Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler
Konya Oturaklarıyla İlgili Bir Kavram Olarak Baranalar
Download 0.85 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Sosyal Yaşamda Fonksiyonel Bir Birlik Olarak Baranalar
Konya Oturaklarıyla İlgili Bir Kavram Olarak Baranalar Konya oturaklarıyla kimi zaman ilgili kimi zaman da farklı bir şey olarak karşımıza çıkan bir de “barana” kavramı mevcuttur. Barananın ne olduğu konusunda kaynaklarda çeşitli görüşler mevcuttur. Bu çalışmamız sırasında barananın birbirinden farklı üç anlamda kullanıldığını tespit ettik: a. Oturakla eş anlamlı olarak, müzikli toplantının adı, b. Oturaklarda görev alan saz takımının adı, c. Dayanışma ve yardımlaşma içinde olan bir arkadaşlar topluluğu. İlk anlamıyla ele aldığımızda barana bazı kaynaklarda oturak eğlenceleriyle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır: 14 “Bu oda oturmalarında herkesin bir görevi vardır. Öyle bir özelliği olmayan kimse yoktur denilebilir. Hemen hepsi de ya bir müzik aleti kullanır veyahut da güzel sesiyle meclise renk ve zevk katardı. Bazıları hizmet eder, bazıları oyun çıkarır, herkesi eğlendirerek neşeye boğardı.... Barananın eğlencelerinde oyuncu kadınlar da bulunabilirdi. Bunlar eğlencede görev aldıkları gibi ikramların servisini de yaparlardı” (Özönder, 1998: 336-337). Burada anlatıldığı şekliyle barana tamamıyla oturak toplantıları şeklinde olmaktadır. Barana özellikle uzun kış gecelerinde evlerde yapılan kendi halinde bir halk eğlencesi gibi görünse de oyuncu kadınların varlığı aradaki büyük benzerliğe işaret etmektedir. Oturakların Konya’da yasaklanmasından sonra içki ve oyuncu kadınların bulunmadığı, müzikli toplantıların yapılmaya devam ettiği bilinmektedir. Bu durum Konya’da oturaklarla eş anlamlı olarak barana sözcüğünün de kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca “Konya oturakları”nın ilk dönemlerindeki özelliğini kaybederek “oturak âlemleri”ne dönüşmesi sürecinin ardından bu kötü şöhreti hatırlatmamak üzere aynı toplantılara “barana” adının verilmesi de söz konusudur. Bu konuyla ilgili olarak kaynak kişi ifadesi şöyledir: “Aslında Konya’da barana denilmez, Konya gecelerinin genel adı oturaktır. “Oturak alemi” olarak bilinir ama aslında alem değildir; sadece oturaktır. Bu âlem sonradan yakıştırılmıştır. Barana daha çok oturakların zamanla dejenerasyona uğraması sonucu meydana gelen kötü şöhreti hatırlatmamak için denilmeye başlanmıştır veya bir arkadaş topluluğuna barana, ama müzikli bir toplantı asla barana değildir, oturaktır. Ancak günümüzdeki değişmeleri göz önüne alırsanız, oturak kelimesinin şehirden biraz dışlandığını görürüz. Yani artık oturak dediğiniz zaman insanlar o kötü şöhret var ya, kötü bakıyorlar. Ama aslında hiç hak etmediğimiz bir kötü şöhret. Onu dışlamak için “barana” kelimesi kullanılır olmuştur. Ama aslolan oturaktır. Yurdumuzun birçok yöresinde işte Urfa’da sıra geceleri, Trabzon’da zevk, âlem isimleriyle geçiyor, Orta Anadolu’da barana deniyor gene, Konya’da bu eğlenceler “oturak” ismini almıştır. Bunları bir bütün olarak düşünürseniz birbirinden çok farklı şeyler değiller. Ama bazı törelerle birbirinden ayrılıyor. Konya’daki asıl özellik oyuncu kadınların olmasıdır, içkinin olmasıdır”. “Belli bir kültür seviyesi tabii ki var o oturaklarda, şehir muhitinde olan oturaklarda birbirine yakın olan insanların bir grupları var; belki işte bu gruplara barana diyebiliriz. Sizin barananızda kim var, işte şu var, ama yaptıkları şey oturaktır. Yani baranayı burada kullanırlarsa bir 15 arkadaş topluluğu şeklinde algılamak gerekiyor. Onun dışında Konya’da barana diye bir şey yok, oturak vardır.” Bu ifadelerden de “barana”nın iki farklı anlamı ortaya çıkmaktadır; oturakların genel olarak barana olarak adlandırılması ve oturaklarda sürekli birlikte yer alan arkadaşlar topluluğu. Daha önceleri oturaklardaki arkadaş topluluğuna barana denilse de zaman içinde barana o müzik ve eğlencenin iç içe olduğu eğlence ortamlarından soyutlanarak, birbirleriyle belli zamanlarda görüşerek arkadaşlıklarını sürdüren bir grubu ifade etmeye başlamıştır. Barananın ikinci anlamına baktığımızda, oturaklarda müzikal anlamda görevleri olan, enstrüman çalan kişilere toplu olarak bu adın verildiğini görüyoruz. Bazı kaynaklarda barananın bu anlamda kullanılmıştır. “Barana denince Konya’da musiki takımı anlaşılır. Baranada divan saz, cura, ud, kanun, tef, tahta kaşık çalan sanatçılarla türkü söyleyen solistler bulunur. Önceleri Konya türküleri sadece divan saz, cura ve tefle icra edilirken XX. yüzyıl başlarında ud, kanun, cümbüş de katılmıştır. Darbukaya baranada yer verilmez. Bugün Konya merkezinde 11 barana bulunduğu belirlenmiştir” (Halıcı, 1985: 44-45). Barananın bu anlamda kullanıldığı başka bir kaynakta ise; “Halen gizli ve seyrek olarak Konya’nın bazı köylerinde oturak alemi düzenlendiği bilinmektedir. Konya merkezinde ise, oturak âlemlerinin müzik takımı olan baranalar sık sık bir araya gelmekte; Konya türkülerini, oyun havalarını çalıp söylemekte, kendi deyişleriyle muhabbet yapmaktadırlar. Böylece oturağın müziğiyle yetinilmekte; oyun ve içkiye yer verilmemektedir” (Tan, 1987: 83). Önceleri oturakların bir parçası olan baranalar, zamanla daha farklı anlamlara sahip olarak günümüze kadar gelmiştir. Ancak ağırlıklı olarak oturak sözcüğünün yerine geçtiğini söylemek mümkündür. Sosyal Yaşamda Fonksiyonel Bir Birlik Olarak Baranalar Barananın üçüncü anlamına baktığımızda şu ana kadar anlattıklarımız dışında, aynı zamanda sosyal yapıda yepyeni bir kavram olarak yerini aldığını görmekteyiz. Barana artık günümüz sosyal koşullarının değişimine bağlı olarak eğlence ve boş zaman geçirme imkânlarının daha da artmasıyla müzikal yapısından uzaklaşarak, farklı bir biçim kazanmıştır. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma ruhunun da 16 içinde bulunduğu, uzun yıllara dayalı dostluk ve arkadaşlık ortamı olarak baranalar güncel yaşamda varlığını sürdürmektedir. Baranaların bu yeni görünümü kaynak kişi tarafından şöyle anlatılmaktadır: “Barana bizim Konya’daki tabiriyle farklı meslek gruplarından, farklı tahsil gruplarından, ancak belli kültür grubuyla bir araya gelen, asgari müştereklerde buluşan insanların oluşturduğu topluluk. Ancak bu topluluğun oluşturulması ve devamında insanların mutlaka fedakârlık yapması gerekir. Barananın özünde fedakârlık vardır. Gerektiğinde maddi, gerektiğinde manevi fedakârlık vardır. Barana mensuplarından bir tanesi dara düştüğünde, barananın diğer üyeleri ona yardım etmek zorundadır. Barana mensuplarından bir tanesi oğlunu, kızını evlendireceğinde veya sünnet düğünü yapacağında diğerleri hep birlikte ona destek olmak durumundalar. Manevi fedakârlık, ev taşıyacağında, annesi-babası öldüğünde; maddi masraf konusunda işleri bozuk gittiğinde her şekilde mesaisini bile ayırabilecek kadar desteklemek durumunda. Bu hem eğlenceli hem zahmetli ama sonunda gurur veren haz veren bir topluluk.” Baranalarda bulunan kişiler çocukluktan itibaren arkadaşlık etmiş, okullarda tanışmış ve birlikte olmuş, aynı iş yerlerinde çalışan veya aynı meslek grubundan olan, akraba çevresinden olan kişilerdir. Barana grupları geçmişten itibaren tamamen erkeklerden oluşmaktadır. Kadınlar arasında bu tür arkadaşlık grupları mevcut değildir. Ancak aynı baranada bulunan erkeklerin eşleri, birbirlerine karşı belli bir yakınlık duymaktadır. Geçmişte yörede yaşayan Rumların da baranalara alındığı kaynak kişiler tarafından ifade edilmiştir. Her barananın mutlaka bir başkanı olmakta ve düzeni o sağlamaktadır: “Barana içinde biraz daha sözü dinlenen, aklı başında, kültürlü bir insan barana başkanı olur. Barana başkanı olmak zahmetli bir iştir. Çünkü toplantı günlerini herkese haber verecek, falanca gün toplanıyoruz, falanca gün dağılıyoruz, bugün sıra sende, yemekleri tespit eder, organizasyon işini yapar. Diyelim ki, bir arkadaşımızın maddi olarak sıkıntısı var, barana başkanı o konuyla ilgilenir. Evlenmelerde hediye alınacak, mesela ben baranadan bir arkadaşın kızına talibim oğlum için. Barana başkanına önce konuyu anlatırım, onunla beraber dünür gidilir. Mesela bir arkadaşımızın evine hırsız girdi, ev eşyası lazım. Bir arkadaşımızın evi yandı, arabası kaza yaptı. Ne yapılacaksa barana başkanı tespit eder. Şunu yapalım arkadaşlar der, herkes görüşünü bildirir, kararlaştırılır verilir.” 17 Barana toplantıları, haftada bir kez, daha önce karar verilmiş bir günde, belli bir kişinin evinde yapılır. O gün evinde toplanılacak kişinin herhangi bir mazereti varsa, durumunu barana başkanına iletmek zorundadır. Baranaya mazeretsiz gelmeyen insan barana başkanı tarafından cezalandırılır. Bu da mutlaka tandırda kuzunun yapılmasıdır. Kişinin mazeretinin bulunduğu durumlarda toplantı ertelenir. Bayram günlerine ya da belirli dini günlere rastlayan toplantılar da ertelenebilir. Olağanüstü bir durum olmadığında mutlaka daha önce belirlenen günde toplantı gerçekleştirilir. Barana toplantıları hafta sonları ya da haftanın diğer günlerinde mutlaka akşam saatlerinde yapılır. Bu gruplara toplantı günlerinin isimleri verilir: Salı baranası, Çarşamba baranası gibi... Herhangi bir nedenle barana dışında kalmak söz konusu olamaz. Baranaya mensup biri, tayin veya başka bir nedenle bulunulan yerden ayrılmadığı sürece toplantılara katılmaya devam eder. Barana grubunda kesin bir sınırlama olmaksızın 8-10 kişi bulunabilir. Bu sayı zaman zaman 30-35 kişiye kadar ulaşabilmektedir. Konya’da halen varlığını sürdüren bir baranada 35 kişinin bulunduğu ve bu grubun 25 yıldır devam ettiği bilinmektedir. Aynı zamanda bir kişi eğer isterse birbirini hiç tanımayan insanlardan oluşan farklı baranaların üyesi olabilmektedir. Bu durum kaynak kişi tarafından şöyle ifade edilmektedir: “Benim üç tane farklı baranam var. Bir tanesi delikanlılıktan itibaren beraber büyüdüğüm arkadaşlarım bir tanesi böyle bir grup. Bir tanesi daha sonra benim taşındığım mahallede olan bir grup, orada tanıştık. Bazen tesadüflere bağlı, ama akraba ilişkileri de baranayı oluşturur. Ama özellikle okul ve mahalle ilişkileri bu baranayı geliştirir. Köylerde falan da aynı köyün gençleridir, yaşları aynıdır zaten, o topluluk baranayı oluşturur. Ama bu barananın içinde fevkalade sivri insan varsa o bir şekilde dışlanır. Ama ufak tefek herkeste olabilecek hatalar varsa onlar hoş görülür. Hatta o barananın bir çeşnisidir, olması bile istenir.” Barana üyeleri arasında uzun yıllar boyunca düzenli olarak görüşmenin bir sonucu olsa gerektir, kuvvetli bir bağ oluşmuştur. Gruptaki kişiler zamanla birbirleriyle sırlarını paylaşırlar, ailelerine bile anlatamadıkları şeyleri birbirlerine anlatır hale gelirler. Bazen de periyodik olarak düzenlenen toplantı günlerinde, barana üyelerinden birinin sorunu topluca konuşulur. Hasta olan barana mensubunun hastane ve ev masraflarının karşılanması, borcu olan birinin acil olarak ödenmesi gereken senedi için yapılması gerekenler konuşulan konular arasında yer alabilir. Barana içinde çözümlenen bu gibi sorunlarda 18 büyük bir gizlilik hâkimdir. Sorunun nasıl çözümlendiğini kimse bilemez. Barana grubundaki kişiler arasında zaman içinde bir otokontrol sistemi oluştuğu da bir gerçektir. Grup üyeleri tarafından, grubun yapısına uygun olmayan kişiler dışlandığı gibi, sonradan ortaya çıkan hatalı davranışlarından dolayı da üyeler uyarılır. Grup üyesinin toplum tarafından hoş karşılanmayacak her türlü kötü alışkanlığına ve yanlış tutumuna engel olunur. Barana üyeleri arasında ortaya çıkan dostluklar zaman zaman akrabalıkla da sonuçlanabilmektedir. Hatta bu durum yöre insanı tarafından barananın en iyi yönü olarak ifade edilmektedir. Oğlu evlenme çağına gelmiş olana barana üyesi, bu konuyla ilgili olarak barana başkanının görüşüne başvurmaktadır. Çoğunlukla barana üyesi olan birinin kızı veya oğlu evliliklerde tercih edilmektedir. Böyle bir durum ortaya çıktığında barana toplantısında gençlerin evlilik sorunu konuşulabilir. Eş seçimi yapılmış ve düğün kesinleşmişse maddi açıdan yapılacaklar konuşulur. Yalnız erkeklerin katıldığı bu toplantılarda amaç, birlikte yeme- içme, sohbet etme ve hoşça vakit geçirmedir. Çoğunlukla yemekli olan bu toplantılarda oturakların tersine içki içilmez. Müzik ve oyuncu kadınlar da mevcut değildir. Bu yemekli toplantıda yenilecek şeyler önceden kadınlar tarafından hazırlandıktan sonra tamamen erkekler tarafından servise sunulur. Temelde et yemeklerine dayalı olan Konya mutfak kültürünün bir sonucu olarak da ana mönüde her zaman et yemekleri vardır. Daha önceleri bu toplantılarda daha özel yemekler ve daha detaylı sofralar hazırlanırken, şu anda durum değişmiştir. Barana için hazırlanan bu özel yemeklere “sıra yemekleri” adı verilir. Bununla ilgili kaynak kişi anlatısı şöyledir: “Ekonomik zorluklar bazı şeyleri kısıtladı. Mesela benim ilk baranalarımda barana muhakkak yemek sırası şeklinde olurdu. Sıra kimdeyse o yemek hazırlardı. Hanımlar da o eski yemekleri pek bilmiyor. O yüzden bu yemek geleneği yavaş yavaş terk ediliyor. Baranalarda muhakkak arabaşı yapılırdı, pişmaniye çekilirdi, genevir helvası falan yapılırdı, bunlar bırakıldı. Şimdi yemek oluyor. Mesela benim baranamın bir tanesinde biz dışarıda bir yerde yemek yeriz, sonra bir eve gideriz.” İşin yemek kısmı eski dönemlerdeki kadar önemli olmasa da özellikle akşam saatlerinde toplanıldığından, baranalarda halen yemekler hazırlanmaktadır. Yapılan yemeklerin de tam kıvamında olmasına dikkat edilmektedir. Baranada bulunan kişiler yemekleri 19 beğenmezlerse yemeyebilirler. Bu da toplantının yapıldığı ev sahibi için ceza verilmesi gereken bir durumdur. Bu gibi hallerde cezalı olan kişi bir kuzu alır. Barana toplantılarında mutlaka bulunması gereken yemekler vardır. Bunlar da kaynak kişimiz tarafından şöyle anlatılmaktadır: “Yemekli olan barana toplantılarında Konya’nın yemekleri standart. Yoğurt çorbası, kış mevsimiyse pirinç pilavının üzerine “bütüm et” tabir ederiz, bütüm et ya da “orta” bunun diğer adı. Yaz mevsimiyse patlıcanın üzerine gene et buna da orta deriz. Bunun arkasına su böreği, su böreğinin arkasına da “sac arası” ... Sac arası Konya’ya özgü bir tatlı. Bunun arkasından dolma, yaprak sarması, yaprak sarmasından sütlaç. Toplantılarda hep bu mönü uygulanır, bu Konya’nın meşhur sıra yemeğidir.” Barana yemeklerinin olmazsa olmazı olarak bilinen “bütüm et”in hazırlanması da şöyle anlatılmaktadır: “O bütüm et diye tabir ettiğimiz, kesinlikle kuzu eti olacak. Yarım gövdeye bütüm et denir, hemen hemen 7 kg. et eder. Onun özelliği susuz pişirilmesidir. Bir tencereye konur, içine yarım bardak kadar su ilave edilir, tencerenin ağzı hamurla kapatılır. O et mangal ateşinde dört saatte pişer. O piştikten sonra kemiğin ucundan tutunca silkelediğinizde elinizde kemik kalacak, o et düşecek. O kadar pişmiş olacak”. Geçmişte zengin bir görünüme sahip olan barana sofralarında da son zamanlarda değişmeler olmuştur. Bunda ekonomik nedenlerin payı olduğu kadar, yeni nesilden kadınların bu yemekleri bilmemesi de önemli rol oynamaktadır. Konya’da geçmişten günümüze sosyal yapının farklı tezahürleri olarak kabul edilebilecek olan Konya oturaklarıyla baranalar arasındaki fark kaynak kişi ifadesiyle şöyledir: “Şimdi oturak alemlerinde içki olur, müzik mutlaka olur. Benim baranalarımın hiçbirinde içki yoktur. Barana içindeki grupta içki içen insan olabilir, ama baranada o gün içmez. O gün oraya sohbet etmek için gelinmiştir.” İster oturak ister barana olarak adlandırılsın, bu tür toplantılarda daha önce yaşanan olumsuzlukların tekrar gündeme gelmemesi için genellikle içkinin dışlandığını görüyoruz. Oyuncu kadınların ve içkinin bulunmaması baranaların en temel ayırıcı özellikleridir. İnsanlar arasında belli paylaşım imkanlarını ve sohbet ortamlarını sağlamış olan baranalar, bu şekliyle de uzun zamandan beri 20 devam ederek günümüze kadar ulaşmıştır. Baranaların geldiği en son nokta kaynak kişimiz tarafından şöyle anlatılmaktadır: “Yok çok azaldı. Benim gençliğimde babamın baranası olduğu dönemlerde yüzlerce baranadan bahsedebiliriz. Ama şu anda Konya’da belki otuz barana ancak vardır; otuz arkadaşlık grubu. Barana şimdi gençlerde de var ama gençler bizim kadar bu işe tutkun değiller. Benim yeğenlerimde var mesela bu, cumartesi akşamları gidiyorlar bir yerde yemek yiyorlar, oradan bilardoya filan gidiyorlar.” Belli bir tarihsel gelişim sürecinin ardından bir birikim sonucunda ortaya çıkan oturaklar, hazırlanmasında emek veren insanlar, toplantıda okunan müzikal parçalara ve yemeklerine kadar kendi kültürünü yaratmıştır. Son zamanlarda şekil değiştirmiş olarak sürdürülmekte olan bu toplantılar, bir sosyal aktivite olarak hala yerini korumaktadır. Baranalar da geçmişten günümüze doğru önceleri oturakları andıran toplantılar olarak, daha sonraları ise uzun yıllar süren bir arkadaş birliği olarak süregelmiştir. Adı her ne olursa olsun geçmişte olduğu gibi bundan sonra da insanların birlikteliğini sağlayan bu tür etkinlikler varolmaya devam edecektir. Sonuç Konya’da tamamen dönemin koşullarına uygun olarak ortaya çıkmış olan Konya oturakları, uzun yıllar boyunca önemli fonksiyonlara sahip olarak varlığını sürdürmüştür. Daha çok şehir ortamında, belli bir grubun belli kurallar doğrultusunda katıldıkları oturaklar, Konya türkülerinin kendine özgü yapısıyla günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Konya oturakları aynı zamanda radyo ve televizyonun, diğer eğlence kanallarının bulunmadığı dönemlerde müzikal anlamda bir doyumu sağlamış ve bir boş zaman değerlendirme faaliyeti olmuştur. Bir grup insanın bir araya gelerek sohbet etme fırsatı buldukları bu meclislerde, insanların birbirleriyle iletişim kurma imkânı da olmuştur. Sonradan köylerde ahır sekilerinde yapılan oturaklar, şehirdekinden farklı olarak tamamen düğünlere mahsus bir özelliktedir. Önceleri büyük bir ciddiyetin hâkim olduğu Konya oturaklarında, zamanla bazı yanlış tutumların sonucunda yozlaşmalar başlamıştır. Bu yozlaşmanın etkisiyle “oturak âlemleri” ortaya çıkmıştır. Oturaklar gerçek anlamının dışında erotik bir gösteri olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Konya’da bu meclislerin yasaklanmasından sonra belki de oturakların bu kötü imajını silmek amacıyla “oturak” sözcüğü hiç 21 kullanılmamaya başlanmıştır. Bu aşamadan itibaren Konya’da erkekler arasında düzenlenen, saz üstadlarının da katılımıyla türkülerin icra edildiği, içkili toplantılara barana denilmeye başlandığını görüyoruz. Daha önceleri günlerce süren oturakların tersine bu toplantılar, yalnız bir akşam ya da geceye sığdırılmaktadır. Baranalarda, oturakların vazgeçilmez unsurları olan oyuncu kadınların bulunmaması da bir başka ayırıcı özelliktir. Konya’da bu şekliyle halen varlığını sürdüren bu toplantılar her ne kadar eski oturakların ruhunu yansıtmaktan uzak olsa da Konya türkülerinin okunması nedeniyle, halk müziğimize katkı sağladıkları bir gerçektir. Sosyal açıdan bakıldığında ise durum biraz daha farklıdır. Önceleri çalıp söyleme geleneğinin sürdürüldüğü, müzik dinleme ihtiyacının giderildiği, belli bir grup tarafından gerçekleştirilen kültürel ve sanatsal bir etkinlik, insanlar arasındaki bir iletişim mekanizması olan oturak ya da barana toplantıları, şu anda bu fonksiyonlarından uzaklaşmıştır. Konya’da müziğe meraklı sınırlı sayıdaki insan tarafından gerçekleştirilen baranalar, şu anda nostaljik bir görünüm verilerek sürdürülmektedir. Müzikli olan baranalar dışında, hacca gidip gelmiş kişilerin katılımıyla yalnız ilahiler söylenen toplantılar da yapılmaktadır. Din olgusunun günlük yaşamdaki etkisini arttırması oranında baranaların yapısında da böyle bir değişim ortaya çıkmıştır. Barana kavramı aynı zamanda Konya’da yukarıda anlatılan anlamından farklı olarak, aynı çevrede yetişmiş olan, birbirlerine karşı maddi ve manevi anlamda sorumluluk duyan arkadaşlık gruplarını da anlatmaktadır. Haftanın belirli günlerinde periyodik olarak bir araya gelen insanlar, birlikte yemek yiyerek ve sohbet ederek hoşça vakit geçirmektedirler. Bunlar içki ve müziğin, oyuncu kadınların bulunmadığı toplantılardır. Bu baranalar sözü edilen işlevlerinin yanı sıra mensupları arasında bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma anlayışını geliştirmişlerdir. Ayrıca baranada bulunan kişiler, belli bir gruba ait olma ihtiyacını giderdikleri gibi, bu grubun manevi desteğini de kendilerinde hissetmektedirler. Download 0.85 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling