ÇAĞDAŞ TÜrk edebiyatlari-ii yazarlar
XX. YÜZYILDA KIRGIZ YAZILI EDEBİYATI
Download 4.7 Kb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Moldo Kılıç Şamırkanuulu
- Moldo Kılıç Şamırkanoğlu
- Toktogul Satılganov ve Togolok Moldo
- Kasım Tınıstanov da önemli bir şahsiyettir. Kırgız akınlarının en ünlü ve büyüğü olan Toktogul Satılganov
- Togolok Moldo
- SOVYETLER BİRLİĞİNİN İLK YILLARINDA KIRGIZ EDEBİYATI 1920’li ve 1930’lu yıllarda Kırgız Edebiyatı, Sovyet rejimine uygun bir edebiyat meydana getirir. Aalı Tokombayev
- II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASINDA KIRGIZ EDEBİYATI II. Dünya Savaşı
XX. YÜZYILDA KIRGIZ YAZILI EDEBİYATI Kırgızlarda yazılı edebiyat 1920’lerden sonra gelişmeye başlamıştır. Ekim 1917’deki Bol- şevik İhtilâlinden sonra alınan önemli kararlarla Orta Asya coğrafyasında okullaşmaya önem verilmiş ve halkın eğitimden geçirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu kararın uygulanma- sı ile halk arasındaki okuma-yazma oranı önemli derecede artmıştır. Elbette rejimin ken- di prensiplerini bu şekilde halka ulaştırabileceğini düşündüğünü de göz ardı etmemek ge- rekir. Nitekim eğitim sayesinde 20’li yılların ilk yarısında gazeteler yayınlanmaya başlan- mış ve bu gazetelerde de Kırgız yazılı edebiyatının ilk örnekleri görülmeye başlanmıştır. Kemal Göz’ün Salican Cigitov’dan aktardığına göre, okudukları okullarda eğitim gör- dükleri diller ve okutulan kitapların dillerinin Kazakça ve Tatarca olmasından dolayı Kır- gız Edebiyatı tarihinin ilk simalarından olan Sıdık Karaçev’in ilk eserleri Tatarca olarak Tatar gazetelerinde yayınlanmıştır. Diğer taraftan Kasım Tınıstanov’un da ilk şiirleri Ka- zak Türkçesinde yazılmış ve Kazak gazetelerinde yayınlanmıştır. Üniversite öğrencileri de Erkin Caş adında bir duvar gazetesi ile Tunguç Adım adındaki el yazısı ile çoğaltılarak ya- yınlanan dergiyi yayınladılar. Bu gazete ve dergilerde Kırgızca şiirler, makaleler, kısa öy- küler yayınlanıyordu. Sadece yüksek okullarda değil köylerdeki okullarda da eğitim alan öğrencilerin ve öğretmenlerin Kırgızcayı yazı dili haline getirme çabaları mevcuttu. Kırgızca kaleme alınan şiirler, makaleler Kırgızca olarak Kazakça yayımlanan gazetelerde basılmıştı. Ör- neğin 1919-24 yılları arasında Alma-Ata’da Kömek adlı Kazakça yayımlanan gazetede ve Taşkent’te Ak Col gazetesinde, Şolpan, Cas Kayrat dergilerinde genç Kırgız yazarlar Kasım Tınıstanov, Sıdık Karaçev, O. Lepesov, A. Tokombaev, K. Bayalinov, C. Tülögabılov, İ. Ku- daybergenov, M. Bayçerikov’un şiirleri ve öyküleri yayınlanmaya başlamıştı. Kırgız Türkçesi ile yazılan ilk eser 1911’de çıkan Moldo Kılıç Şamırkanuulu’nun Zil- zala adlı ırlar kitabıdır. 1924 yılında çıkmaya başlayan Erkin Too gazetesi ve Leninçil Caş 5. Ünite - Çağdaş Kırgız Edebiyatı 123 gazetesi, edebî eserlere geniş yer vermiştir. Sovyet devresinde kültür ve edebiyat alanında büyük bir teşkilatlanma olmuş ve çok zengin sözlü bir geleneği olan Kırgız yazılı edebiya- tı, bu yüzyılda giderek gelişmiştir. Moldo Kılıç Şamırkanoğlu, 1866’da Koçkor ilçesinde doğdu. Müslüman okulunda yani medresede okudu. Medresede şark/doğu edebiyatının örnekleriyle tanıştı. İnsanoğ- lunun iyi-kötü sıfatlarını anlatan “Kız-Cigit” (Kız ve Delikanlı), Kırgız yurdunun doğa- sını, bitkilerini, hayvanlar dünyasını, bütün zenginliklerini gözler önüne seren “Kerme- Too” (Kerme Dağ), “Cindi Suu” (Deli Su), “Buudaylık” (Buğdaylık), “Bürküttün Toyu” (Kartalın Saltanatı) gibi eserleri miras olarak kaldı. Büyük tartışmalar ve zıtlıklar getiren en büyük eseri “Zar Zaman” dır. “Bürküttün Toyu”ndan: Murunku ötkön zamanda Can-canıbar aman da, Ar uruktun barısı Erki menen bolgondo. Alsızdarın aldırıp, Esi çıgıp oşondo, Bulbul çeçen oy kıldı, Bürküt baatır toy kıldı. Eski bir zamanda Canlılar sağ iken, Soyların tümü Özgür iken. Güçsüzlerini aldılar, Ve o zaman korktular, Bülbül usta düşündü, Kartal kahraman toy düzenledi. (Kırgız Adebiyatı 2002: 230) Toktogul Satılganov ve Togolok Moldo, Sovyet Kırgız Edebiyatı’nın ilk şairleridir. Şi- irlerinde yeni Sovyet ideolojisini överek, rejim doğrultusunda eserler vermişlerdir. Bu dö- nemde, milliyetçi fikirleriyle öne çıkan ve şiirlerinde Kazak ve Kırgız toplumlarında sı- nıf çatışması olmadığını belirterek, anti-sosyalist temaları işleyen Kasım Tınıstanov da önemli bir şahsiyettir. Kırgız akınlarının en ünlü ve büyüğü olan Toktogul Satılganov 1864’de Ketmentöbö ilinde Kuşçusuu köyünde doğdu. Onun akın olmasında kendi yaşadığı zor dönem, sözün değerini bilen anne-babasından işittikleri ve kendisinden önceki sanat adamlarının ör- nekleri etkili oldu. Sanatçılığının ilk dönemlerinde kendi yaşadıklarını anlatan “Alımkan”, “Nasılkan” gibi aşk şiirleri, toplumdaki olumsuzlukları eleştiren “Beş kaman”, “Arzımatka” şiirleri, insan hayatını açıklayan felsefi şiirleri, “Emne Kızık” yani “Ne ilginç” şiiri, “Gül- döp al” yani “Eğlen, hayatın tadını çıkar” gibi şiirleri vardır. Satılganov, Ekim ihtilalinden sonra yeni dönemi öven şiirler de yazmıştır. Satılganov, sadece bir akın değil aynı zamanda bir aytışçı yani ozan atışmalarına katı- lan bir şair idi. Çok zeki olması, hızlı ve güzel cevaplar verebilmesi, üstün kabiliyeti saye- sinde Naymanbay ve Arzımat gibi büyük akınları aytışlarda yenmeyi başarmıştır. Komuzu (kopuz) ustalıkla çaldığı için zamanının ünlü kopuzcularından olmuştur. “Caş Kıyal” (Genç Kıyal), “Güldöp al” ve “Alımkan” küyleri yani sözlü ezgileri, “Toguz kayrık” (9’lu kopuz metodu), “Çon kerbez”, “Min Kıyal” yani “Bin hayal” gibi küyleri (ez- gileri) onun usta kopuzcu ve besteci olduğunu göstermektedir. Şair 1933’te vefat etti. “Güldöp al” şiirinden kısaca bir örnek: Çağdaş Türk Edebiyatları-II 124 Kara kürmö şay kiyip, Boylogula kızdar ay. Kadır-könül bar çakta, Oynogula kızdar ay. Kayrılıp kelbeyt ömürün, Oylogula kızdar ay. Oynoy albay, külö albay, Oynogondu bile albay, Kayran caştı kartaytıp, Koybogula kızdar ay. Kara ipek manto giyip, Gezin kızlar ay. Kadir-gönül var iken, Oynayın kızlar ay. Geri gelmez ömrün, Düşünün kızlar ay. Oynayamadan, gülemeden, Oynamayı bilemeden, Gençliğinizi eskitip, Kaçırmayın kızlar ay. (Kırgız Adebiyatı 2002: 255) Togolok Moldo’nun gerçek ismi Bayımbet Abdrahmanov’dur. Tanrı Dağı’ndaki Kurtka olarak bilinen bölgede 1866’da doğdu. Bu yıllar Kırgız halkının yaşadığı sıkıntılı dönemlerdir. Düşmanların ortasında kalmış Kırgız halkı, bir taraftan Çin diğer taraftan Hokand Hanlığı’nın baskısı yüzünden Rus Çarına sığınmak zorunda kalmışlardır. To- golok Moldo, eğitimini çevredeki din mektebinde aldı. Bu eğitim onun almış olduğu ilk okuma-yazma eğitimi oldu. Küçük yaşta babasını kaybetti. Bu yüzden iç dünyasında derin yaralar açıldı ve hissettiklerini şiirlerine aktardı: 15 caşımda beldi bekem buup, ketmendi saptap, arıktı attap, caş dıykan bolup kiriştim. Egin egip, orup-cıyıp cürgön ubakta da birdi birge koşup, özümçö küngürönüp ırdap cürdüm. “15 yaşımda ayakta kalmayı başarıp, çapayı saplayıp, arkları atlayıp, genç bir rençber oldum. Ekin ekip, biçip-topladığım zamanlar içimden gel- diği gibi şiirler mırıldanırdım” diyerek kendi hayat tecrübesini ifade etti. (Zalkar Akındar 5, 2006: 8) Kırgızların sosyal yaşantısında önemli bir yara olan genç kızların yaşlı erkeklere kendi rızası olmadan mal karşılığında verilmesini “Чaлгa берген кыздын aрмaны” “Çalga ber- gen kızdın armanı” yani “Yaşlı adama verilen kızın kederi” adlı şiirinde anlatır: Altımış butun aksatkan, Çalga ketip baratam, Atam satıp başımdı, Malga ketip baratam. Başı kara, butu ayrı, Çalga ketip baratam. Paydası cok canıma, Canga ketip baratam. Cetimiş cerge kirgizgen, Çalga ketip baratam. Ceekten tışka sürülgön Canga ketip baratam. Öz başıma ee bolboy, Malga ketip baratam. Paydası cok başıma, Çalga ketip baratam. Altmışını aşmış aksaktan, Yaşlı (adama) gidiyorum, Babam sattı başımı (beni), Mal olarak gidiyorum. Başı kara, ayağı yaba (gibi), Yaşlı (adama) gidiyorum. Faydası yok canıma, Cana (insana) gidiyorum. Yetmişe yaklaşmış, Yaşlı (adama) gidiyorum. Toplumdan dışlanmış Cana (insana) gidiyorum. Kendi başıma sahip çıkamadım, Mal olarak gidiyorum. Faydası yok başıma (bana), Yaşlı (adama) gidiyorum. (Zalkar Akındar 5, 2006: 44) 5. Ünite - Çağdaş Kırgız Edebiyatı 125 Kasım Tınıstanov kısa süren ömrüne pek çok çalışmayı sığdırdı. Genç yaşta iken İslamî usülde aldığı eğitimi Rus tarzında eğitim ile tamamladı. 1919’da gittiği Taşkent’te Kazak- Kırgız Eğitim Enstitüsü’nde okudu. Okul yıllarında şiir yazmaya başladı. 1925-1926 ara- sında Kırgız otonom vilayetinin Akademi Merkezi Başkanlığını yürüttü. Erkin Too gaze- tesinin redaktörlüğünü yaptı. Kırgız sosyal hayatının önemli meselelerine şiirlerinde yer verdi. Genç Kırgız kızla- rının mal veya köle gibi satılmasına, yaşlı erkeklere verilmesine karşı duruyordu. Onla- rın bu acı ve bîçare hayatına derinden üzülüyordu. Kadınlara haklarının verileceğini ümit ederek Ekim İhtilalini ve Lenin’i öven şiirler yazdı. Genç kız ve kadınların eğitim alacak olmaları ve onların bu sayede sosyal haklarını ve güvencelerini elde edeceklerine gönül- den inanmıştı. Nitekim ihtilalden sonra kadınlar eğitim almaya başlamış ve pek çok sosyal haklarını elde etmişlerdi. Bu durum yazarı/şairi sevindirdi. “Castarga” yani “Gençlere” ve “Kız karındastarıma” yani “Kız kardeşlerime” başlıklı didaktik şiirler de yazdı. Kırgız hal- kının daha da uyanmasını istiyordu. Kazakça yazdığı bir şiirinde şöyle diyordu: Tur, oyan, karındastar, catpa uktap, Kutulup tutkunduktan colundu tap, Kalk, uyan, kardeşler, yatma uyuyarak, Kurtulup esaretten yolunu bul. (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 46) SOVYETLER BİRLİĞİNİN İLK YILLARINDA KIRGIZ EDEBİYATI 1920’li ve 1930’lu yıllarda Kırgız Edebiyatı, Sovyet rejimine uygun bir edebiyat meydana getirir. Aalı Tokombayev, Coomart Bökönbayev ve Kubanıçbek Malikov bu dönemin önde gelen edipleridir. Halkların kardeşliği, Ekim ihtilâlinden sonra Kırgız Türklerinin si- yasi ve sosyal alanda kaydettiği gelişmeler, toplum yararı için fedakârlık gösterme, feodal bağlardan ve burjuva geleneklerinden kurtuluş belli başlı temalardır. Aalı Tokombayev’in Kırgız edebiyatında tanınması Taşkent’te Orta Asya Komünist Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda başladı. 1923’te “Birinci Strofa” ve “Eski Çon” gibi şi- irleri okul dergisi olan İnternatsional dergisinde çıktı. “Kurmanbek” destanının nazım ve nesir türünde kısa versiyonunu Şolpan dergisinde Kazak dilinde yayınladı. Kırgız halkının “Ürkün” yıllarında yani 1916’da başlayan Rus Çarından Çin’e kaçış yıllarında yaşanan güç- lükleri ve sıkıntılı hayatı şiirlerine yansıttı. 1924’te Viladimir İlyiç Lenin’in ölümü üzerine duygusal şiirler yazdı. 1927’de ise Lenin Tuuraluu yani Lenin Hakkında adlı bir derleme kitap yayınladı. “Birinci Strofa” adlı ilk şiirinde Ekim İhtilalini övdü, Lenin’in gelişiyle Kırgız halkının bilimsizlikten, eğitimsizlikten, cehaletten kurtulacağı ümidini ifade etti: Ala-Too, cerin salkın, Bilimsiz senin kalkın, Ala-Too cerin altın Bile elek elin barkın. Ala-Too, cerin salkın, Bilimdüü bolsun kalkın! Ala-Too cerin altın, Eelesin kedey kalkın. Ala-Dağ, yerin salkın (serin), Bilimsiz (câhil) senin halkın, Ala-Dağ yerin altın Bilemedi senin değerini. Ala-Dağ, yerin salkın, Bilimli (eğitimli) olsun halkın! Ala-Dağ yerin altın, Sahip çıksın fakir halkın. (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 106) Coomart Bökönbayev, akın ve dramaturg yani oyun yazarıdır. Onun ilk “Cer alan ke- deylerge” yani “Yer alan fakirlere” isimli şiiri 1927’de yayımlanmıştır. Emgek Tölü (Emek, 1933), Altın Kız (1934), Coomarttın Irları (Coomart’ın Şiirleri, 1936), Komuz, 1938, Çabu- ul (Çapul, 1944) isimli kitapları yayımlanmıştır. İkinci Dünya Savaşına dair “Koş Ala-Too, Çağdaş Türk Edebiyatları-II 126 uulun ketti maydanga” (Hoşçakal Ala-Dağ, oğlun gitti cepheye) isimli şiiri, “Acal menen Ar-Namıs” (Ecel ile ar-namus), “Çepten erdin küçü bek” (Cephede er güçlü) gibi şiirlerini yazmıştır. Bayırkı bir zamanda el bar eken Özünçö erkin, een caşap turgan. Bagında bulbul sayrap, gül cadırap, Başkaça sonun cerdi meken kılgan. Eskiden bir halk yaşarmış Özgür yaşamışlar kendilerince. Ağacında bülbül öter, çiçek açar, Farklı ve güzel yeri mekân ettiler. (Kırgız Adabiyatı. Hrestomatiya 2, 2002: 58) Kant rayonunda 1911’de doğan ve 1978’de ölen Kubanıçbek Malikov’un ilk şiirleri de Erkin Too gazetesinde yayınlandı. Dönemin diğer yazar ve şairleri gibi Malikov da Kırgız kadınlarına toplumun gereken değeri ve önemi vermediğinden, yeterince ilgi gösterme- diğinden yakınıyordu. “Sen coldoşum” “Sen yoldaşım” adlı şiirinde bu konuyu şöyle di- zelere dökmüştü: Esindebi, ötkön kün? Sen oşondo Mal orduna satıldın. Söölöttüülör çeçken cok, Çın tagdırın Mölt-mölt akkan caşındın… Hatırında mı, geçen gün? Sen o zaman Mal yerine satıldın. Yetkililerin çözdüğü yok, Gerçek kaderin Damla damla akan (göz) yaşından. (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 319) Malikov yalnızca didaktik eserler vermekle kalmadı, ülkesini ve halkını öven lirik şi- irler de yazdı. Mesela Kırgızistan’ın tabiatının güzelliklerini öne çıkaran şiirlerinden biri olan “Tuulgan cer” yani “Doğduğum yer”de asumanın altında parlayan göllerini överken görmüş olduğu başka güzel yerler ile karşılaştırmaktan geri durmaz: Ay aldında senin törlörün, Asman öndüȕ senin köldörün Suluu cerdi kança körsöm da Tuugan cerdey sonun körbödüm- Ay altında senin (güzel) yerlerin, Asuman renkli senin göllerin Güzel yerleri ne kadar görsem de Doğduğum yer gibi güzel görmedim. (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 339) Bütün bunların neticesinde bahsi edilen dönemde Kırgız edebiyatı genel itibariyle aşa- ğıdaki konuların işlenmesi üzerine kurulmuştur. Lenin’i ve Ekim devrimini öven eserler Sınıf mücadelesine dair kaleme alınan eserler Kadınların eşitliğini işleyen eserler Yapılan medeniyet devrimini konu alan eserler Hükümetin uyguladığı kolhozlaştırma politikalarını öven ve genellikle zenginlere kar- şı düşmanca duyguların beslendiği eserler. Eski geleneklerin çağ dışılığını konu alan eserler Eski feodal hayatı eleştiren eserler 5. Ünite - Çağdaş Kırgız Edebiyatı 127 II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASINDA KIRGIZ EDEBİYATI II. Dünya Savaşı yıllarında ve sonraları Sovyet topraklarının korunması, kahramanlık ve fedakârlık temaları revaç bulup, daha çok savaş konuları işlenir. Süyünbay Eraliyev, E. Uzakbayev, Sooronbay Cusuyev ve Rusya’yı, Rus insanını anlatan şiirleri ile dikkati çeken A. Osmanov bu dönemin belli başlı isimleridir. 1950’li yıllarda gelenekçilik ve yenilikçi- lik konuları tartışılmaya başlanır. Bazı yazarlar ve eserler tenkit edilir. Altmışlı ve yetmiş- li yıllarda ideolojiye ve Lenin’e duyulan hayranlık yeniden işlenir. Seksenli ve doksanlı yıl- larda Sovyet temaları, Kırgız Türklerinin edebiyatından çıkar, geçmişteki yanlışlıklar eleş- tirilmeye başlanır. Süyünbay Eraliyev 1921’de doğdu. 1941’de 20 yaşında iken II. Dünya Savaşı’na katıl- dı. Cephede savaşırken yaralandı ve 1944’de geri döndü. Talas vilayetinde gazetede çalış- maya başladı ve Dostoruma Kat yani Dostlarıma Mektup adlı kitabı yayınlandı. Gazetede çalıştığı yıllarda şiirlerini kesintisiz olarak yayınlama fırsatı buldu. Şiirlerindeki dili sade, fakat derin anlam yüklüydü. Okuyucuları onun sade dille yazdığı şiirlerini benimseyerek okudular. Süyünbay Eraliyev, 1955 yılında Moskova’daki Yüksek Parti Okulu’nu başarı ile bitirip Kırgızistan’a döndü ve Kırgızistan’ın Pioneri gazetesinde redaktör olarak çalışmaya başla- dı. Burada da yayınladığı şiirler ile okuyucularına ulaştı. Rus edebiyatından tercümeler yaptı. Kırgızlar arasında çok bilinen ve başrolünü Bübüsara Beyşenaliyeva’nın oynadığı “Ak Möör” adlı destansı şiiri yeniden kaleme aldı. Ak Möör adlı genç Kırgız kızı daha küçük yaşta iken Cantay adlı yaşlı adam ile evlendirilir. Yörenin zengin ağalarından biri olan Cantay için genç kız Ak Möör’e sahip olmak o kadar zor olmaz. Diğer taraftan 15-16 yaşlarındaki Ak Möör’ün Bolot adında genç bir sevgilisi olmasına rağmen, Çüy bölgesi- nin şüphesiz en büyük ağası olan Cantay ile başı bağlanır, zira töreler öyle gerektiriyordu. Bunu anlatan küçük bir parça: Son-Köldün başı tal menen, Soodager ötöt mal menen. Solkuldap ıylap baratam, Soolugan Cantay çal menen! Ken-Koldun başı tal menen, Kerbender ötöt mal menen. Keyip bir ıylap baratam, Kemşeygen Cantay çal menen! Son-Göl’ün başı ağaç ile, Tüccarlar geçer mal ile. Ağlayarak gidiyorum, Solmuş Cantay ihtiyar ile! Ken-Kol’un başı ağaç ile, Kervanlar geçer mal ile. Kederlenip ağlayarak gidiyorum, (Yüzü) buruşmuş Cantay ihtiyar ile! (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 541) Her türlü engel ve güçlüklere rağmen genç Ak Möör ile Bolot’un buluşma sahnesi olan Göl ile ak kuğu manzarası bu epik şiirde sanatkârane bir tarzda anlatılmıştır. Sooronbay Cusuyev 1925’te doğdu. Kırgız Halkının Toktogul Ödülü sahibi yazar ve şair olan Cusuyev, 1950’li yıllardaki Kırgız edebiyatına önemli katkılarda bulundu. Öğren- cilik yıllarındaki ilk şiir denemelerini Emnelikten Süyömün yani Neden Seviyorum adlı şiir kitabında yayınladı. Moskova’da almış olduğu edebiyat eğitimi onun edebiyat alanında- ki gelişimine katkıda bulundu. Ümit adlı kitabını 1960’ta yayınladı. Cengiz Aytmatov’un “Yüzyüze” adlı hikâyesinden esinlenerek “Seyde” isimli iki perdelik dramatik şiirini kale- me aldı. Hikâyedeki kahraman İsmail’in karısına yenilip, iki elini kaldırdığında Seyde ona üzülmüştü. “Ben nasıl yanıldım” diyebilmişti. Fakat İsmail bu üzüntüsünü içine atmış, sözlere dökememişti. Şair Cusuyev bu iç çekişmesini manzum dramasında şu şekilde ifa- de etmektedir: Çağdaş Türk Edebiyatları-II 128 Bagındım saga, Seyde men, Bagınçu coogo men belem? Er cigitmin – duşmanga Eregişsem ten kelem! - Başımı eğdim sana, Seyde ben, Başını düşmana eğen ben miydim? Er yiğidim - düşmana Karşı gelsem ona denk gelirim! (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 653) Bu konuşma İsmail ile Seyde’nin arasında savaş öncesi cereyan eder. Henüz er kişinin “erliği” veya “yiğitliği” sınanmış, denenmiş değildir. Savaş çıkıp da cepheye asker sevki başladığında İsmail’in söylediklerinin tersine güçlü bir yiğit olmadığı ortaya çıkıyor. Sey- de de kocası İsmail’in cepheye gitmek istemeyişini iç dünyasında tarttıktan sonra onun ne kadar zayıf karakterli olduğunu anlıyor: Kayrattanıp bel baylap, Karmaşka ketti kıyla adam. Oşolordun içinen Ismayıl boldu ıylagan. Gayretlenip bel bağlayıp, Cepheye gitti çok kişi. Bunların içinden İsmail oldu ağlayan. (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 653) Kırgız tarihinde Rus Çarına sığınma zamanında halkın zayiat vermeden geçişini sağla- yan Kurmancan Datka’yı ve o dönemin siyasî hayatını konu alan Kurmancan Datka isimli manzum romanını yazdı. Bu tarihî roman Kırgız edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Eser- de Cusuyev, Kurmancan Datka’nın Kırgız halkını Rus zulmünden kurtarabilmek için oğlu- nu feda edişini dramatize eder. Bu trajik tarihî vaka eserde başarılı bir şekilde verilir. Ana ile oğul arasındaki konuşma dikkate değer. Oğlunun bakışları ana yüreğini yakar: Baş kötörçü, uulum, şaşıp turupsun, Ölüm debe, ölöründü unutkun! Ölgön emes acalınan özünün Uuldarı özün çıkkan uruktun. Ölsön, uulum, erkektey öl, erdey öl! Ölördö da eç namısın berbey öl! Şeyit boldun – ölsön dagı uluksun!.. Emi, omiyin! Keçtim, ulum, sütümdön! Başını kaldır, oğlum, şaşıp durma, Ölüm deme, öleceğini unut! Ölmez ecelinden özünün Oğulları özün çıkan soyun. Ölsen de oğlum erkek gibi öl, er gibi öl! Ölürken de hiç namusunu veremeden öl! Şehit oldun – ölsen de ulusun!.. Şimdi, âmin! Geçtim oğlum sütümden! (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 670) Alıkul Osmonov 1915’te Çüy bölgesinde Cayıl ilçesinde Kaptal-Arık kışlağında doğ- du. Küçükken yetim ve öksüz kaldı. Yetimhanede büyüdü. 1927-1928’de Tokmok’taki yetimhanede eğitim aldı. Daha sonra Bişkek Yetimhanesine geçti. Orada Pedagoji Yatı- lı Okulu’nda eğitimine devam etti. Hastalığı yüzünden ayrılmak zorunda kaldı. Çabuul edebî dergisinde çalıştı. Tandagı Irlar (1935), Cıldızduu Caştık ve Çolponstan (1937), Ma- habat (1945), Canı Irlar ve Menin Cerim – Irdın Ceri ve Baldar Üçün (1947), Ata Curt (1958) adlı şiir kitapları yayınlandı. Puşkin’in 5305 mısradan oluşan Evgeni Onegin man- zum romanını Kırgızcaya tercüme etti. Diğer taraftan Şekspir’in Otello adlı eserini Kırgız- caya kazandırdı. Ömrü boyunca mustarip olduğu hastalığı yüzünden çok acı çekti. Verem olmuştu ve karısı da onu terk etmişti. Kızını da kaybetmişti. Bu yüzden kadınlara olan aşklarını ve sevgisini, saygısını şiirlerinde işledi: 5. Ünite - Çağdaş Kırgız Edebiyatı 129 Süygüm kelet caş candırıp, caş bolup, Caşımdı aldap, caş kayınday mas bolup, Canar toodoy calın çaçkan otunan Çıkkım kelet canıp çıkan taş bolup. Sevmek isterim yaşımı yenileyip, gençleşip, Yaşımı aldatıp genç kayın gibi sarhoş olup, Yanar dağ gibi kıvılcım saçıp ateşinden Çıkmak isterim yanıp çıkan taş olup. (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 435) Alıkul Osmonov yazmış olduğu şiirlerinde Kırgız olmanın, Kırgız halkının sevilen şa- iri olmanın mutluluğunu da mısralarında anlatmıştır. “Men Kırgızdın Akını” yani “Ben Kırgızın şairiyim” adlı şiirinde bu övüncünün kalbine sığmayıp taştığını göstermektedir. Alıkul Osmonov, “Cenişbek” poemasını yazdı. Bu şiirinde oğlunu savaşa gönderen Minbay adlı ihtiyarın kederini, üzüntüsünü ele aldı. Tek oğlunun savaşta öldüğüne dair gelen mektuba inanmak istemeyen Minbay, oğlunun dönmesini bekler. İstasyonda du- ran bütün trenleri karşılayan ihtiyar, oğlunu bekleyen tek kişi değildir. Savaşın toplum ha- yatında açmış olduğu yarayı etkili bir şekilde anlatan bu eseriyle Kırgız halkının gönlün- de yer edinen şair, kahramanını Isık-Göl’e gönderir. İhtiyar Minbay, derdini göle anlatır, onunla dertleşir: Köl tolkuyt, atasına belgi beret, Antpese kur tolkundun nesi kerek… Birok da ümüt kurgur kıyın tura, Atası kayra ketet, kayra kelet… Göl dalgalı, babasına ümit verir, Öyle olmasa boş dalganın nesi gerek… Fakat ümit güçlüdür, Babası tekrar gider, tekrar gelir… (Kırgız Adebiyatının Tarıhı 6, 2002: 456) Osmonov’un drama tarzında yazdığı eserler de Kırgız tiyatro tarihinin önemli eserleri arasında yerini almıştır. Download 4.7 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling