Orhan pamuk


Download 1.5 Mb.
Pdf ko'rish
bet28/79
Sana28.12.2022
Hajmi1.5 Mb.
#1012237
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   79
Bog'liq
Cevdet Bey ve Ogullari ( PDFDrive )


HAYATTA NE YAPMALI? 
Akşam yemeğinde ahçı Nuri'nin üç arkadaş için yaptığı sahanda 
İzmir köftesini yemişler, aile sohbetine katılmışlar, herkesi 
cğlendirmişlerdi. Sonra gene çalışma odasına çıkmışlar, gevezelik 
etmişler, ama asıl istedikleri şeylerden sözedememişlerdi. Refik 
gerçek sohbetin, herkes yattıktan, boşalan oturma odasına 
inildikten sonra başlayacağını düşünüyordu. Eskiden de böyle 
yaparlardı. Herkes yattıktan, uzun poker saatlerinden sonra 
aşağıya inerler, semaveri kurarlar, konuşurlardı. Muhittin bir 
kere bunu 19. yüzyılın Rus aydınlarıyla Puşkin'in hayatı hak­
kındaki bir kitaptan okuduklarıyla karşılaştırmıştı. 
Kapının önündeki tıkırtılı saatin gongu vurmaya başladı. Ömer 
gerinerek ve havaya kalkan kolundaki saati görmek için, başını 
ileri doğru uzatarak esnedi. Sonra yeniden karıştırdığı kitaba 
döndü. Muhittin koltuğun kenarında parmaklarıyla trampet 
çalıyor, merdivenlerde ayak sesleri duyuluyordu. Bir süre sonra 
gene saatin tıkırtısından başka bir şey duyulmaz oldu. 
Refik: "Haydi aşağıya inelim!" dedi. 
Gürültü etmemeye çalışarak aşağı indiler. Refik ara kapıdan, 
dar merdivenlerden geçip mutfağa indi. Nuri'nin semaveri 
kurmuş olduğunu görerek keyiflendi. Büyük tepsiyle birlikte 


fokurdayan aracı yüklenip oturma odasına çıktı. Muhittin, Cevdet 
Bey'in her zaman oturduğu koltuğa oturmuştu. 
Ömer eşyayı inceleyerek odalarda geziniyordu. Elinde bir 
sigarayla sedef eşyaların ve piyanonun durduğu odadan çıkarken: 
"Bu evde hiçbir şey değişmiyor!" dedi. Semaveri görerek he­
yecanlandı. "Sakın, ama sana şey ettiğimi sanma!" 
Refik semaverin bir türlü ısınmayan sohbeti birdenbire ve 
istediği gibi fokurdatmaya başladığını anlayarak gülümsedi: 
"Demek, öyle düşünüyorsun?" dedi. Sonra Muhittin'i de bu 
havaya sokmak için: "Sen ne düşünüyorsun?" diye sordu. 
Muhittin: "Bu evden de fazla hoşlanmadığımı biliyorsun!" 
dedi. 
Refik her şeyin istediği gibi başladığını kesinlikle anladı. 
Gülümseyerek: "Evet, bu evden hoşlanmadığını biliyorum!" 
dedi. Başka bir şey söylemiş olmak için de: "Sen zaten şiirden 
başka neden hoşlanırsın ki?" diye ekledi. 
Muhittin: "Kadınlardan, eğlenceden, zekâdan..." dedi. 
Ömer onun karşısına oturdu: "Zekânı da göstermekten. Kitabın 
ne zaman yayınlanıyor?" 
"Sen de hep bunu soruyorsun! Yakında... Bekliyorum!" 
"Peki, başka ne yapıyorsun?" 
"Mühendislik. Büro çok vaktimi alıyor! Yorgun, eve dönü­
yorum. Bazan Beyoğlu'na çıkıyorum. Beşiktaş meyhanelerinde 
de tanıdıklarım var! Evde şiir yazıyorum. Yetiyor bunlar!" 
Ömer birden: "Bakalım, bana yetecek bir şey bulabilecek 
miyim?" dedi. 
Refik: "İşte Muhittin şair ve mühendis!" dedi. "Hatırlıyor 
musun, sen bir zamanlar kendini Dostoyevski'ye benzetirdin. 
O da mühendis olduğu için..." 
Ömer: "Hayır, aslında, o da onun gibi biraz şeytansı olduğu 
için benzetirdi galiba!" dedi. 
Muhittin güldü. Kendisinden sözedilmesinden, özelliklerinin 
tartışılmasından hoşlanırdı. 
Refik onu sevindirmek isteyerek: "Sonra, Muhittin, sen bir 
zamanlar kör olacağını da söylerdin!" dedi. "Tabii, en önemlisi, 
otuz yaşında iyi bir şair olamamışsan kendini öldüreceğini 
söylemen!" 
127 


"Evci, o zamanlar ağzıma gelen her şeyi söylerdim, ama inan 
ki, o şairlik ve kendimi öldürmek hakkında söylediklerim 
doğrudur!" 
Ömer: "Breh, breh, breh!" diyerek güldü. 
Muhittin ona: "İnanmak zorunda değilsin?" diyen bir bakışla 
baktı. İddiasına, kanıtlamaya kalkışmayacak kadar bağlıymış 
gibi kendinden emin bir tavırla "Sen gül bakalım!" dedi. 
Refik her şeyin yolunda gitmesinden hoşnuttu. Dolaplardan 
bardaklar çıkarıyor, şekerliği tepsiye koyuyor, çayın demine 
bakıyor, hiçbir şey eksik olmasın istiyordu. 
Ömer: "İçki de getirsene içki," dedi. 
"Bir şey yoktur ki bizde! Babamın çilek likörleri var. Bay­
ramlarda biraz içer..." 
"Neyse, boşver!" Ömer, Muhiltin'e döndü; "Sen içiyor mu­
sun?" 
"Arada bir." 
Refik: "Bir gün bana geldiydi. Eylülde galiba değil mi? İyice 
sarhoştu!" 
"İçmek lâzım canım, içmek lâzım," dedi Ömer. 
"Niye?" 
Ömer: "İçmek lâzım çünkü içki...!" diyerek Refik'e döndü: 
"Ne güzel kokuyor çay!" dedi. Yeniden Muhiltin'e döndü: "Çünkü 
bu iyi bir şeydir!" 
"Bundan sonra herkes kendi çayını kendisi alır!" dedi Re­
fik. 
"Niye iyi bir şeymiş?" 
Ömer: "Peki, söyleyeceğim!" dedi. Yüzünde, "Artık günah 
benden gitti!" diyen bir anlatım vardı. "Çünkü içki insanı günlük 
hayatın ötesine geçirir. Yüzeysel şeyleri aşmasına yardımcı olur!" 
Heyecanla ayağa kalktı. "Sıradan, bayağı hayatın korkunçluğunu 
insan anlayabilir!" 
Muhittin: "Neler varmış yahu sende!" dedi. "Otursana!" 
"Sana bayramda söylemiştim böyle olduğunu!" dedi Refik. 
"Bende çok şey var ya! Avrupa'dan çok şey öğrendim. Burada 
hımbıl bir insan olamam artık. Azla yetinemem. Avrupa'da 
öğrendim... Bir hayatım olduğunu, sonra öleceğini öğren­
dim ! " 

Download 1.5 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   79




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling