Gedikhasanlı Şakir Efendi ve Türbesi Etrafında Oluşan Menkıbeleri
Download 448.93 Kb. Pdf ko'rish
|
Gedikhasanlı Şakir Efendi Ve Türbesi Etrafında Oluşan Menkıbeleri
- Bu sahifa navigatsiya:
- Anahtar Kelimeler
- Atalar Kültü
- KAYNAK KİŞİLER Kaynak Kişi 1 Adı-Soyadı
- Adı-Soyadı
- Doğum Yeri
Gedikhasanlı Şakir Efendi ve Türbesi Etrafında Oluşan Menkıbeleri Furkan KURT 1
Yozgat bulunduğu coğrafi konum itibari ile tarihten günümüze birçok dine ve millete hem misafirperverlik hem ev sahipliği yapmıştır. Adeta bir han görevi üstlenen Yozgat’ta farklı inanışların ve inanmaların insanların yaşam biçimlerine etkileri oldukça fazladır. Eski Türk inanışları İslamiyet’in kabulünden sonra bile kendisini yaşatması bu inanışların ne derece etkin bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Türk - İslam kültürünün yaşatılması ve yeni nesillere aktarılması noktasında Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Yozgat’ta da bulunan önemli din adamlarının türbelerine ve kutsal mekân kapsamında ele alınabilecek ziyaret yerlerine, bunlara bağlı olarak evliya ve ermiş kültürüne rastlamak mümkündür. 1853’te Yozgat’ta doğan Gedikhasanlı Şakir Efendi olarak bilinen Mehmet Şakir Suntay işte o önemli din adamlarından bir tanesidir. Birçoğuna göre Kutb-ı Cihan yani evliyaların hocası olarak da bilinmektedir. Veli ve Allah dostu olarak bilinen kişilerin yaşamları sırasında gösterdikleri himmet ve kerametlerinin ölümlerinden sonra dahi devam edeceği, dünyalarını değiştirmemiş insanlara maddi ve manevi her türlü yardımlarını esirgemeyecekleri inancı halk arasında hala devam etmektedir. Bundan dolayı Gedikhasanlı Şakir Efendi Türbesine her geçen gün ziyaretler artarak devam etmekte çeşitli menkıbeler ağızdan ağıza dolaşmaktadır. Bilindiği üzere efsanelerin dini karakterli kişilerle ilgili olanlarına menkıbe denilmektedir. Evliya menkıbeleri ise kültürün taşıyıcılığını üstlenmiş önemli bir ögedir. Bildiri girişinde kısaca menkıbeler üzerinde durulacak sonrasında bu kültür taşıyıcılığını üstlenen ve Yozgat’ın maneviyatında önemli bir role sahip olan Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin hayatı hakkında kısa bir bilgi verilecektir. Yine Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin öğrencilik ve hocalık yönleri, öğrencileri, türbesiyle ve kendisiyle ilgili menkıbelerine yer verilecektir. Son olarak ise Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin ve türbesinin toplum üzerinde ne gibi etkisinin olduğuna değinilecektir. Böylece başta Yozgat halkına olmak üzere tüm topluma Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin ne derece tesir ettiği ortaya konulmuş olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Gedikhasanlı Şakir Efendi, Kutb-ı Cihan, menkıbe, türbe, ziyaret yeri.
1 Üsküp Yunus Emre Enstitüsü Okutmanı-Eğitim Koordinatörü Abstract Yozgat found that geographical location as of today's date in many religions and nation has hosted both home and hospitality. It was like an inn task assumed effects on people of different beliefs and lifestyles is very much believe in Yozgat. After the adoption of Islam to keep alive the ancient Turkish beliefs shows that even with the structure itself how effective these beliefs. Turkey - the survival of the Islamic culture in Anatolia at the point of transfer to the new generation as it is in many parts of the tomb of prominent clerics located in Yozgat and the places to visit can be instantly covered in sacred space, depending on them can be found on the saints and cultures. Born in 1853 Yozgat, known as Gedikhasanlı Shakir Efendi, Mehmet Shakir Suntay it is one of the important work that clergy. Kutb-ı Cihan according to many is that known as the teacher of the saints. Even after the death of their parents and will continue during the life of the people showed their himmet and wonders God known as friendly to the people who change the world material and spiritual beliefs will not withhold any assistance still continues among the people. Because of the various tales Gedikhasanl Shakir Efendi Tomb are on the rise with each passing day visit to circulate by word of mouth. As it is known, which is called the legend of the legend about the religious character of the person. According to legend the saint of the carriage undertaken is an important element of the culture. After the work will focus on the introduction of short tales are undertaking this cultural trait and Gedikhasanli having an important role in Yozgat will be given a brief about the spiritual life Shakir Efendi. In student and teacher direction still Gedikhasanli Shakir Efendi, students, and it will be given to the legend, the shrine itself. Finally Gedikhasanli Shakir will be mentioned that the Lord and what is the impact on society, such as the tomb. Thus particularly the entire society Gedikhasanli Shakir In Yozgat people will be put out to what extent have influence.
place.
Asıl konuya giriş yapmadan Tekke-tasavvuf edebiyatında önemli bir yere sahip olan “menkıbe veya menakıpname”nin anlamı üzerinde durmakta fayda vardır. Menkıbelere sadece tekke- tasavvuf edebiyatı araştırmalarında değil, halk edebiyatının bütün alanlarındaki araştırmalarında da başlıca kaynaklar arasında da yer almaktadır. Ahmet Yaşar Ocak’ın ağaç, dağ, taş, ateş kültlerinin yanı sıra Gök Tanrı inancı, Şamanizm, Budizm hakkında da bazı değerlendirmelerin yapılması için yardımcı kaynak rolü üstlenebilecek menkabe ve menakıpnamelerin ortaya çıkışı ve içerikleri hakkında yazdıkları önemlidir. “İslam dünyasında IX. Yüzyıldan itibaren tasavvuf cereyanının
görülmeye başladığı, XI. Yüzyıldan beri de tarikatların teşekkül ettiği malumdur. Bu gelişmeye paralel olarak, bir velinin kerametlerini anlatan kısa hikayeler demek olan menkabeler yavaş yavaş ortaya çıkmıştır. Bunlar ilk önce tasavvufi tabakat kitaplarında ve evliya tezkirelerinde yer almıştır. Muhtemelen XIII. yüzyıldan başlayarak, tek bir veli hakkındaki menkabeleri toplayan ve kendilerine Menakıb, Menakıbname veya bazen de Vilâyetname denilen müstakil eserler doğmuş, Arapça, Farsça veya Türkçe gibi çeşitli dillerde yazılıp İslam aleminin her tarafında okunur olmuşlardır (Ocak’tan akt. Aça.Türk Halk Edebiyatı 2010.) şeklindeki açıklamasını yapan Ocak, ayrıca “Efsane Araştırmaları” kitabında menkıbenin çeşitli açıklamalarını karşılaştırarak “Menkabe” kelimesinin Türkçede galat olarak menkıbe tarzında söylendiğini, hatta birçok ilmi eserde de böyle yazıldığını söylüyor. Bununla birlikte kelimenin kelime şekliyle sözlükte mevcut olmadığını ve doğrusunun menkabe olduğunu ifade ediyor. Galat-ı meşhur kavlince de menkıbe demeyi tercih ettiğimizi bizlere aktarıyor. (Sakaoğlu, 2009. S.43) Asıl ismi Mehmet Şakir Suntay, 1853’te Yozgat’ta doğar. Oğlu Halis Suntay’ın (D. 1924) aktardığına göre soy olarak Buhara’dan Kayseri’ye gelip yerleşmişlerdir. Dört kardeşi ile birlikte Gedikhasanlı Şakir Efendi Kayseri’de bulunan Fuat Cami’nin yanındaki eski bir medresede eğitim almış. İlk dersini Şeyh İdris Nebi’nin hocasından almış. Zamanın ulemalarından olan Mısırlı Köyü’nden gelme Mısırlı Hacı Kasım’dan icazetini almış. Rivayete göre Kayseri’deki çeşitli sorunlar yüzünden Yozgat’ta bulunan Süleyman Bey tarafından Gedikhasanlı Şakir Efendi’ye Yozgat’a gelmesi için teklifte bulunulmuş. Bunun üzerine Gedikhasanlı Şakir Efendi Gedikhasanlı Köyüne yerleşmiş. Akabinde Çorum’a birkaç seneliğine Hacı Mustafa Efendi’nin yanına gitmiş. Hacı Mustafa Efendi ise Sultan Murat ile irtibatta olan önemli bir zât imiş. Gedikhasanlı Şakir Efendi Çorum’daki eski bir camide on yedi sene müderrislik yapmış ve birçok öğrenci yetiştirmiştir. Daha sonra Yozgat’ta Demirli Medrese’de, Osman Paşa Tekkesi’nde hocalık yapmış. (KK.1) Torunlarından olan Hayati Suntay’ın aktardığı bilgilere göre Poyrazlı Muharrem Efendi, Çandırlı Abdullah Efendi, Topçulu Divanlı Mustafa Efendiler, Alacalı Mustafa Efendi, Şakir Efendi’nin öğrencileri olup onları yetiştirmiştir. Din ilimlerinde, Arapça, Hadis ve özellikle Kur’an ilimlerinde, Tefsir’de vukufiyeti olan Şakir Efendi’nin ruus (doktora) imtihanı vererek dersiam olduğu; kendisini müstahıkkın-i ilmiye maaşı tahsis edildiği halde devletten bu maaşı kabul etmediği, çevresinde meseleyi yakinen bilenler tarafından ifade edilmektedir; fakat bu konuda resmi bir belgeye rastlanmamıştır. Mehmet Şakir Efendi vücutça sıhhatli olmasına rağmen ömrünün son yıllarında iki gözünü birden kaybeder. Kendisi Nakşbendi Tarikatına mensup kâmil bir mürşittir. Kerametleri ve menkıbeleri halk arasında dilden dile dolaşan Mehmet Şakir Efendi 1937 yılında Gedikhasanlı köyünde vefat eder ve köy kabristanlığına
defnedilir. Mezarı sevenleri tarafından ziyaretgâh olarak yaptırılmış olup günümüzde de ziyaret edilmektedir. 2 Mehmet Şakir Suntay’ın herhangi bir eseri bulunmamaktadır. Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin menkıbelerini bildiride Erman Altun’un Türk Halkbilimi adlı kitabında (2005), Anadolu Halkbilimini Besleyen İslamiyet Öncesi İnanç Sistemleri başlığı altında bulunan İslamiyet Öncesi İnanç Sistemlerine Bağlı Kültler, Adet, İnanç ve Pratikler bölümünün menkıbelerle ilgili içeriklerine göre sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Kült, yüce ve kutsal olarak bilinen varlıklara karşı gösterilen saygı ve onlara tapınma anlamına gelmektedir. Bu saygı ve tapınış, duayı, kurbanı, dinsel tören olan belli ritleri getirmektedir. Tapınaklar, toplantı evleri, kutsal olarak bilinen alanlar, tepeler, mağaralar ve nehirler kült olarak kullanılmıştır. (Tezcan’dan akt. Artun.2005:102) Ocak’ın görüşüne göre bir kültün varlığından söz edebilmek için şu üç şartın varlığı gerekebilir; a. Külte konu olabilecek bir nesne ve kişinin varlığı, b. Bu nesne ya da kişiden insana zarar gelebileceğine ilişkin inancın varlığı, c. Bu inancın sonucu olarak faydayı sağlayabilecek, zararı uzaklaştırabilecek ziyaretler, adaklar, kurbanlar vb. uygulamaların varlığı. (Ocak’tan akt. Artun.2005:102) Ocak’ın yapmış olduğu bu sınıflandırmada Gedikhasanlı Şakir Efendi ve Türbesi etrafında oluşan menkıbeler göz önüne alındığında Gedikhasanlı Şakir Efendi karşımıza bir kült olarak çıkmaktadır. Bilindiği üzere kültler de konularına göre sınıflara ayrılmaktadır. Atalar kültü, Gök Tarı kültü, tabiat kültleri, sihir ve büyü kültleri vb. Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin menkıbeleri incelendiğinde menkıbeler genel anlamda Atalar kültü özelliği taşımaktadır. Atalar Kültü İnanç önderlerinin etrafında oluşan bu tip menkabeler atalar kültüyle bağlantılıdır. Atalar kültü, ruhun bir bedenden ötekine geçmesi inancını benimseyen Budizm ve Maniheizm'in Türklerce kabul görmesinde etkili olmuştur. Bu külte göre, çok yaşayan, bilgili, yönetici insanlar öldüğünde onların ruhları, ailesine ve toplumuna yardım eder ve onları korurdu (Ocak’tan aktaran Artun). Atalar kültü, ölmüş ataları tazim ve onlar için kurbanlar sunma inanç ve âdetidir. Ölen ataların ve özellikle babaların ruhlarının geride kalanlara iyilik ya da kötülüklerinin dokunabileceği inancı, onlara karşı duyulan minnet duygusu; atalar kültünün temelini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, atalar kültünde ölen her atanın ruhu ve dolayısıyla da mezarı kült konusu olmamakta, yalnızca saygıdeğer olanlar buna erişmektedirler. Bu anlamda "ölüler kültü" ile atalar kültünü de birbirinden ayırt etmek gerekmektedir (Güngör’den aktaran Artun).
2 http://www.yozgatkulturturizm.gov.tr/ Türklerin, İslâmiyet'i kabul etmesinden sonra da halkın yatırlara gidip dua etmesi, şifa istemesi, niyaz etmesi, "Allah'ın sevgili kulları olan ve Allah'a sözü ve nazı geçebilen evliyanın yardımını dilemek" şeklinde açıklanmaya çalışılmıştır. Böyle bir açıklama eski inanışlarla bağı olan uygulamaları İslâmi kurallara uymasa da uygun hale getirmektir. Bu yatırlara gidip dua edenler, elbette Allah’a dua da ederler, fakat kendi gözlemlerimize göre, öncelikle o yatıra yönelik olarak dua ederler. Onun ruhundan medet umarlar (Eröz’den akt. Artun). Haliyle Gedikhasanlı Şakir Efendi Türbesi etrafında da kısmen de olsa benzer durumlarla karşılaşılmıştır. İslamiyet'in kabulünden sonra atalar kültü Anadolu'da veli kültünün oluşumunda etkili rol oynamıştır. Veliler, velayet derecesine ulaşmış kişilerdir. Kimi zaman tayy-ı mekân (bir anda uzak mesafelere gitme), tayy-ı zaman (bir anda birkaç yerde bulunma), su üstünde yürüme, kalp okuma vd. gibi üstün özelliklere sahiptir. İslam inancına göre buna "keramet sahibi olma hali" adı verilir. Anlatılatılarda da Gedikhasanlı Şakir Efendi keramet sahibi birisidir. Üstün ruhlarla donanmış insan tipi Müslümanlıkla da bağdaşmıştır. Velinin ait olduğu toplumun sosyal, dini, ahlaki değerlerin temsilcisi olduğuna inanılır. (Ocak’tan akt. Artun) Atalar kültüne bağlı olarak Gedikhasanlı Şakir Efendi ile ilgili konularına göre menkıbe örnekleri aşağıda verilmiştir. 1- Kalp Gözünün Açıklığı: - Savaş bitip de ortalık düzelince, Atatürk Yozgat valisini gönderiyor. Gedikhasan’da bir hocam var benim Şakir Efendi diye ellerinden öperim, işlerimin yoğunluğundan ziyaretine varamıyorum diyor, selam söyle benim yerime elimden öp, onu da yüksek gelirden maaşa bağla diyor. Eskiden vesayit yaylıymış. Yaylıyla vali paşa gelmiş, o gelmeden önce demiş ki vali ziyarete geliyor demiş, eve düzen verin. Bir de gelmiş vali, tabi bunlar Allah dostu kalp gözü açık. Hoş beşten sonra vali konuşmadan önce demiş ki evladım demiş memleket savaştan çıktı, dul yetim pek çok demiş. Ben maaşı devlete bağışladım ben istemiyorum demiş. Benim geçimimi çocuklarım sağlıyor demiş. Vali hiç bir şey konuşamamış. Elini öpmüş Allaha ısmarladık. (KK1) Görüldüğü üzere devlet adamlarından da üstünlüğü ve gelen misafirlerinin niyetlerini önceden bilmesi Şakir Efendi’nin önemli bir zat olduğu vurgulanmaktadır. 2- Kötü Davranışlara Karşı Uyarı: - Bir gün burada düzensiz kelimeler konuşuyorlar, bazı arkadaşlar, bak dedim ki arkadaş biz burada bir evliyanın huzurunda durduk efendi konuşun, küfürlü konuşmayın. Bunu ben bir kaç gün şeyttim, moralim bozuk, şurada oturuyorum sigarayı yaktım, arkadaşın biri şurada biri de şurada. Gece saat 9-10 bir araba geldi, kapı örtüldü içinden indiler, üç dört kişi var tahminen, gürül gürül kaba kaba konuşuyorlar, çok sert konuşuyorlar çok sert. Benim burada tüylerim diken diken oldu. Yarabbim bu ne hikmet dedim ya. Ayağa kalktım onlarda arkamdan kalktı kapıya çıktık ne araba var ne adam var. Dedim ki bak bu size ikaz, arkadaş terbiyeli konuşun. Bu bunun kerameti dedim, kızıyor dedim. - Şakir Ağabey diyor ki, babam diyor rahmetlik adam diyor, ben annemin üzerindeymişim diyor, demiş ki Ahmet ben dünyamı değiştireceğim, yalnız oğlun olacak adımı koyacaksın demiş diyor. O mübarek diyor dünyasını değiştirmiş diyor ben dünyaya gelmişsim diyor, şimdi Ali Şakir Ergin, babam derdi ki diyor elhamdülillah adını verdi hocam ya ilmini de verdi derdi Şakir’in. (KK1) Atalar kültünde ölen kişi gerçek anlamda ölmemiş sadece dünyalarını değiştirmişlerdi. Örnek’in aktardığına göre atalar, dinsel ve toplumsal buyrukların, gelenek ve göreneklerin koruyucuları olarak kabul edilirler. Bunların yerine getirilmesi onları sevindirmekte, tersi ise öfkelendirmektedir. (Örnek’ten akt. Artun.2005:103)
3- Peygamberle veya Evliyalarla Görüşme: - Bu evliyaların hocasıymış. Şimdi bunu Ahmet Efendi anlatmış, demek bu Ahmet Efendi’ye anlatmış. Birgün evliyalar toplantısı olmuş, dedemin sağlığında. Peygamber (SAV) gelmiş, bu ölmedi dünyayı değiştirdi, bunlara dağıtım yapıyormuş. Aynı bizim hükümetin valileri tayini gibi, sen felan vilayete, sen şuraya sen şuraya bir dedem kalmış. Dedem şöyle bir kenarda oturuyormuş. Dedem ayağa kalkmış ya rasulallah demiş bana bir görev vermedin. Şakir Efendi sen de bunların başısın demiş. Bu dünyadaki bütün evliyaların başısın demiş. Bunu Ahmet Efendi anlatmış. Benim hocam böyle bir hocaydı demiş. Evliyaların hocasıydı demiş. (KK 1) Bu anlatıda da ermiş kişilerin daha önce ölmüş önemli zatlarla iletişim halinde olduğunu gösteren kerametini görüyoruz.
4- Tayy-ı Mekân / Tayy-ı Zaman: - Emmim derdi ki bu Mehmet emmim, orda yatıyor ya, o derdi ki Ahmet Efendi gelmişti kış günü poyrazdan bir tipi giderdi, ilerde dere var ya babam dedi ki diyor o dereyece savuştur dedi ben de savuşturdum dedim diyor, dereye indi bir daha çıkmadı adam derdi, bekledim bekledim rahmetlik, çıkmadı adam geldim. Baba dedim neye yarattın ki adam kör kör indi geri bir daha çıkmadı dedim diyor. Gel oğlum dedi diyor o senden evvel vardı evinde oturuyor dedi diyor. O zaman Ahmet Efendi yukarı Karga köyünde öğretmenmiş. (KK 2) Tayy-ı Mekan yani biranda veya çok kısa zaman içerisinde kişinin mekan değiştirmesinden bahsediliyor. Her ne kadar bu anlatıda Gedikhasanlı Şakir Efendi mekan değiştirmese de bunun olduğunu biliyor ve bildiriyor. - Bir gün dedi ki diyor, oğlum Mustafa dedi diyor, ne var baba yine dedim diyor, şimdi Mekke’de kılarım namazı dedi diyor, cumayı orda kılar gelirim dedi diyor. Ula baba dedim diyor, Selimli Köyü var şurada, Selimli’den Şakir ağa 6 ayda gitmiş gelmiş develerle, sen nereye gidip geliyorsun dedim diyor. Yavrum Mustafa dedi diyor, an dediğimde ordayım diyor rahmetlik. (KK 2) Bu anlatıda ise Gedikhasanlı Şakir Efendi tayy-ı mekana vakıf olduğu açıkça ifade ediliyor. -Yine babalarımız dedelerimiz anlatırdı. Bir aşağı Yerköy tarafından biri haca gitmiş, o zaman eskiden pek giden olmazmış da, işte adam buraya ziyarete gelmiş, dedem odanın önünde otururken demi ki adam ya bu demiş, Mekke’de sabah namazı kıldıran adam bu demiş ya, hacı görmüş. Demiş ki ya hocam sen değil miydin falan gün bize sabah namazını kıldıran Mekke’de? Ben ne diyeyim ki orada namazı kıldıracağım demiş. Güya demiyor. Yok hocam senidin demiş, vallaha senidin billaha senidin. Gördüğüm adamı ben bilmiyorum mu demiş. (KK 3)
5- Haksızlık Yapanın Ceza Görmesi: - Bunun bir talebesi vardı, şapka inkılabı çıkmış, şapka inkılabı çıkıncı il müftüsü varmış kendisinin talebesiymişte kendini yetiştirmiş. Neyse bu Atatürk’e şikayette bulunmuş. Mehmet Hulusi Efendi vardı. Ondan sonra Atatürk iki tane müfettiş görevlendirmiş, gideceksiniz Şakir Efendi’nin durumunu öğreneceksiniz diye….bunlar hocama on iki buçuk lira maaş bağlatmış Atatürk. Atatürk’ün emri taakut etmiş gelmiş buraya hocama demişler, yok ben almam Allah benim rızkımı veriyor. Ben şimdiye kadar bir şey almadım şimdi de almam demiş. Onu da geri iade etmiş de orda bizim bir ahbabımız vardı, sofu bir adamdı Erzurum’dan gelme Kürt muhacir o alırdı biz de mektepte okurduk, biraderinin bir oğlu daha vardı onunla, o parayı alırdı defter kalem parası yapardık. Azaplarımız vardı arabacılarımız onlardan at nalı ne alırdık öyle şey ederdik. Yani Atatürk bile taktir etmiş. Ha ondan sonra o Mehmet Hulusi Efendi çok perişan oldu. Hocasının intizarını aldı. Avrat öldü, uşakları hayırsız çıktı. Kasap Hayri vardı lokantacı onun bir dul anası vardı onu aldı, masada içki parası topladı. Kendi felç oldu süründü. Euzu billah belki de dinsiz gitti. Şakir Efendi’nin kerameti aşikara bidat etti. Bunu bilmeyen yok ki yeğenim. (KK 3) Bu anlatıda da Gedikhasanlı Şakir Efendi’yi şikâyet eden Mehmet Hulusi Efendi haksız yere şikayette bulunmuştur bu yüzden hayatının sonunda olumsuzluklarla karşılaşmıştır. Bu da ona verilen bir ceza olarak görülmektedir. 6- Dilekte Bulunma-Şifa Verme: - Bu, birgün Almanya’ya giderken buraya gelmiş mezarı ziyaret etmiş, uyumuş. Rüyasında demiş ki, ya evliya demiş sana bir müracaatım var. Cenab-ı Allah bana ruhsat versin zengin oluyum seni ben ne yapacağım. Gitmiş oraya işte Allah sebep vermiş her ne yoldansa zengin olmuş. Buraya gelmiş fabrika kurmuş Fransa’ya gitmiş aradan zaman geçmiş. Orda bir papaza misafir olmuş, o da bunun emsali işadamıymış. Papaz bunu evine davet etmiş. Demiş ki bu papaza aklına gelmiş, sen demiş bu mesleğe nerden sahip oldun, bunun sebebi ne deyince, bizim burada bir keşiş vardı demiş ben onun duasını aldım, Allah benim rızkımı fark etti diyince bir alnım çat etti aklıma düştü. Ben bir papaz kadar yok muyum? Ben de hocam böyle etti. Canım sağ olur da memlekete gidersem orayı şenleteceğim dedim diyor. Ondan sonra geldi burayı şeneltti, duvarları çevirtti, yardım etti. (KK 3) Dilekte bulunan kişinin dileği kabul olmuş dilekte bulunduğu kişinin itibarı artmıştır. - Buraya hepsi geliyor. Mesela Allah vermesin felç gibi böyle durumlar oluşuyor, hani cin peri gibi böyle sözler var ya o tipler geliyor. Şifa buluyorlar mı buluyorlar. Öyle çocuğu olmayan kadınlar
falan da oluyordur ama bilemiyorsun hepsinin bir niyeti var. Mesela Sorgun’dan bir bayan felç olmuş, bir tarafı tutmuyor, dengesi bozulmuş. Getirdiler, şifası olur mu işte yeter ki itikatımız düzgün olsun dedik, geldi işte şifasını buldu yürüyerek gitti. Adamlar nasıl sevindiler. Yani evelallah böyle insanların şifası illa ki olur. Bizim inancımız böyle. İnançlı insanlara yardımcı oluyor. (KK 2)
7-Türbede Işık Yanması: - Şimdi arife günü evde oturuyorum. Yazın, içerime bir telaş düştü tandır gibi yanıyorum. Hanım dedim içerime bir talaş düştü ben yanıyorum, ben dedemin yanına gideceğim dedim. Abdest aldım geldim. Evden gelene kadar okudum üfürdüm. Şu kemer var ya, kemerin orda durdum baş tarafında Bilal Şahin ağabeyimin yaptırdığı taş var, baş tarafında kıp kırmızı şu kadar bir gül taşın üzerinde. Bismillahi Allahu ekber diyerek yanına vardım. Türbenin kapısına vardım, ağar ağar ağar vardım söndü. Böyle bir kırmızı bu dünyada yok. Kıpkırmızı ta uzaktan gözümle gördüm. Bu ne dedemin kerameti. (KK1) Eski Türkler’in İnancına göre, insanoğlu iki zıt kuvvetin (ışık) ile (karanlık) tesiri al-tındadır. Bunlardan ışık, Gökte bulunur. Yeryüzüne ışık ve iyilik saçar. Güneş ışınları yeryüzünü ısıtır. Geceleyin ay ve yıldızlar, yeryüzünün karanlık ve soğukluğunu azal-tır. Karanlık, arzın soğukluk ve kötülüğünde barınır. Kötülüğün ve ölümün kaynağıdır. Çatışan bu iki gücün arasında Yer-Sub (Yer- Su) vardır. (Radloff’tan akt. Kalafat) Işık-Nur ilişkisi İslamiyet’ten evvel ve sonraki halk inançlarımızda yaygın şekilde yer almıştır. Işık ve Nur'un tezahürü daha ziyade kutsal makamlarda bilhassa ziyaret yerlerinde gözlenebilmektedir. (Kalafat 1993:34) Sonuç olarak Gedikhasanlı Şakir Efendi’nin hayatında iken oluşan menkıbeleri ve öldükten sonra devam eden menkıbelerinin büyük çoğunluğu “Atalar Kültü”ne bağlanmaktadır. Efsane, menkıbe ve kerametler ziyaret yerlerini öylesine sıkı bir doku ile sarmış bulunmaktadırlar ki, ziyaret fenomeni daha çok olağanüstü olaylar ışığı altında kendini sunmakta, hattâ onunla ilgili varsa tarihî bilgi ve gerçeklikleri de bu yöne doğru çekmek suretiyle efsaneleştirip menkıbeleştirmektedir. Esasen olay, daha çok sözlü rivayetlere dayalı bir halk kültürü ve dindarlığı ortamında hayatiyet bulduğundan birçok efesaneler, menkıbeler ve kerametler zaman içerisinde birbirine karışarak bulanıklaşmakta ve hatta unutulmakta; ancak anlaşılan türbe ve yatırlar var oldukça menkıbeler ve kerametler de ona bir şekilde refakat etmekte bazıları yok olup giderken yenileri eklenmektedir. Bilindiği gibi, efsaneler (mythes), genellikle toplumda ağızdan ağıza dolaşmak suretiyle şekillenen ve çoğunlukla olağanüstü nitelikler taşıyan hikâyeler olup, Türki-ye'deki ziyaret yerlerinin önemli bir bölümünün Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında görev alan gaziler, şehitler ve kahramanlar olması, onlarla ilgili olarak anlatılanlara da bir ölçüde destanî bir özellik kazandırmış bulunmakta; her halükârda efsaneler tarihî gerçeklikleri çok aşmaktadırlar. Buna karşılık, menkıbeler, tarihi gerçekliklerle daha çok irtibatlı olmakla birlikte, velilerle ilgili oldukları andan itibaren hayal gücü onları tarihî gerçekliklerin çok daha ötesinde olağanüstü özellikler unsurlar yükleyerek kutsallaştırmakta; nitekim, Türkiye'deki ve hattâ Türk dünyasındaki ziyaret yerlerinin kahramanlarının bir bölümü tarihî ya da destani kişiliklerinden çok gazi, veli hüviyetleriyle karşımıza çıkmaktadırlar. (Günay 2003:583) KAYNAKLAR Oğuz, M. Öcal vd. (2010). Türk Halk Edebiyatı El Kitabı. Grafiker Yay. 7.Baskı, s. 116 Ankara. Sakaoğlu, S. (2009). Efsane Araştırmaları. Kömen Yay.. 2. Baskı, s.43. Konya. Artun, E. (2005). Türk Halkbilimi. Kitabevi. 2. Baskı. S.102-105. İstanbul. Günay, Ü., Güngör H. (2003). Başlangıçlarından Günümüze Türklerin Dini Tarihi, İstanbul Kalafat, Y. (1993). “Geçmişten Günümüze Türk Halk İnançlarında Işık”, Milli Folklor, s.20. Ankara. KAYNAK KİŞİLER Kaynak Kişi 1 Adı-Soyadı: Hayati Suntay Doğum Tarihi: 1955 Doğum Yeri: Yozgat Medenî Durumu: Evli Mesleği: Çiftçi Anlatı Mekânı: Yozgat- Gedikhasanlı Kasabası
Adı-Soyadı: Şakir Suntay Doğum Tarihi: 1948 Doğum Yeri: Yozgat Medenî Durumu: Evli Mesleği: Emekli Anlatı Mekânı: Yozgat- Gedikhasanlı Kasabası
Adı-Soyadı: Halis Suntay Doğum Tarihi: 1924 Doğum Yeri: Yozgat Medenî Durumu: Evli Mesleği: Emekli Anlatı Mekânı: Yozgat- Gedikhasanlı Kasabası İnternet Kaynakçası: http://www.yozgatkulturturizm.gov.tr/ (Nisan 2016)
Download 448.93 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling