Aziz Nesin- deliler Boşandı
Download 0.51 Mb. Pdf ko'rish
|
(@turkchaniorgan) Aziz Nesin - Deliler Boşandı
PANTALON DÜĞMESİ
Bir iş için devlet dairelerinden birine gitmiştim. İki yıldır sürüp giden bir işti. Artık yüzüp yüzüp kuyruğuna getirmiştim. İmza, bir tek imza ile bir mühür istiyor, o kadar. Şu masanın üstünde çantasıyla romanı duran bayanın evraka bir mühür basmasına, birde imza atmasına kalmıştı iş Çantası, romanı, tarağı, aynası masanın üstündeydi ama, kendisi yoktu. Bir saatten çok bu eşyaları bekledim, durdum. Bayan acele işim olduğunu anlamış olacak, epiy sonra, geldi, sandalyasına oturdu. Hava sıcaktı. Bayan siyah iş önlüğü giymişti. Şişman olduğu için, boydan boya önden ilikli siyah gömleğinin düğmeleri zor kavuşuyor, göbek kısmında iki düğme arasından kavun içi jarse kombinezonu görünüyordu. Siyahla kavuniçi sarısı çok göz alıcı renktir. Afişlerde bile, dikkati çeksin diye, bu iki renk yanyana kullanılır. Renkler her ne kadar uygunsa da, biçim uygun değildi. Resim kurallarına göre kompozisyon bozuktu. Manzara iştah açıcı olmadığı için, başımı çevirmiştim yandaki erkek memura bakıyordum. Erkek memur kadın memurdan daha dalgın değil miymiş.. Zavallı adam pantolon düğmelerini iliklemeyi unutmuş. İhtiyar olması her ne kadar pantolon düğmelerinin açık olmasından doğacak tehlikeyi azaltıyorsa da, yine de hoş bişey değil!... Odada birkaç kadın, erkek memurlardan başka işleri için gelmiş yurttaşlar da var. Düğmeleri açık yaşlı memura, — Şışşş, şışşşt... diye seslendim. — Ne var? dedi. Hay Allah, «Ne var»ı var mı? Parmağımı uzatıp karşıdan, pantolonunun açık yerini gösterdim Bişey düşürdüğünü sandı, eğilip yerde arama ya başladı. Yeniden, — Ne var? diye sordu. Ne yapayım? Başkaları anlarsa adam utanacak. Başımdan geçmedi ama, herhalde utanılacak bir dalgınlık. Bu sefer kendi pantolonumu gösterdim. Adam, — Bişey görmüyorum, dedi. — Elbet göremezsin, benimki düğmeli, dedim. Tekrar işaret ettim. Bir daha, — Ne var? diye sordu. Çenemle, elimle, dirseğimle, omuzumla, parmağımla gösteriyorum. O boyuna, — Ne var? diyor. Belki de zavallının gözleri iyi seçmiyor. — Sökülmüş mü? diye sordu. Başkalarının duymaması için, kaşlarımı kaldırarak, — l-ıhh... diye fısıldadım. Parmağımı uzattım. — Yırtılmış mı? dedi. Bayan memur işi çaktı. — Ne anlayışsızsınız, dedi, adam kumaşı gösteriyor size. Başımla «hayır» işareti verdim. Pantolon düğmeleri açık olan adam, — Yerli kumaştır, dedi. O kadar pahalı bişey değil. Gem alan beygir gibi, başımı birkaç kere yu karı kaldırıp indirdim. — Nerede diktirdiğimi mi soruyorsunuz? Bu sefer, siyah önlüğünün iki düğme arasından göbek kısmında bir dilim gibi kavuniçi kombinezonu görünen bayan söze karıştı, — Şey... canım, dedi. Adam iki saattir düğmeni gösteriyor. Rezalet. Sonunda kadın da görmüştü. Arkasından da, — Şimdi iyi düğme de bulunmuyor demez mi? Hay Allah, yine anlamamışlardı. Öbür bayan, — Şimdi piiâstikten düğme yapıyorlar, dedi, ama sıcak suya soktun mu, macun gibi yumuşuyor. Allah Allah!.. Düğme yoksa, insan bir kancalı iğne ile tutturmaz mı? Ben durmadan, dudaklarımı ileri doğru uzatarak, gösteriyorum. En sonunda yaşlı adam sıkıldı, — Ne var birader? Açık konuş! dedi. Öbür bayan, — Bişey yok ayol, dedi. Görmüyor musunuz, adamda tik var... Boyuna kaşını gözünü oynatıp duruyor. — Allah vermesin, bu tik çok kötü bişey... Kendimi tutamadım, gülmeye başladım. Bu sefer adam, — Ne gülüyorsun, açıkta bişey mi gördün? dedi. Evet anlamına başımı salladım. Kadın, — Ben demedim mi, tik var bu adamda... dedi. Üst çene dişlerimi alt dudağıma geçirip, ayıp işareti yaptım. Elimle de gösterdim. Yaşlı adam, — Haaa anladım, dedi. Söylesene birader. Fotinin bağı kopmuş. Onu gösteriyor. Artık konuşmak zorunda kaldım. Belki dolambaçlı yoldan anlatabilirdim: — Bazı erkek helalarının duvarlarına «Pantolon düğmelerini iliklemeyi unutmayın» diye yazılı levhalar asıyorlar. Ne kadar iyi... Yaşlı memur, — Çok iyi bişey ama birader, dedi, şimdiki iplikler çürük. Düğmeleri tutmuyor ki. İki günde düğmeler kopuyor. Kavuniçi kombinezonu görünen bayan, — Aman ne ayıp, dedi. Hiç erkek kısmı pantolonunu düğmelemez mi? — Değil mi ya... dedim. Yaşlı memur, Olabilir, dalgınlık, dedi. İnsan borcunu, harcını düşünmekten pantolonunu düğmelemeye vakit buluyor mu? Öbür bayan, — Ne olursa olsun, dedi, İnsan hem düşünür, hem pantolon düğmelerini ilikler. O sırada bişey ÇGt! etti. Konuşan bayanın göğsü, maşallah çok beşli olduğundan, sütyenln düğmesi çat diye kopmuş, entarisinin japone kolundan sütyenin bağı dışarı sarkmıştı. Yaşlı memur, — Doğru, dedi. İnsan hiç pantolonunun düğmesini iliklemeyi unutur mu: Terbiyesizlik... Öyle değil mi? — Öyle... Evet. Öyle ya! — Estağfirullah... — Yok yok... Estağfirulla\3i yok bunun, eşeklik... Odadaki iki kadın birdenbire kahkahalarla gülmeye başladılar. Sonunda işi anlamışlardı. Yaşlı memur durmadan söyleniyordu: — Her zaman söylerim, kadın olmak rahat tır, diye. Kadınlar için ne pantolon düğmesini iliklemek var, ne bişey... Kadınlar gülmekten katılıyorlardı. Kasıklarını tuta tuta gülerken, ikisi de benim pantolonumu gösterince, ben de, — Yaaal.. dedim. Demindenberi ben de işte onu gösteriyordum. Odadakiler hep birden güle güle, kimi masasının üstüne, kimi yerlere yuvarlandı. Hepsinin elleri benim pantolon düğmelerimi gösteriyor. Ben de gösterilen yere baktım. Aman Yarabbi!... Ne göreyim... Susun, susun... Kendimi nasıl dışarı attığımı bilemiyorum... İlk işim, sarkan uçkurumu toparlayıp, pantolonumu iliklemek oldu. Hemen kaçtım oradan. Evrak da orada kaldı. Utancımdan bitürlü gidemiyorum. Evrakımı almak için zaman geçsin de, ordaki memurlar beni unutsunlar diye bekliyorum. Download 0.51 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling