Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler


AHİLİKTEN KAYNAKLANAN KIRŞEHİR SOHBET TOPLANTILARI


Download 0.85 Mb.
Pdf ko'rish
bet20/32
Sana03.08.2017
Hajmi0.85 Mb.
#12601
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   32

AHİLİKTEN KAYNAKLANAN KIRŞEHİR SOHBET TOPLANTILARI 
 
Alev ÖZTÜRK MERDİN

 
 
Öz 
Ahiliğin  merkezi  konumundaki  Kırşehir’de  yemekli  sohbet  ve  eğlence 
toplantıları  geleneği  yüzyıllardan  beri  çeşitli  biçimlerde  yaşatılmıştır.  Kırşehir 
sohbet  geleneklerini  incelediğimizde  değişik  ortamlarda,  farklı  biçimlerde 
yaşandığı  tespit  edilmiştir.  Çağın  gerekleri  ve  ihtiyaçları  doğrultusunda  bu 
toplantılardan  köy  odaları  ve  kent  konaklarındaki  toplantılar  tarihe  karışmış, 
helebiş  ve  ferfene,  kayın  gitme  eğlenceleri  eski  önemini  kaybetmiştir.  Bu 
bildiride Kırşehir’de artık kaybolmaya yüz tutan helebiş ve ferfene eğlencelerini 
yaşayan  son  kuşak  olmamız  hasebiyle,  görüp  yaşadıklarımızı  sözün  uçup 
gitmesinden kurtarıp yazının kalıcılığına emanet etmeyi amaçladık. 
 
Giriş: Çalışma İle İlgili Genel Bilgiler    
Konu   
Kırşehir’de  Ahilikten  kaynaklanan  sohbet  toplantıları  ve 
gelenekleri bildirimizin konusunu oluşturmaktadır.    
Amaç   
Yaptığımız  çalışmada,  Kırşehir  merkezde  sözlü  kültür  ortamında 
yok  olmakla  karşı  karşıya  kalan  sohbet  toplantıları  hakkında  bilgi 
verilerek, bu toplantıların kaynağının Türklerin önemli bir kurumu olan 
Ahilik  teşkilatına  ve  eski  Türklerdeki  toy  ve  şenliklere  kadar  uzandığı 
fikrini ortaya koyma çabasıdır.  
Kapsam ve Sınırlar   
Araştırmamız  kapsam  ve  sınırı,  Kırşehir  merkezde  bulunan 
yerleşim  alanlarıyla  sınırlıdır.  Bunlar,  Kırşehir  merkeze  bağlı  Dedeli, 
Değirmenkaşı,  Saraycık,  Ecikağıl,  Karaboğaz,  Kuruağıl  köyleri  ve 
Ulupınar  kasabasındaki  Dinekbağı,  Kındam,  İkizarası  ve  Obruk 
kayalıklarında yapılmış etkinlikledir.  
 
 
                                                           

 Okt., Ahi Evran Üniversitesi, Türk Dili Bölümü. 

228
 
 
Yöntem ve Teknikler      
Çalışmamızın  teorik  kısmı  oluşturulurken  alan  ve  konuyla  ilgili 
daha  önce  yapılmış  çalışmalar,  yazılı  kaynaklar  taranmıştır. 
Çalışmamızda  amaçlanan  hedefe  ulaşmak  için  alan  araştırmasında 
gözlem,  görüşme,  kılavuz  kişilerden  ve  kaynak  kişilerden  yararlanma 
yöntem ve teknikleri kullanılmıştır. Önceden hazırlanan sorular sohbet 
havası  içinde  kaynak  kişilere  yöneltilmiştir.  Kaynak  kişi  seçiminde 
birkaç  kuşak  öncesi  sözlü  kültürü  bilecek  kişilerin  seçimine  dikkat 
edilmiştir.  Kırşehir  yöresinde  Ahi  Baba  olarak  bilinen  Esnaf  ve 
Sanatkârlar  Odası  başkanı  Mustafa  Karagüllü  başta  olmak  üzere,  7 
kaynak şahsın bilgilerinden yararlanılmıştır. 
 
Dayanışma Olgusu ve Türk Kültüründe Dayanışma 
İnsanoğlu  var  olduğu  günden  bu  zamana  kadar  tek  başına 
yaşamamış,  toplum  içinde  ve  toplumun  bir  üyesi,  bir  bireyi  olarak 
varlığını  sürdürmüştür.  Bu  bağlamda,  bir  grubun  üyesi  olan  birey 
kültürü  oluşturmuş,  kendine  toplum  içinde  bir  yer  edinmiş,  bir  yaşam 
biçimi belirlemiş ya da kendine uygun gördüğü yaşam biçimini kendine 
uyarlayarak  grubu  olduğu  toplulukta  belli  sorumluluklar  ve  işlevler 
üstlenmiştir.  Dayanışma  olarak  tanımlanabilecek  bu  olgu,  bir  grup 
içinde  yer  alan  bireylerin  aralarında  veya  grupların  birbirleriyle  olan 
ilişkilerinde  karşılıklı  yardımlaşma,  iş  birliği,  ortak  tavır  ve  toplu 
hareket  etmeye  bağlı  olarak  gelişen  bağlılık  duygusudur  (Acar,  1992: 
81).  Durkheim’e  göre  toplumlarda  iş  bölümünden  önce  bir  mekanik 
dayanışma  vardır,  iş  bölümü  geliştikçe  bu,  örgensel  dayanışmaya 
(organik dayanışma) dönüşmüştür. Birinci tip dayanışma farklılaşmamış 
toplumlardaki  dayanışmadır,  ikinci  tip  dayanışmaysa  farklılaşmış 
toplumlarda  farklı  örgenlerin  bir  işbölümü  içinde  birbirlerini 
tamamlamalarından doğan dayanışmadır. Mekanik dayanışma genellikle 
bölünmüş  opak  toplumlarda,  organik  dayanışma  ise  ahlaki  yönü  güçlü 
olan  ve  mesleki  karşılıklı  bağımlılığın  söz  konusu  olduğu  toplumlarda 
kendini  göstermektedir  (Marshall,  1999:  741).  Durkheim’e  göre, 
mekanik  dayanışma  gelişmemiş  toplumlarda  görülürken,  organik 
dayanışma ise gelişmiş toplumlarda görülür (Bilgiseven, 1980: 33). 
Türk  kültüründe  gerek  kültürün  oluşturulmasında  gerek 
kendisinden sonra gelen kuşaklara bu kültürün aktarılmasında organik 
dayanışmanın  önemli  bir  rolü  bulunmaktadır.  Türklerin  en  önemli 
özelliklerinden  olan  misafirperverlik,  düşünce  sistemi  içerisinde  bir 
yaşam  tarzı  haline  gelmiş,  yardımda  bulunma  davranışını  da  ortaya 

229
 
 
çıkarmıştır.  Misafirler  için  misafir  odaları,  konaklar  yaptırılmıştır. 
Konuk odası ve misafirhane için söylenmiş olan en eski Türk sözcüğü ise 
“sevap  ve  hayır”  anlamlarına  gelen  “muyanlık”  olarak  adlandırılmıştır 
(Hançerlioğlu,  1993:  83).  Gerek  geçmişte  gerekse  günümüzde  Türk 
toplumunun  başta  gelen  özelliklerinden  biri  de,  hemen  her  fırsattan 
faydalanarak  önemli  tanımlanabilecek  yardımlaşma  ve  sosyal 
dayanışma  örnekleri  ortaya  koymuş  olmasıdır.  Bu  örneklerin  en 
güzellerini,  başta  yağmalı  toylar,  akrabalar  arası  ziyafetler  ve  misafir 
ağırlama gibi vesilelerle ortaya koydukları adet ve geleneklerde bulmak 
mümkündür  (Genç,  1982:  175).  Ayrıca  yağmalı  toylar  ve  ziyafetler 
tertiplemek  yalnız  hükümdarlara  mahsus  bir  özellik  olarak 
görülmemektedir.  Devlet  idaresinin  çeşitli  kademelerinde  vazife  alan 
idarecilerin  de  diğer  varlıklı  kimseler  de,  zaman  zaman  gerek  kendi 
mesai  arkadaşları  ile  maiyetlerinde  bulunanlara  gerekse  dostlarına, 
halka ve bilhassa fakir fukaraya ziyafetler düzenlediği bilinmektedir. 
 
Ahilik ve Dayanışma Kavramı 
Sosyal  yardımlaşma  ve  dayanışma  anlayışı,  İslâmiyet’in 
kabulünden  sonra  güçlenerek  devam  etmiştir.  Çünkü  İslâm,  sosyal 
adaletin  tahakkuku  için  birçok  prensipler  koymuş,  “insanların  en 
hayırlısı,  insanlara  en  çok  faydalı  olanlardır”  anlayışıyla,  sosyal 
yardımlaşmaya  ibadet  ruhu  kazandırmıştır  (Eroğlu  ve  Köktan,  2015). 
Türklerin Anadolu’ya gelişi ve yerleşimi ile canlanan sanat ve ticaret, bu 
coğrafyada  yaşayanların  kendi  esnaf  ve  sanat  kuruluşlarına  çekidüzen 
vererek  rekabete  yönelmelerine  sebep  olmuştur.  Oluşan  bu  rekabet 
ortamı zaten var olan dayanışmayı, dostluğu, birbirleri ile kenetlenerek 
örgütlenme  çalışmalarını  hızlandırmış  ve  bu  teşkilat  13.  yy’da  “Ahî 
Evran” tarafından yapılandırılmıştır. Ahîlik, İslam inancı ile Türk örf ve 
âdetlerini  pekiştiren  bir  sistemdir.  Ahîlik  birliği,  köylere  kadar  yayılan 
örgütleriyle,  millî  birliği  ve  bütünlüğü,  sosyal  dayanışma  ve  yardımı 
temel  ilke  olarak  benimseyen,  dostluk  ve  kardeşlik  havası  içinde, 
toplumsal  ahlâk  kurallarına  sıkı  sıkıya  bağlı,  millî  bir  toplum  kurmayı 
amaçlayan, yurt ekonomisinde temel ihtiyaç maddelerini en kaliteli, en 
ucuz  biçimde  üretmeyi  öngören  millî  bir  örgüt  biçimidir  (Genç,  1998: 
43). 
Türk  düşünce  sistemi  içerisinde  var  olan  Ahîlik  düşüncesi 
toplumun  her  kademesinde  birtakım  uygulama,  tören  ve  inanışlarla 
kendini göstermektedir. 13. yüzyılda Anadolu’ya göçebe Türkmenlerden 
başka doğudaki büyük şehirlerde yaşayan halk da göç etmiştir. Yeniden 

230
 
 
iş  kurmak  için  dayanışma  ve  örgütlenmek  zorunda  olan  esnaf  ve 
sanatkârlar  yerleştikleri  şehirlerde  mesleklerine  göre  bir  araya 
toplanmıştır. Atölyelerinde işi biten genç çırakların meslek eğitiminden 
sonra moral eğitimini sürdürmek için tarikat zaviyeleri modeline uygun 
olarak  ahi  zaviyeleri  kurulmuştur.  Aynı  zamanda  bir  nevi  misafirhane 
olan bu zaviyeler ahilerin öğretmen, müderris, kadı, hatip, vaiz ve emir 
gibi şehrin ileri gelen kişileri ile beraber oldukları ve gençlerin onlardan 
yararlandıkları toplantı yerleri idi. Anadolu’da ahi zaviyeleri 13. yüzyılın 
ikinci yarısından sonra yaygınlaşmıştır (Doğru, 1991: 221). 
 Ahîliğin  13.  yy’da  Anadolu’da  meslekler  arasında  görülmesi,  bu 
düşünce  sisteminin  sadece  esnaflara  ait  olduğu  düşüncesini 
doğurmuştur.  Zaman  içinde  ahî  olgusunun  sadece  esnaflar  arasında 
değil  toplumun  tüm  unsurları  arasında  yer  aldığı  görülmektedir.  
“Ahîlerin meydana getirdikleri birlikler; sanatkârlardan meydana gelen 
kavlî,  askerlerden  meydana  gelen  seyfî  ve  bunların  dışında  kalan 
halktan  meydana  gelen  şurbî  olmak  üzere  üç  grupta  tasnif  edilmiştir”  
(Anadol, 1991: 74). 
14. yüzyılın ortalarında Sultan Orhan Gazi zamanında Ortadoğu’yu 
dolaşan Kuzey Afrikalı gezgin İbn-i Battuta, Ahilerin Anadolu Türkmen 
beldelerinin  hepsinde,  her  şehir  ve  köyde  bulunduklarını,  yabancıları 
misafir  ettiklerini,  ihtiyaçlarını  giderdiklerini,  zorbaları  ve  şerirleri 
engellediklerini  ve  Ahilerin  yolcuları  misafir  etmeye  olan 
düşkünlüklerini  canlı  örneklerle  anlatmaktadır  (Bayram,  2001:  94). 
Fuad  Köprülü  ve  Abdülbaki  Gölpınarlı  gibi  araştırmacılar,  ahiliği 
fütüvvetin  Anadolu’da  aldığı  biçim  ve  değişik  bir  yapılanması  olarak 
yorumlamışlardır  (Çakmak,  2014).  Anadolu’da  Ahilik  geleneğinin  de 
fütüvvet geleneğinden doğduğu yaygın bir görüştür. Kayaoğlu, fütüvvet 
teşkilatını  benimseyen  Ahiliğin,  Anadolu’ya  gelen  göçler  sonucunda 
geliştiğini belirtir. Fütüvvet teşkilatı kalktıktan sonra Anadolu’da Ahilik 
varlığını  uzun  süre  devam  ettirmiştir.  Ahilerin  belirli  günlerde 
toplanarak sohbet geceleri düzenledikleri bilinmektedir. 
Ahi zaviyeleri, gelip giden konukların ağırlandığı, büyük şölenlerin 
düzenlendiği, eğlence törenlerinin yapıldığı yerler olarak özellikle halk 
açısından birer ahlaki eğitim merkezi fonksiyonu olarak da görülmüştür. 
Birlik üyelerinin tüm yaşantısını belirleyen bu ahlaki ilkeler, belli bir iş 
ve  sanata  bağlılığı  da  kuvvetlendirmiştir.  Bu  ahlakın  yöneldiği  temel 
erdem  “dayanışma”  olarak  karşımıza  çıkmıştır.  Ahilikte,  “yaren 
sohbetleri,  ziyafet  toplantıları,  üç  günler  toplantısı,  mevlit,  çıraklık, 
kalfalık  ve  ustalık  törenleri”  gibi  yarı  resmi  eğlenceler 
gerçekleştirilmiştir.  Birliğin,  beraberliğin  ve  paylaşmanın  sembolü 

231
 
 
olarak senede bir defa Ahi birlikleri şehrin dışındaki mesire yerlerinden 
birinde  ziyafet  toplantısı  düzenlemişlerdir.  Bu  toplantılarda,  akşama 
kadar  gezilip,  eğlenilip,    öğle  ve  akşam  yemekleri  topluca  yenilmiştir. 
Yaz aylarında yapılan bu toplantıyı her esnaf değişik günlerde yapmıştır 
(Ekinci, 1989: 89). 
Kasabalarda  ve  köylerde,  her  yaş  grubundan  kişilerin 
muntazaman  devam  ettikleri  ve  Ahi  zaviyelerinin,  konuk  ağırlamaktan 
başka gençleri eğitime görevlerini de üzerine almış küçük örnekleri olan 
“Yaran  Odaları”  vardır.  Bu  yaran  odaları,  eğlendirici,  dinlendirici  ve 
eğitici  fonksiyonları  yanında,  bölgesel  sorunların  çözümlendiği,  ortak 
çarelerin  bulunduğu  bir mekân  görevi  de ifa  ediyordu.  Yaran  birlikleri 
düğün yapanlara yardım eder, bütün hizmetlerini görürdü. Yine yaranın 
ve  kimsesizlerin  her  işlerinde  yardıma  koşulurdu.  Yaranlar  harman 
sonu  yıllık  eğlenceler  tertip  ederler,  “üç  günler”  geleneğine  uygun 
eğlenceler düzenlerlerdi (Çağatay, 1997: 159). Yardımlaşma, dayanışma 
ve  kültürel  değerlerini  yaşatıp  gelecek  nesillere  aktarma  amacıyla 
ortaya  çıkan  bu  toplantıları,  Osmanlı  Ahilik  teşkilatının  devamı  ve 
kalıntısı olarak görmek mümkündür. 
 
Eğlence Olgusu 
Çalışmamızda,  Anadolu’nun  çeşitli  yörelerinde,  değişik  ad  ve 
usullerle devam etmekte olan toplantı geleneğinin kökenine ve değişim 
evrelerine  değinilerek,  tarihi  süreç  içerisinde  Ahilik  kurumunun 
merkezi  konumunda  kabul  edilebilecek  Kırşehir  yöresinde  süregelen 
uygulamalar hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır. 
Geçmişten  günümüze  kadar  hem  geleneksel  sözlü  kültürün 
taşıyıcısı  hem  de  bir  eğlence  biçimi  olarak  gelen  sohbet  toplantıları, 
özellikle  uzun  kış  gecelerinde  insanların  bir  araya  gelerek  hoşça  vakit 
geçirmesi  amacıyla  toplumsal  dayanışmayı  sağlayan  sosyal  bir 
organizasyon  olarak  devam  etmiştir.  Zamanın  getirilerine  bağlı  olarak 
küresel-popüler kültürün etkisi altında kalıp icra zeminini kaybetmeye 
başlayan  “sohbet  toplantıları”,  2010  yılında  İnsanlığın  Somut  Olmayan 
Kültürel  Mirasının  Temsili  Listesi’ne  girmiştir.  Türkiye’nin  farklı 
bölgelerinde Barana, Kürsübaşı, Yârân, Erfene, Ferfene, Oturak Âlemleri, 
Sıra Yârenleri, Oda Sohbetleri, Sıra Gecesi, Gezek, Sıra Gezmesi, Velime 
Geceleri  (Eyvan  Geceleri),  Ateş  Gezmesi  (Birikme  Geceleri),  Cümbüş, 
Oturmah  gibi  çeşitli  isimlerle,  Türkiye  dışında  da  Coro  Bozo,  Geşdek, 
Meşrep,  Konuşma  ve  Muhabbet  gibi  farklı  adlarla  sohbet  toplantıları 
bilinmektedir.  Bölgelerin  sahip  oldukları  sosyo-kültürel  yapılara  bağlı 

232
 
 
olarak  bu  toplantıların  icra  şekilleri  ve  mekânları,  eğlence  unsurları, 
kuralları gibi uygulamalar birtakım değişikliklere uğrayarak günümüze 
kadar gelmiştir (Atlı, 2015: 40). 
“Cumhuriyet  Dönemi  Türk  Eğlence  Kültürü”  adlı  kitabında  Nebi 
Özdemir,  Türkiye’de  var  olan  eğlenceleri  tasnif  hâlinde  sıralamıştır. 
Özdemir,  Cumhuriyet  dönemindeki  Anadolu  Türk  eğlencelerini  esas 
almıştır. Özdemir’in tasnifi şöyledir:   
A. Ritüel Kökenli Eğlenceler 
B. Dini Günler ve Bayramlarla İlgili Eğlenceler   
C. Geçiş Dönemleriyle İlgili Eğlenceler  
D. Mevsimlik Toplantı ve Eğlenceler  
   a. Kış Toplantı ve Eğlenceleri 
   b. Diğer Mevsimlerdeki Gezinti, Toplantı ve Eğlenceler  
E. Yöresel Şenlik, Festival ve Panayırlar  
F. Resmi Günler ve Bayramlarla İlgili Eğlenceler  
G. Kent Yaşamı Kökenli Eğlenceler  
H. Diğer Eğlenceler (Özdemir, 2005)   
Nebi  Özdemir,  bu  sınıflandırmanın  D/b  maddesinin  Helebiş, 
Ferfene gibi bazı ritüel kökenli eğlencelere benzediğini söyler. İki grup 
arasındaki  farkı,  birinci  gruptakilerin  belli  bir  zamanda  gerçekleştiğini 
ve bazı ritüel pratiklere sahip olmalarıyla açıklar. 
 
Kırşehir’de  Eğlence  Geleneği  ve  Ahilikten  Kaynaklanan 
Sohbet Toplantıları 
Ahilik  13.  yüzyıldan  beri  Türk  toplumuna  şekil  ve  yön  veren 
sosyo-ekonomik bir kurumdur. Bu kurum, Anadolu Selçuklu Devleti’nin 
Anadolu’yu  vatanlaştırmasında  ve  Osmanlı  Devleti’nin  kuruluşundan 
imparatorluk haline gelişine kadarki dönemde sosyal, siyasal, ekonomik, 
askerî,  ahlakî  ve  eğitsel  bakımlardan  etkili  olmuştur.  Ahilik,  Osmanlı 
Devleti’nin  imparatorluk  haline  gelişiyle,  siyasal  ve  askerî  etkinliğini 
yitirmiş,  bütün  kurumlarda  yaşanan  değişiklik,  Lonca  sistemini  gerekli 
kılmıştır.  Gayri-müslimlerin  ekonomiye  katılması,  ucuz  sanayi 
mallarının  piyasaya  girmesi,  el  emeğine  dayalı  esnafın  geri  plana 
düşmesi sistemi zedelemiş ve sistemin fiili olarak sona ermesine neden 

233
 
 
olmuştur.  Ahilik sistemi, sadece kurallar bütünü değil aynı zamanda bir 
yaşam  biçimidir.  Sistemin  fiili  olarak  son  bulması  bu  yaşam  biçiminin 
tamamen  yok  oluşu  anlamına  gelmez.  Ahilik  sistemi  günümüzde  halen 
önemli  izleri  ile  kendisini  göstermektedir.  Bunlardan  biri  de 
yurdumuzun  çeşitli  yörelerinde  yâren,  gezek,  sıra  gecesi,  helva  gecesi, 
ferfene gibi adlarla anılan sohbet toplantıları geleneğidir. 
Bunun  en  canlı  örneği  Çankırı  ve  Simav  yâren  eğlenceleridir. 
Ahiliğin merkezi konumundaki Kırşehir’de de yemekli sohbet ve eğlence 
toplantıları  geleneği  yüzyıllardan  beri  çeşitli  biçimlerde  yaşamış  ve 
yaşatılmıştır.  Kırşehir  sohbet  geleneklerini  incelediğimizde  değişik 
ortamlarda,  farklı  biçimlerde  yaşandığını  tespit  ediyoruz:  1.  Köylerde 
köy  odalarında,  kentlerde  hanedan  konaklarında  yapılan  sohbet 
toplantıları,  2.  Helebiş  ve  ferfene,  3.  Kayın  gitme  4.  Kırşehir  Ahiler 
Meclisi  toplantıları.  Çağın  gerekleri  ve  ihtiyaçları  doğrultusunda  bu 
toplantılardan  köy  odaları  ve  kent  konaklarındaki  toplantılar  tarihe 
karışmış,  helebiş  ve  ferfene,  kayın  gitme  eğlenceleri  eski  önemini 
kaybetmiştir.  Günümüzde  bütün  canlılığıyla  devam  eden  son  Ahilik 
kaynaklı  sohbet  geleneği,  Kırşehir  aydınları  tarafından  devam  ettirilen 
“Ahiler  Meclisi”dir.  Bu  tebliğimizde  Kırşehir’de  artık  kaybolmaya  yüz 
tutan  helebiş,  ferfene  eğlencelerini  yaşayan  son  kuşak  olmamız 
hasebiyle  görüp  yaşadıklarımızı  sözün  uçup  gitmesinden  kurtarıp 
yazının kalıcılığına emanet etmeyi amaçladık. 
Kırşehir,  12-13.  yy’dan  itibaren  Türk  kültürünün,  maddî  ve 
manevî  unsurlarının  korunup  günümüze  kadar  taşındığı  bir  Türkmen 
yurdudur.  Zengin  kültürel  dokusu,  birçok  ananenin  kuşaklar  arasında 
köprü görevi üstlenerek, canlılığını devam ettirmesine vesile olmuştur. 
Kırşehir  ve  yöresinde  sofra  adabına  önem  verilmesinde,  Türk  meslek 
kuruluşu  olan  Ahiliğin  büyük  etkisi  olduğunu  söylemek  mümkündür. 
Ahi  Evran’ın  Kırşehirli  olması,  Ahilik  kurumunun  Kırşehir  merkez 
alınarak  yayıldığının  bir  göstergesidir.  Birçok  araştırmacının,  sohbet 
geleneğinin kökenini açıklarken gönderme yaptıkları Ahilik geleneği de 
ele  alınması  gereken  önemli  bir  konudur.  Ahilikle  ilgili  ilk  bilgileri 
aldığımız  Faslı  seyyah  İbn-i  Battuta’nın  13.  yy’da  Anadolu’ya  yapmış 
olduğu  gezi  sırasında  kaleme  aldığı  notlardan  Ahi  zaviyelerinde 
akşamları  toplanarak  yenilip,  içildiğini  ve  müzik  eşliğinde  raks  etmek 
suretiyle de eğlenildiğini belirtmektedir (Güllülü, 2000: 336). 
Anadolu Ahilerinin piri Ahi Evran (Mahmud Nureddin Nimetullah) 
Horasan’da  doğmuştur.  İlk  ciddi  teşkilatlanmayı  Kayseri’de  yapmıştır. 
Moğollar  Kayseri’yi  zapt  edip  büyük  bir  katliam  gerçekleştirmişler, 
bunun  üzerine  Ahi  Evran  direniş  hattını  Kırşehir’e  çekmiştir.  1262 

234
 
 
yılında Kırşehir’de büyük bir Moğol istilası ve katliamı vuku bulur ve Ahi 
Evran  burada  şehit  olur.  Bunun  üzerine  Ahi  Evran  şeyhleri  Ankara  ve 
Çankırı’ya  çekilip  dağılırlar.  Moğol  istilasının  etkileri  Kırşehir’de  fazla 
hissedilmediği  için  Ahilik  çevresinde  oluşan  kültürel  değerler 
Kırşehir’de  yaşamaya,  hayat  bulmaya  devam  etmiştir.  Ahi  Teşkilatı’nın 
yapmış olduğu bu eğlenceler vasıtasıyla, eski Türk yaşantısındaki toy ve 
şölen gibi toplantıların taşıyıcısı durumunda olduğu söylenebilirse de bu 
toplantıların  kökeninin  Ahiliğin  de  ötesindeki  bir  geçmişte  aranması 
mümkündür. 
Ahilerin ahlak ve terbiye eğitim kitabı olarak gördükleri fütüvvet-
namelerde  yeme,  içme  ve  sofra  adabına  ait  yirmi  kuralın  olduğu 
görülmektedir.  Yemekten  önce  elleri  yıkamak,  yemek  yenilen  mekâna 
ayakkabı  ile  girmemek,  yemeğin  dürüstlük  ile  kazanıldığından  emin 
olmak,  yemeğe  büyüklerden  önce  başlamamak  ve  yemeğe  tabağın 
kenarından  başlamak,  yemek  yerken  konuşmamak,  ağzından  tükürük 
saçmamak,  kaşınmamak,  yemek  yerken  öksürük  tutması  halinde  ağzı 
elle  değil,  mendille  kapatmak,  yemekte  etin  kemiklerini  sofradakilere 
göstermeden tabağın arkasına saklamak vb. (Demir, 2000: 335). 
Türk  kültüründe  önemli  bir  yeri  olan  sofra  kültürü  ve  sohbet 
geleneğinin  ilk  uygulamaları  Uygur  Türklerindeki  “nevruz”  ve  “yengi 
kün”  kutlamalarına  kadar  uzanır.  Türk  misafirperverliğinin  en  ilginç 
örneklerine  Ahiler  diyarı  olarak  kabul  edilebilecek  Kırşehir  ilinin  çoğu 
kasaba  ve  köylerinde  rastlamak  mümkündür.  Bugün  birçok  Anadolu 
şehrinde  olduğu  gibi  Kırşehir’de  de  yakın  zamana  kadar  sohbet 
geleneğinin  yaşadığı  görülmektedir.  Saya  gezmesi,  yağmur  duası, 
hıdrellez  kutlamaları,  helebişçiler  toplantısı,  ferfene  veya  hervane 
sohbeti bunlar arasındadır (Günşen, 2011). 
Anadolu’da gerçekleşen toplantıların tarihsel boyutunun derinliği,  
Türklerin sofra ve yemek kültürü açısından ne kadar zengin olduğunun 
gösterilmesi  açısından  oldukça  önemlidir.  Oğuz  boylarının  kurban 
ziyafeti  olan  şölenin,  başka  kavimlerin  kurban  ayinlerinde 
rastlanılamayacak  özellikler  gösterdiğini,  kurban  etlerinin  parçalarının 
belirli bir sıra ve usul çerçevesinde dağıtılması şeklinde özetlenebilecek 
uygulamanın,  diğer  kavimlerin  ayinleriyle  arasındaki  ayırt  edici 
farklılıklardan  biri  olduğu,  kaynaklarda  belirtilmiştir  (Köprülü,  1999: 
72).  Kaşgarlı  Mahmud’un  Divanu  Lügat-it  Türk  adlı  eserinde  de  eski 
Türklerin yaşantısı ile ilgili bilgiler bulmak mümkündür. 11. yüzyıl Türk 
yaşamı  ile  ilgili  bilgiler  edinebildiğimiz  eserde,  daha  sonra  Safevi 
Devleti’nde  de  görülebilecek  olan,  sıra  ile  yapılan  şölenlerin  “suğdıç” 
adıyla  anıldığından  bahsedilmektedir.  Yine  aynı  eserde  daha  farklı 

235
 
 
tarzda  gerçekleştirilen  gece  toplantılara  da  “süçrük”  denildiği  ve 
Kaşgarlı  Mahmud’un,  “Ol  manga  söz  tabuzdı”  şeklindeki  sözlerinin  “o 
bana  bilmece  söyledi”  anlamına  gelmesinden  dolayı,  bahsi  geçen 
eğlencelerin  içerisinde,  bilmecelerin  sorulmuş  olduğunu  da  düşünmek 
mümkündür  (Genç,  1977:  242).  Gökalp,  bununla  birlikte  eserinde  eski 
Türklerin  görkemli  ve  oldukça  israflı  şöleninin,  toy  adıyla  anıldığını 
Dede  Korkut  anlatmalarından  yola  çıkarak  belirtmiş  ve  Dede  Korkut 
metninden  konu  ile  ilgili  küçük  bir  paragraf  vermiştir:  “Dirse  Han 
hatununun  sözüyle  ulu  toy  eyledi,  hacet  diledi.  Attan  aygır,  deveden 
buğra,  koyundan  koç  kırdırdı.  İç-Oğuz,  Dış-Oğuz  beylerinin  üstüne 
yığınak etti; aç görse doyurdu, çıplak görse donattı, borçluyu borcundan 
kurtardı, tepe gibi et yığdı; göl gibi kımız sağdı” (Gökalp, 1991: 155). 
Eski  Türk  kültüründeki  toplantılar  ile  günümüzdeki  sohbet 
toplantıları  arasında  eğlence  unsurlarının  ortak  olduğunu  söylemek 
mümkündür.  Türk  kültürü  içinde  birçok  eğlence  açık  ve  gizli  olmak 
üzere  iki  fonksiyona  sahiptir  (Özdemir,  2007:  309).  Eğlendirmek  halk 
eğlencelerinin sadece açık ve temel işlevidir. İşlevi oluşturan çok çeşitli 
sayıda  bağlam  vardır.  Her  bir  bağlam  onun  işlevini  diğer  bir  ifade  ile 
kullanım  amacını  etkiler  (Çobanoğlu,  1999:  225-226).  Bu  nedenle 
Kırşehir  yöresinde  geleneğe  bağlı  iki  toplantı  ile  eski  Türk  kültürü 
içerisindeki  toplantıların  eğlence  unsurunu  kıyaslamak  veya 
bağlamlarını inceleyerek bakmak gerekmektedir. 
 
Download 0.85 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   32




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling