Doktora tez abdolrahman d ej
Download 4.8 Kb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Atıl, Esin: Sü leymanname the Illustrated History Of Süleyman The Magnificent
- Atıl, Esin: “Minaî Seramiklerdeki Öyküler”, Kültür Sanat Antika
- Sanat Tarihi Yıllı
- Atasoy, N.: Çağman, F.; Turkish Miniature Painting
- Sevay Atılgan : 15. Yüzyıl Karakoyunlu Türkmen Minyatürleri
312 Hünernâme Minyatürleri ve Sanatçıları, Res.8. 171 Ş ehname kahramanı Rüstem’e benzemektedir. Bu savaşçının elbisesi özellikle Türklerin eski giysilerine (Moğollar,Tatarlar,Türkmenler) uymaktadır. b) Milli Giysiler: Osmanlı döneminde devletin değişik kademelerinde görev yapan devlet adamları değişik kavuklar ve başlıklar ( Divan başsavcusu kavuğu, katibi düz kaş kavuk, düz kaş sarık, Tatar kavuğu, kaptan bey kalpağı , çıplak külahı ve sorğuçlu külahlar vb.), kullandıkları gibi, değişik değişik zırhlı elbiseler giymişlerdir. Sultanlar kendilerine mahsus kadife elbiseler, zırhlı kaftanlar ve zırhlı gömlekler de giymişlerdir. Tarihçiler askeri giyim olarak, kapaniçe adı verilen kolsuz, içi kürklü ve yakalı bir giysiden de söz ederler. Nurhan Atasoy, bu kürklerin zamanının en değerlisi olan samur ya da vaşaktan ve kumaşların da en iyi kaliteden olduğunu varsayabileceklerini belirtir. 313 Osmanlılar arasındaki milli savaş elbiseleri büyük bir zenginliğe sahip olarak minyatürlere ziyadesiyle yansıtılmıştır. Osmanlı ressamları, sadece ordu mensubu askerlerin zırh, miğfer, zırh gömleği gibi ağır elbiselerini tasvir etmekle yetinmemiş, yenilikler yaratmış ve gerçekte kullandıkları değişik elbiseleri de minyatürlerinde göstermeye çalışmışlardır. Osmanlı minyatürlerinde eski ağır elbiselerin yanında çoğunlukla yeni milli elbiseler de görülmektedir. Örnek olarak Res. 92’te peyklerin kendilerine ait sivri külahları (Tatar kavuğu gibi), yeniçerlerin alnı bantlı arkaya serpilen özel külahları, süvarilerin sarıkları, yaycı solakların sorguçlu külahları, Sultanın güzel ve kaliteli kaftanı göze çarpmaktadır. Osmanlı askerlerinin zırh üstünde değişik renkli (kırmızı renkli olarak, bellerinin altına kadar uzanan, hareketlerini rahatça sağlayabilen elbiseleri) vardır. Bu savaş elbiselerini savaş sahnelerinin bir çoğunda görmek mümkündür. Anlaşılan şu ki Osmanlı minyatürlerindeki savaş giysileri ran elbiselerine göre daha zengindir. Osmanlı nakkaşları tüm savaş giysilerini minyatürlerinde gerçekçi bir anlayışla yansıtmışlardır. Res.90-92- 99’de bu minyatürlerin diğer örnekleri görülmektedir. 313 N.Atasoy, W.B. Denny, L.Mackie, H. Tezcan, pek, Osmanlı Dokuma Sanatı, Teb yay, stanbul, 2001, s. 29. 172 Safevî döneminde ran’ın milli kültürel zenginliklerini canlandırmak doğrultusunda yeni hareketler başlamıştır. Onlar sarık, cübbe ve kaftan kullandıkları halde, kendilerine özgü bazı özellikleri minyatürde belirtmeye çalışmışlardır. Bu dönemde hazırlanan şehnâmelerin minyatürlerinde kahramanlara, Safevi dönemine ait giysiler giydirilmiştir. Örnek olarak, Güştasb’ın Rum diyarında, ejderhayı öldürüşünü gösteren sahnede (Res. 7 4) Ş ehnâme’nin eski pehlivan ve padişahlarından olan Güştasp’a Safevî döneminin sarık ve kaftanı giydirilmiştir. Safevîlerin sarıkları sivri ve ucu kırmızı renklidir. Aslında Kızılbaş sözü onların kırmızı başlı sarık kullanmalarından dolayı ortaya çıkmıştır. Bu kırmızı uçlu başlıklar Şehinşehnâme’ye ait olan minyatürde (Res.101) daha da şeffaf görülür. Burada Osmanlı askerlerinden kaçan Safevi askerlerini sivri kırmızı başlıklarından ötürü kolaylıkla tanımak mümkündür. Osmanlı askerleri ise beyaz sorguçlu sarıklara sahiptirler. 173 SONUÇ ran minyatürünü tanıyabilmek için önce ran resim sanatının tarihini ve değişik dönemlerdeki değişimleri ve gelişmeleri incelemek lâzımdır. Sanat araştırmacıları ran sanatı hakkında çeşitli fikirler ortaya atmışlardır, bazıları ran sanatının ilk örneklerinin ortaya çıktığı yerin, eski Necet bölgesi olduğu görüşündedir. Bazı araştırmacılar ise, ran sanatını Yeni Taş dönemine bağlamışlar (M.Ö.7000), hatta bazıları ran sanatının başlangıcını daha erken tarihlere de indirebileceklerine inanmışlardır. ran’da bulunan en eski taş kazıma resimleri ve eski dönem tasvirleri Loristan eyaletinin Kuhdaşt bölgesinde, Kaşan’ın Siyalk tepesi ve Damıgan’ın Hisar tepesinden çıkarılan çanak çömleklerde açıkça görmek mümkündür. O kapların sade ve basit çizgileri aslında süsleme için yapılmıştır. Giderek çizgiler zenginleşip, kapların üzerlerindeki bezemeler geliştirilmiştir. Savaş konusu, erken devirlerden itibaren insanoğlunun tasvir etmeye meraklı olduğu bir konudur. Yapılan ilk tasvirlerde insana benzer yaratıkların aslanlarla savaşını görmek mümkündür. Medler ve Persler döneminden sonra Ahamenidler döneminde (M.Ö 6.yüzyıla kadar) ran’ın geleneklerine ve kültürüne çok önem verildiği belirlenmiştir. Ahamenidler sanatı ve sanatçıları saray içine almış ve ran’da ilk defa, insicamlı bir resim tarzı ortaya çıkmıştır. Ahamenidler dönemi resim sanatı metal eşyalarda, mühürlerde ve özellikle Taht-i Cemşit Gençhanesi’nin duvarlarında kendini göstermektedir. Tarih boyunca ran sanatı Yunan- Roma ve Budist gibi değişik sanatların etkisi altına girmişse de onların hiç biri ran sanatını ana yolundan ve temel özelliklerinden uzak tutamamıştır. slam’dan önceki ran devletleri arasında, Ahamenidlerden sonra ran milli geleneklerine ve sanatına büyük önem veren ikinci devlet Sasanîler olmuştur. Bu dönemde hazırlanan yazma eserlerin tezhiplendiğine dair rivayetler, resimlerin de kitaplarda kullanıldığı düşüncesini ortaya atmıştır. 174 Sasanî döneminde kitap resmini onaylayan yegane kaynak bazı slamî tarih yazarlarının yazılarıdır. Örneğin, Abu’l-Hasan Ali Masudi’nin H. 4.yüzyılın başlarında ran şahlarının geleneklerini resimlendiren eski bir kitaba işaret etmiştir. Böylece ran’da kitap resimlendirme sanatının Sasanî döneminde başlatıldığı kabul edilmektedir. Arapların ran’ı istilasınden sonra, ülke yönetimi, siyaseti ve dini değişse de, sanat ve kültürde hiçbir değişiklik olmamış, aksine ran sanatı eski gelenek ve adetlerini devam ettirerek slam dininin manevi gücü ile yeni bir gelişme başlatmıştır . Gazneli Türklerinin saldırısı da ran’ın milli resim geleneğinde bir aksaklık yaratmamış, aksine Gazneli Sultan Mahmud (998-1030), ran’ın milli eseri olan Ş ehnâme’nin Firdevsî tarafından yeniden yazılarak manzum olmasına kendi sarayında imkan sağlamıştır. Sultan Mahmud Firdevsî’nin çalıştığı odanın duvarlarına milli hikayelerdeki savaş sahneleriyle ilgili resimler yaptırmıştır. Onun sarayında, resim çalışmaları yapılıp, milli kahramanlar ve hamasi olaylar tasvir edilmiş olmalıdır. Büyük bir ihtimalle şehname konulu savaş sahnelerini konu alan ilk resimler burada yapılmıştır. ran minyatürünün bilinen ve günümüze ulaşan ilk örnekleri, Selçuklu döneminden kaynaklanır. Bu döneme ait olan, örnek verilebilecek minyatürlü nüsha, Ayyuki’nin aşıkâne eseri “Varka ve Gülşah”dır. Bu nüshada 71 tane küçük tasvir vardır ki o destanın değişik sahnelerini özel bir tertiple anlatmaktadır. O sahnelerde Rabii bin Adnan’ın Varka ve Gülşah’a düğün gecesi saldırışı ve Varka ile Rabii’in karşılaşması gibi savaşı resimlendiren sahneleri görmek mümkündür. 14. yüzyıl başındaki Moğol saldırısı ran’daki hayatı temelden değiştirmiştir. Özellikle sanat aleminde yeni bir dünyanın açılmasına neden olmuştur. Günümüzde minyatür adı verilen ran resimleri, gerçek anlamda lhanlı döneminde meydana çıkmıştır. Gazan Han zamanında sağlanan güvenli ortam, Hace Reşideddin’in de katkılarıyla sanat ve edebiyatın gelişmesine neden olmuştur. Hace Reşidettin 13. yüzyılda Tebriz’de Rab-ı Reşidî adında bir kültür merkezi kurmuştur. Burada ve 175 daha sonraki dönemlerin saray atölyelerinde çok sayıda tarihi, bilimsel ve edebi eser hazırlanarak resimlenmiştir. Bazı büyük şehirlerde saray dışındaki insanların hamiliğinde küçük resimli kitaplar da yapılmıştır. ran minyatürleri bu dönem ve ondan sonraki dönemlerde çoğunlukla milli hamasi bir manzume olan Firdevsî Şehnâmesi’nin resimli nüshalarında yoğunlaşmıştır. Özellikle savaş sahnelerini gösteren minyatürler, genelde konularını kahramanlık hikayelerinden almışlardır. Ş ehnamelerde savaş sahneleri, kahramanlıklar, düşmanların yenilmesi ve ran pehlivanlarının güç gösterisi işlenmiştir ve bu konuların hepsi ran minyatürüne yansımıştır. ran sanat tarihinin cazibeli yönlerinden biri şudur ki, her padişah tahta çıktıktan sonra, kendi adına yeni bir şehname yaptırmıştır. Bu yeni şehnamenin metni Firdevsî’nin yazdığı Şehnâme olarak kalmış, sadece onların hat ve resimleme tarzı değişmiştir. Her hükümdar kendi atölyesinde topladığı sanatçılara Şehnâme metninin yeniden yazdırarak anlatılan olaylara ait yeni minyatürler yaptırmıştır. Baysungur Ş ehnâmesi, Tahmasp Şehnâmesi vb. olarak anılan Şehnâme nüshaları bunların en tanınmış örnekleridir. Böylece değişik dönemlerde, farklı ressamlar savaş konularının üzerinde çalışarak, minyatürde değişik üslup ve tarzlar yaratmışlardır. Değişik dönemlerdeki minyatür üslupları, özellikle savaş sahnelerinde de açıkça izlenmektedir. Üslup değişimleri sadece savaş kompozisyonlarında değil, o sahnelerdeki renk kombinasyonunda çizgilerinde, fırça tekniğinde, figürlerinde vb. görmek mümkündür. Örneğin, 13. yüzyılda Anadolu Selçuklu döneminde hazırlanan Varka ve Gülşah adlı eserin minyatürlerinde savaşçılar, atlar, bitki ve çiçekler, basit çizgilerle resmedilmiştir. Büyüklükleri gerçekçi değildir ve onlarda kullanılan renkler sadece yeşil, mavi, kırmızı renklerdir. Ayrıca bu tasvirler, resim süsleme tarzına dayanarak tabiatın bir özetini yansıtırlar. Kahramanlar ay yüzlü, yay kaşlı ve badem gözlüdür, başlarının etrafında nurlu haleler gözükür. Sonraki dönemlerde bu nurlu hale yok olmuştur. lhanlı dönemindeki çalışmalarda Uzak Doğu etkisi yoğunlukla görülür. Bu dönemde yapılan Câmiu’t-Tevârih’teki resimler, Çin ve Orta Asya resim geleneğinin 176 slâmileşmesini, yakın doğulaşmasını gösteren en belirgin örneklerdir. Çin etkisi savaş sahnelerinde de belirgin bir şekilde etkisini gösterir.Bu konu hakkında Ernst Kühnel şöyle demektedir: “ Boston müzesinde bulunan bazı belgeler, savaş belgeleri ile “ Genre” sahnelerinin ilk önceleri o zamanki Çin üstatlarından taklit edildiğini, sonra yavaş- yavaş ranlılaşarak yerel zihniyete uyduğunu gösterir. 314 ” Çin çığırının etkisi Demotte Şahnâmesi’nde özellikle ağaçlar ve dağların resmedilişinde açıkça görülür. ran minyatüründe Çin etkisi ile her zaman ağaçlar, bitkiler, gök, bulut, dağ ve diğer doğa unsurları önemli yer almıştır, savaş sahnelerinde dahi doğa unsurları önem taşımıştır, ama onların taşıdığı önem, dönemler ve gelişmelere göre değişmemiştir. lk minyatürlerde doğa unsurları büyük paya sahip olsalar bile, genelde sahne süslemesi ve güzellik için kullanılmışlardır. Celayirîler döneminde doğanın rolü daha da aktif hale getirilerek bütün güzelliği ile resmedilmiştir. Öyle ki doğa sadece bir süsleme unsuru olmadan, minyatürdeki olaya karışmış ve onun iyi ifade edilmesinde rol oynamıştır. Timurlu dönemi savaş sahnelerinde, özellikle Baysungur Şehnamesi’nde güçlü bir hareketlilik gözükmektedir. Ayrıca eserin kompozisyonlarında tenasüp, renk ve çizgiler gibi unsurlar arasındaki dengeye titizlik ve zarafetle önem verilmiş, yatay ve çapraz satıhlar arasında güçlü bağlantı kurulmuştur. Türkmenler döneminde Şehnâme iki farklı tasvir üslubuyla resimlenmiştir. Birinde insanların kafaları daha büyük resmedildiği için, bu üslubu yansıtan eserlere Büyük kafalı Şehname denilmiştir. Bu tarz yeni bir gelişme olarak sadece Türkmen dönemine aittir. ran minyatürü efsanevi ve rüyamsı konulara her zaman ilk sırayı vermiş ve Türkmenler döneminde bu konu ön plana çıkmıştır. 314 Ernst Kühnel, a.g.e. , s 27. 177 Ancak Timurlu emiri Hüseyin Baykara döneminde Kemaleddin Bihzad ran minyatürünü gerçekçi dünyaya çekmeye ve gerçekçi minyatürler yapmaya çalışmıştır. Lâkin şunu söylemek gerekir ki, o dönemlerdeki hiçbir sanatçı ve hatta Bihzad, ran minyatürünün doğa güzelliğini ve rüyamsı işlemini tamamen göz ardı edememiştir. Safevî Şahı Tahmasp dönemine kadar savaş sahnelerinin çoğunda, arka planda doğa unsurlarına geniş yer ayrılmıştır. Kuşlar, ceylanlar ve elvan çiçeklerle vb. güzel bir doğa sergilenmiş ve sonuçta doğa unsurları minyatürün güzelliğini arttırmakta büyük rol oynamıştır. Ancak Şah Tahmasp dönemindeki savaş sahnelerinde doğaya ayrılan yer kısıtlanarak, sahnede gerçekleşen savaşa geniş yer ayrılmıştır. Bundan sonraki çalışmalarda savaş sahnelerinde, savaş olayının büyük önem kazandığı, doğanın ikinci planda kaldığı görülmektedir. ran minyatürünün savaş sahnelerinde geçmişte değişik milletler arasında kullanılan silâhları görmek mümkündür. Bu minyatürler o silâhların hepsini göstermese de en önemli olanlarını sergilemektedir. Ressam onları kendi hayal gücü ile meydana getirmiş, bu yüzden bazen silâhlar gerçek ayrıntılarıyla gösterilmiş ve bazen de onların güzelliklerine önem verilerek gerçekçiliği ikinci plâna taşınmıştır. ran minyatürlerinde en fazla kullanılan silahlar kılıç, mızrak, kalkan, ok ve yay , gürz ve hançerdir. Diğer silâhların rolü bunlara göre daha azdır. ran minyatürü ş ematik ifadeli bir sanat olarak eşyaların, olayların, manzara ve sahnelerin özetini vermeye çalışmıştır. Bu yüzden, ran minyatüründe, savaşçıların değişik dönemlerde kullandığı kıyafetlerin belgesel olarak gösterilmesi mümkün olamamıştır. Bu minyatürlerde en önemli karakterlerin üzerinde durulmuştur, hükümdarlar özel elbiseleriyle maiyetindekilerden ayırt edilmiştir, Rüstem gibi pehlivanlar dışında, diğer savaşçıları da tanımak mümkün değildir. Bazen karşılaşan iki ordunun kıyafetlerinin formu ve renkleri öyle birbirine benzemektedir ki, konu itibariyle anlaşılmazsa orduların kimlere ait olduğu belirsiz kalacaktır. ran minyatüründe en çok kullanılan savaş kıyafetleri arasında şunları saymak mümkündür: 1) Miğfer, 2) Zırh, 3) Zırh Gömlekler, 4) Kolçaklar, 5) Dizçekler veya Dizlikler 178 ran minyatürünün savaş sahnelerinde ressamlar değişik renkleri dengeli kullanmaya çalışmışlardır. ran minyatür ustaları güzellik açısından bakıldığında, genellikle değişik renkleri kullanıp, onların arasında denge yaratmaya çalışmışlardır. Çünkü onların asıl amacı önce bir güzellik yaratmak, sonra hikâyeci olmaktır. Bu yolda güzelliği yakalamak için, gerçekleri aşarak, giysilerin ve fezanın rengini gerçeküstü vermede hiçbir sakınca görülmemiştir. Ayrıca, ran minyatüründe renklerin seçiminde uyuma özen gösterilmiş, zarafet ve yumuşaklık ön planda tutulmuştur. ranlı ressam, renkleri karıştırarak göze en güzel hitabeden renkleri bulmaya çalışmıştır. Bazı sahnelerde renkler öyle maharet ve ustalıkla kullanılmıştır ki, izleyicilerde ilk bakışta gözleri kamaştıran bir resimle karşı karşıya gelindiği hissini uyandırmaktadır. Bu sebeple, ran’da hazırlanan yazma eserlerdeki savaş konulu minyatürlerin renk uyumunu sağlama ve estetik kaygılar bakımlarından çok üstün seviyede olduğunu söylemek mümkündür. ran minyatür sanatı, konu çeşitliliğine sahiptir ve bu çeşitlilik savaş sahnelerinde bile uygulanmıştır. Dolayısıyla savaş sahnelerinde çeşitli kompozisyon ve savaş mevkilerine; orduların kapışma savaşı, iki grup savaşı, iki pehlivanın mücadelesi, kale kuşatması, kamp baskınına vb. çoğunlukla rastlanılmaktadır. Ayrıca insanın sadece insan ile savaşı değil, dev, ejder, şeytan, simurg vb. gibi hayali ve efsanevi yaratıklar ile yaptığı savaş da ran minyatüründe büyük yer kaplamaktadır. Aslında ran minyatürü efsanevi ve hayali konulara her zaman çok önem vermiş olduğundan mitolojik ve efsanevi yönü ile tanınmaktadır. Bu özellik onun Osmanlı minyatürü gibi gerçekçi eğilime sahip bir minyatür okulu ile karşılaştırıldığında daha da açıkça görülmektedir. Osmanlı minyatürlerinin çoğunluğunun yer aldığı şehnâme ve gazâvatname türündeki eserlerde gerçekçiliğe özellikle özen gösterilerek tarihi olaylar, olduğu gibi yansıtılmaya çalışılmıştır. Osmanlı ressamı savaş sahnelerinde, Osmanlı ordusunu bütün heybet ve azametiyle, ordu düzenini, savaşçıların rütbelerini, görevlerine göre aldıkları yer ve mevzilerini, tam gerçeğe uygun olarak yansıtmaya çalışmıştır. 179 Buna karşılık savaş konulu ran minyatürlerinin büyük çoğunluğunun yer aldığı Firdevsî Şehnamesi’nin resimlenmesinde çalışan ranlı ressamlar, efsane ile gerçeği bir araya getirerek, olağanüstü kahramanları ve varlıkları hayalci bir tutumla ele almışlardır. Ayrıca Haverannâme gibi eserlerin resimlenmesinde de benzer bir tutum izlenmiştir. Hamse-i Nizamî ve Heft Evreng gibi eserler de şairlerin hayal ürünü olduğundan, tasvirleri de hayalci bir ifadeye sahip olmuştur. Kısaca, ran’da 14.-17.yüzyıllar arasında hazırlanan yazma eserlerde yer alan savaş konulu minyatürlerin yapımında sanatçılar gerçeklerden uzak, hayalci bir yaklaşım sergilemişlerdir; buna karşılık 16.-17.yüzyıllarda yapılan savaş konulu Osmanlı minyatürlerinin daha gerçekçi ve belgesel bir görünüme sahip oldukları belirlenmektedir. 180 B BL YOGRAFYA Atıl, Esin: Sü leymanname the Illustrated History Of Süleyman The Magnificent, New York , Harry N. Abrams, Inc., Publishers, 1986. Atıl, Esin: Süleymanname the Illustrated History of Süleyman the Magnificent, New York , Harry N. Abrams, Inc., Publishers, 1986. Atıl, Esin: “Minaî Seramiklerdeki Öyküler”, Kültür Sanat Antika, Sayı:1, Bahar 96, stanbul, s.10- 23. Aksoy, F.: 16 .yüzyıl ressamı Matrakçı Nasuh: Doğunun Leonardo da Vinci'si, Osmanlıların Renk Ustası", Milliyet Sanat, 14 Ocak 1977. And, Metin: Turkish Miniature Painting, The Ottoman Period, stanbul, Dost Yay, 1987. Arnold,T. W.: Bihzad and His paintings in the Zafer-nâmeh Ms., London, 1930. Akalay, Zeren: “Nizami Hamsesi’nin Minyatürleri” , Sanat Tarihi Yıllığı, 1972-73/5, stanbul. Atasoy , N., Denny, W.B. , .Mackie .L , Tezcan, H . pek: Osmanlı Dokuma Sanatı, Teb yay, stanbul, 2001. 181 Atasoy, N.: Çağman, F.; Turkish Miniature Painting, Publications of the R.C.D., stanbul- 1974. Atasoy, N.: Nakkaş Osmanın eserleri ve Osmanlı Minyatür sanatının getirdiği yenilikler, 4+ 272s , Dr. Tez: st. Üniv. Ed. Fak. Sanat Tarihi Bölümü, 1962. Ateş, A.: Un vieux poéme romanesque Persani Récit de Warqe et Gulshah, Ars Orientalis, IV, 1361. Atılgan, Sevay: 15. Yüzyıl Karakoyunlu Türkmen Minyatürleri, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı,Yayınlanmamış Doktora Tezi, Cilt 1, stanbul, 2000. Sevay Atılgan: 15. Yüzyıl Karakoyunlu Türkmen Minyatürleri, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı,Yayınlanmamış Doktora Tezi, Cilt II, stanbul, 2000. Download 4.8 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling