Adli sosyal hizmet: yaklaşim ve MÜdahale


Download 57.26 Kb.
bet1/8
Sana28.12.2022
Hajmi57.26 Kb.
#1008880
  1   2   3   4   5   6   7   8
Bog'liq
ADLI SOSYAL HIZMET ADALET MEKANIZMASINDA


ADLİ SOSYAL HİZMET: YAKLAŞIM ve MÜDAHALE
NİSAN 2016, ANKARA: NOBEL YAYINEVİ
ISBN: 978-605-320-386-5
EDİTÖR: DİDEM YÜCEL & M. BURAK GÖNÜLTAŞ

ADLİ SOSYAL HİZMET
Adalet Mekanizmasındaki Yeri ve Önemi

Dr. M. Burak GÖNÜLTAŞ*1
Sosyal hizmet mesleği, sosyal-çevresel ve hukuki meselelerden etkilenen çok çeşitli birey, aile ve topluluklarla kaçınılmaz olarak karşılaşmaktadır. Yoksulluk, evsizlik, boşanma, ailesel ya da toplumsal şiddete maruz kalma, çocuk ve yetişkin suçluluğu gibi konular, sosyal hizmetin yüz yüze geldiği zor müdahale başlıklarıdır. (Maschi & Killian, 2009, s.3). Ayrıca, gelişen ve değişen toplumsal şartlara bağlı olarak adli sorunlar gibi çok çeşitli sorunlara sahip, bireylerle günden güne artan bir ilişki/temas içerisindedir. Sosyal hizmetin, uygulama alanına giren bu kesimler, aynı zamanda adalet mekanizmasının da belli sıfatlarla (sanık, mağdur, suça sürüklenen, müşteki vs.) hizmet alanı içerisindedir. Bu durum, sosyal hizmet anlayışı ile adalet mekanizmasını kesiştirmektedir. Bu şekli ile suç, suçluluk, çocuk suçluluğu, mağduriyet, adalet süreci ve sistemleri, bu sürece bir şekli ile giren kişilerin hakları ve adaptasyonu, suçluluğun önlenmesi gibi konularda bireyi merkeze alan bir yaklaşım ile sosyal hizmet disiplini, adalet mekanizması içerisinde önemli bir görev üstlenmektedir.
Son yüzyıl içinde hürriyeti bağlayıcı cezalar vermek yerine daha alternatif ıslah yöntemlerine doğru evrilen ceza adaleti, suç işleyen bireylerin iyileştirilmesi, topluma kazandırılması gibi saikleri hedeflemiştir. Gelişen kriminoloji bilimi ve suçluluk üzerine yapılan bilimsel çalışmalar ile suçluluğa çok çeşitli yönlerden bakılma fırsatı bulunmuştur. Suça psikolojik, sosyolojik ve psikiyatrik açılardan yaklaşılması, suçluya suç işleyen bir birey olarak bakılmasından çok, aslında bu kişilerin de belirtilen bu yönlerden mağdur olduklarını ortaya koymuş ve ceza adaleti sürecinin insancıllaştırılmasını öngörmüştür (Yavuz, 2012; Sokullu-Akıncı, 2008). Ayrıca bu süreçte mağdura bakış da değişmiş, süreç aynı zamanda mağdur hakları, suçun önlenmesi, rehabilitasyon, savunuculuk gibi kavramların gelişmesini de etkilemiştir (Değirmenci, 2008, s.55).
Bu değişimler ışığında, ceza adaleti anlayışının birey merkezli bir yaklaşıma doğru gelişmesi, adalet mekanizmasının farklı yaklaşımlara olan ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bunlardan biri de sosyal hizmet uygulamalarıdır (Aslan, 2012, s.41-42). Çünkü sosyal hizmet mesleği sosyal adalet ve insan hakları konuları çevresinde dönmektedir (Maschi & Killian, 2009, s.4-5) ve sosyal hizmet, kendi disiplin anlayışına bağlı olarak kanunla ihtilafa düşen bireylerin toplumla bütünleşmesini ve güçlendirilmesini amaçlamaktadır (Baykara-Acar, 2014). Ayrıca bu anlayış, kanunla ihtilafa düşen insanlarla ilgili politikaları da etkilemiştir (Robinson, 1990 akt. Kartal, 2009,s.9). Mesleki yaklaşıma göre sosyal hizmet uzmanı her müracaatçının bireysel olarak öneminin farkındadır ve bu kişilerin endişelerine, geçmişlerine ve diğer muhtemel durumlarına karşı hassastır. Bu nedenle sosyal hizmet, müdahalesini belirlerken müracaatçıya göre hareket eder (Sheafor & Horejsi, 2015a). İşte sosyal hizmetin bu yaklaşım şekli ve adalet mekanizmasında ihtiyaç duyulan bu gerekliliğe bağlı olarak “adli mekanizma içerisinde sosyal hizmet mantığının” ve bir disiplin olarak da “adli sosyal hizmet” anlayışının doğduğunu basitçe de olsa söyleyebiliriz.
Uluslararası literatür açısından bakıldığında geçtiğimiz yüzyıl içerisinde adli sosyal hizmet uygulamalarının, ıslah programları, çocuk suçluluğu gibi konular ile adli mekanizma içerisine girdiği görülmektedir (Maschi & Killian, 2009; Brownell & Roberts, 2002). Son yıllarda ise hızla artan suç oranları, mükerrer suçluluk ve uyuşturucu suçlarında yaşanan artış ile adli sosyal hizmet uygulamaları daha da yaygınlaşmıştır (Young, 2014; Wilson, 2010). Alanla ilgili çalışmalarda ortak olarak vurgulanan hususlar şu noktalarda yoğunlaşmaktadır: Bireyin özelleşen konumu, bireyi topluma kazandırma, mağdur hakları, suçu önleme, topluma uyum, çocuğun yüksek yararı, suçla mücadele ve yargılama giderlerinde yaşanan artışlardır. Bunlar aynı zamanda adli sosyal hizmetin gelişiminde geçiş noktalarını oluşturmakta ve adli sosyal hizmete duyulan ihtiyacı bir başka açıdan ortaya koymaktadır. Ülkemizde ise adli sosyal hizmet uygulamalarının daha çok adalet mekanizması içerisinde yer bulduğu ve alanla ilgili çalışmaların oldukça yeni olduğu söylenebilir (Baykara-Acar, 2014). Baykara-Acar’ın çalışmasına göre de bu uygulamaların çoğunlukla çocuk suçluluğu ve çocuk adalet süreci içerisinde yoğunlaştığı görülmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine2 göre ülkemizde artan suçluluk oranları ve buna bağlı olarak artan mağduriyet, yine çocuk suçluluğu oranlarındaki artış, gelecekte kanunla ihtilafa düşme olasılığı yüksek insan oranını ortaya koyması açısından önemlidir. Ayrıca bu oranlarla birlikte, davalık olan insan sayısındaki artış, mahkemelerin de iş yüklerinin artmasına neden olmaktadır. Bu oranların yükselen grafiği ve değişen-evrilen ceza adaleti anlayışı, ülkemiz açısından da adli sosyal hizmet uygulamalarının gerekliliğinin ve yaygınlaştırılmasının önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışmanın çıkış noktası da tam olarak burasıdır ve çalışma, adalet mekanizması içerisinden adli sosyal hizmetin önemini ve yaygınlaştırılmasının gerekliliğini ortaya koymayı hedeflemektedir. Ayrıca adli sosyal hizmet kavramı özelinde, sosyal hizmet uzmanının adli mekanizmadaki yerini, adalet mekanizmasına etkisini, etik ve uygulama standartlarını ulusal ve uluslararası literatür kapsamında tartışmayı amaçlamaktadır.

Download 57.26 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
  1   2   3   4   5   6   7   8




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling