Anadolu Sohbet Gelenekleri ve Yaren Bildiriler


Konya Oturaklarıyla İlgili Bir Kavram Olarak Baranalar


Download 0.85 Mb.
Pdf ko'rish
bet2/32
Sana03.08.2017
Hajmi0.85 Mb.
#12601
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32

Konya Oturaklarıyla İlgili Bir Kavram Olarak Baranalar 
Konya oturaklarıyla kimi zaman ilgili kimi zaman da farklı bir şey 
olarak karşımıza çıkan bir de “barana” kavramı mevcuttur. Barananın ne 
olduğu  konusunda  kaynaklarda  çeşitli  görüşler  mevcuttur.  Bu 
çalışmamız  sırasında  barananın  birbirinden  farklı  üç  anlamda 
kullanıldığını  tespit  ettik:  a.  Oturakla  eş  anlamlı  olarak,  müzikli 
toplantının  adı,  b.  Oturaklarda  görev  alan  saz  takımının  adı,  c. 
Dayanışma ve yardımlaşma içinde olan bir arkadaşlar topluluğu.  
İlk  anlamıyla  ele  aldığımızda  barana  bazı  kaynaklarda  oturak 
eğlenceleriyle eş anlamlı olarak kullanılmaktadır:  

14
 
 
“Bu oda oturmalarında herkesin bir görevi vardır. Öyle bir özelliği 
olmayan  kimse  yoktur  denilebilir.  Hemen  hepsi  de  ya  bir  müzik  aleti 
kullanır  veyahut  da  güzel  sesiyle  meclise  renk  ve  zevk  katardı.  Bazıları 
hizmet eder, bazıları oyun çıkarır, herkesi eğlendirerek neşeye boğardı.... 
Barananın  eğlencelerinde  oyuncu  kadınlar  da  bulunabilirdi.  Bunlar 
eğlencede  görev  aldıkları  gibi  ikramların  servisini  de  yaparlardı” 
(Özönder, 1998: 336-337). 
Burada  anlatıldığı  şekliyle  barana  tamamıyla  oturak  toplantıları 
şeklinde  olmaktadır.  Barana  özellikle  uzun  kış  gecelerinde  evlerde 
yapılan  kendi  halinde  bir  halk  eğlencesi  gibi  görünse  de  oyuncu 
kadınların  varlığı  aradaki  büyük  benzerliğe  işaret  etmektedir. 
Oturakların Konya’da yasaklanmasından sonra içki ve oyuncu kadınların 
bulunmadığı, 
müzikli 
toplantıların 
yapılmaya 
devam 
ettiği 
bilinmektedir. Bu durum Konya’da oturaklarla eş anlamlı olarak barana 
sözcüğünün  de  kullanılmış  olabileceğini  düşündürmektedir.  Ayrıca 
“Konya oturakları”nın ilk dönemlerindeki özelliğini kaybederek “oturak 
âlemleri”ne  dönüşmesi  sürecinin  ardından  bu  kötü  şöhreti 
hatırlatmamak üzere aynı toplantılara “barana” adının verilmesi de söz 
konusudur. Bu konuyla ilgili olarak kaynak kişi ifadesi şöyledir: 
“Aslında  Konya’da  barana  denilmez,  Konya  gecelerinin  genel  adı 
oturaktır. “Oturak alemi” olarak bilinir ama aslında alem değildir; sadece 
oturaktır. Bu âlem sonradan yakıştırılmıştır. Barana daha çok oturakların 
zamanla  dejenerasyona  uğraması  sonucu  meydana  gelen  kötü  şöhreti 
hatırlatmamak için denilmeye başlanmıştır veya bir arkadaş topluluğuna 
barana,  ama  müzikli  bir  toplantı  asla  barana  değildir,  oturaktır.  Ancak 
günümüzdeki  değişmeleri  göz  önüne  alırsanız,  oturak  kelimesinin 
şehirden  biraz  dışlandığını  görürüz.  Yani  artık  oturak  dediğiniz  zaman 
insanlar  o  kötü  şöhret  var  ya,  kötü  bakıyorlar.  Ama  aslında  hiç  hak 
etmediğimiz  bir  kötü  şöhret.  Onu  dışlamak  için  “barana”  kelimesi 
kullanılır olmuştur. Ama aslolan oturaktır. Yurdumuzun birçok yöresinde 
işte Urfa’da sıra geceleri, Trabzon’da zevk, âlem isimleriyle geçiyor, Orta 
Anadolu’da barana deniyor gene, Konya’da bu eğlenceler “oturak” ismini 
almıştır.  Bunları  bir  bütün  olarak  düşünürseniz  birbirinden  çok  farklı 
şeyler  değiller.  Ama  bazı  törelerle  birbirinden  ayrılıyor.  Konya’daki  asıl 
özellik oyuncu kadınların olmasıdır, içkinin olmasıdır”. 
 “Belli bir kültür seviyesi tabii ki var o oturaklarda, şehir muhitinde 
olan oturaklarda birbirine yakın olan insanların bir grupları var; belki işte 
bu  gruplara  barana  diyebiliriz.  Sizin  barananızda  kim  var,  işte  şu  var, 
ama  yaptıkları  şey  oturaktır.  Yani  baranayı  burada  kullanırlarsa  bir 

15
 
 
arkadaş  topluluğu  şeklinde  algılamak  gerekiyor.  Onun  dışında  Konya’da 
barana diye bir şey yok, oturak vardır.” 
Bu  ifadelerden  de  “barana”nın  iki  farklı  anlamı  ortaya 
çıkmaktadır;  oturakların  genel  olarak  barana  olarak  adlandırılması  ve 
oturaklarda sürekli birlikte yer alan arkadaşlar topluluğu. Daha önceleri 
oturaklardaki  arkadaş  topluluğuna  barana  denilse  de  zaman  içinde 
barana  o  müzik  ve  eğlencenin  iç  içe  olduğu  eğlence  ortamlarından 
soyutlanarak,  birbirleriyle  belli  zamanlarda  görüşerek  arkadaşlıklarını 
sürdüren bir grubu ifade etmeye başlamıştır. 
Barananın  ikinci  anlamına  baktığımızda,  oturaklarda  müzikal 
anlamda  görevleri  olan,  enstrüman  çalan  kişilere  toplu  olarak  bu  adın 
verildiğini  görüyoruz.  Bazı  kaynaklarda  barananın  bu  anlamda 
kullanılmıştır. 
 “Barana denince Konya’da musiki takımı anlaşılır. Baranada divan 
saz,  cura,  ud,  kanun,  tef,  tahta  kaşık  çalan  sanatçılarla  türkü  söyleyen 
solistler bulunur. Önceleri Konya türküleri sadece divan saz, cura ve tefle 
icra  edilirken  XX.  yüzyıl  başlarında  ud,  kanun,  cümbüş  de  katılmıştır. 
Darbukaya  baranada  yer  verilmez.  Bugün  Konya  merkezinde  11 barana 
bulunduğu belirlenmiştir” (Halıcı, 1985: 44-45). 
Barananın bu anlamda kullanıldığı başka bir kaynakta ise; 
“Halen  gizli  ve  seyrek  olarak  Konya’nın  bazı  köylerinde  oturak 
alemi  düzenlendiği  bilinmektedir.  Konya  merkezinde  ise,  oturak 
âlemlerinin  müzik  takımı  olan  baranalar  sık  sık  bir  araya  gelmekte; 
Konya  türkülerini,  oyun  havalarını  çalıp  söylemekte,  kendi  deyişleriyle 
muhabbet yapmaktadırlar. Böylece oturağın müziğiyle yetinilmekte; oyun 
ve içkiye yer verilmemektedir” (Tan, 1987: 83). 
Önceleri  oturakların  bir  parçası  olan  baranalar,  zamanla  daha 
farklı anlamlara sahip olarak günümüze kadar gelmiştir. Ancak ağırlıklı 
olarak oturak sözcüğünün yerine geçtiğini söylemek mümkündür. 
 
Sosyal Yaşamda Fonksiyonel Bir Birlik Olarak Baranalar 
Barananın  üçüncü  anlamına  baktığımızda  şu  ana  kadar 
anlattıklarımız dışında, aynı zamanda sosyal yapıda yepyeni bir kavram 
olarak  yerini  aldığını  görmekteyiz.  Barana  artık  günümüz  sosyal 
koşullarının  değişimine  bağlı  olarak  eğlence  ve  boş  zaman  geçirme 
imkânlarının daha da artmasıyla müzikal yapısından uzaklaşarak, farklı 
bir  biçim  kazanmıştır.  Sosyal  yardımlaşma  ve  dayanışma  ruhunun  da 

16
 
 
içinde  bulunduğu,  uzun  yıllara  dayalı  dostluk  ve  arkadaşlık  ortamı 
olarak baranalar güncel yaşamda varlığını sürdürmektedir. Baranaların 
bu yeni görünümü kaynak kişi tarafından şöyle anlatılmaktadır: 
 “Barana  bizim  Konya’daki  tabiriyle  farklı  meslek  gruplarından, 
farklı  tahsil  gruplarından,  ancak  belli  kültür  grubuyla  bir  araya  gelen, 
asgari müştereklerde buluşan insanların oluşturduğu topluluk. Ancak bu 
topluluğun  oluşturulması  ve  devamında  insanların  mutlaka  fedakârlık 
yapması  gerekir.  Barananın  özünde  fedakârlık  vardır.  Gerektiğinde 
maddi, gerektiğinde manevi fedakârlık vardır. Barana mensuplarından bir 
tanesi  dara  düştüğünde,  barananın  diğer  üyeleri  ona  yardım  etmek 
zorundadır.  Barana  mensuplarından  bir  tanesi  oğlunu,  kızını 
evlendireceğinde  veya  sünnet  düğünü  yapacağında  diğerleri  hep  birlikte 
ona  destek  olmak  durumundalar.  Manevi  fedakârlık,  ev  taşıyacağında, 
annesi-babası öldüğünde; maddi masraf konusunda işleri bozuk gittiğinde 
her şekilde mesaisini bile ayırabilecek kadar desteklemek durumunda. Bu 
hem  eğlenceli  hem  zahmetli  ama  sonunda  gurur  veren  haz  veren  bir 
topluluk.”   
Baranalarda  bulunan  kişiler  çocukluktan  itibaren  arkadaşlık 
etmiş,  okullarda  tanışmış  ve  birlikte  olmuş,  aynı  iş  yerlerinde  çalışan 
veya  aynı  meslek  grubundan  olan,  akraba  çevresinden  olan  kişilerdir. 
Barana grupları geçmişten itibaren tamamen erkeklerden oluşmaktadır. 
Kadınlar arasında bu tür arkadaşlık grupları mevcut değildir. Ancak aynı 
baranada bulunan erkeklerin eşleri, birbirlerine karşı belli bir  yakınlık 
duymaktadır. Geçmişte yörede yaşayan Rumların da baranalara alındığı 
kaynak  kişiler  tarafından  ifade  edilmiştir.  Her  barananın  mutlaka  bir 
başkanı olmakta ve düzeni o sağlamaktadır: 
 “Barana içinde biraz daha sözü dinlenen, aklı başında, kültürlü bir 
insan  barana  başkanı  olur.  Barana  başkanı  olmak  zahmetli  bir  iştir. 
Çünkü toplantı günlerini herkese haber verecek, falanca gün toplanıyoruz, 
falanca  gün  dağılıyoruz,  bugün  sıra  sende,  yemekleri  tespit  eder, 
organizasyon  işini  yapar.  Diyelim  ki,  bir  arkadaşımızın  maddi  olarak 
sıkıntısı  var,  barana  başkanı  o  konuyla  ilgilenir.  Evlenmelerde  hediye 
alınacak, mesela ben baranadan bir arkadaşın kızına talibim oğlum için. 
Barana  başkanına  önce  konuyu  anlatırım,  onunla  beraber  dünür  gidilir. 
Mesela  bir  arkadaşımızın  evine  hırsız  girdi,  ev  eşyası  lazım.  Bir 
arkadaşımızın  evi  yandı,  arabası  kaza  yaptı.  Ne  yapılacaksa  barana 
başkanı  tespit  eder.  Şunu  yapalım  arkadaşlar  der,  herkes  görüşünü 
bildirir, kararlaştırılır verilir.” 

17
 
 
Barana toplantıları, haftada bir kez, daha önce karar verilmiş bir 
günde, belli bir kişinin evinde yapılır. O gün evinde toplanılacak kişinin 
herhangi  bir  mazereti  varsa,  durumunu  barana  başkanına  iletmek 
zorundadır.  Baranaya  mazeretsiz  gelmeyen  insan  barana  başkanı 
tarafından cezalandırılır. Bu da mutlaka tandırda kuzunun yapılmasıdır. 
Kişinin  mazeretinin  bulunduğu  durumlarda  toplantı  ertelenir.  Bayram 
günlerine ya da belirli dini günlere rastlayan toplantılar da ertelenebilir. 
Olağanüstü bir durum olmadığında mutlaka daha önce belirlenen günde 
toplantı gerçekleştirilir. Barana toplantıları hafta sonları ya da haftanın 
diğer günlerinde mutlaka akşam saatlerinde yapılır. Bu gruplara toplantı 
günlerinin isimleri verilir: Salı baranası, Çarşamba baranası gibi... 
Herhangi bir nedenle barana dışında  kalmak söz konusu olamaz. 
Baranaya mensup  biri,  tayin  veya  başka  bir  nedenle  bulunulan  yerden 
ayrılmadığı sürece toplantılara katılmaya devam eder. Barana grubunda 
kesin  bir  sınırlama  olmaksızın  8-10  kişi  bulunabilir.  Bu  sayı  zaman 
zaman  30-35  kişiye  kadar  ulaşabilmektedir.  Konya’da  halen  varlığını 
sürdüren  bir  baranada  35  kişinin  bulunduğu  ve  bu  grubun  25  yıldır 
devam ettiği bilinmektedir. Aynı zamanda bir kişi eğer isterse birbirini 
hiç  tanımayan  insanlardan  oluşan  farklı  baranaların  üyesi 
olabilmektedir.  Bu  durum  kaynak  kişi  tarafından  şöyle  ifade 
edilmektedir: 
 “Benim  üç  tane  farklı  baranam  var.  Bir  tanesi  delikanlılıktan 
itibaren beraber büyüdüğüm arkadaşlarım bir tanesi böyle bir grup. Bir 
tanesi  daha  sonra  benim  taşındığım  mahallede  olan  bir  grup,  orada 
tanıştık.  Bazen  tesadüflere  bağlı,  ama  akraba  ilişkileri  de  baranayı 
oluşturur.  Ama  özellikle  okul  ve  mahalle  ilişkileri  bu  baranayı  geliştirir. 
Köylerde falan da aynı köyün gençleridir, yaşları aynıdır zaten, o topluluk 
baranayı oluşturur. Ama bu barananın içinde fevkalade sivri insan varsa o 
bir şekilde dışlanır. Ama ufak tefek herkeste olabilecek hatalar varsa onlar 
hoş görülür. Hatta o barananın bir çeşnisidir, olması bile istenir.” 
Barana  üyeleri  arasında  uzun  yıllar  boyunca  düzenli  olarak 
görüşmenin  bir  sonucu  olsa  gerektir,  kuvvetli  bir  bağ  oluşmuştur. 
Gruptaki kişiler zamanla birbirleriyle sırlarını paylaşırlar, ailelerine bile 
anlatamadıkları  şeyleri  birbirlerine  anlatır  hale  gelirler.  Bazen  de 
periyodik  olarak  düzenlenen  toplantı  günlerinde,  barana  üyelerinden 
birinin  sorunu  topluca  konuşulur.  Hasta  olan  barana  mensubunun 
hastane ve ev masraflarının karşılanması, borcu olan birinin acil olarak 
ödenmesi  gereken senedi  için  yapılması  gerekenler  konuşulan  konular 
arasında  yer  alabilir.  Barana  içinde  çözümlenen  bu  gibi  sorunlarda 

18
 
 
büyük  bir  gizlilik  hâkimdir.  Sorunun  nasıl  çözümlendiğini  kimse 
bilemez. 
Barana  grubundaki  kişiler  arasında  zaman  içinde  bir  otokontrol 
sistemi  oluştuğu  da  bir  gerçektir.  Grup  üyeleri  tarafından,  grubun 
yapısına  uygun  olmayan  kişiler  dışlandığı  gibi,  sonradan  ortaya  çıkan 
hatalı davranışlarından dolayı da üyeler uyarılır. Grup üyesinin toplum 
tarafından  hoş  karşılanmayacak  her  türlü  kötü  alışkanlığına  ve  yanlış 
tutumuna engel olunur. 
Barana  üyeleri  arasında  ortaya  çıkan  dostluklar  zaman  zaman 
akrabalıkla  da  sonuçlanabilmektedir.  Hatta  bu  durum  yöre  insanı 
tarafından  barananın  en  iyi  yönü  olarak  ifade  edilmektedir.  Oğlu 
evlenme  çağına  gelmiş  olana  barana  üyesi,  bu  konuyla  ilgili  olarak 
barana  başkanının  görüşüne  başvurmaktadır.  Çoğunlukla  barana  üyesi 
olan  birinin  kızı  veya  oğlu  evliliklerde  tercih  edilmektedir.  Böyle  bir 
durum  ortaya  çıktığında  barana  toplantısında  gençlerin  evlilik  sorunu 
konuşulabilir. Eş seçimi yapılmış ve düğün kesinleşmişse maddi açıdan 
yapılacaklar konuşulur. 
Yalnız  erkeklerin  katıldığı  bu  toplantılarda  amaç,  birlikte  yeme-
içme,  sohbet  etme  ve  hoşça  vakit  geçirmedir.  Çoğunlukla  yemekli olan 
bu  toplantılarda  oturakların  tersine  içki  içilmez.  Müzik  ve  oyuncu 
kadınlar  da  mevcut  değildir.  Bu  yemekli  toplantıda  yenilecek  şeyler 
önceden  kadınlar  tarafından  hazırlandıktan  sonra  tamamen  erkekler 
tarafından  servise  sunulur.  Temelde  et  yemeklerine  dayalı  olan  Konya 
mutfak  kültürünün  bir  sonucu  olarak  da  ana  mönüde  her  zaman  et 
yemekleri vardır. Daha önceleri bu toplantılarda daha özel yemekler ve 
daha detaylı sofralar hazırlanırken, şu anda durum değişmiştir. Barana 
için hazırlanan bu  özel  yemeklere “sıra yemekleri” adı verilir. Bununla 
ilgili kaynak kişi anlatısı şöyledir: 
 “Ekonomik  zorluklar  bazı  şeyleri  kısıtladı.  Mesela  benim  ilk 
baranalarımda  barana  muhakkak  yemek  sırası  şeklinde  olurdu.  Sıra 
kimdeyse o yemek hazırlardı. Hanımlar da o eski yemekleri pek bilmiyor. O 
yüzden  bu  yemek  geleneği  yavaş  yavaş  terk  ediliyor.  Baranalarda 
muhakkak  arabaşı  yapılırdı,  pişmaniye  çekilirdi,  genevir  helvası  falan 
yapılırdı, bunlar bırakıldı. Şimdi yemek oluyor. Mesela benim baranamın 
bir tanesinde biz dışarıda bir yerde yemek yeriz, sonra bir eve gideriz.” 
İşin  yemek  kısmı  eski  dönemlerdeki  kadar  önemli  olmasa  da 
özellikle  akşam  saatlerinde  toplanıldığından,  baranalarda  halen 
yemekler  hazırlanmaktadır.  Yapılan  yemeklerin  de  tam  kıvamında 
olmasına  dikkat  edilmektedir.  Baranada  bulunan  kişiler  yemekleri 

19
 
 
beğenmezlerse yemeyebilirler. Bu da toplantının yapıldığı ev sahibi için 
ceza verilmesi gereken bir durumdur. Bu gibi hallerde cezalı olan kişi bir 
kuzu alır. Barana toplantılarında mutlaka bulunması gereken yemekler 
vardır. Bunlar da kaynak kişimiz tarafından şöyle anlatılmaktadır: 
 “Yemekli  olan  barana  toplantılarında  Konya’nın  yemekleri 
standart.  Yoğurt  çorbası,  kış  mevsimiyse  pirinç  pilavının  üzerine  “bütüm 
et”  tabir  ederiz,  bütüm  et  ya  da  “orta”  bunun  diğer  adı.  Yaz  mevsimiyse 
patlıcanın üzerine gene et buna da orta deriz. Bunun arkasına su böreği, 
su böreğinin arkasına da “sac arası” ... Sac arası Konya’ya özgü bir tatlı. 
Bunun  arkasından  dolma,  yaprak  sarması,  yaprak  sarmasından  sütlaç. 
Toplantılarda  hep  bu  mönü  uygulanır,  bu  Konya’nın  meşhur  sıra 
yemeğidir.” 
Barana yemeklerinin olmazsa olmazı olarak bilinen “bütüm et”in 
hazırlanması da şöyle anlatılmaktadır: 
“O  bütüm  et  diye  tabir  ettiğimiz,  kesinlikle  kuzu  eti  olacak.  Yarım 
gövdeye bütüm et denir, hemen hemen 7 kg. et eder. Onun özelliği susuz 
pişirilmesidir.  Bir  tencereye  konur,  içine  yarım  bardak  kadar  su  ilave 
edilir, tencerenin ağzı hamurla kapatılır. O et mangal ateşinde dört saatte 
pişer. O piştikten sonra kemiğin ucundan tutunca silkelediğinizde elinizde 
kemik kalacak, o et düşecek. O kadar pişmiş olacak”. 
Geçmişte zengin bir görünüme sahip olan barana sofralarında da 
son zamanlarda değişmeler olmuştur. Bunda ekonomik nedenlerin payı 
olduğu  kadar,  yeni  nesilden  kadınların  bu  yemekleri  bilmemesi  de 
önemli rol oynamaktadır.  
Konya’da  geçmişten  günümüze  sosyal  yapının  farklı  tezahürleri 
olarak kabul edilebilecek olan Konya oturaklarıyla baranalar arasındaki 
fark kaynak kişi ifadesiyle şöyledir: 
 “Şimdi  oturak  alemlerinde  içki  olur,  müzik  mutlaka  olur.  Benim 
baranalarımın  hiçbirinde  içki  yoktur.  Barana  içindeki  grupta  içki  içen 
insan olabilir, ama baranada o gün içmez. O gün oraya sohbet etmek için 
gelinmiştir.” 
  İster  oturak  ister  barana  olarak  adlandırılsın,  bu  tür 
toplantılarda  daha  önce  yaşanan  olumsuzlukların  tekrar  gündeme 
gelmemesi  için  genellikle  içkinin  dışlandığını  görüyoruz.  Oyuncu 
kadınların  ve  içkinin  bulunmaması  baranaların  en  temel  ayırıcı 
özellikleridir.  İnsanlar  arasında  belli  paylaşım  imkanlarını  ve  sohbet 
ortamlarını sağlamış olan baranalar, bu şekliyle de uzun zamandan beri 

20
 
 
devam  ederek  günümüze  kadar  ulaşmıştır.  Baranaların  geldiği  en  son 
nokta kaynak kişimiz tarafından şöyle anlatılmaktadır: 
 “Yok  çok  azaldı.  Benim  gençliğimde  babamın  baranası  olduğu 
dönemlerde  yüzlerce  baranadan  bahsedebiliriz.  Ama  şu  anda  Konya’da 
belki  otuz  barana  ancak  vardır;  otuz  arkadaşlık  grubu.  Barana  şimdi 
gençlerde  de  var  ama  gençler  bizim  kadar  bu  işe  tutkun  değiller.  Benim 
yeğenlerimde  var  mesela  bu,  cumartesi  akşamları  gidiyorlar  bir  yerde 
yemek yiyorlar, oradan bilardoya filan gidiyorlar.” 
  Belli  bir  tarihsel  gelişim  sürecinin  ardından  bir  birikim 
sonucunda  ortaya  çıkan  oturaklar,  hazırlanmasında  emek  veren 
insanlar,  toplantıda  okunan  müzikal  parçalara  ve  yemeklerine  kadar 
kendi  kültürünü  yaratmıştır.  Son  zamanlarda  şekil  değiştirmiş  olarak 
sürdürülmekte olan bu toplantılar, bir sosyal aktivite olarak hala yerini 
korumaktadır.  Baranalar  da  geçmişten  günümüze  doğru  önceleri 
oturakları  andıran  toplantılar  olarak,  daha  sonraları  ise  uzun  yıllar 
süren  bir  arkadaş  birliği  olarak  süregelmiştir.  Adı  her  ne  olursa  olsun 
geçmişte olduğu gibi bundan sonra da insanların birlikteliğini sağlayan 
bu tür etkinlikler varolmaya devam edecektir. 
 
Sonuç 
Konya’da  tamamen  dönemin  koşullarına  uygun  olarak  ortaya 
çıkmış olan Konya oturakları, uzun yıllar boyunca önemli fonksiyonlara 
sahip olarak varlığını sürdürmüştür. Daha çok şehir ortamında, belli bir 
grubun  belli  kurallar  doğrultusunda  katıldıkları  oturaklar,  Konya 
türkülerinin  kendine  özgü  yapısıyla  günümüze  kadar  ulaşmasını 
sağlamıştır. Konya oturakları aynı zamanda radyo ve televizyonun, diğer 
eğlence  kanallarının  bulunmadığı  dönemlerde  müzikal  anlamda  bir 
doyumu  sağlamış  ve  bir  boş  zaman  değerlendirme  faaliyeti  olmuştur. 
Bir  grup  insanın  bir  araya  gelerek  sohbet  etme  fırsatı  buldukları  bu 
meclislerde, insanların birbirleriyle iletişim kurma imkânı da olmuştur. 
Sonradan  köylerde  ahır  sekilerinde  yapılan  oturaklar,  şehirdekinden 
farklı olarak tamamen düğünlere mahsus bir özelliktedir. 
Önceleri büyük bir ciddiyetin hâkim olduğu Konya oturaklarında, 
zamanla  bazı  yanlış  tutumların  sonucunda  yozlaşmalar  başlamıştır.  Bu 
yozlaşmanın  etkisiyle  “oturak  âlemleri”  ortaya  çıkmıştır.  Oturaklar 
gerçek  anlamının  dışında  erotik  bir  gösteri  olarak  değerlendirilmeye 
başlanmıştır. Konya’da bu meclislerin yasaklanmasından sonra belki de 
oturakların  bu  kötü  imajını  silmek  amacıyla  “oturak”  sözcüğü  hiç 

21
 
 
kullanılmamaya başlanmıştır. Bu aşamadan itibaren Konya’da erkekler 
arasında  düzenlenen,  saz  üstadlarının  da  katılımıyla  türkülerin  icra 
edildiği,  içkili  toplantılara  barana  denilmeye  başlandığını  görüyoruz. 
Daha  önceleri  günlerce  süren  oturakların  tersine  bu  toplantılar,  yalnız 
bir akşam ya da geceye sığdırılmaktadır. 
Baranalarda,  oturakların  vazgeçilmez  unsurları  olan  oyuncu 
kadınların  bulunmaması  da  bir  başka  ayırıcı  özelliktir.  Konya’da  bu 
şekliyle  halen  varlığını  sürdüren  bu  toplantılar  her  ne  kadar  eski 
oturakların  ruhunu  yansıtmaktan  uzak  olsa  da  Konya  türkülerinin 
okunması nedeniyle, halk müziğimize katkı sağladıkları bir gerçektir. 
Sosyal açıdan bakıldığında ise durum biraz daha farklıdır. Önceleri 
çalıp  söyleme  geleneğinin  sürdürüldüğü,  müzik  dinleme  ihtiyacının 
giderildiği, belli bir grup tarafından gerçekleştirilen kültürel ve sanatsal 
bir etkinlik, insanlar arasındaki bir iletişim mekanizması olan oturak ya 
da  barana  toplantıları,  şu  anda  bu  fonksiyonlarından  uzaklaşmıştır. 
Konya’da  müziğe  meraklı  sınırlı  sayıdaki  insan  tarafından 
gerçekleştirilen  baranalar,  şu  anda  nostaljik  bir  görünüm  verilerek 
sürdürülmektedir.  Müzikli  olan  baranalar  dışında,  hacca  gidip  gelmiş 
kişilerin katılımıyla yalnız ilahiler söylenen toplantılar da yapılmaktadır. 
Din  olgusunun  günlük  yaşamdaki  etkisini  arttırması  oranında 
baranaların yapısında da böyle bir değişim ortaya çıkmıştır. 
Barana  kavramı  aynı  zamanda  Konya’da  yukarıda  anlatılan 
anlamından farklı olarak, aynı çevrede yetişmiş olan, birbirlerine karşı 
maddi  ve  manevi  anlamda  sorumluluk  duyan  arkadaşlık  gruplarını  da 
anlatmaktadır.  Haftanın  belirli  günlerinde  periyodik  olarak  bir  araya 
gelen  insanlar,  birlikte  yemek  yiyerek  ve  sohbet  ederek  hoşça  vakit 
geçirmektedirler.  Bunlar  içki  ve  müziğin,  oyuncu  kadınların 
bulunmadığı  toplantılardır.  Bu  baranalar  sözü  edilen  işlevlerinin  yanı 
sıra  mensupları  arasında  bir  sosyal  yardımlaşma  ve  dayanışma 
anlayışını  geliştirmişlerdir.  Ayrıca  baranada  bulunan  kişiler,  belli  bir 
gruba  ait  olma  ihtiyacını giderdikleri  gibi,  bu  grubun  manevi desteğini 
de kendilerinde hissetmektedirler. 
 
Download 0.85 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   32




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling