Orhan pamuk
Download 1.5 Mb. Pdf ko'rish
|
Cevdet Bey ve Ogullari ( PDFDrive )
9
BİR GÜNÜN SONU Tramvay Harbiye'deyken, Refik, "Şimdi inmeyeyim! Nişantaşı'na Osmanbey'den yürürüm!" diye düşündü. Eminönü'nde tramvaya bindiğinde yağmur serpiştiriyordu. Karaköy'deyken iyice hız lanmış, Şişhane'de hâlâ dinmeyen bir sağanak başlamıştı. Arada bir şimşek çakıyor, yolcular pencerelerden dışarı bakarak gü rültüyü bekliyor, tramvay da rayların içinde hafif hafif sallanıp 146 kayarak ilerliyordu. Sanki fırtınalı bir havada gemi yolculuğuydu. Refik Osmanbey'e yaklaşırken yağmurun dinmeyeceğini anladı. "Koşacak mıyım?" diye düşündü. Tramvaydan indi, hızlı hızlı yürümeye, sonra koşmaya başladı. "Ayıp olmasın diye yazıhaneye gidiyorum. Erken çıktığım ya zıhaneden dönerken sağanağa tutuluyorum ve koşuyorum!" diye düşündü. Bir yandan koşuyor, bir yandan öfkeleniyordu. Her şey bundandı işte: Günlük hayatla yetiniyordu. Olmadık bir şey, beklenmedik bir tatsızlık hayatını bozsun istemiyor, yağmurdan sakınıyordu. Kaldırımların orasında burasında gölcüklere basmaktan çekiniyor, pantolununa bulaşmasın diye çamurlara dikkat ediyor, pencerelerde ve saçak altlarında birikmiş insanların bakışı altında koşuyordu. Birden bir şey hatırlayıvermiş gibi durdu. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Yağmur daha da hızlandı. Sonra: "Ama bu saçma!" diye söylendi. Bir saçağın altına girmeye karar verdi. Yakınlarda da sığınılacak bir saçak yoktu. Alçak bahçe duvarlan uzanıp gidiyordu. Yağmurun uğultusunu dinleyerek bomboş caddeye baktı. Kaldırıma bir taksi yanaştı. Refik, "Bari bir taksi bulabilsey- dim!" diye düşündü. Sonra tanıdık bir ses duyar gibi oldu. Dönüp baktı, şaşkınlaştı: Perihan taksinin penceresinden uzanmış sesleniyordu. Koşup arabaya girdi. Perihan: "Ne kadar ıslanmışsın," dedi. Annesi de söze karışıp anlatmaya başladı: Beyoğlu'na Ayşe'yi almaya gitmişler, Lebon'da Leylâ ile buluşmuşlar, yağmur bastırınca taksiye binmişler, Şişli'ye Leylâ'yı bırakmışlar, Refik'i görünce çok şaşırmışlar... Konuşuyor, şakalaşıyor, arada bir Refik'in ne kadar ıslanmış olduğunu söylüyor, gülümsüyorlardı. Mutlu bir aileydi bu: Refik mutluluğun kuru, yumuşak bir yorgan gibi her yerini sardığını farkediyor, neşeleniyordu. O da şakalar yapmaya başladı! Eve gelip Perihan'la yukarıya odalarına çıktıklarında çocukluk yapmak istediğini de farketti. Perihan havluyla başınrfeırularken şımarık bir çocuk gibi sesler çıkardı, biraz şikâyet etti, ahlayıp ofladı. Çamaşırlarını değiştirirken şakalar yaptı. Perihan'ın keyifle güldüğünü görünce coştu: Yatağın üzerindeki örtüyü çekip sa rınarak Anibal'ın sıkıştırdığı Roma'nın telâşlı senatörlerini oynadı. 147 Bunları yaparken komodinin önünde oturan Perihan'a baktı, onun güldüğünü aklından geçirdi. "Şaka yapıyorum, gülüyoruz. Az önce yağmur altında ağırbaşlılıkla koşuyordum!" diye düşündü. Gene neşeli olduğunun bilincindeydi. Kapı vurulup Emine Hanım çay getirince, "Bitti!" diye mırıldandı. "Şimdi coşku dinecek. Çay içeceğim. Sakin ağırbaşlılık ve akim üstünlüğü başlayacak!" Perihan ile karşılıklı oturdular. Refik pencerenin yanındaki koltuktaydı. Perihan komodine dirseklerini dayamış, arada bir aynaya bakıyordu. Refik uysal bir kedi gibi hissediyordu. Zaman hatırlanmış, kısa süren o coşku unutulmuş gibiydi. "Vatandaş olduğumu hatırladım!" diye düşündü. "Babasının kurduğu işte çalışan, yazıhanede oturmaktan pek hoşlanmayan, oradan herkesten erken çıkıp evine kaçan bir vatandaş. Şimdi karısıyla birlikte art nouveau yatak odası takımının içinde oturuyor!" Yumuşak kıvrımları, yuvarlak çizgileriyle gemi lombozlarını, güverteleri hatırlatan dolaba, büyük yatağa bakıyordu. "Va tandaşım... Hali vakti yerinde, sağlıklı biriyim. Şikâyetçi de olacağım yok: Ciddi ciddi yaşayacağım!" Yakınlara bir yere yıldırım düştü. Birlikte pencereden dışarı baktılar: Arka bahçenin yüksek kestane ağaçları rüzgârla birlikte titriyordu. "Ne yaptın bugün?" diye Perihan sordu. Refik, "Her akşam alay ediyormuş gibi bunu sorar!" diye dü şündü. Ama Perihan'a kolay öfke duyamayacağını biliyordu. "Hiç! Her zamanki gibi." Bir sessizlik başladı. Refik, "Her zamanki gibi!" diye düşündü. "Sabah babam ve ağbimle birlikte evden çıktım. Yazıhanede gazeteleri okudum. Öğleye kadar birkaç kâğıdı gözden geçirdim. Almanya'ya bir sipariş mektubu yazdım. Sonra hep birlikte Sirkeci'ye lokantaya gittik. Yemekten sonra ağbimle biraz iş konuştuk. Muhasebeci Sadık'la kahve içerek bazı defterlere baktık. Sonra çıktım, yürüyerek köprüyü geçtim. Tramvaya bindim. Yağmura yakalandım." Perihan'a bakıyor, yüzünden bir şey çıkarmaya çalışıyordu: Kim olduğunu karısının yüzünden okuyacaktı sanki! Perihan sert bir hareketle alnına düşen saçları arkaya itince kendine geliverdi. "Peki, sen ne yaptın?" Download 1.5 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling