Hellas odasının sakinleri arasında Hindinger adında, Hindu lakabıyla anılan sarı saçlı,
mazlum biri vardı, Allgâu Diaspora'smın bir köşesinde ter-zilik yapan bir babanın oğluydu.
Sessiz sakin bir çocuktu; ancak ölümüyle birazcık söz ettirebilmişti kendisinden, o da kısa bir
süre için. Oda müziği virtüözü cimri Lucius'un sıra arkadaşıydı Hindinger, bu yüzden Lucius'la
dost ve alçakgönüllü bir hava içinde öbür öğrencilerden daha içli dışlı olmuş, başkaca da
bir dostu ve arkadaşı olmamıştı. Ancak Hindinger'in aralarından ayrılıp gitmesinden
sonradır ki, Hellas
sakinleri, sürdürdükleri hareketli yaşam ortasında sakin bir adacık oluşturan bu kendi
halinde iyi kalpli çocuğu sevdiklerini fark etmişlerdi.
Hindinger aralık ayında bir gün paten kayanların arasına karışarak onlarla Ross Gölü'ne
kadar uzanmıştı. Patenleri olmadığından kendisi buz üzerinde kaymayacak, kayanları
seyredecekti, o kadar. Ne var ki, çok geçmeden üşüdü Hindinger, ısınmak için ayaklarını hızlı
hızlı yere*
vurarak gölün çevresinde dolanmaya koyuldu. Derken koşmaya başladı, gölden uzaklaştı
biraz, bir başka gölle karşılaştı. Bu göle bol miktarda sıcak su karışıyordu, yüzeyindeki buz
tabakası pek kalın değildi.
Hindinger, sazlar arasından göle ulaştı. Ufak tefek, tüysıklet bir oğlandı, öyleyken kıyıya
yakın bir yerde ayaklarının altındaki buzlar kırıldı; bir süre imdat diye bağırdı Hindinger,
kendini kurtarmaya çalıştıysa da kimse farkına varmadan karanlık ve soğuk sulara gömüldü.
Manastırda ancak öğleden sonra saat ikide, ders yeniden başladığında Hindinger'in yokluğu
anlaşıldı. "Hindinger nerede?" diye sesini yükseltti öğretmen.
Do'stlaringiz bilan baham: |