Beyt
59
.
Ḥuffāşlıġın adüvv iderse iẓhār,
Ey mühr-i münr sen de göster didār.
Mazmūnı üzere, ‘alām-ı ḥurşd-i fām, ol cānibe, mun‘aṭıf olunmaḳ münāsib
görilüp ve nice zaman muḳayyet u maḥbūs olan Gönültaş oġlun daẝı
salıvirmeyüp, ellerin dāmen-i ihānetden dūr iylemezler, ve nice def‘a peyk ile
ẝaber gönderülip“înnehum elfev ābāehum dāll
n”
60
üzere, ol b günahı[sızı] ḳatl
idüp, aṣlā cānibimüzden endişe itmediler. Ol sebeb ile, Şām ve Ḥaleb’e varılup,
bu denlü ḥarāblıġa bā‘iẟ oldılar ve ḥaḳ bilür ki, şimdiye dek varılan
vilāyetlerde(ll2a) “Ve küllen ahaznā bi zenbihi”
61
mefhūmu ile sebebsüz kadem
basmayup ve Şām’dan Mıṣr’a giderken, Ḥācı nām ilçileri gelüp mu‘āvedet
olınup, sābıḳı’z-zikr-i ilçi olup, habs olunan Otlamış’ı ıṭlāḳ idüp, Ḥaleb’e
gönderelüm demişler idi anuň daẝı, ẝilāfı ẓuhūr iyleyüp “Ve yahsebûne
ennehum ‘alā şeyin, elā innehum humü’l kāzib
ū
n”
62
fehvāsı münkeşif oldı. Ve
illā çün, nāire-i intiḳāmı ki, teskn itmek ma‘ḳūl görilmiş, ba‘de’l-muṣālaḥa
hażretünüze mütealliḳdür ki, mezbūr Otlamış’ı ıṭlāḳ idüp, “Fein cenehu li’s-
silmi fec’nah lehā ve tevekke’l-alallāh”
63
ile ‘āmil olavuz emmā, ḥālen Vāli-i
Mıṣr olan kimesne içün, oġlumuzdur dedükleri revā görülmez. Zrā anuň gibi
kimesne, ne münāsibdür ki ḥażretinüz oġul diyesüz, ve Sulṭānü’l-Ḥarameyn
elḳābı ile[dāẝi anları]zikr itmek revā degüldür, belki mücāvirü’l-Ḥarameyn
dimeġe liyāḳatları yoḳdur, ẓāhir dostluḳ ṣūretinde, anlaruň memleketine ṭam‘a
ḳılup, bāb bāb, taẝt-ı taṣarrufa dāẝil itmek, murād-ı şerif olmış gibi “Velā
tette
ẝ
iz
ū
a‘düvv
ve a‘düvvekum evliyā”
64
vifḳınca, bize(ll2b) dost olmayanı
kendü aḥbābıňuzdan ‘add iylemeyesız.
Do'stlaringiz bilan baham: |