Orhan pamuk


Download 1.5 Mb.
Pdf ko'rish
bet23/79
Sana28.12.2022
Hajmi1.5 Mb.
#1012237
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   79
Bog'liq
Cevdet Bey ve Ogullari ( PDFDrive )

111 


gibi sağa sola sallanıyordu. Başka şeyler düşünmeye, bu saçma 
şeyleri de gözünden uzaklaştırmaya karar verdi. 
"Kimden geliyor tebrikler?" Fuat Bey soruyordu. 
Cevdet Bey: "Vefalı birkaç dosttan!" dedi. Suratını astı. 
"Ooo, Vefa'dan tanıdıklarınız mı?" 
"Hayır, hayır! Vefa ile ilgim kalmadığını sen de biliyorsun 
artık!" dedi Cevdet Bey. Kelimelerin bu saçma oyununa kızarak 
kaşlarını çattı. Söylenecek hoş bir söz aradı ve yüzü yumuşadı: 
"Heybeliada'daki evimiz bitiyor!" dedi. Bu yeni bir konu değildi, 
ama gene de bir konuydu. "Ay sonunda inşallah çatı kapanıyor... 
Baharda bir gidelim diyorduk. Tabii sizler de geleceksiniz! Yeni 
vapur koymuşlar. Köprüden iki saatte gidiliyor!" 
"Çok sevindim!" dedi Fuat Bey. 
"Evet, yazlık ev konusunu da bitirdik böylece!" dedi Cevdet 
Bey. Nigân Hanım'a bir gözattı. Sonra utanarak, pencereden dışarı, 
Nişantaşı Meydanı'na baktı. 
Hava kararırken dış kapının çıngırağı bir kere daha şıngırdadı. 
Sonra aynalı holden, merdivenlerden çığlıklar, bağrışmalar 
duyuldu. Torunlardan biri kahkaha attı. 
Az sonra, iri yapılı, geniş omuzlu, yakışıklı bir delikanlı içeri 
girdi. 
Kapının aralığından bakan ahçı: "Ömer Bey'i ilk ben gördüm 
ve tanıdım!" dedi. 
Cevdet Bey, bu hareketli, civa gibi çocuğa bakarken: "Ömer'miş. 
Nasıl tanımadım?" diye düşündü. Öpmesi için ona elini uzatırken 
delikanlının gözlerinin parlaklığına şaştı. Ötekilerle el sıkışması, 
bayramlaşması için ona biraz vakit tanıdı. Sonra üzerinden 
gençlik ve sağlık fışkıran delikanlının yakınına oturmasını is-— 
teyerek, hemen yanındaki sandalyeyi gösterdi. 
"Gel buraya, gel de bana anlat bakalım! Ne yaptın oralarda? 
Şimdi ne yapacaksın, oraları nasıl, anlat bakalım!" 
"Şimdi Sivas-Erzurum hattında çalışmayı düşünüyorum!" dedi 
delikanlı. 
"Taa Sivas'ta mı?" dedi Cevdel Bey. Başını salladı. "Aferin, 
aferin! Peki Avrupa'da ne yaptın? Oraları nasıl, anlat da dinle­
yelim." 
Ömer orada ne okuduğunu, hangi şehirde kaldığını, gündelik 
112 


hayatının nasıl olduğunu anlatmaya başladı, ama az sonra Cevdet 
Bey onu dinlemediğini, dikkatini çeken şeyin onun anlattıkları 
değil, odaya yaydığı, hareket ve gençlik olduğunu anladı. Herkes 
Avrupa'dan gelmiş, Avrupa'yı anlatan şu sağlıklı ve akıllı deli­
kanlıyı dinliyor, sanki herkes onun sözlerine değil, odayı dol­
duran gençliğine tutuluyordu. Ona bakarlarken kendilerinde 
bulunmayan, Ömer'de bol bol bulunan, ama ne olduğu da an­
laşılamayan gizli bir değeri ortaya çıkarmaya çalışıyormuş gi­
biydiler. Bu gizli değeri bulup ortaya çıkaracaklar, sonra bundan 
kendileri de yararlanacaklardı. Cevdet Bey bir süre sonra, 
"Gençler... Gençler başka..." diye mırıldandı. "Demin elimi öptü. 
Ama ötekiler gibi, eski bir biblo, saygı duyulmazsa kırılıverecek 
bir eşya gibi bakmadı bana... Bunu nereden öğrendi? Oradan 
mı?" Derin derin soluyarak iç geçirdi. 
Oralara kendisi de bir kere Nigân Hanım ile gitmişti. Evli­
liklerinin ikinci yılında Avrupa'yı gezmişler. Berlin'de bir süre 
kalmışlardı, ama bir daha da gitmemişlerdi. Bütün ticari hayatı 
dışa'rısıyla alışveriş olmasına rağmen, Cevdet Bey oralara gitmeyi 
boş bir masraf olarak değerlendiriyordu. Para harcanacaksa 
şirkete ya da Heybeliada'daki ev gibi kalıcı şeylere harcanmalı 
diye düşünürdü. Şimdi ilk defa bu inancının sarsıldığını sanmıştı, 
ama bu düşüncenin de fazla üzerinde durmadı. Çünkü böyle 
anı kırıntıları ve yeni düşünceler, içinde artık boş ve gereksiz 
bir yorgunluktan başka bir şey uyandırmıyordu. "Uyumak is­
tiyordum!" diye söylendi. Sonra yeniden Ömer'i dinlemeye karar 
verdi, ama o da eğlenceli bir şey söylemiyordu artık: Nigân 
Hanım'a dönmüş, teyzesiyle eniştesini anlatıyor, trende Sait Bey'i 
gördüğünü söylüyor, Nigân Hanım da düğünlerinin orada ya­
pıldığını anlatıyordu. Sanki kadınlar, az önce aradıkları şu gizli 
değeri bulamayacaklarını anlamışlar, değerin büyüsünü öldürmek 
için de Ömer'e sıradan sorular sormaya, onu kendilerine ben­
zetmeye karar vermişlerdi. 
Çaylar tazelenirken Ömer ile Refik yukarı çalışma odasına 
çıkacaklarını söyleyerek kalktılar. Cevdet Bey kendisini yalnız 
bıraktıkları, beraberlerinde odaya yayılan o sağlıklı, hareketli 
gençliği de alıp götürdükleri için onlara kırıldı. Ömer'in arka­
sından bakarken, "Acaba beni nasıl buldu?" diye düşündü. Orta 
113 


kattaki tıkırtıh saat altıyı vurunca da bir yorgunluk hissetti. Sabah 
erken kalkmıştı, ta Akhisar'da edindiği alışkanlıkla bayram 
namazı için Teşvikiye Camii'ne gitmiş, üşümüş, öğleye doğru 
likör içmiş, öğle yemeğini fazla kaçırmış, uyuyamamış, bayram 
sohbetine fazla katılmamış, insanları ve kendini dinlemişti. Bir 
bayram ikindisiydi şimdi; hiçbir şey eksik değildi. Fazladan, 
insana nem gibi yapışan ağır bir tatsızlık duygusu vardı. "Şimdi 
uykudan başka bir şey istemiyorum ! " diye düşündü Cevdet Bey. 
Çenesini aşağı sarkıtarak, ama dudaklarını aralamadan keyifle 
esnedi, gözünden yaşlar fışkırdı. 

Download 1.5 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   79




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling