“Bir sevmek, bin defa ölmek demekmiş.
Aşkın şarabından bilmeden içtim,
Sevda yolundan bilmeden geçtim,
Aşkın bir alevmiş yâr yâr,
Bir ateş parçası,
Bilmeden gönlümü, ateşe verdim.”
*
Miran’ın ses tonu muydu Reyyan’ın gönlünü bu denli yakıp kavuran, yoksa
şarkının sözleri miydi? Reyyan ezbere bildiği bir şarkıyı ilk defa böyle
etkilenerek dinliyordu. Üstelik hak veriyordu. Bir sevmek, bin defa ölmek
demekti.
Sessizliğin baki olduğu karanlık odaya sokak lambasının fersiz ışığı
düşüyordu sadece. Miran, Reyyan’ın ellerinden tuttu. Bu gece yalnız
uyuyabilecek kadar güçlü değildi. Reyyan ise itiraz edebilecek kadar kızgın
değildi. Yatağa oturduğunda, dizlerine koydu başını sevdiği adam. İçi yandı,
titredi, paramparça oldu.
“Uyut beni Reyyan,” diye fısıldadı Miran çaresizce. “Sadece bu dizlerde
uyumayı isteyecek kadar çok sevdim seni. Biliyorum, delilik bu bendeki.”
Sustu. Elleriyle sahiplenircesine tuttu dizlerinden. Gözlerini yumdu uzun
zaman sonra huzurla.
“Ne yaparsam yapayım, yine sana muhtacım…”
Do'stlaringiz bilan baham: |