Kimde bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür
Download 175.32 Kb. Pdf ko'rish
|
Kimde bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür. (Hz. Mevlâna)
FİL YAVRUSU YİYENLER Akıllı bir adam yolculuğa çıkacak arkadaşlarına: "-Geçeceğiniz ormanda birçok tehlike var dedi. Karnınız acıktığında sakın kuvvetsiz ve semiz olduklarına bakıp da fil yavrularını avlamayın, anneleri pusudadır ve evlatlarına zarar verildiği anda amansız bir düşman haline gelirler! Öğüdümü tutarsanız iyiliğe kavuşursunuz. Arkadaşları teşekkür edip ayrıldılar. Ormandaki yolculukları pek çetin geçti. Bir süre sonra, karınları acıkmaya, susuzluktan dudakları kurumaya başladı. Tam o sırada yapayalnız dolaşan güzel bir fil yavrusu gördüler. Verilen öğütleri unutup hırsla saldırdılar. Yavru fili yatırıp kestiler ve etinden kebap yaptılar... Kısa zamanda derin bir uykuya daldılar. Aç adam ise sürüyü bekleyen çoban gibi uyanıktı. Akşama doğru kızgın bir fil çıkıp geldi. Korkuyla kendine bakan uyanık ve aç yolcunun etrafında üç kere dolanıp, ağzını üç kere kokladı. Onda yavrusunun kokusunu alamayınca uyuyanların ağzını koklamaya başladı. Evladını kebap edip yiyenleri tanıyınca, birer birer havaya kaldırmaya ve hırsla yere çarpıp öldürmeye başladı. Geride sadece yavrusunun etinden yemeyen akıllı ve uyanık adam kalmıştı. Anne fil ona hiç dokunmayıp ormanların derinliğine çekilip gitti... İşte böyle... "Kibir, hırs ve şehvet kokusu da fil yavrusunu yiyenlerin ağızları gibi kokar durur. Bu yüzden dualar kabul olmaz ve insan bin türlü bela ile karşılaşır... En iyisi bilge insanların öğüdünü tutup, ağızları ve gönülleri kokutmamak, öyle değil mi? TAVŞANIN OYUNU Ormanlar kralı dehşetle kükrüyor, karnını doyurmak için kendinden güçsüz hayvanları avlamaya devam ediyordu. Ondan kaçıp kurtulmak çok zordu. Günlerden bir gün ceylanlar, tavşanlar, dağ keçileri, zürafalar ve diğer hayvanlar toplanıp bu kötü gidişin önüne geçmek istediler. Topluca Aslanın huzuruna çıkıp: -Efendimiz dediler... Biz aramızda anlaştık. Her gün ölüm korkusu çekmektense içimizden birinin gönüllü olarak kurban olmasına razı olduk. Böylece siz hiç yorulmayacaksınız, avınız ayağınıza kadar gelecek, bizde sıra kendimize gelinceye kadar korkudan uzak yaşayacağız. Kral Aslan bu teklife razı oldu. Nihayet aradan günler geçti ve kurban olma sırası tavşana geldi. Zavallı uzun kulak ölümden çok korkuyor, kendi ayağıyla gidip aslanın pençeleri arasında can vermeye bir türlü razı olmuyordu. Birden aklına parlak bir fikir geldi. Ormanda oyalanıp gidişini geciktirdikten sonra huzura çıktı. Aslanın karnı acıkmış, sinirleri gerilmişti. -Niçin bu kadar geç kaldın? Diye bağırdı. Tavşancık boynunu büküp: -Hiç sormayın efendim dedi, yolda gelirken başka bir aslan gördüm, Kral'ın kendisi olduğunu söyleyip size olmadık hakaretler savurdu, elinden güçlükle kurtuldum... Kral aslan daha çok sinirlenmişti. -Kim bu küstah! Diye kükredi. Galiba kanına susamış... Gideyim ve cezasını vereyim onun... Tavşan önde, Aslan arkada yola düştüler. Bir süre gittikten sonra derince bir kuyu başına ulaştılar. Tavşan: -İşte size hakaret eden yalancı Kral bu kuyu içinde efendimiz! Dedi. Aslan kuyuya eğilip bakınca su üzerine akseden kendi şeklini gördü. Bağırıp çağırmaya başladı. Sudaki akside aynı şekilde bağırıp çağırınca kendinden geçip hırsla atıldı ve bir anda kendini buz gibi suların içinde buldu... Küçücük bir tavşan tarafından aldatıldığını fark ettiğinde iş işten geçmişti. Download 175.32 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling