TÜrkoloji anabiLİm dali
aya-: koru-, himaye et- (OY) -Kül Tiginiñ altunın, kümüşin, agışın, barımın tört bıñ yılkısın ayagma
Download 4.84 Kb. Pdf ko'rish
|
aya-: koru-, himaye et- (OY) -Kül Tiginiñ altunın, kümüşin, agışın, barımın tört bıñ yılkısın ayagma Tuygut bu… begim tigin yügerü Teñri bolça… taş bitidim (KT: g-B) -Kül Tigin’in altınlarını, gümüşlerini, servetini, malını tört bıñ yılkısın ayagma Tuygut bu… begim tigin yügerü Teñri bolça… taş bitidim. aya-: koru- (Kırg) -El çetine coo kelse can ayagan cigitpi, Cakşı körgön dosunan mal ayagan cigitpi. (ML, 197. s) -Düşman saldırdığında canını esirgeyen babayiğit midir, Samimi dostundan hayvan esirgeyen babayiğit midir? ayagma: koruyucu, himaye eden (OY) -Kül Tiginiñ altunın, kümüşin, agışın, barımın, tört bıñ yılkısın ayagma Tuygut bu… begim tigin yügerü teñri bolça … taş bitidim (KT: g-B) -Kül Tigin’in altınlarını, gümüşlerini, servetini, malını dört bin (attan oluşan) sürülerini koruyan Tuygut beyim prens yukarıda Tanrı olunca (…mezar) taşını yazdım. aya-: acı-, esirge-, koru- (Kırg) -At ayagan cöö basat. (ML, 42. s) -Atına acıyan yaya yürür. -El çetine coo kelse, can ayagan cigitpi, Cakşı körgön dosunan mal ayagan cigitpi. (ML, 178. s) -Düşman saldırdığında canını esirgeyen babayiğit midir, Samimi dostundan hayvan esirgeyen babayiğit midir? ayguçı: sözcü, kağanın sözcüsü (OY) -Kaganı alp ermiş, ayguçısı bilge ermiş. (T I: g- 3) -Kağanları cesur imiş, sözcüleri akıllı imiş. ayt-: söyle-, aygak: hain, fesatçı, münafık (Kırg) -Aytılgan söz atılgan ok, eköö birdey kayrılbayt. (ML, 28. s) -Söylenen söz atılan kurşun gibi, ikisi beraber geri dönmez. -Aygakka altı tayak. (ML, 26. s) -Fesatçının hakkı altı dayaktır. ayıgma: sözcü (OY) -Ayıgması ben ertim; Bilge Tunyuykuk (T I: b- 5) -Sözcüsü ben idim, Bilge Tunyukuk. çeçen, keñeşçi: sözcü, danışman (Kırg) -Ukkuluktuu ünü bar, Bulbuldun şirin tili bar, Çeçen bolgun, böbögüm! (BF, 40. s) -Latif sesli, bülbül dilli belâgat sahibi ol, bebeğim! -Dalbay akılman keñeşçidey mostoyup, abışkanın kolunan silkildetti. (ŞB, 367. s) -Dalbay akıllı nasihatçı gibi ciddileşerek ihtiyar adamın elinden tutarak silkti. ayt-: söyle-, de-, sor- (OY) -Añar aytıp ‘Bir atlıg barmış’ teyin ‘Ol yolun yorısar unç ’ tedim (T I: d- 7) -Ona sorup “Bir atlı gitmiş olduğuna göre o yoldan yürüyebiliriz” dedim. ayt-: söyle-, de- (Kırg) -Aytılgan söz atılgan ok, eköö birdey kayrılbayt. (ML, 28. s) -Söylenen söz atılan kurşun gibi, ikisi beraber geri dönmez. ayuk: hükmolunan ülke, mülk, memleket (?) (OY) -İnim Kül Tigin… işig küçüg birtük üçün, Türk Bilge Kagan ayukıña, inim Kül Tiginig küzedü olurtum. (KT: b- 1) -Kardeşm Kül Tigin… (ölesiye yitesiye) hizmet ettiği için, Türk Bilge Kağan mülküne, kardeşim Kül Tigin’i gözeterek, hükümdar (olarak) oturdum. mülk: mülk, mal (Kırg) -Tartıp alıngan mülktördü kaznaga ötkörgülö. (ET, 218. s) -Zapt edilen mülkü hazineye teslim edin. az: az (OY) -Az bodunug üküş kıltım. (KT: d- 29) -Sayıca az olan halkı çoğalttım. az: az (Kırg) -Cigitke cetimiş türdüü önör da az. (ML, 98. s) -Yiğide yetmiş çeşit sanat bile azdır. azkınya: azıcık, pek az (OY) -Ulug İrkin azkınya erin tezip bardı. (KT: d- 34) -Ulu İrkin azıcık erle kaçıp gitti. azgina, azına, azgana, azganakay: azıcık (Kırg) -Azgina karap baykaçı, Tamaşanı-zooktu. (MK, 99. s) -Şenliğe, eğlenceye azıcık nezaret et. -Azına gäşniç, kalempir. (Cerge-Tal ağz. / Tac. KTDS I, 18. s). -Azıcık gäşniç 75 , biber. -Asti bildirbesem dep Açkalıktın bayanın 75 Gäşniç: Tajikistan’ın Cerge-Tal, Şaar-Tuz bölgelerinde oturan Kırgızların ağzında bahçede yetiştirilen, havuca benzeyen sebze anlamında kullanılır. Gäşniç kelimesi için bkz: Kırgız Tilinin Dialektologiyalık Sözdügü, I.c, Haz.: C. Mukambayev, Frunze 1976. Azgana cuttu kılt etip. (M I, 235. s) -Açlığını hiç belirtmemek amacıyla azıcık yuttu. -Azganakay curt elek, Cerge taptap ketet go? (M I, 9. s) -Azıcık yurdumuzu kolayca yere ezecekler mi acaba? azu: veya, yoksa (OY) -Azu bu sabımda igid bar gu? (KT: g- 10) -Yoksa, bu sözümde yalan var mı? сe bolboso, ce: veya, yoksa (Kırg) -Közüñ körüp çıktıñbı ? Ce karap anık körö albay, Katındardan uktuñbu ? (M I, 26. s) -Kendin gördün mü, Yoksa gözlerinle görmeden Kadınlardan duydun mu? azuk: azık, yiyecek (OY) -Biziñ sü atı toruk, azukı yok erti. (KT: d- 39) -Bizim askerlerimizin atları zayıf(tı), yiyecekleri (de) yok idi. azık: azık, yemek, yem (Kırg) -Oñ butuma kırk bugu, Sol butuma kırk bugu, Azık alıp cürüüçü elem, dosum. (ETş, 297. s) -Sağ ayağıma kırk geyiği, Sol ayağıma kırk geyiği Azık olarak götürür idim, arkadaş. -B- ba-: bağla- (OY) -Atıg ıka bayur ertimiz. (T I: k- 3) -Atları ağaçlara bağlıyorduk. bayla-: bağla- (Kırg) -Koşoy baştık karısın, Baylap aldı dep bargın. (M II, 39. s) -İhtiyar Koşoy’u baş olmak üzere Bağladılar diye haber ilet. balbal: öldürülen düşman heykeli (OY) -Kañım kaganka başlayu baz kaganıg balbal tikmiş. (KT: d- 16) -Babam hakan için önce bağımlı hakanı balbal (olarak) dikmiş. balbal: balbal (Kırg) balık (I): şehir (OY) -Taşra yorıyur tiyin kü eşidip balıkdakı tağıkmış, tağdakı inmiş, tirilip yetmiş er bolmış (KT: d- 12) -(İlteriş) baş kaldırıyor diye haber alıp şehirdekiler dağa çıkmış, dağdakiler (şehire) inmiş, derlenip toplanıp yetmiş kişi olmuşlar. şaar: şehir (Kırg) -A bu şaarda bolso çaykanadan köp nerse cok. (KC, 62. s) -Bu şehirde ise çay evlerinden daha çok olan başka bir şey yoktur. balık (II): çamur (OY) -Eki erig sançdı, balıkka basıkdı. (KT: k- 8) -İki eri mızrakladı, çamura garketti. balçık, ılay: çamur (KT) -Kara suu akpay cer sorup, Balçık bolup cuurulup. (Togolok Moldo) -Su hiçbir yere akmadan yere çekilmiş, yoğrulmuş, çamur olmuş. -Ilaydan uya kuruşat, Adam menen aralaş, Cakın ele turuşat. (K. Esenkocoyev // KBPA, 237. s) -Çamurdan yuva yapar, İnsanlarla bir arada Yakın yerlerde gün görür. bar: var, mevcut (OY) -Ol eki kişi bar erser, sini, Tabgaçıg ölürteçi tir men (T I: g- 3) -O iki kişi var oldukça, sizi, Çinlileri öldürecektir derim. bar: var, mevcut (Kırg) -Bar barın aytat, cok zarın aytat. (ML, 57. s) -Var varlığını söyler, yok yoksulluğunu söyler. -Arasında kuur ton kiygen, çülüktöp ögüz mingen kız bar eken. (ET, 69. s) -Aralarında eski sert kürk giymiş, hırızma takılı öküze binmiş kız var imiş. bar-: var-, git- (OY) -‘Sü başı İnel Kagan, Tarduş Şad barzun!’ tedi. (T I: k- 7) -“Kumandan (olarak) İnel Kağan ile Tarduş’ların Şadı görev yapsınlar!” dedi. bar-: var-, git- (Kırg) -Saymaluu cüzaarçısın alıp, manasçı mañdayınan çıbırçıktagan terdi arçıp, orduna barıp oturdu. (ET, 199. s) -Nakışlı mendilini çıkarıp manasçı alnında beliren ufakça teri sildikten sonra gidip yerine oturdu. barım: mal-mülk, servet (OY) -Erin kop ölürmiş, ebin barımın kalısız kop kelürti (KT: k- 1) -Adamlarını hep öldürmüş, evlerini mallarını eksiksiz hep getirdi. mülk, baylık: servet, mülk (Kırg) -Baylık biröönün mañdayına bütsö, biröönün tañdayına bütöt. (ML, 53. s) -Zenginlik birinin alnına yazılır, birinin diline biter. -Tokson cıldık ömüründö atası Alışer cıygan altı örgöönü tirep turgan düynö, mülk tıyınga arzıbadı. (ET, 133. s) -Babası Alışer doksan yıllık hayatı boyunca kazandığı, altı otağın tavanına kadar yükselen servet, mülk metelik etmedi. bark: ev, barınak, konut, türbe, anıtkabir (OY) -Añar adınçıg bark yaratıtdım (BK: k- 14) -Onlara olağanüstü (bir) tapınak yaptırttım. üy: ev, kümböz: türbe, kümbet (Kırg) -Çakırılgan soñ Nogoybay menen Tekenin attarın alıp, acının üyünö kirgizişti. (ET, 59. s) -Davet edildikleri için atlarını alıp Nogoybay ile Teke’yi hacının evine soktular. -Boz korgondor arasınan birinçi ele kezekte közgö urungan zor kümböz Dosumbaydın çoñ atası Begimat biydiki. (ET, 99. s) -Boz mezarlığın arasında ilk önce göze çarpan büyük kümbet Dosumbay’ın dedesi Begimat beye aittir. bas-: 1) bas-, 2) baskın yap-; 3) yardım et- (OY) -Üze teñri basmasar, asra yer telinmeser, Türk bodun, iliñin törügin kem artatı udaçı erti? (BK: d- 19) -Üstte(ki) gök çökmedikçe, altta(ki) yer (de) delinmedikçe, (ey) Türk halkı, (senin) devletini (ve) yasalarını kim yıkıp bozabilir idi? -Kögmen yışıg toga yorıp Kırkız bodunug uda basdım. (BK: d- 27) -Köğmen dağlarını aşıp Kırgız halkını uykuda iken bastım. -Teñri Umay, ıduk Yer Sub basa berti erinç. (T II: b- 3) -Galiba, Tanrı Umay, kutsal Yer ve Su (ruhları bize) yardımcı oluverdiler. bas-: 1) bas-, 2) baskın yap- (Kırg) -Köp baskan ayak bok basat. (ML, 129. s) -Çok basan ayak bok basar. -Tün camınıp kirgen coo el uktap catkanda basat. (ET, 251. s) -Gecenin karanlığında yavaş yavaş gelen düşman halk uyurken baskın yapmıştı. basın-: yenil-, ezil- (OY) -Az teyin ne basınalım ? (T II: B 4) -Azız diye niye yenilelim? basın-: ezil-, yenil-, alçak düş-, alçal- (Kırg) -Torgoy elem, basıldım, Toburçak elem, basındım. (Toktogul: KTTS, 91. s) -Toygar idim kesildim, Kozalak idim ezildim. -Aga Karataydın ogo beter içi küyüp, cini kelet, murunku dosunan ülgü aluuga, cardam suroogo, men uşuga basınat belem degen tekeber oy tizgindep col berbedi. (ÇA, 291. s) -Buna Karatay daha beter öfkelenir, ben ona alçalır mıyım gibi kibirli düşünce, önceki arkadaşından örnek almaya, yardım istemeye dizginini çekerek engel olur. basıt-: baskına uğra- (OY) -“Yelme kargu edgüti urgıl. Basıtma!”, temiş. (T I: K 10) -Altı devriyeleri ve gözetleme kulelerini iyi yerleştir. Baskına uğratma!”, demiş. bastır-: bastır- (Kırg) -Dosumbay uyezd akiminin atına tüşünüktör, çagımdar, arızdar cazdırıp, tuugandarına barmagın bastırdı. (ET, 107. s) -Dosumbay kaza hakimi adına açıklama, jurnal yaılarını, dilekçeleri yazdırtıp, akrabalarına parmak bastırdı. baş: 1) baş,kafa, 2) lider, 3) tepe, doruk, başlangıç (OY) -Yarıkınta yalmasınta yüz artuk okun urtı, yüziñe başıña bir tegmedi (KT: d- 33) -Zırhından (ve)kaftanından yüzden fazla okla vurdular, (ama) yüzüne ve başına bir ok bile değmedi. -‘Sü başı İnel Kagan, Tarduş Şad barzun’ tedi (T I: k- 7) -“Kumandan (olarak) İnel Kağan ile Tarduş’ların Şadı görev yapsınlar!” dedi. -Üçünç Çuş başınta süñüşdüm. (BK: d- 30) -Üçüncü olarak Çuş (ırmağı) başında savaştım. baş: baş, kafa, lider (Kırg) -Başı bolgon soñ başına caraşa akılı bar. (ET, 78. s) -Kafası olunca kafasına göre aklı olur. -Askerbaşı atalıp, kılkıldagan kol başkarıp turat. (ET, 252. s) -Başkumandan adını almış, kaynaşan orduya liderlik eder. başad-: liderlik et-, kumanda et- (OY) -Ku Señün başadu tört tümen sü kelti. (BK: g- 8) -General Ku kumandasında kırk bin (kişilik bir) ordu geldi. başta-: liderlik et-, kumanda et- (Kırg) -Kudaygeldi cigitterin baştap cürüp ketti. (ET, 95. s) -Kudaygeldi yiğitlerinin başına geçerek uzaklaştı. başgu: başı (alnı) akıtmalı at (OY) -Kül Tigin başgu boz at binip tegdi (KT: d- 37) -Kül Tigin alnı akıtmalı boz ata binip hücum etti. kaşka: alnında beyaz lekesi olan at, başının ön taarafında saç olmayan birisi (Kırg) -Atası başka, atı kaşka. (ML, 42. s) -Babası başka, atının alnı akıtmalıdır. (‘Biz onların işlerine karışamayız’ anlamında.) başla-: liderlik et-, başta ol- (OY) -Men iniliğü bunça başlayu kazganmasar, Türk bodun ölteçi erti, yok boltaçı erti. (BK: d- 33) -Ben erkek kardeşimle beraber bu kadar önderlik edip çalışmasa ve muvaffak olmasa idim, Türk halkı ölecek idi, yok olacak idi. başta-: başla- (Kırg) -Kudaygeldi cigitterin baştap cürüp ketti. (ET, 95. s) -Kudaygeldi yiğitlerinin başına geçerek uzaklaştı. bat-: bat- (OY) -Süñüg batımı karıg söküpen, Kögmen yışıg toga yorıp Kırkız bodunug uda basdım. (BK: D 27) -Mızrak batımı karı sökerek, Köğmen dağlarını aşıp Kırgız halkını uykuda iken bastım. bat-: bat- (Kırg) -Başka cegen kamçı, canga batkan sokku ömüründö körgön birinçi caza boldu. (ET, 94. s) -Başına yediği kamçı, canını yakan darbe hayatında aldığı ilk ceza idi. batım: batım (OY) -Süñüg batımı karıg söküpen Kögmen yışıg toga yorıp Kırkız bodunug uda basdımız (KT: d- 35) -Mızrak batımı karı söküp Kögmen dağlarını aşarak Kırgız halkını uykuda iken bastık. bat-: bat-, batım: mec. ‘geçinme’, matır-: batır- (Kırg) -Karmaşıp kanga batışıp, On küngö çeyin atışıp. (SY, 315. s) -On gün kadar çarpıştılar, vuruştular, kana battılar. -Kişige bul özü da batımduu, carooker bolçu. (SÖ, 197. s) -Kendi de insanlarla iyi geçinebilen, güleryüzlü idi. -Hiç başkaları ile geçinemez. -Bürkütçülör- Cumalı menen Kıçan kardı matıra baltaktaşıp zamatta olcogo cetişti. (ŞB, 189. s) -Kartalla avlanan Cumalı ile Kıçan büyük adımlarını kara batırarak ava çabuk ulaştılar. batsık: batı, gün batısı (OY) -Kurya, kün batsıkdakı Sogud, Berçik er, Bukarak uluş bodunta Nek Sengün, Ogul Tarkan kelti. (KT: k- 12) -Geride, gün batısındaki Soğdlar, İranlılar (ve) Buhara şehri halkından General Nek (ve) Oğul Tarkan geldi. batış: batı, gün batısı (Kırg) -Col karagan közdör batıştan uyulgugan çañga urundu. (ET, 95. s) -Yola bakan gözler batıdan buram buram yükselen toza çaprtı. bay: zengin (OY) -Çıgany bodunug bay kıltım, az bodunug üküş kıltım (BK: k- 7) -Fakir halkı zengin yaptım, az halkı çok yaptım. bay: zengin (Kırg) -Bay maktansa bir cuttuk, er maktansa bir oktuk. (ML, 53. s) -Zengin övünürse bir kıranlık, er övünürse bir kurşunluk. baz: bağımlı, tabi (OY) -Sü sülepen tört buluñdakı bodunug kop almış, kop baz kılmış (KT: d- 2) -Ordular sevkederek, dört bucaktaki halkları hep almış, hep (kendilerine) bağımlı kılmışlar. pas, paz, bas: aşağı, alt, alçak, kısa (Kırg) -Ala-Köl elek saz bolduk, Ala-Too elek bas bolduk. (SY, 21. s) -Ala-Köl idik bataklık olduk, Ala-Too idik alçak olduk. -Beş bir tuugan bar ele, Baarı birdey caş ele. İçinde biröö baş ele, Baarınan boyu paz ele /Baş barmak/. (BF, 81. s) -Beş kardeş idi, Hepsi genç idi, İçerisinde biri baş idi, Diğerlerinden boyu kısa idi /Baş parmak/. bediz: süs, resim, heykel (OY) -İçin taşın adınçıg bediz urturtum (BK: k- 14) -İçini (ve) dışını olağanüstü resim (ve) heykellerle süslettim. beder, bezek: süs, güzellik, görkem, görkemli (Kırg) -Bederi cok torkodon bek tokugan böz cakşı. (AK, 48. s) -Nakışsız ipekli kumaştan sağlam dokunmuş bez yeğdir. -Casagan gilemi bezek eken. (Zaamin, Bökö ağz./Özb., KTDS I, 258. s) -Dokumuş kilimi görkemli imiş. bedizçi: ressam, heykeltraş (OY) -Anta kisre Tabgaç kaganta bedizçi kop kelürtim (BK: k- 14) -Ondan sonra Çin imparatorundan (pek) çok sanatçı getirttim. sürötçü, oymoçu, saymaçı: ressam, nakkaş, usta, heykeltraş (Kırg) -Men sürötçümün. Men cılmayıp turgan, kursaktarın çedireytken nariste baldardı sürötkö tartam. (MB, 146. s) -Ben ressamım. Ben tebessüm eden, karınları şişkin olan bebeklerin, küçücük çocukların resmini yapıyorum. bedizet-: süsle-, resmet- (OY) -Kagan atısı Yollug Tigin, men, ay artukı tört kün olurup bitidim, bedizettim yaratdım. (BK: g-B) -Hakanın yeğeni Yolluğ Tiğin, ben, bir ay ve dört gün oturup yazdım, süsledim, (ve) yarattım. beze-: süsle- (Kırg) -Kak ekööbüzdün, ata balanın töbösünö kalkıp kanatın dirildete zikirin çalıp biyledi, tilin bezep mukam sayradı. (ŞB, 437. s) -Baba oğul olan ikimizin tam üzerimizde havada süzülerek kanatlarını titrete titrete sanki zikir çekiyormuş gibi oynadı, cıvıl cıvıl öttü. beg: bey (OY) -Türk, Oğuz begleri bodun, eşid! (BK: d- 18) -(Ey) Türk, Oğuz beyleri (ve) halkı, işitin! bek, biy: bey (Kırg) -Beşiktegi balanın bek bolorun kim bilet, Karındagı balanın kan bolorun kim bilet. (ML, 61. s) -Beşikteki çocuğun bey olacağını kim bilir, Karındaki çocuğun han olacağını kim bilir. -Kamış özün çiy oyloyt, baka özün biy oyloyt. (ML, 112. s) -Kamış hasır olduğunu, kurbağa ise bey olduğunu düşünür. beglik: bey olmağa layık, bey olacak (OY) -Tabgaç bodunka, beglik urı oglın kul boltı (KT: d- 7) -Çin halkına, bey olmağa lâyık erkek evlâdı kul oldu. bektik: bey olmaya layık, bey olacak, biylik: idare (Kırg) -Öz bilgenin berbegen Bektik cayı dagı bar. (M II, 74. s) -Kendi bildiğinden vazgeçmeyen, bey olmaya layık bir özelliği var. -Baylıgıñız menen biyligiñizge tayanıp basmırlap turasız. (ET, 123. s) -Servetinize ve otorietnize dayanarak susturup geliyorsunuz. ben: ben (OY) -‘Aygıl’ tidi. Ayıgması ben ertim, Bilge Tunyukuk (T I: b- 5) -“Sözcüm ol!” dedi; sözcüsü ben idim, Bilge Tunyukuk. men: ben (Kırg) -Men süyöm, suluu süyböyt. Bilbeym nege? Cazıktuu caratkanga boldum bele? (MA, 55. s) -Ben seviyorum,güzel sevmez. Bilmem niye? Tanrı’nın gözünde günah işledim mi acaba? beñ: ben, beyaz leke (= kar) (OY) -Yençü ügüzüg keçe ‘Tinsi Oglı’ aytıgma beñlig Ek tagıg ertü Temir kapıgka tegi irtimiz (T II: b- 9) -İnci ırmağını geçerek, “Tanrı oğlu” denilen (dorukları ak) benekli (yani “karla kaplı”) Ek dağını aşarak Demir Kapı’ya kadar vardık. möñgü: zirvedeki kar, buzul, meñ: ben (Kırg) -Kiyimi menen möñgü suusuna çömülüp, tañ atkança çıyrıgıp at üstündö tünögön neme eki kaptalınan kagınıp, kan tükürüp, oorup kalgan. (KO, 309. s) -Giyim kuşamı ile dağ buzulunun suyuna girip, şafak sökünceye kadar at üzerinde buz kesilerek geceyi geçirmiş (Balbay) soğuktan ak ciğeri zatürre tutmuş, kan tükürerek hasta yatmıştı. -Meñsiz appak bir beeni, Bereniñ Koşoy cetelep. (M I, 78. s) -Bensiz bembeyaz bir kısrağı Pehlivan Koşoy dizginlerinden tutup geliyordu. beñgü: ebedi, ebedi olarak (OY) -Ötüken yış olursar beñgü il tuta olurtaçı sen (KT: g- 8) -Ötüken dağlarında oturursan sonsuza kadar devlet sahibi olup hükmedeceksin. möñgü: zirvedeki erimeyen kar (Kırg) -Üstünön tuman arılbayt, Baştarı appak möñgü kar. (CB, 181. s) -Üzerinden hiç sisler çekilmez, Zirveleri hep buzul, kar ile kaplıdır. ber-/bir-: ver- (OY) -Anta kisre, Teñri bilig bertük üçün, özüm ök kagan kışdım. (T I: b- 6) -Ondan sonra, Tanrı akıl verdiği için, (onu) ben kendim kağan yaptım. ber-: ver- (Kırg) -Berbestin aşı bışpas, bışsa da kazandan tüşpös. (ML, 60. s) -Vermezin yemeği pişmez, pişerse de tencereden çıkmaz. berüki: beriki, berideki (OY) -…anta berüki Aşok başlıg Sogdak bodun kop kelti. (T II: g- 2) -…onların berisindeki Aşok başlı Soğdak halkı hep geldiler. berki, bereki: beriki, berideki (Kırg) -Berki eki coldoşuma kelatam. (SÖ, 60. s) -Berideki iki arkadaşıma geliyorum. beş: beş (OY) -Oguzka beş süñüşdi. (T II: g- 5) -Oğuz’larla (da) beş (kez) savaştı. beş: beş (Kırg) -Beş kılım murda kurgan estelikti Uratsañ, beş münöttö urap ketet. (SC, 245. s) -Beş asır önce inşa edilmiş eseri Yıkmak istersen, beş dakikada tahrip edersin. bıç-: biç-, kes- (OY) -Bunça bodun saçın kulkakın bıçdı. (BK: g- 12) -Bunca halk (cenaze töreninde) saçlarını kulaklarını kesti. bıç-: biç-, kes- (Kırg) -Keñ bıçkan kiyim cırtılbayt. (ML, 121. s) -Geniş biçilen elbise yırtılmaz. bıñ/ biñ: bin (OY) -Biz eki bıñ ertimiz. (T I: g- 9) -Biz iki bin (kişi) idik. -Yırya Oguzda eki üç biñ sümüz kelteçimiz bar mu ne? (T I: g- 7) -Kuzeyde de Oğuz’lardan gelecek iki üç bin (kadar) askerimiz var mı ne? Download 4.84 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling