Kompozisyon Örnekleri Türkçe Öğretimi Seyahate Tutkunum Tolkunay manasova

Çalışkanlığın Önemi
Hiçbir iş kolay değildir. En kolay görünen işler bile belli bir emek ve çaba ister. Emek verilmeden bir şeyleri başarmak pek mümkün değildir. Eski insanlar, ekmeğini elde etmenin zor olduğunu anlatmak için ‘’Ekmek aslanın ağzında’’ ifadesini kullanırdı. Günümüzde durum daha da kötü. Artık ekmek aslanın ağzında değil, midesinde. Onu elde etmek için çok daha fazla çalışmak gerekiyor.
Biz öğrencilerin en büyük sorumluluğu ders çalışarak eğitim hayatımızı en güzel şekilde tamamlamaktır. İyi bir lise kazanmak için, iyi bir üniversite kazanmak için ve en önemlisi iyi bir işe atanmak için sorumluluklarımızı bilmeli ve yeterince çalışmalıyız. Çalışkan olmayan, yani tembel olan hiçbir öğrenci bu saydıklarımızı yapamaz. Ancak çalışkanlığı alışkanlık haline getirenler mutlaka başarılı olurlar. Çalışkanlık, sadece öğrenciler için değil, tüm insanlar için sahip olunması gereken bir özelliktir. Örneğin bir baba çalışmak ve çocuklarının rızkını kazanmak zorundadır. Yine bir kadın, şayet çalışmıyorsa ev işlerini en iyi şekilde yapmak ve çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek durumundadır. Bize en zor görünen işler bile çalışkanlık sayesinde kolayca başarılabilir.
Eğer hem kendimiz hem de ailemiz ve sevdiklerimiz için güzel bir yaşam istiyorsak, sevdiklerimizin kimselere muhtaç olmadan yaşamasını, dünyadaki güzellikleri tatmasını istiyorsak çalışkanlığı yaşam tarzı haline getirmeliyiz. Bunu yapabildiğimiz sürece daha güzel bir yaşama sahip olabiliriz.
Çalışkan Olmak
İnsan, aklını kullanan ve kendini sürekli geliştiren tek varlıktır. Hayvanlar, akılları ile değil iç güdüleri ile yaşarlar. Dünya yaratıldığından beri her hayvan türünün belirli sınırlar dahilinde hayatları vardır. Hiçbir hayvan bu sınırların ötesine geçememiştir. Oysa insanlar, hayatlarını sürekli geliştirmiş, her dönem, öncekinden daha iyi bir konuma gelmiştir. Bunu da çalışmaları sebebiyle başarmıştır.
Hayvanlardaki mantık şudur: Uyan, yiyecek varsa yemlen, uyu. İnsandaki mantık ise bambaşkadır. Uyan, yiyeceğini ara, varsa ye. Yoksa onu elde etmek için çalış. Çeşitli yöntemler ve teknikler uygula, asla pes etme. Bulduğunu sakla, bulamadığın günler ye, şeklindedir. İnsanlar yiyeceklerini temin etmek için durmadan çalışmak zorunda, durmadan üretmek zorundadır. Bunu yapmayanlar açlığa mahkum olurlar. Kendileri mahkum olduğu gibi çocuklarını da sefil bir yaşama mahrum bırakırlar.
Çalışkanlık, bir insanın sahip olması gereken en önemli özelliklerden biridir. Çalışkanlık sayesinde insanlar daha güzel yaşam standartlarına sahip olur. Yine çalışkanlık sayesinde başkasına muhtaç olmadan yaşamaya devam eder. Çalışkanlık, her dini inancın temelinde de yer almaktadır. Allah çalışkanları sever ve çalışmayı emreder. O zaman hem kendimiz için hem de Allah'ın rızasını kazanmak için çok çalışmalıyız.
Herhangi bir amaç uğruna yeterince çalışan herkes, bu çalışmalarının karşılığını muhakkak alır. Hiçbir insan yoktur ki çalışkanlığının karşılığını alması. Düşünün, üniversite sınavlarına iki milyon kişinin üzerinde öğrenci girmektedir. Ancak iyi bir üniversiteye veya bölüme yerleşenlerin sayısı çok azdır. İşte, iyi bir üniversite kazananlar, diğer rakiplerinden çok daha fazla çalışanlar, yani çalışkan olanlardır. Yeterince çalışmamış olanlar da ya üniversiteye yerleşememekte ya da işine pek de yaramayacağı bir bölümü kazanmaktadır. İyi bölümleri kazananlar durmadan çalışıp emek verenler eğlencelerinden, uykularından taviz verenler, pes etmeyenlerdir.
Derler ki Hz. Musa bir gün bir dağın eteklerinden geçiyormuş. Bir grup insanın dağın bir bölümünü kazma ve küreklerle kazdığını görmüş. Yanlarına varmış, merak edip ne yaptıklarını sormuş. Onlar Hz. Musa'yı tanımışlar ve define aradıklarını söylemişler. Aynı zamanda ona ‘’Ey Musa, sen Allah'ın sevgili kulusun. Ona bu kazdığımız yerde define olup olmadığını sor. Eğer yoka boşuna uğraşmayalım.’’ demişler. Hz. Musa, Cebrail (AS) aracılığı ile Allah'a sormuş. Allah’tan, o dağda define olmadığı cevabı gelmiş. Hz. Musa bu bilgiyi definecilere de vermiş; ancak defineciler aldırış etmemiş ve kazmaya devam etmişler.
Bu kazılar günlerce devam etmiş ve nihayet büyük bir define bulmuşlar. Hz. Musa'ya da haber edip ‘’Hani bu dağda altın yoktu, biz bulduk işte.’’ demişler. Hz. Musa şaşırmış ve Cebrail meleği aracılığı ile tekrar Allah’la iletişime geçmiş. ‘’Sen neden bana doğruyu söylemedin, o dağda define varmış.’’ Demiş. Allah ise ‘’O dağda define yoktu. Ancak o adamlar o kadar çok emek verip çalıştılar ki emeklerini zayi etmek istemedim ve oraya defineyi ben koydum. Onlar ise çalışkanlıklarının karşılığını aldılar.’’ Demiş.
İşte böyle, çalışkan olanlar, verdikleri emeğin karşılığını mutlaka alırlar. Bizler de çalışkan olmalı, sorumluluklarımızı bilmeliyiz. Çalışkanlığı kendimize bir alışkanlık haline getirirsen istediğimiz her şeyi elde edebiliriz.
****************