Aziz Nesin
Download 422.63 Kb. Pdf ko'rish
|
(@Turkchani organamz) Aziz Nesin - Ah Biz Eşekler (1)
—
Evet? — Ah, bir şu dairenin dışına çıksam, diye can atıyorum. Birara, boşluğa parmağımla çizdiğim daireyi siler, dışarı çıkarım, diye düşündüm. Elimi uzattım. Elimin ayası ile boşluktaki çizgiyi silecekken o adam yine bağırdı: «Hiçkimse çizgisini silmiyecek!» Kaldım mı çizginin içinde... Ne olacak şimdi? Aktör, — Siz o daireyi baştan çizmeyecektiniz, dedi. Kadın sanatçı, — Doğru, dedi, baştan çizmeyecektim. Ama bikez çizmiş bulundum, kendi çizdiğim dairenin içinde kapalı kaldım. Çevremdekilere bakıyorum; onlar da benim gibi dışarı çıkmak için kıvranıp duruyorlar. Sağımdaki dairede bir kötürüm var. «Ben» dedi, «yirmi yıldan beri kötürümüm. Yirmi yıldır oturduğum yerden kımıldamadım. Ama şimdi içimde dayanılmaz bir dışarı çıkma isteği duyuyorum.» Kötürüme «Ama sizin bacaklarınız tutmuyor, nasıl yürürsünüz?» diye sordum. »Yürürüm, koşarım bile... Kendi çizdiğim dairenin içine kapandığımdanberi bana öyle geliyor. Daireden dışarı çıkmak yasak olmasaydı koşardım sanıyorum.» Solumdaki dairede duran adam «Ah, şu daireleri silmemize bir izin çıksa da kurtul- sak...» dedi. Arkamda bir kadın yerde yatıyordu. Dikkatle baktım; kadın cansız. Cansız ama konuşuyor. Rüya değil mi, ölü bile konuşuyor. «Ah, şu çizgiler bir silinse de biraz gezsem, dolaş- sam» diyor. «Siz ölüsünüz, nasıl gezersiniz?» diye sordum, «öldüğümden beri hiç gezmek isteği duymamıştım» dedi, «ama bu daireyi çizip de dışına çıkmak yasak edildiğinden beri, içimde gezip dolaşmak isteği canlandı. Dairemde kapalı kalmasaydım, siz canlılar gibi, yürüyebilecekmişim sanıyorum.» önümde bir delikanlı vardı. Zavallı inmeliydi. O da «Ah, birisi çıksa da, şu çizgiyi süse, beni bu daireden kurtarsa...» diyordu. «Siz inmelisiniz. Parmağınızı oynatmazsınız ki kendinize daire çizebilesiniz. Sizin daireniz yok.» dedim. İnmeli delikanlı «Evet, elimle çizmedim ama. kafamdan havaya bir daire çizdim. Şimdi tasarladığım o dairenin içinde kaldım. Dışarı çıkamıyorum» dedi. Hepimiz kendimize çizdiğimiz, ya da tasarladığımız dairelerin içinde kalmıştık, dairelerimizden dışarıya çıkamıyorduk. Böyle bekleşip dururken yer yer «Birisi gelse de, şu çizgileri silse» diye mırıltılar başladı: «Biri çıksa da, bizi kurtarsa...», «Biri kurtarsa bizi...», «Bir kurtarıcı yok mu?». «Çizgimizi silecek birisi çıksa...». Herkes böyle söylüyordu. Ben de onlar gibi söylenmeye başladım. Biz böyle söylenirken yavaş yavaş karanlık bastı, gece oldu. Deli olacağım, bitürlü dışarı çıkamıyorum. Ter boşanıyor her yerimden. Hiçkimse kendi dairesinin dışına çıkamıyor. Derken bir ses duyduk: «Birisi çıksa, ben de çıkarım... Birisi çıksa dairesinden, ben de çıkarım...» Ben de «Doğru, birisi çıksa, ben de çıkarım» dedim. Herkes böyle söylenmeye başladı: «O birisi her kimse, çıksa, ben de çıkarım.» Sonra bağrışmalar duyuldu: «Birisi yok mu, birisi...», «Hani, birisi nerede?», «O birisi her her kimse çıksın.», «Birisi kim?» Bitürlü o «birisi» her kim ise, «Ben birisiyim!» demedi. iyice gece oldu. Karanlık bastırdı. Hepimiz kendi çizdiğimiz, tasarladığımız dairelerde kaaplıyız. O sırada, bir kedi dolaşmaya başladı. Karanlığın içinde kedinin iki gözü, iki alev damlası gibi parlıyor. Kedi boyuna geziyor. Aşağı - yukarı gidip geliyor. Kimsenin ona karıştığı yok. Dairelerin dışında, aralarında geziniyor. Kediye baktım, basbayağı kedi işte... Canı nereyi isterse, oraya gidiyordu. Arada bir durup yalanıyor, sonra yine dolaşıyordu. Bir derin özlem duydum, içimden, «Ah, ben de bir kedi olsaydım... Kediler ne mutlu yaratıklar...» dedim. Öbürleri de kedinin bu özgürlüğüne, bağımsızlığına imrenip «Ah, kedi olsaydık, kedi olsaydık...» demeye başladılar. Bize inat yapar gibi, boş, bomboş gecenin içinde kedi, gezinip durdu. O sıkıntıyla uyandım. Ter içinde kalmışım. Rüyasını anlattıktan sonra, kadın sanatçı, — Şimdi bu rüyayı yorumlayacak var mı? diye sordu. Oradakilerden; hiçbiri bu rüyayı yorumlamaya yanaşmadı. Yalnız bir yazar, İnsanlar, insanca davranışı beceremezlerse, kedilerin mutluluğuna bile özenirler, diye bilgiçlik tasladı. Sonra da kadın sanatçıya: — Ben bu sizin rüyanızı yazacağım, diye ekledi. Kadın sanatçı, — Niçin yazacaksınız? diye sordu. Hikayeci şöyle dedi: Belki bu sizin rüyanızı okuyanlardan birisi, dairesinin dışına kendini atar da, «Birisi» dışarı çıkınca, öbürleri de belki kendilerine çizdikleri dairelerinden çıkarlar... NE GÜZEL MAKİNE O ilde yaşayanlar, — Bu şehrin üstüne ölü toprağı serpilmiş... diye, kendikendilerini yererlerdi. Uykulu bir yerdir, uykulu ve uyuşuk... Evlerin pencereleri, esneyen ağız gibi açılmış, ağaçların dalları da gerinen kollar gibi gelirdi insana... Sayıklarcasına konuşur, uyuklarcasına devinirdi oradakiler. il denir a, adı il... Bir ilçeden küçük, bakımsız, yoksul bir il işte. Şöyle anlatırlar: Bir yabancı otomobiliyle, bu il'e geliyormuş. Şehire girmeye bir-iki yüz metre kala, yol |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling