarafından yapılan hatalara yönelik idi. Meselâ en fazla tepki çeken husus fakirlerin orta halli, orta halli olanların zengin olarak defterlere kaydedilmeleriydi. Yine kanunlara aykırı olarak bir kısım görevlilerin cizye toplarken kefilleme, küşâdiye, kaydiye gibi türlü adlarla para almaları idi. Ayrıca bir kısım papazların halkı cizye ödememek için tahrik ettiklerine dair örneklere de rastlamaktayız 65 . Gerek yöneticilerden kaynaklanan yolsuzluklar, gerekse reayadan bazılarının cizye ödemek istememeleriyle ilgili bilgiler İstanbul’a ulaştığında böyle davranışların süratle cezalandırılmaları için aralıklarla fermanlar gönderilmekteydi. Meselâ Ağustos 1834 ve Nisan 1835’te Trabzon vilayetinin vali ve kadılarıyla diğer yöneticilere hitaben yollanan iki fermanda konu ile ilgili olarak özetle şunlar anlatılmaktadır: Zimmîlerin ödedikleri cizye, herkesin durumuna göre üç sınıf halinde toplanmaktadır. Fakat çoğu mahallerin cizyedarları bu usule riayet etmeyerek haksız biçimde fakire orta halli, orta halliye zengin kâğıdı vererek veya başka şekillerde reaya fukarasına zarar vermektedirler. Gerek vergi ve gerekse cizye maddesin- den dolayı meydana gelen zulümlerin önlenmesi ve iyi bir nizama konul- ması öteden beri padişahın arzusu olduğundan daha önceleri bununla ilgili olarak bazı teşebbüslerde bulunulmuş ise de, seferler yüzünden sağlıklı sonuç alınamamıştır. Şimdi sefer gailesi bertaraf olduğundan bu husus halkın refahı için adaletli şekilde düzenlenmelidir. Bu bakımdan cizye evrakının her bir reayanın tahammülüne göre dağıtılması için öncelikle nüfus sayımının doğru olarak yapılması gerekir. Ayrıca reayanın zulümden kurtarılması için bir yere gönderilecek cizye evrakı boğçası, ya mahkemede yahut da cümlenin ittifakıyla kasaba içerisindeki ehl-i İslâm semtinde tayin olunacak uygun bir mahalde açılacaktır. Bu sırada hâkim, mütesellim ve voyvoda gibi yöneticiler veyahut onların görev- lendirecekleri bir mutemet memurdan başka, reayanın millet reisleri denilen papaz veyahut kocabaşılarından birkaç kişi cizye tahsili bitinceye kadar haftada iki–üç gün bir araya geleceklerdir. Reaya fertleri takım takım o mahalle çağrılıp her birinin cizye evrakı, herkesin huzurunda nüfus kaydına, eski kâğıtlarına ve gerçek durumlarına bakılarak verilip akçesi tahsil olunacaktır. Millet reislerinin marifeti olmaksızın reayadan hiç ferde cizye kâğıdı verilmeyecektir. Her cizye kâğıdı, ilgili memurca 65 Meselâ bazı Ermenilerin cizye ödemediklerine ve bunlara karşı ne yapılmasına dair yollanan bir ferman için bkz. TŞS, 1957, 41/b-42/a. 82 HOŞGÖRÜDEN YOL AYRIMINA ERMENİLER / CİLT 1 mühürlenip millet reislerinden biri de orada bulunduğuna dair imza atacaktır. Trabzon sancağına bağlı kazalar dâhilindeki Müslüman ve gayrimüslimlerin sayımı yapılarak hiç kimse ihmal edilmeden her birinin oturduğu mahallerin ismi, kişinin adı, yaşı ve eşkâli ayrı ayrı defterlere yazıldıktan sonra defter İstanbul’a yollanacaktır. Bundan böyle cizye evrakı dağıtılırken bu defterler ile diğer belgeler dikkate alınacak, herkes hangi seviyede cizye ödeyecek ise isimleri üzerine işaret konulacaktır. Sayımı yapılacak nüfusun ölüm veya doğum sebebiyle sürekli güncel- leştirilmesi gerekir, aksi takdirde bütün emekler boşa gidecektir. Bunun için hâkimler marifetiyle altı ayda bir kere yoklama yapılacaktır. Cizye toplanması konusunda eski usullere dönülüp, haksız yere aidat ve saire istenir ise keyfiyet o mahallin reaya reislerince İstanbul’a bildirilecektir. Bundan böyle kasabalarda ve köylerde kolcu gezdirilmeyeceğinden, mil- let reisleri dahi mevcut olan reayadan bir neferini veyahut cizye evrakı dağıtımında memleketinde bulunmayıp sonradan gelenleri gizletmek gibi hareketlere cüret ederler ise hâkimler ve zabıtlar taraflarından bildirilecektir. Böyle şikâyetleri hükümet gizli veya açıkça araştırarak kabahat her kimde ise suçuna göre lâzım gelen cezayı verecektir. Her bir kazada yabancı olarak bulunan ve gidip gelen reayanın cizye evrakı bulunduğu kaza tarafından verilecek ve bu evrak her tarafta muteber sayılacaktır. Böylelerine kendi kazasında veya başka bir kazada tekrar cizye evrakı teklifi ile zulüm yapılmamalıdır. Bu sırada gerek vali gerekse hâkim tarafından küşâdiye, ikramiye, maaş ve tahsildariye gibi adlarla tek bir akçe alınmayacaktır. Reayadan cizyedar pusulalarıyla veya başka adlarla asla para istenmeyecektir. Fermana aykırı hareket olduğunda gerek memurlar ve gerek millet reisleri sorumlu tutulacaklardır 66 .
buna benzer meselelere vurgu yapıldığını görmekteyiz. Fakat onca fermana rağmen yolsuzlukların önünün alındığını söylemek müm- kün değil 67 . Yalnız dikkate alınması gereken nokta gayrimüslimlerin 66 TŞS Download 3.2 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling