Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler
Download 0.85 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- OTANTİKLİK EVDE BAŞLAR: GELENEKSEL SOHBET TOPLANTILARINDA MEKÂN TASARIMI VE OTANTİK OLANI ARAMA Mehmet Emin DEDE Öz
- BURSA GEZEK GELENEĞİNDE KÜLTÜREL KİMLİK UNSURLARI Özlem DOĞUŞ VARLI Sedat ÇILGIN Öz
- Çalışmanın Metodolojisi ve Amacı
- Bursa Gezeklerini Tanımlamak
- Bursa Gezeklerinin İşleyişi
Kaynakça BEN-AMOS, Dan (1971), “Toward a Definition of Folklore in Context”, The Journal of American Folklore, c.84, sy.331, s.3-15. ÇOBANOĞLU, Özkul (1992), The Relationships Between Oral Forms of Folklore and Mediated Performances in the Cult of Çakıcı Mehmet Efe, Yayımlanmamış Master Tezi, Indiana University Folklore Institute, Bloomington. ÇOBANOĞLU, Özkul (1999), Halkbilimi Kuramları ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş, Ankara: Akçağ Yayınları. ÇOBANOĞLU, Özkul (2000), Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Türü, Ankara: Akçağ Yayınları. HATTOX, S. Ralph (1998), Kahve ve Kahvehaneler, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. KENNETH S. Goldstein (1964), A Guide for Field Workers in Folklore, Hatboro, Pa.: Folklore Associates. KENNETH S. Goldstein (1977), Sahada Folklor Derleme Metotları (çev. A. Uysal), Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. 97 OTANTİKLİK EVDE BAŞLAR: GELENEKSEL SOHBET TOPLANTILARINDA MEKÂN TASARIMI VE OTANTİK OLANI ARAMA Mehmet Emin DEDE Öz Son on yıl içerisinde miras turizmi ivme kazanarak etki alanını genişletmiş, yerel ve ulusal miras sahiplerini tanınmışlık bağlamında umutlandırmıştır. Bu çalışma 2010 yılında Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine “Geleneksel Sohbet Toplantıları” başlığı altında girerek korumaya alınan “yaren sohbetlerinin” mekânsal uygulamaları üzerinde duracaktır. Otantiklik kavramı nesne, mirasın kendisi ve mekân (burada ev) üçlüsünün merkezindedir. Kalıcı, modernist, varoluşçu kavramların aksine bu çalışma bariz bir şekilde kişiselleştirilmiş otantikliğin peşinden koşulan ve turist yaklaşımları tarafından aranılan bir özellik olduğunu savunmaktadır. Otantiklik meselesi, “öteki” ya da “mazi”nin temsillerinin bulunduğu, somut olmayan kültürel mirasın sergilendiği mekânlarda süregelip gider. Bu çalışmanın esas sorusu, ticarileşme yolunda adım atan yaren kültürünün yaren otantikliği olarak algılanıp algılanmadığı veya niçin algılandığıdır. Turizm çalışmalarında otantikliğe yönelik her zaman var olan araştırmayı takip ederek, bu alan üzerine yapılan çalışmaların, birincisi obje-bağlantılı otantiklik ile benlik- bağlantılı otantiklik arasında karşılıklı ilişkileri ve (eğer varsa) dinamikleri, ikincisi ise hangi mekanizma aracılığı ile iki otantiklik türünün birbirine dönüşebileceğini izah edemedikleri sonucuna varmaktadır. Bu makale, neticede turizm bağlantılarında otantikliğin üretilmesine yol açan, turistlerin “ev” ile ilgili bilinçaltı arayışına özel bir odaklanma göstererek bu iki problemi ele almayı amaçlayacaktır. Giriş Otantiklik meselesi, “Öteki” ya da “Mazi”nin temsillerinin bulunduğu, miras alanlarının hepsinde vardır. Bu çalışmanın esas sorusu bir miras olarak yaren, genel anlamda ise Anadolu sohbet toplantılarının içinde yapılan şeyin yaren otantikliği olarak algılanıp algılanmadığı veya niçin algılandığıdır. Bu soru, kültürel tüketimin ve mirasın korunmasının yarattığı, geleneksel sohbet toplantıları bağlamında, otantikliğin birbiriyle alakalı üç boyutunu “obje, benlik ve ev” üçlüsü içerisinde araştırmaya sevk eder. Çoğunlukla geleneksel Arş. Gör., Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Kapadokya Araştırma ve Uygulama Merkezi. 98 evlerde icra edilmeye çalışılan yaren, icracıların kendi geleneksel evlerini sunarak kendi kültürel miraslarına kâhyalık yapmalarını ve onları korumalarını sağlamaktadır. Bu eylemdeki temel önerme yaşayan gelenek olarak yareni korumaktır. Turizmin olumsuz etkisi birçok kesimi gittikçe ilgilendirirken, bu noktada yapılmak istenen mirasın kültürel otantikliğinin korunması için muhtemel bir çözüm olarak mekânın algıya bağlı olarak düzenlenmesidir. 2009 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve başvurusu yapılan “Geleneksel Sohbet Toplantıları: Yaren, Barana, Sıra, Kürsübaşı” adlı dosyanın 2010 yılında UNESCO Hükümetlerarası Komite tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi”ne kayıt edilmesi uygun bulunmuştur. Söz konusu kayda göre “Geleneksel Sohbet Toplantıları” şöyle tanımlanmıştır: “Sayıları farklı yörelerde, farklı sembollerle oluşan erkek gruplarının yılın özellikle kış aylarında ve haftada bir gün olarak rutinleşen bir periyotta, belli kurallar çerçevesinde bir araya gelerek manevi akrabalıklar kurdukları sosyal dayanışma işlevli mevsimsel ve geleneksel toplantılardır.” Yaren evleri; köy odası, varlıklı kimselere ait konaklar, geniş odalı veya hayatlı evler gibi geniş, kapalı mekânlarda gerçekleşmektedir. Yaren toplantılarında ocak yakılacak mekânlarda tuvalet, mutfak ve yaren odası dışında bir de misafirlerin oturacağı bir oda bulunması zorunludur. Biyolojik etkinliklere bağlı olarak tuvalet ve mutfak toplantının yapılacağı yerde bulunur. Bu mekânlar daha açık bir ifade ile toplantı için “kulis” yani hazırlık mekânlarıdır. Bu noktada mutfak yenilen ve içilen malzemelerin hazırlandığı sunum aşamasına getirildiği, toplandığı ve temizlendiği yerdir. Yarenler dışındaki kişiler tarafından görülmesi hoş karşılanmaz. Çünkü yaren düzen ve intizam evidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta misafirlerin yaren başlamadan önce tutulması gereken bir yerin zorunlu olarak bulunmasıdır. Bu fiziki şartlar göstermektedir ki otantikliği korumaya bağlı olarak icranın gerçekleştiği yer yeniden teşrif edilir ve düzenlenir (Dede, 2012: 24). Yaren odası; meydan, başağalar ve medhal olmak üzere üç ana bölümden oluşur ki bunlar otantik algısı üzerinden düzenlenmiş yerlerdir. Anadolu erkek toplantılarında mekân, salt toplantının düzenlendiği fizikî ortam olmaktan çok, kültürel anlamlar bütünüdür. Mekânın çevresindeki bütün öge ve nesneler, toplumsal bellekte yer etmiş normlarla düzenlenir; böylece zaman vasıtasıyla kişi ve nesnelere verilmiş değerler, yapılmış kabuller, ortaklaşılmış duygular, kolektif çağrışım ve etkilenmeler (Gür, 2000: 62) mekân içerisinde, tekrar 99 şekillenerek ortaya çıkar. Bu şekillenme Anadolu erkek toplantıları içerisinde mekânın “anlam” ve “işlev” olarak iki türlü şekillenmesini sağlamıştır. Tarihi seyri içindeki gelişim sürecine bağlı olarak yaren ahilikten miras kalan bir gelenek olarak kabul görmektedir. Bu durumdan ötürü denilebilir ki mekân tasarımı ahiliğin tarihi seyrine bağlı olarak düzenlenmiştir. Mekân tasarımında bariz bir şekilde Osmanlı motifleri göze çarpmaktadır. Bunlar Osmanlı tuğrası bulunan bir bakır işlemesi, Osmanlı arması ve Türk boylarının tamgalarıdır. Bunların yanı sıra Müslümanlık simgelerinin bulunduğu nesneler de yaren odasında bulunan diğer unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca milli ve manevi değerlerin simgeleri olan bayrak, Kur’an da yine mekânın düzenlenmesinde kullanılmıştır. Mekânın otantikliğini sağlama amacı ile bağlamından koparılmış ürünler hem odaya girişte hem de oda içinde sıklıkla kullanılan dekor malzemeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların içinde eski közlü ütüler, çıkrıklar, bakır taslar, gaz lambaları, çeyiz sandıkları, bakır çaydanlıklar, eski saatler, hasırdan yapılmış sepetler bulunmaktadır. Mekânın teşrifinde göze çarpan bir diğer öge ise el işleridir. Bunların en sık karşılaşılanı bindallı damat bohçası denilen bir işleme türüdür. Bu işleme türü yöreye ait olup mekânın teşrifinde sıklıkla kullanılmıştır. Yine aynı şekilde yaren odasının perdeleri kanaviçe perdelerden oluşmaktadır. Bunların yanı sıra eski yaren ocaklarına ait resimler ve Çankırı’nın eski fotoğrafları yine mekânın teşrifinde kullanılmış ve dikkat çeken önemli ögelerdir. Bu nesnelerin hepsi bize göstermektedir ki, herhangi bir yerel, etnik, ve ulusal kimliğin oluşturulmasına zemin teşkil eden vazgeçilmez bir mesele olarak kültürel otantikliğin özel bir çekiciliği vardır. Bu çekicilik katılımcı açısından da izleyici açısından da ayrı bir önem arz etmektedir. Turizm, insanların onun aracılığı ile “kutsallık” ile ilgili kimi duyguları bulmaya çalıştığı bir ritüel, bir tür nostalji olarak görülmüştür. Bu noktada aranılan nostalji mekânın otantikliği içindedir. Otantikliği anlamak için iki anlamada iki-yönlü anlam vardır; obje (öteki olarak, gezilen) ve benlik (merkez olarak, turist ya da yaren için ziyaretçi). Her ne kadar sözlük anlamı olarak aslına en yakın olarak kullanılsa da daha önceki bilim adamları, otantikliği, onun vasıtasıyla ötekinin tamamıyla özgün ve güvenilir olma halini ifade edecek, bir kavram olarak kullanmışlardır. Daha sonra ise otantikliğe dair yaklaşımını, turistlerin durum algılamalarını çeşitli sahneler, yani “gelişmekte olan otantiklik” şeklinde ölçekleyerek, detaylandırmışlardır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, turistlerin “sahnelenmiş” veya “otantik olmayan” objenin 100 pasif alıcıları veya kurbanları olarak görüldüğü turizm dünyasında otantikliğe karşı kötümser bir duyarlılığı paylaşmış görünmeleridir. Bu durum, sıklıkla, kendi tecrübeleri ile ilgili ziyaretçilerin memnuniyetsizlik algılarına yol açmaktadır (Wang, 2007: 794). Klasik anlamda otantik olanı aramak ve bulmak mümkün görünmemektedir. Bu noktada otantiklikte aranılan, içinde bir şeyin kendisinin gerçeği olduğu ve kamusal niteliklerde ve kamusal alanlarda gerçek benliğin kaybına karşılık bir panzehir işlevi gördüğü “hususi bir varoluş hali” demek daha doğru olacaktır. Bu görüş dâhilinde, turistlerin aradıkları şey “kendi öz benlikleri”dir ve dolayısıyla, “gezilen objelerin otantik olup olmadıkları meselesiyle” ilgili değildir veya daha az ilgilidir. Bu duruma bağlı olarak denilebilir ki, sergilenen objenin bağlamının yanlışlığı ziyaretçiyi rahatsız etmemektedir. Nesneye bağlı olarak ziyaretçi onda kendinden izler bulmaktadır (Maccannel, 1973: 599- 602). Turizm, her şeyden önce, modern turistlerin çeşitli ürünleri; eşyaları, görülecek yerleri, gelenek görenekleri ve kültürleri aradıkları bir tüketim türüdür. Çeşitlilik, yenilik ve yabancılığa dair arzular da bu tüketim kültürünün temel dürtüleridir. Buna bağlı olarak da ev ve içindekiler (nesne özne olarak) yabancıdan ayırt edileni gösteren her daim her yerde var olan bir gönderge olarak, turist ya da katılımcı deneyimlerinin ister istemez bir unsurudur. Ev, bizlerin rahat olduğu ve kendimizi korumaya bırakabildiğimiz bir yerdir. Kamusal alanı paylaşması daha zor oldukça, bizler, kelimenin tam manasıyla, özel dünyamızdaki evde kendimizi daha rahat buluruz. Söz konusu kaidenin kendi fiziki evlerimize bu ortamı sağlatması gerekir. Benliğin gelişebildiği, evin acımasız bir dünyadan bir sığınak olarak idealleştirilmesi, benliğin ev ile bağdaştırılması, tüketici bir toplumda, evin kendimizi tanımlamak ve özel dünyamızı kamusal alanımızdan ayırmak amacıyla kullanılan temel maddeler havuzu olduğu gerçeği ile pekiştirilir (Cohen, 1972: 164). Evin anlamı, aynı zamanda hem maddesel (obje-bağlantılı) hem de kişiseldir (benlik-bağlantılı). Yani, bir insanın tüketici bir toplumda “kendini savunmasız” bulması bir ev ortamını sağlayan maddi eşyalarının varlığına ya da yokluğuna bağlıdır. Bir insanın otantik benliği obje-bağlantılı bir ortam içerisinde bulunabilir. Benliğin sınırı objenin, benliğin ve evin bir örtüşmesi olup, üçünün birbirini oluşturabildiği ve birbirine dönüşebildiği bir alandır. Dönüşüm potansiyelini göz önünde bulundurursak, bir insanın kültürel turizm bağlamında otantiklik arayışı, gerçekte, tüm üçüne paralel bir arayıştır. 101 “Ev” arayışı ise, turist karşılamalarında bir sahnelenmiş otantiklik— veya kişiye özel otantiklik—formunun oluşturulmasına yol açar; bu, bir insanın bu tür sahnelenmiş otantikliği kabul edilebilir ve tatmin edici bulduğu ev-yönelimli boyuttadır. Kişiselleştirilmiş otantiklik, hem gezilen objenin otantikliğine dair turist hayallerinden, taleplerinden, tavırlarından ve algılarından kaynaklanır hem de bunları yönlendirir (Sack, 1992: 148). Ev burada insanlar hareketlilikler halinde ikamet ettiklerinden, “anlık zaman” dilimi içinde aidiyet biçimlerine dönüşen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Ev zamansal, çoğul, hayalî ve daha önemlisi, bağlamsal ve obje-ilişkilidir. Sonuç Sosyal bilimciler, otantiğin ve otantik olmayanın, “toplumsal olaylara uyguladıklarında uygun olmayan ve onlarla ilgili bizim yorumlarımızdan asla ayrı tutulmayan” terimler olduklarını kaydetmektedir. Kimileri, otantiklik meselesinin “dikkati başka yöne çekmek için söylenen bir sözden başka bir şey olmadığının ve otantik- otantik olmayan, hakiki-sahte- gerçek-şov, arka-ön” gibi sınırlandırıcı ikililerin ötesinde incelenmesi gerektiğinin farkına varmaya başlamıştır. Bu çalışma, yaren kültürünün “otantik” benlik ve nesne arasında ilişki kuran kaynaşma olarak nasıl oluşturulduğunu göstermeye çalışmıştır. Şunu belirtmek gerekir ki turistlerin illa da, otantikliği bir sosyal bilimcinin yaptığı tanımındaki gibi net arıyor olmaları gerekmez. Burada olduğu gibi nesne ve nesne ile kurulan bağ otantikliği otomatik olarak sağlamış, ziyaretçiyi rahatsızlığa itmemiştir. Şunu da belirtmek gerekir ki otantiklik yalnızca katılımcının kendilerine ait terimleri bakımından tanımlanmaz. Yazarların otantikliğe ve mirasa dair özcü kavramlarına rağmen yaren kültürünün kendi koşullarına göre her nasılsa devam ettiği, hem ziyaretçiler hem de icracıların halk için aynı öneme sahip olmadığı açığa çıkar. Ev sahipleri ile misafirler, benlik ile öteki, burası ile orası, geçmiş ile günümüz arasındaki geleneksel ikili karşıtlıklara gittikçe artan oranda meydan okuyan sosyal bir mekân olurlarken, aynı zamanda da bu çatlakları somutlaştırmaktadırlar. Özetle, objektif otantiklik ile varoluşsal otantiklik ara yüzünde—bir insanın eve yönelik bilinçaltı arayışının bağlandığı hem aşinalık hem de bilmezlik bakımından, bağlanılan bir ara yüz—oluşturulan çeşitli karışımlardan oluşmaktadır. 102 Kaynakça COHEN, E. (1972), “Toward a Sociology of International Tourism”, Social Research, 39, s.164-182. DEDE, M. E. (2012), Anadolu Erkek Toplantılarının Halk Bilimsel İncelenmesi, Gazi Üniversitesi SBE, Yüksek Lisans Tezi, Ankara. MACCANNELL, D. (1973), “Staged Authenticity: The Arrangement of Social Space in Tourist Settings”, American Journal of Sociology, 79, s.589-603. SACK, R. (1992), Place, Modernity, and the Consumer’s World: A Relational Framework for Geographical Analysis, Baltimore: The Johns Hopkins University Press. WANG, N. (2007), “Rethinking Authenticity in Tourism Experience”, Annals of Tourism Research, 26, s.349-370. 103 BURSA GEZEK GELENEĞİNDE KÜLTÜREL KİMLİK UNSURLARI Özlem DOĞUŞ VARLI Sedat ÇILGIN Öz Anadolu’da “geleneksel sohbet ortamları” genel başlığı altında inceleyeceğimiz gezek kültürünün ortaya çıkışı ve biçimlenişi açısından diğer sohbet biçimlerine benzerlik göstermesinin yanı sıra farklılık arz ettiği de görülür. Tarihsel süreç içerisinde incelendiğinde kimi kaynaklara göre Orta Asya’ya, kimi kaynaklara göre ise Selçuklular’a kadar uzanır. “Saz başlar, söz biter” ilkesinin hakim olduğu söz konusu sazlı-sözlü toplantılar, belli meslek gruplarından olan bireylerin haftada bir yapmış olduğu geleneksel faaliyetler arasında yer almaktadır. Gündelik hayatın meselelerinden uzak ve belli bir düzen içerisinde organize edilen gezek geleneğinin Bursa’da ayrı bir içeriğe sahip olduğu görülür. Kütahya, Afyon-Sandıklı gibi yakın illerde oluş biçimi ve müzikal unsurları açısından farklılık arz eden Bursa gezekleri, özellikle şehir merkezine ait bir yapı olarak çıkar karşımıza. Ayrıca tüm sohbet gelenekleri gibi yalnızca erkekler arasında olan bir faaliyet olması, Bursa gezekleri özelinde ayrıca üzerinde durulacak husustur. Katılımcı gözlem yoluyla incelediğimiz Bursa gezeklerindeki geçmiş ve bugün arasında düzenlenme farkları, kullanılan çalgılar ve repertuar, yeniden inşa yaklaşımı ve kültürel kimlik unsurları çerçevesinde irdelenmiştir. Giriş Anadolu’da “geleneksel sohbet ortamları” genel başlığı altında inceleyeceğimiz gezek kültürünün ortaya çıkış ve biçimleniş açısından diğer sohbet biçimlerine benzerlik göstermesinin yanı sıra farklılık arz ettiği de görülür. Tarihsel süreç içerisinde incelendiğinde kimi kaynaklar göre Orta Asya ile irtibatlandırılan “gezek” kültürünün kimi kaynaklara göre ise Selçuklular’a kadar uzandığı iddia edilir. Günümüzde “saz başlar, söz biter” ilkesi, gezek toplantılarında müzik unsurunun sohbetin merkezinde olduğunu vurgular niteliktedir. Tarihsel süreç içerisinde uygulama biçimlerinde az da olsa meydana gelen değişimlerin yanı sıra sembolik olarak sürdürülen unsurlara Doç.Dr., Uludağ Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Türk Müziği Anasanat Dalı. Okt., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü. 104 dikkat çektiğimiz çalışmada, Bursa’daki gezek kültürünün barındırdığı kültürel kimlik unsurları belirleyici özelliktedir. Geleneksel olarak sürdürülen gezeklerin yanı sıra sahnelenen, içeriği değişen gezek toplulukları da bulunmaktadır. Söz konusu eklemlenme ve değişimlerden ayrıca bahsedilecektir. Çalışmanın Metodolojisi ve Amacı Anadolu’nun çeşitli yerlerinde müzikli sohbet ortamlarından birisi olan gezeklerin Afyon-Merkez, Sandıklı, Kütahya gibi illerin dışında Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olan Bursa şehrine özgü bir yapı ortaya koymasından dolayı, söz konusu farklılığın altını çizmek amaçlanmış olup, katılımcı gözlem, tarihsel metodoloji ve etnografik incelemelerin yanı sıra, sözlü tarih yöntemi de kullanılmıştır. Bursa Gezeklerini Tanımlamak Anadolu sohbet geleneği kapsamında Bursa gezek geleneğinin tanımlanması geleneğin kültürel aktarımlarını ve kimlik unsurlarını doğru tahlil etmemizi sağlayabilecektir. Tanımlama, tanımlanan şeyi tanımlandığı çerçevede hareket ettiren temel işleviyle incelemeciye büyük kolaylık sağlar. Bu anlamda “tanımlayanın kendi perspektifi kısa ve yoğun bir biçimde aktarmak için kullandığı bir araç” olan tanım, bilimsel inceleme denilen çalışmanın ilk elde olmazsa olmaz koşulunu yerine getirmiş olur” (Erol, 2001: 73). Bu bağlamda gezek geleneğin tanımlamamız, kültürel kimlik unsurlarının doğru bir şekilde tahlil edilmesinde kolaylık sağlayacaktır. Gezek kelime anlamı itibariyle Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügat-it Türk isimli eserinde şöyle tanımlanmaktadır (TDK, 1939): “Kezik: Bir işte nöbet gezmek”. Gezek, ülkemizde içerisinde geniş anlamları barındıran bir kelimedir. Bunun en güzel örneklerini Türkiye’de Halk Ağzından Derleme sözlüğü isimli çalışmada görüyoruz (TDK, 1963). Gezek, ahilik gibi toplumsal teşkilatlardan büyük ölçüde etkilenmiştir. Gezek kültürü Anadolu’da coğrafi ve kültürel özelliklerine göre isimler almıştır: Balıkesir’de barana, Gaziantep, Urfa’da sıra geceleri, Çankırı ve Simav’da yaren, Isparta ve Akşehir’de keyf, keşik, Afyonkarahisar ve Sandıklı’da gezek- ferfene ismiyle bilinmektedir. Bursa gezeklerinin tanımını bu bağlamda yapmaya çalışırsak geçmiş ve gelecek arasında bir kültür köprüsü oluşturarak, temelinde Türk Müziği olmak üzere örf, adet ve geleneklerin yaşatılması amacıyla, birbirlerini tanıyan ve seven 105 insanların, yaş ve meslek farkı gözetmeden, periyodik olarak belli zamanlarda bir ‘gezek’ üyesinin evinde toplanıp, belirlenmiş kurallar çerçevesinde icra ettikleri, sazlı, sözlü ve ikramlı sohbet ortamlarıdır diyebiliriz. Bursa Gezeklerinin İşleyişi Diğer bölgelerdeki gezeklerden müzikal anlamda farklılık arz eden Bursa gezekleri, özellikle esnaf, memur, işçi, emekli fertlerin sohbet için bir araya geldikleri ortamlar olmalarıyla, toplumsal yaşantı içerisinde eğlence, dayanışma ihtiyaçlarının giderildiği bir ritüel şeklinde vücud bulur. Günümüzde eğlence kültürü anlayışı değişmiş olsa dahi geçmiş zamanlara öykünme ve dayanışma önemli noktada yer alır. Topluluğun bireyleri bir yandan eğlenir ve bir şeyler öğrenirken, diğer yandan birbirlerinin durumlarını takip ederler, ve günlük hayatlarında da alışverişlerini de kendi aralarında yapmaya dikkat ederler. Download 0.85 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling