Sevgili Televizyon,
Bilmiyorum “Sevgili” demekte haklı mıyım. Çünkü yararların
da var ama bazen
zararların da. Bazı zamanlar başında saatlerce oturup, kalkmıyorum. Sanki iple kumandaya ve
sana bağlanmış gibiyim. Oradaki karakterler sanki “Ne olur, gitme! Bak, şimdi neler olacak!”
diyor.
Aslında bazı programları seviyor, bazılarını da sevmiyorum. Özellikle komedi
programlarını ve yaşıma uygun dizileri seviyorum. Ama korku filmlerinden ve vurdulu kırdılı
filmlerden pek hoşlanmıyorum.
Bu arada senden bahsetmeyi unuttum. Sen dünyanın en iyi araçlarından ve iletişim
araçlarından birisin.
Ama biliyor musun, günde iki buçuk saatten
fazla televizyon izlemek
insanlarda zeka geriliği, içe kapanıklık ve görme bozukluğu gibi hastalıklar ortaya çıkarıyor.
Ayrıca seni çok izlersek derslerimize de engel oluyorsun. Çok güzel, bilgi verici ve eğlendirici
olmana rağmen bazı evlerde seni izlemek yasak. Bence günde az miktarda olursa seni izlemek
hiçbir zarar vermez.
Bu arada senin rakiplerin gittikçe artıyor. Mesela “İnternet” sen çok iyi bir iletişim aracı
olmana rağmen sana meydan okuyacak durumda. Senden çok sonra ortaya çıkmasına rağmen
meydanı ona bırakacak mısın, ne diyorsun? Bence bırakma. Yani kendini geliştirmeye çalış.
Neyse, benden bu kadar inşallah başka zamanlarda böyle yarışmalar olursa sana içimden
gelenleri sık yazarım. Bu bir televizyona ilk mektubundu. Bilmiyorum hatalarım olmuş mudur?
Olmuşsa da senden çok özür dilerim. Hiç kısa devre yapmadan, bozulmadan, elektrik kesintisi
yaşamadan, düğmelerin çıkmadan ve hurdalığa atılmadan sağlıklı bir yaşam dileğiyle...
Sonra belki görüşürüz. Cevap yazmayı unutma Hoşça kal!...
Do'stlaringiz bilan baham: