Rüyasını anlatmaya başladı:
—
Böyle bir kalabalık... İnsanlar kendi yollarında, kendi
işlerinde gidip geliyorlar. Bildiğiniz sokaklardan biri
işte... Ben de oradayım, bir yere gidiyorum. Birden
kalabalıktan biri bağırdı: «Beenl...»
Herkes sesin geldiği yana döndü:
«Ben» diye bağıran adam, bu kez «Şimdi herkes olduğu
yerde dursun!...» dedi.
Hepimiz durduk.
Kadın sanatçının rüyasını dinliyenlerden bir heykelci,
—
Neden durdunuz? diye sordu.
Kadın sanatçı,
—
Ne bileyim ben, dedi, durduk işte!... Herkes durdu, ben
de durdum... Canım rüya değil mi bu, durdum işte. Sonra
o adam «Herkes bulunduğu yerde kendi çevresine
tebeşirle bir daire çizecek!» diye bağırdı. Rüya bu ya,
herkesin elinde birden tebeşirler oluverdi. O tebeşirlerle,
herkes yere bir daire çizdi. Kalabalıktan kimisi «Bizim
tebeşirimiz yok» dediler. Bunun üzerine o adam «Tebeşiri
olmıyanlar kalemleriyle kendilerine daire çizecekler!»
diye bağırdı. Kimisi kurşun, kimisi dolmakalemlerini
çıkardı. Kaldırım taşlarının üzerine, kendileri merkez
olmak üzere birer daire çizdiler. Ben de arandım,
ceplerime, çantama baktım; ne tebeşir var, ne kalem...
Terslik, yanıma kalem almamışım. Beni bir korkudur aldı.
Tirtir titriyorum. Benim gibi kalemsiz olan başkaları da
varmış. Onlardan bikaçı «Bizim kalemimiz de yok!» diye
seslendiler. O adam ¡Kalemi olmı- yanlpr, parmaklariyle
havada bir daire çizecekler!» diye bağırdı. Ben de
topuklarımın üstünde dönerek, elimle havaya bir daire
çizdim.
Kadın sanatçının rüyasını dinliyenlerden bir hikâyesi,
Do'stlaringiz bilan baham: