Hercai hercai
Download 1.36 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Hercai
Benim o silahı çekecek cesaretim olsaydı, çaresizliğimi vururdum
şakağından. O tetiğe basacak gücüm olsaydı Miran’ı değil, sensizliğimi vururdum alnının tam ortasından! Yine sessiz düşünceleri diline pelesenk olmuş, bir türlü çıkamamıştı ağzından. “Eğer ben vurmuş olsaydım onu yaşaması için neden hastaneye getirirdim ki?” Reyyan oturduğu yerden, Azat’ın sözleriyle toparlandı. Ne anlama geliyordu bu sözler? Aklı söylenenleri algılayamayacak kadar bulanıktı. Zihninin ardına katran karası bir perde çekilmişti. Karşısına dikildiğinde bir kere daha nefretle baktı Azat’ın yüzüne. “Kim o zaman, kim vurdu Miran’ı?” Genç adam ellerini yüzüne kapatıp buhranla sıvazladı, tüm bu olanlara böyle sessiz kalışı suçlu olduğundan değil, suçsuz oluşundandı. “Bilmiyorum. Ben yapmadım Reyyan,” dedi dişlerini sıkarken. “Miran’ı ben vurmadım, o tetiğe basan ben değildim!” “Ne oldu?” diye sordu Reyyan bağırarak. “Anlat, çıldıracağım, neler oldu?” “Tartışırken,” dedi Azat. Sesi titriyordu. “Biz tartışırken vuruldu.” Ardından bir kez daha tekrarladı, herkese söyleyip bir türlü inandıramadığı gerçeği. “Vuran ben değildim.” En çok Reyyan’ın inanmasını istiyordu. Onun kendisine böyle nefret dolu bakmasına dayanamazdı. Reyyan bir şey anlamıyordu. Azat değilse kim vururdu Miran’ı? Azat’tan başka kim silah çekebilirdi ki? “Yoksa,” diyerek kaşlarını kaldırdı. “Babam mı yaptı? O mu vurdu?” Başka bir ihtimal yoktu. “Bir insanın adı bir kez çıkmaya görsün,” dedi Azat, Reyyan’a kararmış bakışlarını dikerken. “Amcam bir şey yapmadı. Aksine, beni durdurmak için geldi ardımdan! Ayrıca olay yerinde bile değildi adam. Nasıl suçlarsın babanı?” Reyyan ağlarken bir yandan yüksek sesle güldü. Sinirleri altüst olmuştu. “Yapmadı mı daha önce? Ahmet Karaman’ı öldüren o değil miydi?” Sözlerinin üzerine Azat’ın bir şeyler söylemesini diledi. Babasının böyle bir şey yapmış olmasını kaldıramazdı Reyyan. Fakat susuyordu Azat. Suskunluğu içini dağladı. “Sana inanmıyorum,” diyerek bağırdı Azat’a. Gecenin karanlığına karışan kuzguni bakışları tiksintiyle bakıyordu karşısındaki adama. “Babam değilse, sen değilsen, kim vurabilir başka? Kim kıyabilir ki ona?” Azat, Reyyan’ın bu denli öfke kusmasını beklemiyordu. Ne ara bu kadar düşman kesilmişti? “Reyyan,” dedi şaşkınca. Kolundan tutarak sertçe sarstı. “Bana bak Reyyan, gözlerimin içine bak!” Gözlerini gözlerine kenetlediğinde derin bir nefes aldı genç adam. “Hiç mi tanımıyorsun beni? Kaç yıl aynı sofrada karnımızı doyurduk biz? Artık sözümüze itibar etmiyor musun?” Reyyan kollarını geri çekerken geceyi kavuracak sözler firar etti dudaklarından. “Benim artık kimseye inanacak gücüm kalmadı!” O sırada Arda içeriden çıktı. Sağda solda Reyyan’ı ararken aklına Azat’ın yanında olabileceği ihtimali gelmişti ve yanılmamıştı. Reyyan’ı Azat’ın yanından çekip ardına alırken, “Polisler seni arıyor!” diye bağırdı. “Yediğin haltın cezasını çekeceksin!” Gayriihtiyari gülümsedi Azat. Polisin er ya da geç peşine düşeceğini bildiğinden hastanenin önünden ayrılmamıştı. Arda, Reyyan’ı içeriye götürürken Azat arkalarından takip ediyordu. Hastaneden içeriye girdiklerinde danışmada gördüğü polis memurlarının yanına onlardan önce vardı Azat. Reyyan’ın öfkeli bakışlarının gölgesinde, bileklerine takılan kelepçelerle birlikte tekrar kapıya doğru yürürken gözlerini Reyyan’a dikti. Yanından geçerken ise duraksadı. Sanki bir şey söyleyecekmiş gibi araladığı dudakları geri kapandı. Gözlerini de, sözlerini de alıp çekti gitti. Azat’ın polislerle gidişinin ardından Arda ve Reyyan ameliyathanenin önünde aldı soluğu. Miran’ın teyzesi ve Eylül perişan bir halde bekliyorlardı. Reyyan bitkin kalan vücudunu oturaklara bıraktığında Arda telaşlı adımlarını gezdirmeye başladı koridorda. Reyyan’ın buğulu bakışları Arda’nın üzerindeydi. “Nasıl oldu bu?” diye sordu. “Birkaç saat önce sapasağlam ayrıldı yanımdan!” Arda duraksayıp Reyyan’a baktığında, “Bilmiyorum,” dedi sert sesiyle. “Azat gelmiş ve Miran’la buluşmuşlar. Nerede olduğunu bile bilmiyorum! Tek bildiğim sadece ikisinin olduğu. Yani Miran’ı Azat’tan başkası vurmuş olamaz!” Arda her şeyden bihaber olduğu için çok öfkeli görünüyordu. Miran ona haber vermeden Azat’la buluşmuş olmalıydı. “Keşke söyleseydim,” diye mırıldandı Reyyan. “Keşke bugün şirkete geldiğimde ilk sana söyleseydim Azat’ın İstanbul’da olduğunu.” “Vahit Amca yüzünden karıştı ortalık,” dedi Arda. “Kendini suçlama. Böyle olacağını bilemezdin.” Reyyan suskunluğunu dudaklarına mesken edip kafasını duvara yasladı. Gözyaşları pınarlarından süzülürken indirdiği gözkapaklarının ardında Miran’ın hayali can buldu. Reyyan canından oldu. Ya okyanus bakışlarını bir daha göremezse, o zaman ne olacaktı? Unutursa kokusunu, hatırlamazsa sesini… Bu zamana kadar çektiği tüm acıları toplasa, şu an çektiği acının binde biri etmezdi. Kaybetme korkusu, ölmekten betermiş, bunu anladı. Şimdi Azat hapse girse, ömrünün sonuna kadar da orada kalsa ne fark ederdi ki? Miran’ın hayat ışığı söndükten sonra, tüm dünya yansa ne fark ederdi? Saniyeler saat gibi geliyordu Reyyan’a. Kara haberi alıp hastaneye geleli belki bir saat bile olmamıştı ancak sanki asırlardır buradaymış gibi hissediyordu. Aklında sadece Miran ve daha doğmamış bebeği vardı. Her şey için suçluluk duyuyordu Reyyan. Bebeğini babasından saklamamalıydı. Sırf Download 1.36 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling