Hazirlayanlar


Download 3.42 Mb.
Pdf ko'rish
bet7/41
Sana17.10.2017
Hajmi3.42 Mb.
#18082
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   41

Sonuç

Çok unsurlu bir siyasal yapı olan Osmanlı Devleti, yirminci yüzyı-

lın başlarında dağılmıştır. Bu dağılma ve parçalanma sürecinde yaşanan 

olaylar, kuşkusuz edebiyat metinlerine de kısmen yansımıştır. Türkler ile 

Ermeniler arasında Anadolu’da yüzyıllarca süren birlikteliğe rağmen bu 

dağılma sürecinde birtakım acı olaylar yaşanmıştır.

Modern bir edebiyat türü olan romanda Türkler ile Ermeniler arasın-

daki münasebetlerin daha çok olumlu yönleri öne çıkarılmıştır. Bu iki top-

14 Enginün, “Romanlarımızda Ermeni Tipleri”, Mukayeseli Edebiyat, Dergâh Yayınları, İs-

tanbul 1992, s.220, 230.



73

Doç. Dr. Recep DUYMAZ

luluk arasındaki ilişkilerin en acılı ve tartışmalı yılları olan Birinci Dünya 

Savaşı’nın öncesinde basılmış Halide Edip Adıvar’ın Yeni Turan ile hemen 

sonrasında basılan Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanındaki Ermeni 

tipleri, Osmanlı toplum yapısının tarihsel bir unsuru olarak görülmüşler-

dir. 

Yeni Turan romanında dönemin siyasetçilerinin bir simgesi olan Oğuz, 

adem-i merkeziyet siyasetini uygulamaya çalıştığı gibi, Ermenilerin yoğun 

olarak yaşadığı  şehirlere birtakım imtiyazlar vermeyi bile düşünmüştür. 

Bu roman, Türklerin Ermenilere siyaseten yaklaşmak istediğinin roman 

diliyle bir anlatımıdır. Çalıkuşu ise, Ermenilerin gündelik hayatta Türkle-

re yakın davrandıklarının yine roman diliyle bir anlatımıdır. Bu romanda 

Hacı Kalfa, yaramazlık yapan oğlunu, Türk atasözleri ve tekerlemeleriyle 

azarlamaktadır. Bu davranışı, iki toplumun kültürün en önemli unsuru olan 

dil bakımından birbirine yaklaştıklarının romana yansımış bir belgesidir. 

Bugünün bilim adamı ve sanatçılarına düşen görev, geçmişteki romanları-

mızda görülen bu güzel ilişkileri modern zamanlara taşımaktır.


74

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



Kaynaklar

Adıvar, Halide Edip, Yeni Turan, İkinci Baskı, İkbal Kütüphanesi, İstanbul 1924.

Belge, Murat, “Edebiyatta Ermeni Sorunu”, Birikim Dergisi, Sayı 202, Şubat 2006.

Celâl Nuri, “Anasır Meselesi”, Tarih-i Tedenniyat-ı Osmaniye, Yeni Osmanlı Matbaa 

ve Kütübhanesi, İstanbul 1331.

Çıkarçıyan, Komidos, Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler 1453-1953, İstanbul 

1953.

Enginün,  İnci, Halide Edip Adıvar’ın Eserlerinde Doğu ve Batı Meselesi, İstanbul 



Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul 1978.

__________, “Romanlarımızda Ermeni Tipleri”, Mukayeseli Edebiyat, Dergâh 

Yayınları, İstanbul 1992.

Ertuğrul, Ahmet, “Ermeni Meselesine Edebiyat Penceresinden Bakış”, Zaman 

gazetesi, 07.05. 2005.

Güntekin, Reşat Nuri, Çalıkuşu, İnkılap ve Aka Kitabevleri, İstanbul 1964.

Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, C. VIII, TTK Yayınları, Ankara 1988.

Köprülü, Mehmet Fuat, Edebiyat Araştırmaları, TTK Yayınları, Ankara 1986,

Küçük, Cevdet, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Millet Sistemi ve Tanzimat”, Mustafa 

Reşit Paşa ve Dönemi Semineri-Bildiriler, TTK Yayınları, Ankara 

1994.

Moran, Berna, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, Cem Yayınevi, İstanbul 1994.



Namık Kemak, Celâleddin Harzemşah, Hazırlayan Hüseyin Ayan, Hareket Yayınları, 

İstanbul 1969.

Tunaya, Tarık Zafer, “Osmanlı Nizamı”, Türkiye’nin Siyasî Hayatında Batılılaşma 

Hareketleri, İstanbul 1960. 



OSMANLI YÖNETİMİNDE

XIX. YÜZYIL ERMENİ OKULLARI VE FAALİYETLERİ

Doç. Dr. Remzi KILIÇ

Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yeniçağ ve Yakınçağ Tarihi

E-mail: remzikilic@mynet.com; Tel: 0 388 211 28 02


Özet

Türkler ve Ermeniler, Anadolu ya da Ön Asya olarak bili-

nen coğrafyada dokuz yüzyılı aşkın bir zaman beraber 

yaşamışlardır. 1326’da Osmanlılar tarafından Bursa’nın 

alınmasıyla Orhan Gazi, Ermenileri Bursa’ya davet etmiştir. 

Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra 1461’de, Ermeni ruhanî 

reisi Ovakim Efendi İstanbul’a getirilerek Ermeni Patrikliği 

kurulmuştur. Bütün Ermenilerin dinî-ruhanî reisi sıfatı ve-

rilerek, Ermeni toplumuna Osmanlı Devleti’nin yakınlığı, 

hoşgörüsü ve güveni gösterilmiştir.

Yüzyıllar boyu çeşitli toplulukları bir arada yöneten Os-

manlı Devleti, farklı etnik yapıdan gelen, farklı din ve kül-

tür sahibi olan toplumlara karşı geniş bir barış ve hoşgörü 

anlayışı içerisinde bulunuyordu. XIX. yüzyılın başlarında, 

Ermeni toplumu, Osmanlının diğer unsurlar gibi, tam bir 

serbestlik, huzur ve imkân içerisinde, bütün şartlardan ve 

fırsatlardan yararlanarak yaşamlarını sürdürmüşler; inanç 

ve ibadetlerini özgürce devam ettirerek kendi dillerini, 

kültürlerini, dinlerini ve sosyal ilişkilerini öteden beri açmış 

oldukları cemaat okullarında öğrenmiş ve öğretmişlerdir.

Bu bildiride, Osmanlı topraklarında 1811 yılından 1897 yı-

lına kadar açılmış bulunan, Ermeni toplumuna ait okulları 

ortaya koymak istiyoruz. Her seviyedeki Ermeni okulları, 

öğretmen ve öğrenci sayıları, ders müfredatları, Ermeni 

cemaatine sağladığı yararlar, Ermeni toplumunun sosyal 

ve kültürel yaşamına katkıları belirtilecektir.

Ayrıca, Osmanlı Devleti’nin bu kurumlara bakış açısı, des-

teği ve katkıları, okullara sağladığı imkânlar irdelenecektir. 

Yine bu okulların Türk-Ermeni ilişkilerine katkıları, gelişim 

ve değişime getirdiği yeniliklerin, iki toplumun yüzyıllar 

boyu birlikte yaşama sürecine olumlu etkilerinini neler ol-

duğu etrafl ıca açıklanacaktır.



79

Doç. Dr. Remzi KILIÇ



Giriş

Türkler ve Ermeniler, Anadolu ya da Ön Asya olarak bilinen coğraf-

yada, dokuz yüzyılı  aşkın bir zamandır bir arada yaşamışlardır. Büyük 

Selçuklular ve Türkiye Selçukluları gibi, önemli Türk devletleri zamanın-

dan beri Türkler ve Ermeniler beraber yaşamışlardı. 1326 yılında Osman-

lılar tarafından Bursa’nın alınmasıyla birlikte Orhan Gazi, Ermenilerin 

Kütahya’da bulunan ruhanî merkezlerini Bursa’ya nakletmiştir

1

. Fatih Sul-



tan Mehmed’in İstanbul’u fethinden bir müddet sonra 1461’de, Bursa’da 

bulunan Ermeni ruhanî reisi Ovakim Efendi ile Anadolu’dan bir miktar Er-

meni İstanbul’a getirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet tarafından Samatya’da 

ki Sulu Manastır isimli kilise Ermenilere verilerek, Ermeni Patrikliği ku-

rulmuş ve Ovakim Efendi Ermenilere Patrik tayin edilmiştir

2

. Bütün Erme-



nilerin dinî-ruhanî reisi sıfatı tanınarak, Ermeni toplumuna karşı, Osmanlı 

Devleti’nin yakınlığı, hoşgörüsü ve güveni gösterilmiştir. 

XIX. yüzyıla gelindiğinde nüfusu otuz milyonu aşan ve bünyesin-

de çeşitli din ve millet mensuplarını yaşatan, Müslüman ve gayrimüs-

lim toplulukları barındıran Osmanlı Devleti yönetiminde, 1839 Tanzimat 

Fermanı’ndan sonra yalnızca Müslümanlar görev almamışlardır. Ermeni-

ler, Yunanlar, Slavlar, Bulgarlar, Rumlar, Yahudiler, Romenler, Macarlar 

ve daha bazı küçük topluluk mensupları da, Osmanlı devlet yönetiminde 

1 Erdal 

İlter, Ermeni Meselesi’nin Perspektifi  ve Zeytun İsyanları (1780-1880), Ankara 1988, 

s.29.

2 Yusuf 


Halaçoğlu, Ermeni Tehciri, Babıâli Kültür Yayınları, 7. Baskı, İstanbul 2005, s.16.

80

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

üst düzey görevler almışlardır. Bu geniş ve her kesime hitap eden yönetim 

anlayışı farklı kesimlerin bir arada bulunmasını kolaylaştırmış ve değişik 

unsurlardan bir bütünlük meydana getirmiştir. Osmanlı Devleti toprak-

larında yaşayan toplulukların, kendi inançları, gelenekleri ve anlayışları 

doğrultusunda, kendi kendilerini ifade etmelerine müsaade edilmiştir. Os-

manlı Devleti, Türk ve Müslüman olmayan toplulukların alt kimliklerinin 

korunmasına ve sürdürülmesine izin vermiştir

3

.



Yüzyıllar boyu çeşitli toplulukları bir arada yöneten Osmanlı Devleti, 

farklı etnik yapıdan gelen, farklı din ve kültür sahibi olan toplumlara karşı, 

geniş bir barış ve hoşgörü anlayışı içerisinde bulunuyordu. XIX. yüzyılın 

başlarında, II. Mahmut (1808-1839) dönemine kadar Ermeni toplumu, Os-

manlı Devleti bünyesindeki diğer unsurlar gibi, tam bir serbestlik, huzur 

ve imkân içerisinde bütün şartlardan ve fırsatlardan yararlanarak yaşam-

larını sürdürmüşlerdir. II. Mahmut: Tebaamdan Müslümanları Camii’de, 

Hıristiyanları Kilise’de, Yahudileri de Havra’da görmek isterim diyerek, 

Osmanlı vatandaşlarının istedikleri ve mensup oldukları dinin gerekleri-

ne hürriyet içerisinde uyabileceklerini belirtmiştir.  İnanç ve ibadetlerini 

serbestçe devam ettiren Ermeni toplumu, kendi dillerini, kültürlerini, dinî 

yaşamlarını ve sosyal ilişkilerini öteden beri açmış oldukları cemaat okul-

larında öğreniyorlar ve öğretiyorlardı.

Burada, XIX. yüzyıl boyunca, Osmanlı topraklarında 1811 yılından 

itibaren 1897 yılına kadar açılmış bulunan, Ermeni toplumuna ait okul-

ları ve faaliyetlerini ortaya koymak istiyoruz. Ermeniler tarafından açıl-

mış bulunan her seviyedeki Ermeni okulları, bunların öğretmen ve öğrenci 

sayıları, ders müfredatları, okulların Ermeni cemaatine sağladığı yararlar, 

Ermeni toplumunun sosyal ve kültürel yaşamına katkıları belirtilecektir.

Ayrıca, Osmanlı Devleti’nin Ermeni toplumunun eğitim kurumlarına 

bakış açısı, desteği ve katkıları, okullara sağladığı  fırsat ve imkânlar ir-

delenecektir. XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti yönetiminde Ermeni okulları, 

eğitim alanında Türk-Ermeni ilişkilerine katkıları, gelişim ve değişime ge-

tirdiği yenilikler nelerdir? Ermeni okullarının Türk-Ermeni toplumlarının 

yüzyıllar boyu birlikte yaşama sürecine olumlu etkileri neler olmuştur? Bu 

hususlara değinilecektir.

XIX. yüzyıl, tarihçilere göre Osmanlı Devleti’nin gerçekten en uzun 

yüzyılı olmuştur. Çünkü XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti, insan hak ve hür-

3 Halit 


Ertuğrul, Azınlık ve Yabancı Okulları Türk Toplumuna Etkisi, Nesil Yayınları, İstan-

bul 1998, s.55.



81

Doç. Dr. Remzi KILIÇ

riyetleri konusunda Avrupa’nın da tesiri ile II. Mahmud devrinde birta-

kım ciddi yenilikler ve değişimler gerçekleştirmiştir. 1826’da son derece 

bozulmuş olan Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, 1839’da Tanzimat Ferma-

nı ve 1856’da Islahat Fermanı’nın ilânını görmekteyiz. 1863’te Ermeni 



Milleti Nizamnamesi hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu gelişmeler 

ve değişiklikler, bütün yurttaşların devlet yönetiminde eşit ve ortak, hak 

ve sorumluluklara sahip olduklarını göstermektedir. Ayrıca, 1876’da I. 

Meşrutiyet’in ilânı ve 1877-1878’de Osmanlı-Rus Harbi gibi önemli olay-

lar, değişim ve batılılaşma yolunda önemli adımlar olarak ortaya çıkmıştı.

Esasen, Tanzimat dönemi ile birlikte Osmanlı toplumunda hızlı bir 

değişim süreci başlamıştı. Bütün gayrimüslim cemaatlere, bu arada Er-

menilere de en geniş haklar ve özgürlükler sağlanmıştır.  Millet-i sâdıka 

konumunda olan Ermeniler, Ermeni Milleti Nizamnamesi ile Osmanlı 

Devleti’nin en güvenilir unsuru olma özelliğini korumaya devam etmiş-

lerdir. Ermeni toplumu tarihinde hiçbir devletten ve hükümdardan görme-

dikleri ilgiyi Osmanlı Devleti’nden görmüştür

4

. Ermeniler, millî kimlikle-



rini ve varlıklarını ancak Türk idaresinde koruyabilmişlerdir. Ermeniler, 

Osmanlı toplumu bünyesinde yüzyıllardır, huzur içerisinde yaşamışlardı. 

Devletin asıl sahibi olan Türklerden daha rahat ve güvenli bir şekilde ha-

yatlarını idame ettirmişlerdir.

Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren yaklaşık olarak dört yüzyıla yakın 

çok çeşitli etnik kökeni ve dinî inançları farklı milletleri bir arada yönet-

meyi başaran Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimlerin ve bu arada Erme-

nilerin de, dinî ve toplumsal işlerine kesinlikle karışılmamıştır. Osmanlı 

yönetiminde Ermenilere birçok okullar, kütüphaneler ve hatta matbaalar 

açılmasına müsaade edilmiştir. Ayrıca Ermeni gençler, XIX. yüzyıl boyun-

ca tahsil amacıyla eğitim-öğretim için Avrupa üniversitelerine serbestçe 

gönderilmiştir

5

.

Ermeniler, Osmanlı Devleti yönetiminde hem dinî hem de millî açı-



dan hür ve rahat bir dönem yaşamışlardır. Osmanlılar zamanında Erme-

ni Patrikliği çok geniş yetkiler ile donatılmıştı. Ermeni Kültürü, özellikle 

Gregorian Kilisesi vasıtasıyla korunarak sürdürülmüştür. Ermeni halk da, 

Osmanlı halkları arasında refah düzeyi en yüksek halklardan bir olarak 

4 Hamza 

Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, MEB Yayınları, İstanbul 1982, s.216.

5 Süleyman 

Kocabaş, Ermeni Meselesi Nedir, Ne Değildir?, Vatan Yayınları, 5. Baskı, İstan-

bul 2003, s.22.


82

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

yaşamıştır. Ermenilerin Hıristiyan mezhepleri içerisinde kendilerine has 

ayrı bir yeri vardı

6



XIX. Yüzyılda Osmanlıda Ermeni Okulları



XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti bünyesinde her kademede olduğu gibi, 

eğitim kurumlarında da çöküş  işaretleri başlayınca, Ermeniler, Rumlar 

ve Yahudiler, Anadolu şehirlerinde gerçek anlamda birer eğitim-öğretim 

seferberliğine girmişlerdi

7

. Osmanlı Türkiye’si diyebileceğimiz Anadolu 



coğrafyasında, açılmış olan gayrimüslim okullarını yabancılar tarafından 

açılmış olan okullardan ayrı mütalaa etmek hayli zordur. Çünkü gayri-

müslimler kendi irade ve istekleriyle yabancılarla işbirliği yapmışlardı

8

.



 

Nitekim yabancıların emperyalist arzularla, misyonerlik yoluyla faaliyet 

gösterdikleri Türkiye toprakları üzerinde kurduğu okullarda, azınlıklar da 

yabancılara öğrenci, din adamı gibi, konularda destek vermişlerdir.

Ermeni azınlığın Osmanlı yönetiminde, eğitim alanındaki teşkilâtlan-

ması, XVIII. yüzyılın sonlarında başlamıştı. Bundan önce Ermeni okulları 

varsa da ancak, Türkiye’nin bazı bölgelerinde dağınık halde bulunuyorlar-

dı. Kapalı cemaat şeklinde kendi çevrelerinde dil ve din eğitimi ve öğreti-

mi faaliyetleri içerisindeydiler. 1831 yılı Haziran ayında William Goodell 

ve ailesi, Amerikan Board misyonerleri tarafından Malta’dan İstanbul’a 

getirilerek yerleştirilmişti. Goodell, İstanbul’un Büyükdere semtinde bir 

eve oturmuş, Türkçe ve Arapça’yı mükemmel bir surette öğrenmiş bu-

lunuyordu. Ermeniler arasında misyonerlik faaliyeti ile görevlendirildiği 

için yanında, Ermeni alfabesiyle Türkçe yazılmış bir İncil bulunuyordu. 

Goodell, bunu Protestanlığa yakın ilgi duyan iki Ermeni papazıyla birlikte 

Beyrut’ta hazırlamıştı. Bu İncil’in kopyaları kırk yıl boyunca çoğaltılarak 

dağıtılmış ve Ermeniler dinî bilgilerini bu kitaptan öğrenmişlerdi

9



Ermeni okulları konusunu inceleyen Azadyon’a göre, 1790 yılına 

gelinceye kadar Osmanlı Devleti içinde, okul niteliği taşıyan bir Erme-

ni kurumuna rastlanmamıştır. Ancak, Rahip Mateos, Kumkapı Ermeni 

Kilisesi’nde Ermeni çocuklarına ve gençlerine ders verdiğini belirtmekte-

6  Mustafa Ergün, II. Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908-1914), Ocak Yayınları, 

Ankara 1996, s.371.

7  Necdet Sevinç, Ajan Okulları, İstanbul 1975, s.105.

8  İlknur Polat Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar, Ankara 1993, s.13.

9 Mustafa 

Dağlı, Anadolu’da Kurulan Yabancı Okullar ve Tesirleri, Basılmamış Yüksek Li-

sans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 1990, s.3-4.


83

Doç. Dr. Remzi KILIÇ

dir. Tespitlerimize göre ilk resmî Ermeni okulu, 1790’da Şinork Mığırdıç 

ve Amira Miricinyan tarafından Galata’da izin alınmak suretiyle açılmıştır. 

Yine 1790’da açılan Ermeni okullarından biri de Mesropyan Okulu’dur. 

Kumkapı Kilisesi başpapazı ve Kumkapı Mektebi Ermenice öğretmeni 

Erzurumlu papaz Mesrop tarafından, 1808 yılında yayınlanan  Gramer 

muhtırasında, Patrik Ohannes Çamaşırcıyan’ın devrinde (1803-1812) 

İstanbul’un bütün semtlerinde Ermeniler, ücretsiz cemaat mektepleri aç-

mışlardı

10

, diye belirtilmektedir.



1824 yılında Patrik Karabet, Ermenice gramer okutan tek okul olan 

Kumkapı Mektebi’ni Patrikhane’nin himayesi altına almıştır. Patrik Kara-

bet, 10 Temmuz 1824 tarihinde, Anadolu’daki diğer Ermeni cemaatlerine 

birer talimatname göndererek bölgelerinde yeni Ermeni okulu açmalarını 

emretmiştir

11

. Ermeni toplumunun okullarının sayısı arttıkça ve okul eği-



tim sistemi geliştikçe, Ermeniler eğitim kadrosunun kalitesini artırmak için 

1810 yılında Paris’e, 1816 yılında Moskova’ya ve 1823 yılında da Tifl is’e 

öğrenci göndermişlerdi

12

. 1834 yılına gelindiğinde Anadolu coğrafyasın-



da, Ermeni okulu sayısı 120’ye ulaşmıştır. Okulların sayısının artmasıyla 

birlikte oluşan maddî ihtiyacı Ermeni esnafı üstlenmiş ve eğitim işlerinin 

sorumluluğunu ise bir heyet üzerine almıştır

13

.



Çeşitli Ermeni kaynaklarına göre Patrik Karabet, 1831 yılında Ermeni 

ileri gelenlerini toplayarak sayıları hızla artan okulların masrafl arına kat-



kıda bulunmalarını istemiştir. Bunun için de Ermeni iş adamlarına masraf-

ları ödetmek için bazı senetler imzalatmıştı. Bu okullar mezun verdikçe, 

yüksek okullar açmak gereği ortaya çıkmış, sorunu çözümlemek için de 13 

Eylül 1838’de Üsküdar’daki Cemeran Okulu inşa edilerek faaliyete geçi-

rilmiştir

14



Amerikalı misyonerler, Amerikan Ermeni teşkilâtlarının yardımı ve 

Ermeni tüccarların desteği ile Ermeni eğitim kurumlarının, Anadolu’da 

hızla yaygınlaşmasını sağlamayı amaçlıyorlardı. Bu yöntemle, Ermeni-

leri Protestan mezhebine kazandırmak, siyasî nüfuz elde etmek, hem de 

Osmanlı topraklarına yerleşmek için Ermeni okullarını kullanmak iste-

10  Sevinç, a.g.e., s.109-111.

11  Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, Eser Matbaası, C.I, İstanbul 1977, s.18.

12 M. Hidayet Vahapoğlu, Osmanlıdan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okulları, Ankara 1990, 

s.10. 

13 Ertuğrul, a.g.e., s.123.



14  Sevinç, a.g.e., s.112.

84

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

mişlerdi

15

. XIX. yüzyılda Osmanlı topraklarında Protestan Ermeni sayısı 



altmış bin kadar olmuştu. Ermeni cemaati Protestan, Gregorian ve Katolik 

olmak üzere üç kısma ayrılmıştı. Amerikan misyonerleri 1834’te İstanbul 

Beyoğlu’nda Ermeniler için bir ilkokul açmışlardı. Ayrıca, Ermeni eğitim 

sistemini ilkokul, lise ve yüksek okul şeklinde yeniden düzenlemişler-

dir

16

.



Amerikalı misyonerler, Ermeni çocukları için 1834 yılında Pera’da bir 

erkek lisesi açmışlardı. Bu okulda eğitim alanında, aktif ve katılımcı eğitim 

yönteminin yanı sıra, çok daha gelişmiş eğitim araç gereçlerinden yararla-

nılmaktaydı. Pera’daki okulu model alarak, Goodell’in ilk öğrencilerinden 

Ermeni Papazı Der Kevork, Hasköy’de mevcudu dört yüz öğrenciyi bulan 

bir okul açmıştı

17

. Bu arada Ermeni Patrikhanesi’ne bağlı Papaz Bogos 



Pisika, Üsküdar’da bir başka okul açmıştı. Bogos, ayrıca zengin Ermeni 

bankerlerden Hasköy’deki okula maddî destek de sağlamıştı. 

Amerikan misyonerleri İstanbul’da sürdürdükleri eğitim faaliyetleri-

nin yanı sıra, İzmir’de de azınlıklar için inanç, dinî eğitim, özgürlüklerin 

arttırılması gibi faaliyetlere yönelmişlerdi. Özellikle, Hıristiyanlık inancı 

ve kültürünün yayılması için Malta’dan İzmir’e naklettikleri matbaayı ku-

rarak, açmış oldukları okullara daha çok yayın ve döküman sağlayabile-

ceklerdi


18

. Ayrıca, İzmir’de 1836 yılında kırk öğrencisi olan bir Ermeni kız 

ilkokulu açılmış ve yönetimini Ermeni cemaati mensupları kendi üzerleri-

ne almışlardı.

Bu arada Ruslar da, Ermeniler ile ilgili Osmanlı Devleti’ne karşı si-

yasetini, Ermenilerin eğitim kurumları üzerinde yoğunlaştırmıştı. XIX. 

yüzyılda bir kısım Ermeni, İran’dan Rusya’ya göç etmişlerdi. Rusya, 1816 

yılında Moskova’da Ermeni Şark Dilleri Enstitüsü’nü kurarak, Ermeni-

ler konusunda daha sistemli bir çalışma başlatmıştı. Rusya, 1826-1828 

yıllarında İran’la yaptığı savaşları kazandıktan sonra 1828’de imzaladığı 

Türkmençay Antlaşması ile elde ettiği Revan ve Nahçivan Hanlıkları’nı 

birleştirerek, Ermeni vilâyetini kurup, ardından İran’dan yeni bir Ermeni 

15  Necmettin Tozlu, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okulları, Akçağ Yayınları, Ankara 

1991, s.73; Ertuğrul, a.g.e., s.122.

16 Bilal Şimşir, “Ermeni Propagandasının Amerikan Boyutu Üzerine”, Tarih Boyunca Türk-

lerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Ankara 

1985, s.94; Ertuğrul, a.g.e., s.123.

17 Uygur Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika, Arba Yayınları, İstanbul 

1889, s.59.

18 Remzi Kılıç, “Osmanlı Türkiyesinde Azınlık Okulları”, Türk Kültürü, S. 431, Yıl XXXVII, 

Mart 1999, s.153-154.


85

Doç. Dr. Remzi KILIÇ

göçü gerçekleştirmişti. Ruslar, Kafkasya hakimiyetini sağladıktan sonra, 

kurmuş olduğu Ermenistan vilâyetine, Anadolu’daki Ermenilerin de göç 

etmelerini istemişlerdir

19

.



Ermenileri ayrı bir siyasî güç olarak, Osmanlı Devleti’ne karşı kullan-

mak isteyen Rusya Çarlığı, bu konuda İngiltere Krallığı ve Fransa tarafın-

dan da desteklenmiştir. Ermeniler başta olmak üzere, azınlık okullarında 

gayrimüslim gençlerine; kendi dilleri, dinî inançları ve ibadetleri, tarihleri, 

edebiyatları, kültürleri ve diğer müspet ilimler okutulmaktaydı. Ermeni 

okullarında eğitim bütünüyle din adamlarının elindeydi. 

Ermeni toplumunda, yoksul öğrencilere yönelik ilk yatılı okul, 1838’de 

İstanbul’da Bezciyan tarafından açılmıştır. Bezciyan tarafından hazırlanan 

yönetmenlikte; Ermenice’den başka dil konuşulmaması, öğrencilere da-

yak atılmaması, okuyan öğrencilerin okul idaresinin izni olmadan alınıp 

sanata verilmemesi gibi, kurallar konulmuştu

20

. Ermeniler, 1840 yılında ilk 



kez Kumkapı’da Lusaviriç adlı bir kız okulu açmışlardır. 1853’ten sonra 

ise, on dört kişilik bir Ermeni maarif komisyonu oluşturmuştu

21

. Ermeni 



Anayasası niteliğindeki 1863’teki Nizamname-i Millet-i Ermeniyan adlı 

çalışmayla Ermeni eğitim sisteminin denetimi, Osmanlı yönetimi tarafın-

dan yirmi kişilik Ermeni maarif komisyonuna verilmişti. Böylece Ermeni 

eğitim anlayışı dinî motiften kurtarılarak, millî ve siyasî bir görünüme bü-

rünmüştür

22

.



1859’da Ermenilerce yapılan bir istatistiğe göre, İstanbul’da kırk iki 

tane Ermeni okulu ve bu okullarda toplam beş bininin üzerinde öğrenci 

bulunduğu belirtilmiştir. 1871’deki bir araştırmaya göre de, İstanbul’da 

kırk sekiz Ermeni mektebinde toplam olarak altı bin civarında öğrenci bu-

lunmaktaydı. Yine Ermeni kaarif komisyonunun 1874 yılı verilerine göre, 

Anadolu’da ilk ve toplam 469 tane ana mektebi seviyesinde, Ermeni okulu 

bulunuyordu

23

. Ermeni okullarında uygulanan eğitim programında; daha 



çok siyasî eğitime ve beden eğitimine önem verilmiş, öğrencilerin kişisel 

beceri ve yeteneklerini geliştirmeleri ve hayatta kendi kendilerine yeterli 

olmaları amaçlanmıştı

24



19 Halaçoğlu, a.g.e., s.27.

20 Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devleti’nde Gayr-i Müslim Tebanın Yönetimi, Risale Yayınları, 

İstanbul 1990, s.117.

21 Ertuğrul, a.g.e., s.124.

22 Ertuğrul, a.g.e., s.124.

23  Sevinç, a.g.e., s.113; Ertuğrul, a.g.e., s.124.

24 Ertuğrul, a.g.e., s.124.


86

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

1893 yılı itibariyle Türkiye’de 4 085 öğrenciye hizmet veren beş kolej 

vardı. Bunlar; 1852’de Harput’ta Fırat Koleji, 1854’te Kayseri’de Talas 

Koleji, 1854’te Mersin’de Tarsus Koleji, 1856’da Samsun’da Merzifon 

Koleji, 1863’te İstanbul Bebek’te Robert Koleji olarak açılmış eğitim ku-

rumlarıydı. Lise düzeyinde eğitim veren bu kolejlere ilâveten, ayrıca, sek-

sen adet orta dereceli okul bulunuyordu. Bu okulların ise on altısı yatılı kız 

okulları idi. İlkokul seviyesinde 530 ilkokul vardı. Toplam 624 okulda 27 

400 civarında öğrenci bulunmaktaydı

25



Download 3.42 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   41




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling