EnstiTÜ MÜDÜRÜ Prof. Dr. M. Münir Aktepe
Download 4.07 Mb. Pdf ko'rish
|
211 . 77 S.H. Singh, A History o f Khokand, Ed. by C.E. Bates, Lahore, 1878, s. 13; Buchanan to Russell, Petersburg, October 25, 1865, F.O. 65/868, London. R U SY A ’NIN A S Y A ’D A Y A Y IL M A SI 299
Rusların Orta Asya devletlerine karşı takip ettikleri bu fevka lâde enteresan ve milletler arası hukuka aykırı yayılma şeklini bütün medenî dünyadan devamlı olarak saklamak mümkün olma mıştır. Nitekim, kendileri gibi emperyalist bir kuvvet olan îngiliz- lerin baskısı üzerine79, Rus hükümeti, Rusya’nın Asya’da yayılış sebeplerini hariciye vekili Prens Gorçakov vasıtasiyle dünya umumi efkârına 3 Aralık 1864’de şöyle açıklamak ihtiyacını hissetmiştir : «Rusya’nın Orta Asya’da karşılaştığı durum, hiç bir sosyal or ganizasyonu olmayan, yan-vahşi ve göçebe halklar karşısındaki bütün medenî devletlerin problemleriyle aynıdır. Bu tip durumlar da daha medenî olan devletler kendi sınırlarını ve menfaatlerini müdafaa etmek zorunda kalmışlardır. Hudut bölgesinde huzursuz luğu yaratan gruplar cezalandırıldıktan sonra kuvvetlerimizi geri çekmek mümkün olmamıştır. Verilen ceza çabuk unutulmuş ve. geri çekilmemiz bir nevi zayıflık addedilmiştir. Çünkü Asyalı’lar, görü nür ve hissedilir kaba kuvvetin haricinde hiç bir şeye hürmet gös termemişlerdir. Onun içindir ki, biz, şu iki şıkdan birini seçmek durumunda kaldık : Y a verdiğimiz bütün emekler, elde ettiğimiz ticarî menfaatleri ve sınır boylarında kurduğumuz emniyet terti batlarını unutup herşeyden vazgeçecektik, veya bu vahşi Orta Asya memleketlerinin derinliklerine yürüyecektik. Rusya bu ikinci şıkkı tercih mecburiyetinde kaldı, tıpkı Amerika Birleşik Devletlerinin kuzey Amerika’da, İngiltere’nin Hindistan’da, Fransa'nın Cazayir’- de ve Hollanda’nın kolonilerinde yaptıkları gibi»80. Gorçakov’un bü açıklaması, aslında, yukarıda da izah edildiği gibi, hiç de hakikatleri aksettirmiyordu. Bundan başka Gorçakov’- 78 Rawlinson, Èngland and Busşia in the East, s. 268. 79 ‘ İngiliz politikası hakkında daha fazla bilgi için bk. Correspondence, from 1864 t° 1881, respecting the movements of Russia in Central Asia and her relations with Afghanistan, F.O. 65/1150; M. Anwar-Khan, England, Rus sia and Central Asia, Pashawar, 1963; H. Rawlinson, England and Russia in the East, London, 1875 ; Cambridge History of British Foreign Policy, TT-TTT, Cambridge, 1923; W. Habberton, Anglo-Russian Relations Conceming Afghanis tan, 1837-1907, University of Illinoi, 1937. 80 Gorçakov’un bu meşhur deklarasyonunun tam metni için bk, Corres pondence, from 1864 t° 1881, respecting the movemets of Russia in Central Asia and her relations with Afghanistan, s. 2-5, F.O. 65/1150. 300 MEHMED S A R A Y un Orta Asya toplumlar! için söylediği hususlar da fevkalâde yanıl tıcı idi. Şöyle ki : 1 — Orta Asya memleketlerinin ahalisini meydana getiren Özbek, Kazak, Türkmen ve Kırgız Türkleri yarı-vahşî, teşkilâtsız (organizasyonsuz) ve tamamiyle göçebe hayatı yaşayan topluluk lar değildi, onlar Hokand, Buhara, Hive Hanhkları ile Türkmenis tan Cumhuriyeti81 gibi kendi millî devletlerine sahip bulunuyorlardı. 2 — Orta Asya halkının yalnız ve yalnız kaba kuvvete boyun eğdiği veya hürmet ettiği iddiası da elbette yerinde değildir. Rus ların, Orta Asya halkına karşı ticarî ve siyasî alanlarda taraflara eşit fırsatlar verecek yapıcı ve barışçı bir teşebbüste bulundukları na dair de kaynaklarda hiç bir delile rastlanmamaktadır82. 3 — Amerika Birleşik Devletlerinin kuzey Amerika kıtasmda, İngiltere’nin Hindistan’da ve Fransa’nın Cezayir’deki durumları ve oralarda yaptıkları işgaller, Rusların Orta Asya’yı istîlâ edebilme leri için bir kıstas olarak öne sürülemez. Rusların bu misalleri ver mekten maksatlarının kendi istilâlarım o devletlere mazur göster mek olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, Gorçakov’un bu deklârasyonu başta İstanbul, Paris, Londra ve Berlin olmak üzere büyük devletlerin başkentlerinde Rus 81 Türkmen Cumhuriyeti hakkında daha fazla bilgi için bk. M. Saray, «1878 Türkmen Cumhuriyeti», Türk Kültürü Araştırmaları, VH-X, 1970-1973, s. 151-154. 82 1842’de Ruslarm Hive’ye bir delegasyon göndererek Hive Han’ı ile bir Dostluk ve Ticaret Andlaşması imzaladıklarını görüyoruz. Fakat bu and- 1 aşmanın yürümediği kısa zamanda anlaşılmıştır. Zira, Ruslarm ticaret ker vanlarında bulunan tüccarların çoğunluğu asker şahıslardan müteşekkil idi. Asker şahısların casusluk yapmak maksadiyle ticaret kervanlarına yerleşmeleri Rus-Hive Dostluk ve Ticaret Andlaşmasını çalışamaz hale getirmişti. Diğer ta raftan 1858’de Hive ve Buhara’ya elçüik görevi ile gönderilen Albay îgnatiyev’in esas vazifesinin askerî casusluk olduğu, daha önce de açıklandığı gibi, herkesçe bilinmekte idi. îgnatiyev, Missiya v Khivu i Bukharu v 1858 g., s. 30-31; Rieber, The Politics of Autocracy, s. 80-81. Bu iki olayın haricinde, Ruslarm, Orta Asya Hanlıklarına karşı ticarî ve siyasî alanlarda taraflara eşit fırsatlar vere cek yapıcı ve barışçı bir teşebbüste bulunduklarına dair kaynaklarda hiç bir de lile rastlanmamaktadır. R U S Y A ’NIN A S Y A ’D A Y A Y IL M A S I 301
diplomatları tarafından ustaca açıklanarak Orta Asya Rus istilâ sına karşı hiç bir ciddî tepkinin gösterilmemesi sağlanmıştır. Hülâsa, bir taraftan Rus diplomatları Orta Asya memleketle rinin işgali için siyasî zemini oluştururken, diğer taraftan da Rus orduları gerekli hazırlıkları yapıyorlardı. Nihayet, Rus orduları harekete geçerek 1865-1885 arasında sırasiyle Hokand, Buhara, Hive ve Türkmen memleketlerini işgal etmişlerdi83. Rusların devlet ler arası hukuka aykırı olarak yaptıkları bu istilâ Orta Asya Türk devletleri tarafından şiddetle protesto edilmiş ve müstevlilerin Tür kistan topraklarım terk etmeleri için İngiltere ve Türkiye başta olmak üzere medenî devletlerden yardım talebinde bulunulmuş ise de, bu feryatlar .. .müsbet olarak hiç bir karşılık görmemiştir84. Böy- lece, Rusların, asırlardır Asya’da uyguladıkları adım adım ilerleme Orta Asya’da sona ermiş ve Rusya yalnız Avrupa’da değil, Asya’da da en büyük kuvvetlerden biri haline gelmiştir. Ruslarm, Asya’da ilk istîlâ ettikleri memleketlerde, bilhassa Kazan, Kırım, Kafkas ülkeleri, Başkurd ili ve Kazakistan’da, yap tıkları ilk iş buralardaki idârî sistemi değiştirmek oldu. Bu ülkele rin çoğunda idâreciler (Han’lar, Sultan’lar, Beğ’ler v.b.) veraset yo luyla başa geçiyorlardı. Ruslar bu sistemi değiştirerek yeni idâre- cileri kendileri tâyin etmeye başladılar. Fakat yaptıkları bütün tâ yinlerde, idârecilerin kendilerine tam bir sadakatle çalışacak ya radılışta kişiler olmasına dikkat ettiler. 83 Rusların Orta Asya Türk ülkelerini istilaları hakkında ayrı bir kitap hazırladığım için konuyu burada kısaca anlatmak mecburiyetini hissettim. Rus larm Orta Asya’yı işgalleri hakkında daha fazla tafsüat için, D. I, Romanovskiy, Zametki po Sredne-Aziatskomu voprosı, Petersburg, 1868; A.I. Makşeyev, Is- toriçeskiy obzor Turkistana i nastupatel’nogo dvijeniya v nego Russkih, Peters burg 1890; A.I. Dobromıslov, Materialı po istorii Rossii, Orenburg, 1900; M.A. Terentyev, Istoriya Zavoevaniya Srednei Azii, Petersburg, 1906; A.J. Rieber,
Mass. 1968; B. Hayıt, Türkistan, Rusya ile Çin Arasında, İstanbul, 1975, adlı eserlere baküabilir. 84 Translation of a letter from the Shah of Bokhara to Her Majesty the Queen o f England and India. Enclocures to Secret Letters from India,
302 MEHMED S A R A Y Biraz farklı da olsa, Rusların, aynı idâri değişikliği son istilâ ettikleri Türkistan devletlerinde de yaptıklarını görmekteyiz. Önce, Taşkent’te kurdukları «Türkistan Genel Vâliliği» vasıtasiyle Ho- kand, Buhara, Hive ve Türkmenistan’ı umumî bir kontrole tâbi tut muşlardır. Bilâhıre de, bu memleketlerin başına kendi siyasetlerini uygulayacak yaratılışta idâreciler tâyin etmişlerdir. Ruslar, bir ta raftan bu idâreciler ve diğer taraftan da bizzat kendileri, koyduk ları ağır yergileri yoksul halktan zorla toplayarak, onların kendile rine karşı baş kaldıramıyacak derecede. perişan olmalarını sağla mışlardır. Böylece Ruslar, Asya ülkelerine medeniyet götürüyoruz iddialarının aksine, buralarda tam bir dikta rejimi kurmuşlardır.
Türk Edebiyatı Tarihi’nin Arşiv Kaynakları I. n . BÂYEZÎD DEVRİNE AİT BİR İN’ÂMÂT DEFTERİ İsmail Erünsdl Belediye Kütüphanesinde, Mualüm Cevdet yazmaları 0.71 nu marada, n . Bâyezid devrine âit çeşitli kayıtları ihtiva eden bir in’âmât defteri bulunmaktadır. Defter-i Müsvedâât-ı İrfâmât ve Ta- şaddukât. ve Teşrifat ve GayriM adını taşıyan bu defterde, II. Bâ yezid tarafından Muharrem 909 - Zilhicce 917 tarihleri arasında, devlet adamlarına, yabancı devletlerin elçilerine, saray mensup larına, ulemâya ve meşâyihe, san’atkârlara ve şâ’irlere, devlet teş kilâtının çeşitli kademelerinde bulunan vazifelilere muhtelif vesile lerle verilen in’âm ve ihsanlar tesbit edilmiştir1. II. Bâyezid devri’nin kültür hayatı hakkında çok zengin mal zemeyi ihtiva eden bu defterde devrin şâirlerinden de sık sık söz edilmesi dikkati çekmektedir. Şâirler, diğer san’atkârlardan ayrı olarak ya tek tek, ya da toplu olarak zikredilmişlerdir. II. Bâyezid’in saltanatının ilk yıllarında yaşayıp da defterde kendisinden bahse dilmeyen şâ’ir hemen-hemen yok gibidir. Ayrıca «Cemâ‘at-ı şu‘â- râ»dan olmadıkları halde zaman zaman şi’ir yazıp saraya takdim eden çeşitli meslek erbabmdan da söz edildiği görülmektedir. Bu yüzden înfâmât D eften _, bu devirde yaşamış bazı şâirlerin biyogra filerini tesbit hususunda olduğu kadar, devrin edebî hayatını aydın latmakta da önemli bir kaynak olarak ortaya çıkmaktadır.
şu araştırıcılar yararlanmışlardır. Muallim Cevdet «Ahiler» hak- 1 Defterde yer yer farklı kayıtlara da rastlanır. Meselâ 158. sayfada el ma getiren bir şahsa, 187. sayfada ise Firengistanda hapsedilen bir yeniçeri ila çilek getiren zaviye şeyhine verilen ihsanlar bildirilmektedir.
304 İSM A İL ERÜN SAL kındaki eserinde ilk olarak adından bahsetmeksizin bu defteri kul lanmış ve «ehl-i hiref»den bâzı şahısların adlarını tesbit etmiştir2. R. Melul Meriç, önce Türk Nakış Sanatı Tarihi Araştırmaları adlı eserinde lneâmât Defterindeki nakkaşlara ait bâzı kayıtları neşret miş (Ankara, 1953, sh. 49-51) daha sonra da defterdeki Bâyezid Ca mii mimarı ve II. Bayezid devri mimarları ile ilgili kayıtları bir ma kale halinde yayınlamıştır28. M. Tayyib Gökbilgin ise D efter’in ilk 81 sayfasını tarayarak önemli gördüğü bâzı kayıtları yayınlamıştır3. Bu makalenin yazarı da birkaç araştırmasında bu Defter*den yarar lanmıştır4. Bunların dışında Mâînât Defterindeki bâzı kayıtları kul lanan araştırıcılar arasında M. Şahabeddin Tekindağ5, Halil İnal cık6 ve Yücel Ünsal’ı7 anmak gerekir. ln‘âmât Defterindeki kayıtlar, defteri düzenleyen Ruznâmçeci Hızır tarafından beİli bir sisteme göre yapılmıştır8. Her kayıttan ön ce, genellikle günün tarihi tain olarak verilmektedir. Bâzı hâllerde ise sâdece ayın kaçıncı günü olduğu belirtilmekte, ve «minhu» keli- 2 M. Cevdet, Zeyl ‘ala faşli’l-ahiyyeti’l-fityâni’ t-Türkiyye fi nhleti îbni Ba-
2» ‘Bâyezid Camii Mimarı, n. Sultan Bâyezid devri mimarları ile bazı bi naları, Bâyezid Camii ile alâkalı hususlar, sanatkârlar ve eserleri’ Yıllık Araş tırmalar Dergisi n , (Ankara, 1957), 4-77. 3 XV-XVI. Asırlarda Edime ve Başa Livası, Vakıf lar-Mülkler-Mukataalar (İstanbul, 1952), 470-485. 4 Tâcı-zâde Ca‘fer Çelebi hakkındaki doktora çalışmamda ( The Life and Works of Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi,^ with a critical edition of his Dîvân, 2c., Ba sılmamış doktora tezi, Edinburgh, 1977) ve bu konuda yayınladığım bir maka lede ('Tâcî-zâde Ca'fer Çelebi, as a Poet and Statesman’ Boğaziçi Üniversitesi
hakkındaki kayıtları kullandığım gibi, I. Millî Türkoloji Kongresinde okunan ‘Türk Edebiyatı Tarihine Kaynak Olarak Arşivlerin Önemi’ adlı tebliğimde de bu defterdeki bâzı kayıtların edebiyat tarihimizin doğru olarak- tesbiti hususun da ne kadar önemli olduğunu örneklerle göstermeye çalışmıştım (Tebliğin ge nişletilmiş olarak neşri için bk. Türkiyat Mecmuası XIX, İstanbul, 1979). 5 İA. İstanbul maddesi. 6 ‘Bursa XV. Asır Sanayi ve Ticaret Tarihine Dâir Vesikalar’, Belleten XXIV, 93 (Ankara, 1960), 64.
ra tezi, (İstanbul) 1971. 8 Defter’de Hızır'ın adı çeşitli yerlerde kendisine in’âm verilmesi dolayı- sıyle «Hızır, el-fakır, rûznâmçeı» ya da «el-fakîr Hızır» şeklinde geçmektedir (bk. s. 11, 40, 204, 231, 381, 422).
n . B ÂY EZİD DEVRİN E A İT B ÎR ÎN ’Â M Â T D E FTE R Î 305
mesiyle daha önce geçen ay ve yıla atıfta bulunulmaktadır9. Tarih- den sonra, kendisine in’am ve ihsanda bulunulan şahsın adı zikre dilmekte ve çoğu kere de mesleği veya görevi belirtilmektedir. Şâ’ir- ler için bâzen, sâdece isimlerinden sonra «şâ’ir» kaydı konulmakta, bazen de, eğer saraydan muntazaman aylık alıyorlarsa «der-cemâ‘- at-i müşâhere-borân» cümleciği eklenmektedir. Çoğu hâllerde in’âm ve ihsanın veriliş sebebi belirtilmektedir. Ta’ziye, kaside, gazel, mersiye ve bir eser takdimi dolayısıyle ve bir de bayramlarda hediye verildiği görülmektedir. Hiç bir sebep zikret meden «in’âm ve tasadduk» başlığı altında yapılan ihsanlar da var dır10. Hediyenin cinsi akçe ise «nakdîye» elbise ise «câme» kayıtlarıy la belirtilmekte ve sonra da kaç akçe, ne cins elbise ve kumaş veril diği bildirilmektedir11. Bazen verilen akçenin mikdarı «nakdiye» kaydı konulmadan doğrudan yazılmaktadır. Hediyeler eğer verilmeyip de gönderiliyorsa «be-ma‘rifeti» kay dı konulmakta ve bu kayıttan sonra kimin vasıtasıyla gönderildiği belirtilmektedir. Bu makalede, bütün defter taranarak edebiyat tarihimizi ilgi lendiren kayıtlar tarih sırasına göre verilmiştir12. Kayıtlar verilir ken defterin sayfa numaralarına atıfta bulunulduğu gibi, ayrıca her kayıt müstakilen numaralandırılmış ve böylece indeks’den yararla nılarak bazı isimlerin bulunması kolaylaştırılmaya çalışılmıştır. 9 Bu gibi durumlarda tarih, parantez içinde ay ve yıl belirtilerek tarafım dan tamamlanmıştır. 10 Genellikle bayramlarda kumaş ve elbise, diğer zamanlarda ise akçe ve elbise, bazen de kumaş verildiği görülmektedir. 11 Defterde geçen elbise ve kumaş isimlerinin okunuşunda Fahri Dalsar’ın Bursada İpekçilik (İstanbul, 1960), Tahsin Öz’ün Türk Kumaş ve Kadifeleri (2c., İstanbul, 1946-1951) adlı eserlerinden ve Halil İnalcık’ın ‘Bursa XV. Asır Sanayi ve Ticareti Tarihine dâir Vesikalar’ Belleten XXIV, 93, (Ankara, 1960), 45-102, adlı makalesinden faydalanılmıştır. 12 Sadece Tâcî-zâde Ca'fer Çelebi üe ilgili kayıtlar, daha önce, yukarıda anılan makalede verildiğinden tekrardan kaçınmak için bu makaleye alınma mıştır.
306 İSM A İL E RÜ N SAL 1. în'âm be-mezkürm, fi ‘âşiri Müharremi’l-haram, sene 909 Mevlânâ Ruhî, Şâ'ir Nakdiye Câme 2 000
munakka§-ı Bursa s. lJf 2. în'âm be-mezkürîn, fi 3 Reb. n . minhü (909)
kasîde âverd. Nakdiye Câme
2000 Benek
s. 15 3. Tasadduk be-mezkürîn, fi ‘âşiri Reb. II. sene 909. Nöker-i Hazret-i Mahmüd Beg, tâle bekâlıu, be-nâm-ı
Nakdiye
Câme 1000
Benek-i Bursa, sevb. s. 11 4. în'âm be-mezkürîn, fi sânî minhü (Cem. I., 909) Mevlânâ Saf dİ, müderris-i medrese-i ‘Ali Paşa, ki kasîde âverd.
Nakdiye Cübbe
3 000 ‘an murabba' ba-çuka, sevb. s. 21 5. în'âm be-Mehmed, şâ'ir, kâsıd-ı Sultân-x Mısr ki kasîde âverd. fi 6 Cem. II. sene 909. 3 000
6. Ta‘ziye-i Mevlânâ Rühl, şâ'ir ki veled-eş müteveffa şüd. fi 23 Cem. II. sene 909. Câme
Benek-i Bursa, sevb. s. 5 n . B ÂY EZÎD DE V RİN E A İT B İR ÎN ’Â M ÂT D E F TE R Î 307
27 36 42 7. în'âm be-mezkürîn, fi 5 Receb, sene 909. ‘Altfaddin, şâ‘ir-i bayyât ki kaside âverd. 1500 Sa'ili, §â‘ir ki kitâb âverd. 2 000 8. Ta‘ziye-i Mevlânâ İdrîs, miinşî ki der-vilâyet-i ‘Acem pe- der-e§ müteveffa şüd. fi 13 Şaban, sene 909. Câme
Çatma-i Bursa, sevb. 9. Tasadduk be-mezkürîn, fi 27 Şaban, sene 909. Keşfi, şâ'ir ki kasîde dâde. 500 10. Tasadduk be-mezkürîn, fi 25 Ramazan 909. Safâyî, şâ'ir Sabâyı, şâ'ir 1000 2 000 11. ‘Idâne-i mezkürîn fi 8 Şevval, sene 909. ‘Azizi, şâ'ir M a* ili, şâ'ir • Ruhî, şâ'ir Câme: Benek-i Câme: Munakkaş-ı Câme: Munakkaş, Bursa, sevb Bursa, sevb sevb
Câme: Mirahorî an Câme: Mirahorî an Câme: mislehu kemlıa-i kırmızı, sevb kemba-i kırmızı, sevb
Büri (? ) Büri Büri
1 1 1 Sabayı, şâ'ir Keşfi, şâ'ir Büri
Büri 308 İSM A İL ERÜN SAL Jf9 12. în'âm be-mezkürîn, fi 22 Şevval 909. ‘Ömer Çelebi, kâtib-i tevkil ki kaside âverd. Nakdiye Câme
3 000 Münakkaş
Mâ’ilî, şâ'ir ki kaside âverd. 3 000
Nakdiye
5 000 Câme
Çatma s. 55 13. în'âm be-mezkürîn, fi 29 Zi’l-ka‘de 909. Mevlânâ Ruhî, şâ'ir, be-ma‘rifet-i Mevlânâ Anadolu.
Nakdiye Câme
3 000 Benek, sevb Kazasker-i
14. In'âm be-mezkurîn, fi 3 minhü (Zi’l-hicce 909) Kâtibi, şâ'ir ki kaside âverd. 2 000 15. ‘îdâne-i mezkûrîn, fi 12 minhü (Zi’l-hicce 909) eAzizi, şâ'ir Ma’ilî, şâ'ir Câme: Benek Câme: Munakkaş Şehdi, şa'ir Câme : mislehu Sâ’ilî, şâ'ir Câme : mislehu Ruhî, şâ'ir Câme: Munakkaş Kâtibi, şâ'ir Câme: Mirahorî ‘an kemha-i kır mızı, sevb. Hamdı, şâ'ir Büri
1 Sa‘yî, şâ'ir Büri
1 |
ma'muriyatiga murojaat qiling