Hercai hercai


Download 1.36 Mb.
Pdf ko'rish
bet58/66
Sana05.01.2022
Hajmi1.36 Mb.
#215141
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   66
Bog'liq
Sümeyye Koç - Hercai

Benim  o  silahı  çekecek  cesaretim  olsaydı,  çaresizliğimi  vururdum
şakağından.  O  tetiğe  basacak  gücüm  olsaydı  Miran’ı  değil,  sensizliğimi
vururdum alnının tam ortasından!
Yine  sessiz  düşünceleri  diline  pelesenk  olmuş,  bir  türlü  çıkamamıştı
ağzından.  “Eğer  ben  vurmuş  olsaydım  onu  yaşaması  için  neden  hastaneye
getirirdim ki?”
Reyyan  oturduğu  yerden,  Azat’ın  sözleriyle  toparlandı.  Ne  anlama
geliyordu  bu  sözler?  Aklı  söylenenleri  algılayamayacak  kadar  bulanıktı.
Zihninin  ardına  katran  karası  bir  perde  çekilmişti.  Karşısına  dikildiğinde  bir
kere daha nefretle baktı Azat’ın yüzüne. “Kim o zaman, kim vurdu Miran’ı?”
Genç  adam  ellerini  yüzüne  kapatıp  buhranla  sıvazladı,  tüm  bu  olanlara
böyle sessiz kalışı suçlu olduğundan değil, suçsuz oluşundandı. “Bilmiyorum.
Ben  yapmadım  Reyyan,”  dedi  dişlerini  sıkarken.  “Miran’ı  ben  vurmadım,  o
tetiğe basan ben değildim!”
“Ne oldu?” diye sordu Reyyan bağırarak. “Anlat, çıldıracağım, neler oldu?”
“Tartışırken,” dedi Azat. Sesi titriyordu. “Biz tartışırken vuruldu.” Ardından
bir  kez  daha  tekrarladı,  herkese  söyleyip  bir  türlü  inandıramadığı  gerçeği.
“Vuran  ben  değildim.”  En  çok  Reyyan’ın  inanmasını  istiyordu.  Onun
kendisine böyle nefret dolu bakmasına dayanamazdı.
Reyyan  bir  şey  anlamıyordu.  Azat  değilse  kim  vururdu  Miran’ı?  Azat’tan
başka  kim  silah  çekebilirdi  ki?  “Yoksa,”  diyerek  kaşlarını  kaldırdı.  “Babam
mı yaptı? O mu vurdu?”
Başka bir ihtimal yoktu.
“Bir  insanın  adı  bir  kez  çıkmaya  görsün,”  dedi  Azat,  Reyyan’a  kararmış
bakışlarını dikerken. “Amcam bir şey yapmadı. Aksine, beni durdurmak için


geldi  ardımdan!  Ayrıca  olay  yerinde  bile  değildi  adam.  Nasıl  suçlarsın
babanı?”
Reyyan  ağlarken  bir  yandan  yüksek  sesle  güldü.  Sinirleri  altüst  olmuştu.
“Yapmadı  mı  daha  önce?  Ahmet  Karaman’ı  öldüren  o  değil  miydi?”
Sözlerinin  üzerine  Azat’ın  bir  şeyler  söylemesini  diledi.  Babasının  böyle  bir
şey  yapmış  olmasını  kaldıramazdı  Reyyan.  Fakat  susuyordu  Azat.
Suskunluğu içini dağladı.
“Sana  inanmıyorum,”  diyerek  bağırdı  Azat’a.  Gecenin  karanlığına  karışan
kuzguni  bakışları  tiksintiyle  bakıyordu  karşısındaki  adama.  “Babam  değilse,
sen değilsen, kim vurabilir başka? Kim kıyabilir ki ona?”
Azat,  Reyyan’ın  bu  denli  öfke  kusmasını  beklemiyordu.  Ne  ara  bu  kadar
düşman  kesilmişti?  “Reyyan,”  dedi  şaşkınca.  Kolundan  tutarak  sertçe  sarstı.
“Bana bak Reyyan, gözlerimin içine bak!” Gözlerini gözlerine kenetlediğinde
derin  bir  nefes  aldı  genç  adam.  “Hiç  mi  tanımıyorsun  beni?  Kaç  yıl  aynı
sofrada karnımızı doyurduk biz? Artık sözümüze itibar etmiyor musun?”
Reyyan  kollarını  geri  çekerken  geceyi  kavuracak  sözler  firar  etti
dudaklarından. “Benim artık kimseye inanacak gücüm kalmadı!”
O  sırada  Arda  içeriden  çıktı.  Sağda  solda  Reyyan’ı  ararken  aklına  Azat’ın
yanında  olabileceği  ihtimali  gelmişti  ve  yanılmamıştı.  Reyyan’ı  Azat’ın
yanından  çekip  ardına  alırken,  “Polisler  seni  arıyor!”  diye  bağırdı.  “Yediğin
haltın cezasını çekeceksin!”
Gayriihtiyari  gülümsedi  Azat.  Polisin  er  ya  da  geç  peşine  düşeceğini
bildiğinden  hastanenin  önünden  ayrılmamıştı.  Arda,  Reyyan’ı  içeriye
götürürken Azat arkalarından takip ediyordu.
Hastaneden  içeriye  girdiklerinde  danışmada  gördüğü  polis  memurlarının
yanına  onlardan  önce  vardı  Azat.  Reyyan’ın  öfkeli  bakışlarının  gölgesinde,
bileklerine takılan kelepçelerle birlikte tekrar kapıya doğru yürürken gözlerini
Reyyan’a  dikti.  Yanından  geçerken  ise  duraksadı.  Sanki  bir  şey
söyleyecekmiş gibi araladığı dudakları geri kapandı. Gözlerini de, sözlerini de
alıp çekti gitti.
Azat’ın  polislerle  gidişinin  ardından  Arda  ve  Reyyan  ameliyathanenin
önünde aldı soluğu. Miran’ın teyzesi ve Eylül perişan bir halde bekliyorlardı.
Reyyan bitkin kalan vücudunu oturaklara bıraktığında Arda telaşlı adımlarını
gezdirmeye başladı koridorda.
Reyyan’ın  buğulu  bakışları  Arda’nın  üzerindeydi.  “Nasıl  oldu  bu?”  diye
sordu. “Birkaç saat önce sapasağlam ayrıldı yanımdan!”


Arda  duraksayıp  Reyyan’a  baktığında,  “Bilmiyorum,”  dedi  sert  sesiyle.
“Azat  gelmiş  ve  Miran’la  buluşmuşlar.  Nerede  olduğunu  bile  bilmiyorum!
Tek  bildiğim  sadece  ikisinin  olduğu.  Yani  Miran’ı  Azat’tan  başkası  vurmuş
olamaz!” Arda her şeyden bihaber olduğu için çok öfkeli görünüyordu. Miran
ona haber vermeden Azat’la buluşmuş olmalıydı.
“Keşke  söyleseydim,”  diye  mırıldandı  Reyyan.  “Keşke  bugün  şirkete
geldiğimde ilk sana söyleseydim Azat’ın İstanbul’da olduğunu.”
“Vahit Amca yüzünden karıştı ortalık,” dedi Arda. “Kendini suçlama. Böyle
olacağını bilemezdin.”
Reyyan  suskunluğunu  dudaklarına  mesken  edip  kafasını  duvara  yasladı.
Gözyaşları  pınarlarından  süzülürken  indirdiği  gözkapaklarının  ardında
Miran’ın hayali can buldu. Reyyan canından oldu. Ya okyanus bakışlarını bir
daha  göremezse,  o  zaman  ne  olacaktı?  Unutursa  kokusunu,  hatırlamazsa
sesini…  Bu  zamana  kadar  çektiği  tüm  acıları  toplasa,  şu  an  çektiği  acının
binde biri etmezdi. Kaybetme korkusu, ölmekten betermiş, bunu anladı. Şimdi
Azat  hapse  girse,  ömrünün  sonuna  kadar  da  orada  kalsa  ne  fark  ederdi  ki?
Miran’ın hayat ışığı söndükten sonra, tüm dünya yansa ne fark ederdi?
Saniyeler  saat  gibi  geliyordu  Reyyan’a.  Kara  haberi  alıp  hastaneye  geleli
belki  bir  saat  bile  olmamıştı  ancak  sanki  asırlardır  buradaymış  gibi
hissediyordu. Aklında sadece Miran ve daha doğmamış bebeği vardı. Her şey
için  suçluluk  duyuyordu  Reyyan.  Bebeğini  babasından  saklamamalıydı.  Sırf

Download 1.36 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   66




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling