Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler
AHİLİKTEN KAYNAKLANAN KIRŞEHİR SOHBET TOPLANTILARI
Download 0.85 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Giriş: Çalışma İle İlgili Genel Bilgiler
- Dayanışma Olgusu ve Türk Kültüründe Dayanışma
- Ahilik ve Dayanışma Kavramı
- Eğlence Olgusu
- Kırşehir’de Eğlence Geleneği ve Ahilikten Kaynaklanan Sohbet Toplantıları
AHİLİKTEN KAYNAKLANAN KIRŞEHİR SOHBET TOPLANTILARI Alev ÖZTÜRK MERDİN Öz Ahiliğin merkezi konumundaki Kırşehir’de yemekli sohbet ve eğlence toplantıları geleneği yüzyıllardan beri çeşitli biçimlerde yaşatılmıştır. Kırşehir sohbet geleneklerini incelediğimizde değişik ortamlarda, farklı biçimlerde yaşandığı tespit edilmiştir. Çağın gerekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bu toplantılardan köy odaları ve kent konaklarındaki toplantılar tarihe karışmış, helebiş ve ferfene, kayın gitme eğlenceleri eski önemini kaybetmiştir. Bu bildiride Kırşehir’de artık kaybolmaya yüz tutan helebiş ve ferfene eğlencelerini yaşayan son kuşak olmamız hasebiyle, görüp yaşadıklarımızı sözün uçup gitmesinden kurtarıp yazının kalıcılığına emanet etmeyi amaçladık. Giriş: Çalışma İle İlgili Genel Bilgiler Konu Kırşehir’de Ahilikten kaynaklanan sohbet toplantıları ve gelenekleri bildirimizin konusunu oluşturmaktadır. Amaç Yaptığımız çalışmada, Kırşehir merkezde sözlü kültür ortamında yok olmakla karşı karşıya kalan sohbet toplantıları hakkında bilgi verilerek, bu toplantıların kaynağının Türklerin önemli bir kurumu olan Ahilik teşkilatına ve eski Türklerdeki toy ve şenliklere kadar uzandığı fikrini ortaya koyma çabasıdır. Kapsam ve Sınırlar Araştırmamız kapsam ve sınırı, Kırşehir merkezde bulunan yerleşim alanlarıyla sınırlıdır. Bunlar, Kırşehir merkeze bağlı Dedeli, Değirmenkaşı, Saraycık, Ecikağıl, Karaboğaz, Kuruağıl köyleri ve Ulupınar kasabasındaki Dinekbağı, Kındam, İkizarası ve Obruk kayalıklarında yapılmış etkinlikledir. Okt., Ahi Evran Üniversitesi, Türk Dili Bölümü. 228 Yöntem ve Teknikler Çalışmamızın teorik kısmı oluşturulurken alan ve konuyla ilgili daha önce yapılmış çalışmalar, yazılı kaynaklar taranmıştır. Çalışmamızda amaçlanan hedefe ulaşmak için alan araştırmasında gözlem, görüşme, kılavuz kişilerden ve kaynak kişilerden yararlanma yöntem ve teknikleri kullanılmıştır. Önceden hazırlanan sorular sohbet havası içinde kaynak kişilere yöneltilmiştir. Kaynak kişi seçiminde birkaç kuşak öncesi sözlü kültürü bilecek kişilerin seçimine dikkat edilmiştir. Kırşehir yöresinde Ahi Baba olarak bilinen Esnaf ve Sanatkârlar Odası başkanı Mustafa Karagüllü başta olmak üzere, 7 kaynak şahsın bilgilerinden yararlanılmıştır. Dayanışma Olgusu ve Türk Kültüründe Dayanışma İnsanoğlu var olduğu günden bu zamana kadar tek başına yaşamamış, toplum içinde ve toplumun bir üyesi, bir bireyi olarak varlığını sürdürmüştür. Bu bağlamda, bir grubun üyesi olan birey kültürü oluşturmuş, kendine toplum içinde bir yer edinmiş, bir yaşam biçimi belirlemiş ya da kendine uygun gördüğü yaşam biçimini kendine uyarlayarak grubu olduğu toplulukta belli sorumluluklar ve işlevler üstlenmiştir. Dayanışma olarak tanımlanabilecek bu olgu, bir grup içinde yer alan bireylerin aralarında veya grupların birbirleriyle olan ilişkilerinde karşılıklı yardımlaşma, iş birliği, ortak tavır ve toplu hareket etmeye bağlı olarak gelişen bağlılık duygusudur (Acar, 1992: 81). Durkheim’e göre toplumlarda iş bölümünden önce bir mekanik dayanışma vardır, iş bölümü geliştikçe bu, örgensel dayanışmaya (organik dayanışma) dönüşmüştür. Birinci tip dayanışma farklılaşmamış toplumlardaki dayanışmadır, ikinci tip dayanışmaysa farklılaşmış toplumlarda farklı örgenlerin bir işbölümü içinde birbirlerini tamamlamalarından doğan dayanışmadır. Mekanik dayanışma genellikle bölünmüş opak toplumlarda, organik dayanışma ise ahlaki yönü güçlü olan ve mesleki karşılıklı bağımlılığın söz konusu olduğu toplumlarda kendini göstermektedir (Marshall, 1999: 741). Durkheim’e göre, mekanik dayanışma gelişmemiş toplumlarda görülürken, organik dayanışma ise gelişmiş toplumlarda görülür (Bilgiseven, 1980: 33). Türk kültüründe gerek kültürün oluşturulmasında gerek kendisinden sonra gelen kuşaklara bu kültürün aktarılmasında organik dayanışmanın önemli bir rolü bulunmaktadır. Türklerin en önemli özelliklerinden olan misafirperverlik, düşünce sistemi içerisinde bir yaşam tarzı haline gelmiş, yardımda bulunma davranışını da ortaya 229 çıkarmıştır. Misafirler için misafir odaları, konaklar yaptırılmıştır. Konuk odası ve misafirhane için söylenmiş olan en eski Türk sözcüğü ise “sevap ve hayır” anlamlarına gelen “muyanlık” olarak adlandırılmıştır (Hançerlioğlu, 1993: 83). Gerek geçmişte gerekse günümüzde Türk toplumunun başta gelen özelliklerinden biri de, hemen her fırsattan faydalanarak önemli tanımlanabilecek yardımlaşma ve sosyal dayanışma örnekleri ortaya koymuş olmasıdır. Bu örneklerin en güzellerini, başta yağmalı toylar, akrabalar arası ziyafetler ve misafir ağırlama gibi vesilelerle ortaya koydukları adet ve geleneklerde bulmak mümkündür (Genç, 1982: 175). Ayrıca yağmalı toylar ve ziyafetler tertiplemek yalnız hükümdarlara mahsus bir özellik olarak görülmemektedir. Devlet idaresinin çeşitli kademelerinde vazife alan idarecilerin de diğer varlıklı kimseler de, zaman zaman gerek kendi mesai arkadaşları ile maiyetlerinde bulunanlara gerekse dostlarına, halka ve bilhassa fakir fukaraya ziyafetler düzenlediği bilinmektedir. Ahilik ve Dayanışma Kavramı Sosyal yardımlaşma ve dayanışma anlayışı, İslâmiyet’in kabulünden sonra güçlenerek devam etmiştir. Çünkü İslâm, sosyal adaletin tahakkuku için birçok prensipler koymuş, “insanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olanlardır” anlayışıyla, sosyal yardımlaşmaya ibadet ruhu kazandırmıştır (Eroğlu ve Köktan, 2015). Türklerin Anadolu’ya gelişi ve yerleşimi ile canlanan sanat ve ticaret, bu coğrafyada yaşayanların kendi esnaf ve sanat kuruluşlarına çekidüzen vererek rekabete yönelmelerine sebep olmuştur. Oluşan bu rekabet ortamı zaten var olan dayanışmayı, dostluğu, birbirleri ile kenetlenerek örgütlenme çalışmalarını hızlandırmış ve bu teşkilat 13. yy’da “Ahî Evran” tarafından yapılandırılmıştır. Ahîlik, İslam inancı ile Türk örf ve âdetlerini pekiştiren bir sistemdir. Ahîlik birliği, köylere kadar yayılan örgütleriyle, millî birliği ve bütünlüğü, sosyal dayanışma ve yardımı temel ilke olarak benimseyen, dostluk ve kardeşlik havası içinde, toplumsal ahlâk kurallarına sıkı sıkıya bağlı, millî bir toplum kurmayı amaçlayan, yurt ekonomisinde temel ihtiyaç maddelerini en kaliteli, en ucuz biçimde üretmeyi öngören millî bir örgüt biçimidir (Genç, 1998: 43). Türk düşünce sistemi içerisinde var olan Ahîlik düşüncesi toplumun her kademesinde birtakım uygulama, tören ve inanışlarla kendini göstermektedir. 13. yüzyılda Anadolu’ya göçebe Türkmenlerden başka doğudaki büyük şehirlerde yaşayan halk da göç etmiştir. Yeniden 230 iş kurmak için dayanışma ve örgütlenmek zorunda olan esnaf ve sanatkârlar yerleştikleri şehirlerde mesleklerine göre bir araya toplanmıştır. Atölyelerinde işi biten genç çırakların meslek eğitiminden sonra moral eğitimini sürdürmek için tarikat zaviyeleri modeline uygun olarak ahi zaviyeleri kurulmuştur. Aynı zamanda bir nevi misafirhane olan bu zaviyeler ahilerin öğretmen, müderris, kadı, hatip, vaiz ve emir gibi şehrin ileri gelen kişileri ile beraber oldukları ve gençlerin onlardan yararlandıkları toplantı yerleri idi. Anadolu’da ahi zaviyeleri 13. yüzyılın ikinci yarısından sonra yaygınlaşmıştır (Doğru, 1991: 221). Ahîliğin 13. yy’da Anadolu’da meslekler arasında görülmesi, bu düşünce sisteminin sadece esnaflara ait olduğu düşüncesini doğurmuştur. Zaman içinde ahî olgusunun sadece esnaflar arasında değil toplumun tüm unsurları arasında yer aldığı görülmektedir. “Ahîlerin meydana getirdikleri birlikler; sanatkârlardan meydana gelen kavlî, askerlerden meydana gelen seyfî ve bunların dışında kalan halktan meydana gelen şurbî olmak üzere üç grupta tasnif edilmiştir” (Anadol, 1991: 74). 14. yüzyılın ortalarında Sultan Orhan Gazi zamanında Ortadoğu’yu dolaşan Kuzey Afrikalı gezgin İbn-i Battuta, Ahilerin Anadolu Türkmen beldelerinin hepsinde, her şehir ve köyde bulunduklarını, yabancıları misafir ettiklerini, ihtiyaçlarını giderdiklerini, zorbaları ve şerirleri engellediklerini ve Ahilerin yolcuları misafir etmeye olan düşkünlüklerini canlı örneklerle anlatmaktadır (Bayram, 2001: 94). Fuad Köprülü ve Abdülbaki Gölpınarlı gibi araştırmacılar, ahiliği fütüvvetin Anadolu’da aldığı biçim ve değişik bir yapılanması olarak yorumlamışlardır (Çakmak, 2014). Anadolu’da Ahilik geleneğinin de fütüvvet geleneğinden doğduğu yaygın bir görüştür. Kayaoğlu, fütüvvet teşkilatını benimseyen Ahiliğin, Anadolu’ya gelen göçler sonucunda geliştiğini belirtir. Fütüvvet teşkilatı kalktıktan sonra Anadolu’da Ahilik varlığını uzun süre devam ettirmiştir. Ahilerin belirli günlerde toplanarak sohbet geceleri düzenledikleri bilinmektedir. Ahi zaviyeleri, gelip giden konukların ağırlandığı, büyük şölenlerin düzenlendiği, eğlence törenlerinin yapıldığı yerler olarak özellikle halk açısından birer ahlaki eğitim merkezi fonksiyonu olarak da görülmüştür. Birlik üyelerinin tüm yaşantısını belirleyen bu ahlaki ilkeler, belli bir iş ve sanata bağlılığı da kuvvetlendirmiştir. Bu ahlakın yöneldiği temel erdem “dayanışma” olarak karşımıza çıkmıştır. Ahilikte, “yaren sohbetleri, ziyafet toplantıları, üç günler toplantısı, mevlit, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenleri” gibi yarı resmi eğlenceler gerçekleştirilmiştir. Birliğin, beraberliğin ve paylaşmanın sembolü 231 olarak senede bir defa Ahi birlikleri şehrin dışındaki mesire yerlerinden birinde ziyafet toplantısı düzenlemişlerdir. Bu toplantılarda, akşama kadar gezilip, eğlenilip, öğle ve akşam yemekleri topluca yenilmiştir. Yaz aylarında yapılan bu toplantıyı her esnaf değişik günlerde yapmıştır (Ekinci, 1989: 89). Kasabalarda ve köylerde, her yaş grubundan kişilerin muntazaman devam ettikleri ve Ahi zaviyelerinin, konuk ağırlamaktan başka gençleri eğitime görevlerini de üzerine almış küçük örnekleri olan “Yaran Odaları” vardır. Bu yaran odaları, eğlendirici, dinlendirici ve eğitici fonksiyonları yanında, bölgesel sorunların çözümlendiği, ortak çarelerin bulunduğu bir mekân görevi de ifa ediyordu. Yaran birlikleri düğün yapanlara yardım eder, bütün hizmetlerini görürdü. Yine yaranın ve kimsesizlerin her işlerinde yardıma koşulurdu. Yaranlar harman sonu yıllık eğlenceler tertip ederler, “üç günler” geleneğine uygun eğlenceler düzenlerlerdi (Çağatay, 1997: 159). Yardımlaşma, dayanışma ve kültürel değerlerini yaşatıp gelecek nesillere aktarma amacıyla ortaya çıkan bu toplantıları, Osmanlı Ahilik teşkilatının devamı ve kalıntısı olarak görmek mümkündür. Eğlence Olgusu Çalışmamızda, Anadolu’nun çeşitli yörelerinde, değişik ad ve usullerle devam etmekte olan toplantı geleneğinin kökenine ve değişim evrelerine değinilerek, tarihi süreç içerisinde Ahilik kurumunun merkezi konumunda kabul edilebilecek Kırşehir yöresinde süregelen uygulamalar hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır. Geçmişten günümüze kadar hem geleneksel sözlü kültürün taşıyıcısı hem de bir eğlence biçimi olarak gelen sohbet toplantıları, özellikle uzun kış gecelerinde insanların bir araya gelerek hoşça vakit geçirmesi amacıyla toplumsal dayanışmayı sağlayan sosyal bir organizasyon olarak devam etmiştir. Zamanın getirilerine bağlı olarak küresel-popüler kültürün etkisi altında kalıp icra zeminini kaybetmeye başlayan “sohbet toplantıları”, 2010 yılında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi’ne girmiştir. Türkiye’nin farklı bölgelerinde Barana, Kürsübaşı, Yârân, Erfene, Ferfene, Oturak Âlemleri, Sıra Yârenleri, Oda Sohbetleri, Sıra Gecesi, Gezek, Sıra Gezmesi, Velime Geceleri (Eyvan Geceleri), Ateş Gezmesi (Birikme Geceleri), Cümbüş, Oturmah gibi çeşitli isimlerle, Türkiye dışında da Coro Bozo, Geşdek, Meşrep, Konuşma ve Muhabbet gibi farklı adlarla sohbet toplantıları bilinmektedir. Bölgelerin sahip oldukları sosyo-kültürel yapılara bağlı 232 olarak bu toplantıların icra şekilleri ve mekânları, eğlence unsurları, kuralları gibi uygulamalar birtakım değişikliklere uğrayarak günümüze kadar gelmiştir (Atlı, 2015: 40). “Cumhuriyet Dönemi Türk Eğlence Kültürü” adlı kitabında Nebi Özdemir, Türkiye’de var olan eğlenceleri tasnif hâlinde sıralamıştır. Özdemir, Cumhuriyet dönemindeki Anadolu Türk eğlencelerini esas almıştır. Özdemir’in tasnifi şöyledir: A. Ritüel Kökenli Eğlenceler B. Dini Günler ve Bayramlarla İlgili Eğlenceler C. Geçiş Dönemleriyle İlgili Eğlenceler D. Mevsimlik Toplantı ve Eğlenceler a. Kış Toplantı ve Eğlenceleri b. Diğer Mevsimlerdeki Gezinti, Toplantı ve Eğlenceler E. Yöresel Şenlik, Festival ve Panayırlar F. Resmi Günler ve Bayramlarla İlgili Eğlenceler G. Kent Yaşamı Kökenli Eğlenceler H. Diğer Eğlenceler (Özdemir, 2005) Nebi Özdemir, bu sınıflandırmanın D/b maddesinin Helebiş, Ferfene gibi bazı ritüel kökenli eğlencelere benzediğini söyler. İki grup arasındaki farkı, birinci gruptakilerin belli bir zamanda gerçekleştiğini ve bazı ritüel pratiklere sahip olmalarıyla açıklar. Kırşehir’de Eğlence Geleneği ve Ahilikten Kaynaklanan Sohbet Toplantıları Ahilik 13. yüzyıldan beri Türk toplumuna şekil ve yön veren sosyo-ekonomik bir kurumdur. Bu kurum, Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu’yu vatanlaştırmasında ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan imparatorluk haline gelişine kadarki dönemde sosyal, siyasal, ekonomik, askerî, ahlakî ve eğitsel bakımlardan etkili olmuştur. Ahilik, Osmanlı Devleti’nin imparatorluk haline gelişiyle, siyasal ve askerî etkinliğini yitirmiş, bütün kurumlarda yaşanan değişiklik, Lonca sistemini gerekli kılmıştır. Gayri-müslimlerin ekonomiye katılması, ucuz sanayi mallarının piyasaya girmesi, el emeğine dayalı esnafın geri plana düşmesi sistemi zedelemiş ve sistemin fiili olarak sona ermesine neden 233 olmuştur. Ahilik sistemi, sadece kurallar bütünü değil aynı zamanda bir yaşam biçimidir. Sistemin fiili olarak son bulması bu yaşam biçiminin tamamen yok oluşu anlamına gelmez. Ahilik sistemi günümüzde halen önemli izleri ile kendisini göstermektedir. Bunlardan biri de yurdumuzun çeşitli yörelerinde yâren, gezek, sıra gecesi, helva gecesi, ferfene gibi adlarla anılan sohbet toplantıları geleneğidir. Bunun en canlı örneği Çankırı ve Simav yâren eğlenceleridir. Ahiliğin merkezi konumundaki Kırşehir’de de yemekli sohbet ve eğlence toplantıları geleneği yüzyıllardan beri çeşitli biçimlerde yaşamış ve yaşatılmıştır. Kırşehir sohbet geleneklerini incelediğimizde değişik ortamlarda, farklı biçimlerde yaşandığını tespit ediyoruz: 1. Köylerde köy odalarında, kentlerde hanedan konaklarında yapılan sohbet toplantıları, 2. Helebiş ve ferfene, 3. Kayın gitme 4. Kırşehir Ahiler Meclisi toplantıları. Çağın gerekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bu toplantılardan köy odaları ve kent konaklarındaki toplantılar tarihe karışmış, helebiş ve ferfene, kayın gitme eğlenceleri eski önemini kaybetmiştir. Günümüzde bütün canlılığıyla devam eden son Ahilik kaynaklı sohbet geleneği, Kırşehir aydınları tarafından devam ettirilen “Ahiler Meclisi”dir. Bu tebliğimizde Kırşehir’de artık kaybolmaya yüz tutan helebiş, ferfene eğlencelerini yaşayan son kuşak olmamız hasebiyle görüp yaşadıklarımızı sözün uçup gitmesinden kurtarıp yazının kalıcılığına emanet etmeyi amaçladık. Kırşehir, 12-13. yy’dan itibaren Türk kültürünün, maddî ve manevî unsurlarının korunup günümüze kadar taşındığı bir Türkmen yurdudur. Zengin kültürel dokusu, birçok ananenin kuşaklar arasında köprü görevi üstlenerek, canlılığını devam ettirmesine vesile olmuştur. Kırşehir ve yöresinde sofra adabına önem verilmesinde, Türk meslek kuruluşu olan Ahiliğin büyük etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Ahi Evran’ın Kırşehirli olması, Ahilik kurumunun Kırşehir merkez alınarak yayıldığının bir göstergesidir. Birçok araştırmacının, sohbet geleneğinin kökenini açıklarken gönderme yaptıkları Ahilik geleneği de ele alınması gereken önemli bir konudur. Ahilikle ilgili ilk bilgileri aldığımız Faslı seyyah İbn-i Battuta’nın 13. yy’da Anadolu’ya yapmış olduğu gezi sırasında kaleme aldığı notlardan Ahi zaviyelerinde akşamları toplanarak yenilip, içildiğini ve müzik eşliğinde raks etmek suretiyle de eğlenildiğini belirtmektedir (Güllülü, 2000: 336). Anadolu Ahilerinin piri Ahi Evran (Mahmud Nureddin Nimetullah) Horasan’da doğmuştur. İlk ciddi teşkilatlanmayı Kayseri’de yapmıştır. Moğollar Kayseri’yi zapt edip büyük bir katliam gerçekleştirmişler, bunun üzerine Ahi Evran direniş hattını Kırşehir’e çekmiştir. 1262 234 yılında Kırşehir’de büyük bir Moğol istilası ve katliamı vuku bulur ve Ahi Evran burada şehit olur. Bunun üzerine Ahi Evran şeyhleri Ankara ve Çankırı’ya çekilip dağılırlar. Moğol istilasının etkileri Kırşehir’de fazla hissedilmediği için Ahilik çevresinde oluşan kültürel değerler Kırşehir’de yaşamaya, hayat bulmaya devam etmiştir. Ahi Teşkilatı’nın yapmış olduğu bu eğlenceler vasıtasıyla, eski Türk yaşantısındaki toy ve şölen gibi toplantıların taşıyıcısı durumunda olduğu söylenebilirse de bu toplantıların kökeninin Ahiliğin de ötesindeki bir geçmişte aranması mümkündür. Ahilerin ahlak ve terbiye eğitim kitabı olarak gördükleri fütüvvet- namelerde yeme, içme ve sofra adabına ait yirmi kuralın olduğu görülmektedir. Yemekten önce elleri yıkamak, yemek yenilen mekâna ayakkabı ile girmemek, yemeğin dürüstlük ile kazanıldığından emin olmak, yemeğe büyüklerden önce başlamamak ve yemeğe tabağın kenarından başlamak, yemek yerken konuşmamak, ağzından tükürük saçmamak, kaşınmamak, yemek yerken öksürük tutması halinde ağzı elle değil, mendille kapatmak, yemekte etin kemiklerini sofradakilere göstermeden tabağın arkasına saklamak vb. (Demir, 2000: 335). Türk kültüründe önemli bir yeri olan sofra kültürü ve sohbet geleneğinin ilk uygulamaları Uygur Türklerindeki “nevruz” ve “yengi kün” kutlamalarına kadar uzanır. Türk misafirperverliğinin en ilginç örneklerine Ahiler diyarı olarak kabul edilebilecek Kırşehir ilinin çoğu kasaba ve köylerinde rastlamak mümkündür. Bugün birçok Anadolu şehrinde olduğu gibi Kırşehir’de de yakın zamana kadar sohbet geleneğinin yaşadığı görülmektedir. Saya gezmesi, yağmur duası, hıdrellez kutlamaları, helebişçiler toplantısı, ferfene veya hervane sohbeti bunlar arasındadır (Günşen, 2011). Anadolu’da gerçekleşen toplantıların tarihsel boyutunun derinliği, Türklerin sofra ve yemek kültürü açısından ne kadar zengin olduğunun gösterilmesi açısından oldukça önemlidir. Oğuz boylarının kurban ziyafeti olan şölenin, başka kavimlerin kurban ayinlerinde rastlanılamayacak özellikler gösterdiğini, kurban etlerinin parçalarının belirli bir sıra ve usul çerçevesinde dağıtılması şeklinde özetlenebilecek uygulamanın, diğer kavimlerin ayinleriyle arasındaki ayırt edici farklılıklardan biri olduğu, kaynaklarda belirtilmiştir (Köprülü, 1999: 72). Kaşgarlı Mahmud’un Divanu Lügat-it Türk adlı eserinde de eski Türklerin yaşantısı ile ilgili bilgiler bulmak mümkündür. 11. yüzyıl Türk yaşamı ile ilgili bilgiler edinebildiğimiz eserde, daha sonra Safevi Devleti’nde de görülebilecek olan, sıra ile yapılan şölenlerin “suğdıç” adıyla anıldığından bahsedilmektedir. Yine aynı eserde daha farklı 235 tarzda gerçekleştirilen gece toplantılara da “süçrük” denildiği ve Kaşgarlı Mahmud’un, “Ol manga söz tabuzdı” şeklindeki sözlerinin “o bana bilmece söyledi” anlamına gelmesinden dolayı, bahsi geçen eğlencelerin içerisinde, bilmecelerin sorulmuş olduğunu da düşünmek mümkündür (Genç, 1977: 242). Gökalp, bununla birlikte eserinde eski Türklerin görkemli ve oldukça israflı şöleninin, toy adıyla anıldığını Dede Korkut anlatmalarından yola çıkarak belirtmiş ve Dede Korkut metninden konu ile ilgili küçük bir paragraf vermiştir: “Dirse Han hatununun sözüyle ulu toy eyledi, hacet diledi. Attan aygır, deveden buğra, koyundan koç kırdırdı. İç-Oğuz, Dış-Oğuz beylerinin üstüne yığınak etti; aç görse doyurdu, çıplak görse donattı, borçluyu borcundan kurtardı, tepe gibi et yığdı; göl gibi kımız sağdı” (Gökalp, 1991: 155). Eski Türk kültüründeki toplantılar ile günümüzdeki sohbet toplantıları arasında eğlence unsurlarının ortak olduğunu söylemek mümkündür. Türk kültürü içinde birçok eğlence açık ve gizli olmak üzere iki fonksiyona sahiptir (Özdemir, 2007: 309). Eğlendirmek halk eğlencelerinin sadece açık ve temel işlevidir. İşlevi oluşturan çok çeşitli sayıda bağlam vardır. Her bir bağlam onun işlevini diğer bir ifade ile kullanım amacını etkiler (Çobanoğlu, 1999: 225-226). Bu nedenle Kırşehir yöresinde geleneğe bağlı iki toplantı ile eski Türk kültürü içerisindeki toplantıların eğlence unsurunu kıyaslamak veya bağlamlarını inceleyerek bakmak gerekmektedir. Download 0.85 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling