Adalet Menzili
Download 1.1 Mb. Pdf ko'rish
|
Adil Yakubov - Adalet Menzili
Adil Yakubov
34 uyanmış inek sağmakla meşguldü. Kocasının suratını görünce eli ayağına dolaşmış, ayağa kalkayım derken çingildeki sütün yarısını bile yere dökmüştü.. * * * Suyun Burgut yoncalık ortasındaki tahta kerevete varıp oturunca, Mercanay çekinerek yanına geldi. — N’oldu? Niye dağdan zamansız döndün? Suyun Burgut halsizce kolunu silkeledi. — Yine başladılar! — Heyet mi geldi? — Yok, merkez komiteye çağırdılar. Bu defaki savcılar Moskova’dan gelmişler! Söylemiştim ya, Moskova’dan müfettişler gelir, memleketin altını üstüne getirirler, pek çok temiz insanın yastığını kuruturlar diye! Yoğurtlu aşın var mı? Varsa bir kâse ver de içip gideyim. Burgut ayağa kalkmak istedi, fakat Mercanay şuursuzca kocasının boynuna sarılıp yalvarmaya başladı: — Canım Suyun ağam! Oraya gitmeyin! Mercantav’a dönün! Suyun, birden kerevet yanına çöktü. Mercanay’ı belinden kavrayarak dudaklarından, yanaklarından, boynundan öpmeye başladı. — Hoşçakal! Laçin’i sana, seni Allah’a emânet ediyorum, Mercan! Sonra Mercanay’ın boynuna dolanan kollarını çözüp ayağa kalktı. Karısının getirdiği bir kâse yoğurt aşını tepesine dikip içtikten sonra ağır adımlarla Laçin’in odasına girdi. Kare şeklindeki küçücük odanın dört bir yanına monte edilen raflar, pencere önleri ve hatta masanın üzerine varıncaya kadar her taraf kitaplarla doluydu. Suyun Burgut, odayı lebâleb dolduran kitapları şöyle bir seyrettikten sonra dışarı çıkıp titrek bir sesle: — Allah oğluma uzun ömürler versin! -dedi- Onu okut, adam et, Mercan. Gözünde boncuk boncuk yaş damlacıkları beliren Mercanay: — Sanki bir daha dönmeyecekmişsiniz gibi konuşuyorsunuz. Ne suçunuz Adalet Menzili Adil Yakubov 35 var ki böyle söylüyorsunuz? — Hayır, suçu yok Suyun Burgut’un! Söyledim ya, suçum yok benim, Mercan! -Burgut birden beynine hücum etmeye başlayan nahoş hayalleri kovmaya çalışıyormuş gibi başını sağa sola sallayıp evden çıktı.. Top sahası gibi geniş avluda bir başına kalan Mercanay ne yapacağını bilemedi. İçeri girse içeri sığmıyor, dışarı çıksa dışarı sığmıyor, elhasıl başını hangi taşa çalacağını bilmiyordu. İkindiye kadar bu şekilde dolaşıp durduktan sonra, eli yüreğinde, idare binasına varıp şehre telefon etmeye -hoş, kime telefon edeceğini de bilmiyordu ya- karar verdi. Mercanay alelacele üstünü giyip evden ayrıldı. Şansına, sanki başka sokak yokmuş gibi ana caddeden yürürken, dönemeçte bir bet kahkaha sesi duyup gayr-i ihtiyari olduğu yere çakıldı kaldı. Caddenin öteki tarafında sabık genel müdür Fıçı Mansur’un evi vardı, işten ayrıldıktan sonra sanki bir hektar genişliğindeki avlusu yetmiyormuş gibi, caddeye kerevet kurdurup, üstüne de bezekli bir eyvan diktirmişti. Gündüzleri buraya halı serdirir, halı üzerine ipek minderler yaydırıp, eski dostlarıyla oturarak kımızını yudumlarken, “Divane-i Râstguy” isimli bir delinin saçma sapan konuşmalarını dinleyerek keyf çatardı. Bugün sanki gırgır her günkünden fazlaymış gibi, kerevet ağzına kadar insanla doluydu. Mercanay gayr-i ihtiyari adımlarını sıklaştırdığı bir sırada: — Vay, gelin hanım! -diyen tanıdık, kalın bir ses işitince yüreği uyuşup kaldı. Bırakıverse yere değecek göbeğini deri korseye salıp kayışla boynuna asan sabık genel müdür, ayı gibi sallanarak çift sütuna sırtını verdi. — Kar tanesi kızım, Mercanay, beri gel hele! Sana söyleyecek iki ağız sözüm var! -dedi tuhaf bir mihribanlıkla. Sonra boynuyla birleşmiş gibi duran başını yana büküp kerevette oturan arkadaşlarına seslendi: — Sizlere izin, alın bakalım oltanızı! Emekliye ayrıldık deyip, birinin sürekli kımızını içmek, yemeğini yemek, yan gelip yatmak mı istiyorsunuz? İnsan utanır biraz yahu! Sen de güzel fıkralar anlatıyorum diye gevezelik edip durma.. Hadi bakalım, işinin gücünün başına! Adalet Menzili Download 1.1 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling