Ankara üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ
Download 6.7 Mb. Pdf ko'rish
|
II. Bölüm: 1.İlk dönem İlişkilerine Genel Bir Bakış, 1482’den 1511’e Kadar Yaşanan Olaylar: A.Osmanlı-İran İlişkilerinin Temelleri:
Türklerle Ġranlılar‟ın iliĢkisi Milad‟dan önce baĢlanmıĢtır. 396 Ġranlılar Türklerin Milli kahramanlarına çok saygı gösterip her zaman nesir ve Ģiirlerinde onlarun yaĢamından saygıyla söz ediyorlardı. Örneğin “ġehname‟de” bazı beyitte, Alpertunga, kahraman olarak yansıtılmaktadır. Örneğin; Beyit: ب ایٌاهكا واَ قُّٕتهگا با یاین ق ٕچ ٍْا ِٕک قِٕ “Demirden dağ deniz suyu gibi erir Alpertunga‟nın adnı duydugu zaman” 397
یقهگ بایٌاهكا یِٕ ةناؿ ٌا هت هگ ًؽَ ٕیق هت قِٕ ةناؿ ّک كیات یًرٌن “Uyumsuz Deve (nefise) hâkim olmak için Rüstem gibi irade ister Eğer nefsine hâkim olsan Efrasyab (Alpertunka) gibi olursun” 398
Yukarıda bahsedildiği üzere Türk-Ġran iliĢkileri Ġslam‟dan önce baĢlamıĢtı. Mezdek zamanında Ġran‟ın padiĢahı, hakiki değil Ģekli ZerdüĢt dinini kabul eden Kavad idi. 399 Mezdek ve mezhebini resmi, ZerdüĢtlük, dinine karĢı desteklediği için 396
Zeki Velid Togan, ,Umumi Türk Tarihi‟ne Giriş, Enderün Kitabevi, 3.Baskı, Ġstanbul 1981, s. 33-36. 397 Ferdevsi Ebul-Kasim, Şehname, Hattı Nüsha, Tahran Yüniversitesi Merkezi Kütüphane, s. 325-326. 398
399
Kafesoğlu I, Türk Milli Kültürü, 3. Baskı, Ġstanbul 1984, s.83. 136
Kavad din adamları tarafından tahtan indirildi. 400 Kavad Türklerden yardım alarak tekrar tahtı ele geçirdi. 401
Eski Ġran‟ın meĢhur komutanı olan “Behram Çübin” Türklerin yanına gitmiĢtir. 402 Gazneli Mahmud kendi soyunu bu efsanevi komutana bağlamak istiyordu. Gazneli Mahmud‟un desteğiyle Firdevsi ġehname‟yi ortaya çıkardı. قات قاتآقًٕؽي ِاِ ٍذ
قات قاِ ُنق اقات ىثٌ َهٌ ٌآظ نكَا ّک وقٕرٌ َُاُچ
ٌآَ ٔ ناکِآ وا كَاي ٍفٌ قَُٕت ُیارٌ ٌاگنىت وا اهي
قَُٕت ُیاىك نق انٔ ُیارٌ Gazneli Mahmud‟un baĢı sağ olsun BaĢı yeĢıl yüreği hoĢ olsun Onu öyle övdüm ki dünyda Daha gizli ve açık söz kalmadı Ben Büyük adamları övürüm Gazneli Mahmud‟un övmesini arttırmaktadır. 403
yayılmasında Gazneli Mahmud büyük role sahipti ve Firdevsi‟ye ġehname‟yi yazarken her beyitine bir altın sikke vereceğine söz vermiĢti. Ancak bazı
400
Ebulgasim Ferdevsi, Şahname, Emirkebir Yayınları, Tahran 1962, s 428; Teberi c. I, S. 419; Ebn-i Esir, c.I, s. 418. 401 Arthor Kıristiyansain, Sasanilerin Zamanında İran, çev. ReĢid Yasemi, Emirkebir Yayınları, Tahran 1989, s. 515-525. 402
Ebulgasim Ferdevsi, Şahname, Emirkebir Yayınları, Tahran 1962, s. 513.
403 Ebulgasim Ferdevsi, a.g.e, s. 3-4.
137
nedenlerden dolayı sözünü tutmadı ve altın yerine gümüĢ verdi ve Firdevsçi Gazveli Mahmud‟a içerledi. Gazneli Mahmuddaha sonra verdiği sözü yerine getirmek amacıyla altın gönderdi. Ama ulaĢtığı zaman Firdevsi‟nin cesedini gömmek için mezara götürüyorlardı. 404
Ġslamiyet döneminde de Ġslam‟dan önceki durumda olduğu gibi Türkler‟in Ġran‟da varlığı devam etmekteydi. 405
Türkler Ġranlılarla birleĢeli iç içe yaĢamaya baĢlamıĢlardı. Bu birleĢme o kadar önemlidir ki Ġranlı tarihçilere göre: “Türklerle Ġranlıların birbirinden ayrılamaları mümkün değildir”. Ġran‟ın zengin kültürel, sosyal yapısını bir iki araĢtırma ile izah etmek zordur. Türk kültürü ve sanatı ile Ġran kültürü ve sanatı o kadar içi içedir ki, her ikisini algılamadan bir yerlere varmak imkânsızdır. Kazneli, HarezmĢahlı, Selçuklu vs. hanedanın oluĢturduğu Ġslam dönemi Ġran millî sanatı ve mimarisini ancak Fars sanat ve mimarisinden birlikte bahsetmekle mümkündür. Bu birlik Gazneliler Selçuklular, HarezmĢahlılar, Moğollar, Timurlar vs. dönemlerde kendini göstermiĢtir. Ayrıca Ġranlılar için çok önemli olan ve ruhlarına iĢleyen Kerbela olayında Ġki Türk‟ün (biri kesindir) Ġmam Hüseyin‟e yardım etmeleri ve Ġmam Hüseyin ile birlikte Ģehit olmalarıdır. 406
Önce Ġmam Hasan‟ın hizmetkârı ve O öldükten sonra Ġmam Hüseyin'in hizmetine geçmiĢtir. Babası Türk olan bu adamın adı “Eslem-i Türk” (Ġran‟ın Azerbaycan‟ın da veya Kazvin Türk‟ü Eslem‟e tanılan) olarak Ġranlılar‟ın çok ilgisini çekmiĢti ve
404
Manüçehr Parsadost, Şah İsmail-i Evval, s. 81-82.
405 ReĢideddin Fazlullah, Camial-Tevarih, Tarih-i Oğuz, s. 55. 406
Gulamhuseyn Zargarinejad, Nihzeti İmam Huseyn ve Giyami Aşura, Semt Yayınları, Tahran 2004, s. 388. 138
onların gönüllerinde Türkler‟e karĢı büyük bir muhabbete neden olmuĢtu. 407 Tarihi
kaynaklarda adı “Eslem bin Ömer Türkî Kazvin-i (Vazeh Türkî)” olarak geçen Eslem, Ġmam Huseyinle Medine‟den Mekke‟ye ve buradan Kerbela‟ya gelmiĢti. 408
Türk‟ün Ģehitliğinden söz ediyor. Eslem savaĢa alanına girdiği zaman bu Ģiiri söyledi: ٍي هؽثنا ٚ ٓی يته٘ ٔ يُػ ٚ مرًی یهثَ ٔ يًٌٓ ٍي ٕعنأ ین ی
ال مثعًنا كٌاؽنا ةهه نُّی یهعُت يُیًی یك یياٍؼ ا “Deniz benim hücumum ve saldırımla ısınır Hava kılıcım ve okumla dolar Kılıcım sağımdan çıkınca Hasetçinin kalbini söker ve çatlatır” 409
Meclisi diyor Ģehadetinden önce Eslem Türk yere düĢtükten sonra Ġmam Huseyin‟i baĢı üstünde gördüğü zaman gülümsedi sonra Allah tarafına üçtü. 410
Horasan‟dan Küfe‟ye gelen Hanefi mezhebinin kurucusu Ebu Hanifenin dedesi Hz. Ali hanedanına karĢı çok hürmetliydi. Dedesi Küfe Mevalilerinden olup aynı zamanda bu Ģehirde iskân etmekte ve Hz. Ali‟nin müridi idi. Ġmam-ı Azam‟ın
407
Gulamhuseyn Zargarinejad, a.g.e, aynı s. 408
Menakıb, IV. cilt, s 104; Maktelul-Huseyin Harezmî Elcüzül-Sani s 11. 28; Bıharul-Envar c. 45, s. 30; Tankıhu‟l-Mekal, c. I, s. 125; Ensarul-Huseyin, Mute- Ehiyül-Amal s. 429 ve 449; Nefsul-Mahmum, s. 134, Absarül-Ayn s 122 ve 156; Tarih Taberi Aslem-i Süleyman Ģeklinde yazıyor. 409 Gulamhuseyn Zargarinejad, Nihzeti İmam Huseyn ve Giyami Aşura, s. 302. 410 Gulamhuseyn Zargarinejad, a.g.e, aynı s. 139
dedesi Ġranlılara ait törenlerde Ġran geleneklerini tanıtmak amacıyla Hz. Ali‟nin soyundan gelenlere hediye götürüyordu. Nevruz bayramı geldiği zaman Hz. Ali‟ye Palüdeh (bir çeĢit tatlı) götürüyordu. Hz. Ali de: “her günümüz Nevruz olsun” 411
sürekli hükümete (Emevi hilafeti) karĢı onların taraftarlarına destek veriyordu. Bu nedenle Emevi hilafetinin son zamanlarında tutuklandı ve 100 kırbaç ile cezalandırıldı. 412
Ebu Hanife, Ġmam Cafer Sadik‟ın talebesi oldu ve onunla beraber hapiste kaldı. Abbasi hilafetinin baĢlangıcında Hz. Ali‟nin soyundan gelenlerin hilafetin baĢına geçmeleri konusunda propaganda yapmak suçuyla halife Mensur‟un öfkesine uğradı, 10 yıldan fazla hapiste kaldı ve defalarca iĢkence gördü. Gördüğü iĢkenceler sonunda serbest bırakıldıktan birkaç gün sonra vefat etti. 413
Ġmam ġafii de Hz. Ali‟nin soyundan gelenlerin tarafındaydı. Hatta genç yaĢta Halife Mensur zamanında Yemen‟de ġii bir ayaklanmaya katıldı. Ama ona isnat edilen itham ispatlanmadığı için serbest bırakıldı. Hz. Ali‟nin ailesini çok sevmesinden dolayı Hanbelîler ona Rafizi diyorlardı. Ġmam ġafii: “eğer Ali ailesini sevmek Rafizi anlamına geliyorsa ben Rafiziyim” diye cevap verdi. 414
Hz. Ali hakkında Ġmam ġafii‟ye ait olduğu söylenen bir beyit mevcuttur: “ġafii ölmek üzere ama bilmiyorum Allah mı beni yarattı, Ali mi beni yarattı”.
411 Ahmed bim Ali Hetib-i Bağdadi, Tarih-i Bağdad, Mustefa Ebdulkadir Ata basımı, c XIII, Beyrut. 1997, s. 327. 412
Ahmed bim Ali Hetib-i Bağdadi, a.g.e, s. 327. 413
Muhammed Ebu Zehra, Mezhepler Tarihi, çev. Sıbğatullah Kaya , Kitabyurdu, 2009, s. 236.
414 Feridüddin Attar, Tezkeret-ul Evliya, çev. Mehmed Zahid Kotu, s. 4. 140
Selcuklu devleti Türk ve Ġran unsurlarının birlikte geliĢtirdikleri büyük bir güçtü. Osmanlı-Safevi iliĢkilerini iyi anlamak için bunların 15. Yüzyılının baĢlangıçında baĢlayan olaylara dıkkat edersek bunların iliĢkilerinin temelinin nereden baĢladığı ve neyin üzerine dayandığı bize yardımcı olacaktır.
Miladi 1402 (Hicri 805) yılında Timur Yıldırım Bayezid‟e saldırdı 415 ve
Yıldırım Bayezid bir yıl hapiste kaldıktan sonra öldü ve merkezi yapının yeniden oluĢması yarım asır geçmesi gerekti. 416 Timur‟un bu saldırısı Türkmenler için iyi bir firsat idi. 417
Bu Türkmen Kabileleri Güney ve Doğu Anadolu, Kuzey Suriye, Kuzey Irak ve Azerbaycan‟da kaldılar. Bu çeĢitli Türkmen kabilelerinin çoğu Akkoyunlu ve Karakoyunlular‟ın egemenliğine geçtiler, bazıları da bu bölgelere yerleĢtiler. Akkoyunlu-Karakoyunlu Devletleri ortadan kaldırıldıktan sonra onlara katılan diğer Türkmenler de bu bölgelere dağıldılar. Bu bölgelerde yaĢayan ve Osmanlı-Safevi arasında yer alan Türkmenler‟in hangi tarafa yöneldikleri belli değildi. Bunların kimi Osmanlılar‟ın kimi Safeviler‟in hâkimiyetinde yaĢayan kimi de bağımsız bir Ģekilde yaĢamaya devam etmek istiyordu. Bu açıdan Timur‟un Osmanlı‟ya saldırması ve dönmesi esnasında Anadolu da bağımsız Türkmen beyleri önce Osmanlı-Akkoyunlular 418 sonrada Osmanlı-Safevi arasındaki 415
Genel Kurmay BaĢkanlığı, Ankara Meydan Muharebesi, Genel Kurmay Basım Evi, 1995, s. 58. 416 P. Wittek, Ankara Bozgunundan İstanbul‟un Zaptına, çev. Halil Ġnalcık, Belleten, VII/27, 1943, s. 557-589. 417
Yücel YaĢar, Timurun Ortadoğu Seferleri ve Sonuçları, (1393-1402), T.T.K 1998, s 9.
418 Erdem, a.g.e, s. 87-88.
141
politikaları dikkatle takip ediyorlardı. Bu Türkmen Kabilelerin siyasi açıdan Osmanlı‟ya, akide ve geleneklerine göre ise Safevi‟ye yöneldikleri görülmektedir. Miladi 1416 yılında (Hicri 809 yılı) Simavnalı Bedreddin Ġbni Kadi 419 ve
müridlerinin geniĢ çaplı isyanı bastırılmıĢsa da kalan isyancılar Safevi Sufilerine katılmıĢlardı. 420 Arada kalan Türkmenler için Osmanlı ve Safevi‟nin paylaĢımcı bir siyaset izlememeleri, bu iki devletin iliĢkilerinin gerginleĢmesine yol açtı. Aslında Osmanlı ve Safevi Devletleri bu konuda esas bir düĢünce yerine kendi ideallerini ortaya koydular. Böyle bir yaklaĢımda bulunmaları, bunların akılcı bir politika yürütmesine engel oldu ve Türkmenler konusu gittikçe radikal bir siyasete dönüĢtü. 421
Bu iki devlet Türkmenler hakkında ortak bir sonuca ulaĢmadıkları için aralarında çıkan siyasi ve sonra askeri çatıĢmalarının nedeni olan mezhep farklılığı diğer konulara destekleyici veya paralel olarak görünmektedir. 422
Bu Türkmenlerin sosyal ve tarihi açıdan yaĢam tarzlarına dikkat edersek bu konunun Osmanlı-Safevi iliĢkilerini önemli etkeni olduğu görürüz. Aynı Ģekilde bu devletlerin iliĢkileri de Ġslam tarihinin karanlık sayfasına ıĢık tutacaktı. Timur‟un Osmanlı‟ya saldırılması ve Yakın Doğu coğrafyasını ele geçirme amacı, kendi iktıdarını tahmil etmesi ve bütün Ġslami devletler ve derebeylikleri
419
Ahmet Refik, Rafızilik ve Bektaşılık, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, Ġstanbul 1932, s. 3. 420 Hammer Purgstall‟ın, s 181-190; AĢikpaĢazade, Tevarih-i Al-i Osman, Ali Bey‟in baskısı, Ġstanbul Matbaa-i Amire, 1914, s 91-93. Ve Kara Çelebizade; ,Revzetu‟l- Ebrar, Kahire, Bulak Matbaası, 1832, s. 364.
421
Adel Alloche, Osmanlı ve Safevi ĠliĢkileri, Anka Yayınları, Ankara 1985, s. 79-03. 422
Mazzavi, Peydayeş-i Devlet-i Safeviye, s. 189-190. 142
ortadan kaldırp bir devlet kurmuĢ olması 423 Ġslam düyasında iç çatıĢmayla sonuçlandı. Çünkü Akkoyunlu-Karakoyunlu Türkmen kabilelerinden biri Timur‟u destekledi diğeri Osmanlıları desteklediği için Timur döndükten sonra bu Türkmen Kabileleri arasında çatıĢmalar devam etti. Bu Türkmen kabilelerinin çatıĢmasının sonucu Osmanlı-Safevi gerginliğine neden oldu. 424 Akkoyunlu-Karakoyunlu devletleri ortadan kaldırıldıktan sonra Timur döneminden kalan diğer Türkmenler ve toprakları Osmanlı-Safevi arasındaki bölgelere dağıldılar. Bu Türkmenlerin Osmanlı-Safevi arasında yer almaları ve iki devlettenbirine yönelmeleri, buiki devletin siyasetlerinin birbirine yakın veya uzak kalmasına neden olan asıl konulardandır. Osmanlı ve Safevi devletleri bunları kendi himayelerine almak ve topraklarına sahip çıkmak için her hangi bir mezhep politikası takip etmek ve bunu uygulamak için din âlimlerinden destek alıp faaliyetlerini meĢrulaĢtırmaya çalıĢıyorlardı. 425 Timur Anadolu‟ya geldiği esnada Akkoyunlular‟ın lideri Kara Osman 426
(Kara Yülük) kardeĢleri Ahmet Bey ve Piri Ali BeyleAksak Timur‟a yardım etmiĢti. 427 Timur da onu Diyarbakır valisi tayin etti. 428 Osman Bey Emir Timur‟la iĢbirliğine devam ederek onun emriyle Mardin gibi bölgeleri kuĢatmaya
423 YaĢar Yücel, Timurun Ortadoğu Seferleri ve Sonuçları, (1393-1402), T.T.K 1998, s 8-14. 424
Ġlhan Erdem, Akkoyunlu Devleti Tarihi, s. 85-93.
425 Lübbüt-Tevarih, çev. Hamidreza Muhammednejad, s. 11.
426 Erdem, Akkoyunlu Devleti Tarihi, s. 66-66. 427
Erdem, a.g.e, s 67-72.
428 Ebübekr Tihrani, Kıtab-ı Diyarbekriyye, c. I, s. 50. Huseyin Mir Caferi, Tarih-i Timuriyan ve Türkmenan, Ġsfehan 1996, s 340. 143
giriĢmiĢti. 429 Kara Osman‟la savaĢ halinde olan Karakoyunlular‟ın güçlü emiri Kara Yusuf ise Timur‟a karĢı Osmanlılar‟la birleĢmiĢti. Bu nedenle önce Memluklar‟a ve sonra Yıldırım Bayezid‟e sığınmıĢtı. 430 Karakoyunlu Kara Yusuf 3. kez Akkoyunlu Kara Osman‟la savaĢtı ve onu yendi. 431
Kara Osman da Kara Yusuf‟un emiri Pir Ömer‟i savaĢta öldürdü. Emirinin intıkamını Kara Osman‟dan almak isteyen Kara Yusuf, Timur‟un oğlu ġahruh‟un saldırısına uğradı. ġahruhla savaĢa hazırlanan Kara Yusuf, Tebriz‟le Miyane arasındaki, Ucan, da öldü. 432 Gücünü arttırmak isteyen bu iki Türkmen kabilesinden Karakoyunlular Osmanlılar‟a yaklaĢma politikası izlerken, Akkoyunlular ise Timurlular‟a yaklaĢıp çatıĢmalara devam etmekteydiler. Timur Resül-Ayn bölgesinde ordusunun sağ kolunu Karakoyunlar üzerine göndermiĢti. 433 Kara Yusuf‟tan sonra yerine geçen oğlu Ġskender önce Sivas Hâkimi Kadı Burhanüddin‟i sonra da babası gibi Kara Osman‟ı yendi. 434
Timurlu ġahruh Akkoyunlularla çatıĢma halinde olan Karakoyunlu Ġskender‟e
429
N. ġami, Zafername, a.g.e, s. 285-286.
430 Faruk Sümer, Karakoyunlular, Ankara 1967, s. 56.
431 Faruk Sümer, a.g.e, s. 57-58.
432 Ġsmail Aka, “ġahruhun Karakoyunlular Üzerine Seferleri”Tarih Ġncelemeleri Dergisi, IV, 1989, s. 7 vd, nakla Erdem, s. 67; Faruk Sümer, Karakoyunlular, Ankara 1967, s. 59. 433
YaĢar Yücel, Timurun Ortadoğu Seferleri ve Sonuçları, (1393-1402), T.T.K, 1998, s. 12.
434 Hinz Whalter, Uzun Hasan ve Şey Cüneyd, çev. Tevfik Bıyıklıoğlu, Ankara 1992, s. 113.
144
saldırdı ve 2. kez onu yendi. 435 Üçüncü Saldırıya direniĢ gücü olmayan Sultan Ġskenderbabası zamanından beri dostça iliĢkileri olan Osmanlılar‟a II. Murat‟a sığınmak için Erzurum‟a doğru hareket etti. 436 Miladi 1435, ġahruhla iĢbirliği yapmak isteyen ve bu sırada Erzurum‟da olan Kara Osman ġahruh‟un kardeĢi Çuka Mirza‟nın geldiğini haber alınca Ġskender‟e savaĢ açtı. 437 Kara Osman (Kara Yüllük) savaĢtan yararlandı ve seksen yaĢındayken Erzurum da öldü. 438
Ġskender hem onu hem de oğlu Bayezid‟in baĢını kesti. 439
geçti. Ali Bey‟in kardeĢi Hamza, Ali Bey‟e karĢı çıktı ve onu Diyarbakir‟dan dıĢarı attı. Ali Bey de II. Murat‟a sığındı. 440 Sultan Hamza kardeĢinin oğlu Cihangir‟i kendi yerine seçtikten sonra Erzincan'da hastalanarak öldü. 441
Akkoyunlular‟ın toprağı Cihangir ve Uzun Hasan‟a kaldı. Hasan Bey‟den önce Diyarbekir‟e varan Cihangir Mirza, Akkoyunlular‟ın lideri oldu. Cihangir‟in amacı Mardin‟i ele
435 AĢıkpaĢazade, a.g.e, s. 247. 436 Ebubekr Tihrani, Kıtab-ı Diyarbekriyye, C. I. s. 85-86.
437
AĢıkpaĢazae, a.g.e, s. 247. 438
Ġsmail Aka, İran‟da Türkmen Hâkimiyeti, Türk Kültürü AraĢtırmaları, XXII/ 1-2 Ankara 2001, s. 24; Ġlhan Erdem, Akkoyunlular devlet Tarihi, BirleĢikitabevi, Ankara 2007, s. 70.
439
AĢıkpaĢazade, a.g.e, s. 247. 440
Feridun Bey, c. I, Ġstanbul 1247, s. 188-189; AĢıkpaĢazade, Tevarih-i Al-i Osman, Ali Bey neĢri, Ġstanbul 1332, s. 247-248.
441
Ġlhan Erdem, naklen Tehrani Ebubekr, Kıtab-ı Diyarbekriyye, I, s. 168.
145
geçirdikten sonra bütün Akkoyunluların topraklarını ele geçirmek idi. 442 Hasan Bey Karakoyunlu CihanĢah‟la çatıĢma halinde olan Cihangir Mirza‟ya isyan etti. Cihangir Mirza Diyarbakır‟ı terketmek zorunda kalarak Mardin‟e gitti. Uzun Hasan abisi Cihangir Mirza‟yı, Diyabakır‟ı ele geçirdikten sonra güç merkezinin dıĢına itti ve Akkoyunlular‟ın hükümdarı oldu. 443 Hasan Bey‟in zamanında Akkoyunlular güçlerinin zirvesine ulaĢtılar. Akkoyunlu Uzun Hasan, Osmanlılarla dostça iletiĢimi olan Azerbaycan hâkimi Karakoyunlu CihanĢah‟la güç rekabetine girdi. 444
halindeydiler. Uzun Hasan Gürcistan seferinde baĢarılı olduğu için komĢuları Osmanlılar, Karakoyunlular ve Timurlular‟ın dikkatını çekti. 445 Bu durumda Uzun Hasan Memlüklar‟la iletiĢim kurmayı uygun gördü. 446
Diyarbakır‟ın anahtarını Sultan Zahir Seyfeddin Çakmak‟a (1438-1453) gönderdi. O da bundan hoĢnut olarak anahtarı Uzun Hasan‟a geri göndererek hâkimiyetini resmiyete tanıdı.
447 Uzun Hasan Trabzon Hâkimine yakınlaĢtı ve Osmanlı‟ya karĢı Komnenen
442
Tihrani Ebubakr, Kıtab-ı Diyarbekriyye, (Akkoyunlular Tarih-i) NeĢr N. Lugal-F, Sümer çalıĢması, c. I-II, Ankara 1993,c. I, s. 169-170. 443 Sanjian Avedis K, Colophons of Armenian Manuscript, Cambridge 1969, s. 222. 444
Ġlhan Erdem, a.g.e, s. 87-88. 445
Mükrimin Halil Yinanç, “Akkoyunlular” Maddesi, Ġ.A, MEB, Ġstanbul 1940, c. I. s. 259.
446 Erdem, a.g.e, s. 88. 447 Ilhan Erdem, Akkoyunlular Devlet Tarihi, BirleĢikitabevi, Ankara 2007, s.81; Woods, a.g.e, s.145. 146
Hanedanı‟nı himaye etmeye söz verdi. 448 Aslında burada güç vesiyasi hareketten baĢka bir Ģey görülmemektedir. CihanĢah ataları gibi Osmanlılar‟a yaklaĢma siyaseti güttü. 449 Bu harekete karĢı Sünni Uzun Hasan da Sünni Mısır Memluklar‟ına yakınlaĢarak Sünni Osmanlılar‟a düĢmanca davranır ve Hıristiyan Trabzon hükümdar ile dostça iletiĢim kurdu. Hatta iki devlet arasında iletiĢimi sağlamak için Ġmparator‟un yeğeni Caterina Despina‟yla evlenerek akrabalık kurdu ve Osmanlı‟ya karĢı ona destek vermek üzere söz verdi. 450 Bu bize gösterir ki ,bunların iletiĢimlerinin asıl amacı güçtür ve güç her Ģeyden üstündür,. Miladi 1458 yılında Uzun Hasan ġebinkarahisar‟ı ele geçirdikten 451 sonra Miladi 1459 yılında Osmanlılar‟a gönderdiği elçilerinden olumlu bir haber alamadığı için Koyunhisar‟ı ele geçirdi. 452 Fatih Sultan Mehmet Trabzon‟a hareket ettikten sonra Koyunhisar‟ı Uzun Hasan‟dan geri aldı. 453
Uzun Hasan‟ın kuzeni HürĢit ile Osmanlı PaĢası
448 Büyük Larousse Sözlük Ve Ansiklipedesi, “PONTUS TARĠHĠ ve PONTUS ĠSYANI” bölümler, c. 18, s. 9504-5. 449
H. R Roemer, The Türkmen Dynasties, (The Cambridge History of Ġran), Cambridge 1993, Volume VI, s. 172.
450
Ġlhan Erdem, a.g.e, s. 111. 451
Nıcolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Nilüfer Epçeli, Yeditepe Yayınları, Ġstanbul 2005, c.II, s. 150. 452 Hoca Sadettin Efendi, Tacü‟t-Tevârih, (Haz. Ġsmet Parmaksızoğlu), C. III, K. B. Yay. Ankara, 1992, s. 47-48; Baykal, a.g.mk, s. 264; ġerefeddin Turan, A.g.mk, s. 67. Tansel, A.g.e, s. 265. Tihrânî, A.g.e, C. II, s.384- 385 vd; Baykal, A.g.mk, s. 263. 453 Minorsky, “Uzun Hasan” (The Encylopaedia of Ġslam) Volum X, Leiden 2000, s. 964.
147
Gedik Ahmed arasındaki savaĢta HürĢit Bey yenildi. Fatih Sultan Mehmet Uzun Hasanla savaĢmak zorunda kaldı ve Erzincan‟a yönelerek Yassıçimen de ordugâhını kurdu. Ama II. Mehmed Uzun Hasan‟ın bir elçilik heyetiyle gönderdiği annesi Saray Hatun‟u kırmadı ve onunla savaĢmaktan vazgeçti ve Trabzon‟a yürüdü.
454
Trabzon‟un fethi sadece Avrupalıları korkutmadı. 455
Konuya siyasi açıdan baktığımızda Akkoyunlular‟ı da olumsuz etkiledi ve onları Osmanlı‟ya karĢı herekete geçirdi. 456
Çünkü hem Venedikliler hem de Bizanslılar Doğu ve Ġran‟ın ticaret pazarına nüfüz edebilmek için bu bölgelere önem veriyorlardı. 457 Bu
nedenle Akkoyunlularla Osmanlı arasındaki anlaĢmazlıklardan istifade ile Osmanlı‟ya karĢı Akkoyunlular‟la bir ittifak yaptılar. 458 OluĢan ittifak, Ġran- Osmanlı iliĢkilerinde dolaylı bir diplomasinin baĢlangıcıdır.
Fatih Mehmet Trabzon‟u fethettikten sonra oranın hâkimi John Komnene, (Uzun Hasan‟dan) yardım istemek için Ġran‟a bir heyet gönderdi. Ancak Akkoyunlu Devleti ile Karakoyunlular arasındaki olan çatıĢmalar nedeniyle gönderilen bu heyet ve onun arkasından gönderilen Venedikli heyetler de bir sonuç elde edemediler. 459
454 Hoca Saadettin Efendi, Tacut-Tevarih, Ġsmet Parmaksızoğlu çalıĢması, Ankara 1992. c. III, Ankara 1992, s 50-51. 455
UzunçarĢılı, a.g.e, c. II, s. 167-168. 456
Ebubakir Tahrani, Kitâb-ı Diyârbekriyye, C. II, s. 384.
457 UzunçarĢılı, a.g.e, c. II, s. 54-61 ve 529-530. 458
Stenford j Shaw , Osmanlı İmparatorluğu ve Yeni Türkiye‟nin Tarihi, s. 123-126. 459 Kazim Sadr, İran‟ın Dış İşlerinin Tarihi, s. 49. 148
Bu dolaylı diplomatik temastan bir süre sonra Akkoyunlu Uzun Hasan zamanında doğrudan kurulan Osmanlı-Safevi iliĢkisi, ilk kez Ġsmail‟in dedesi ġeyh Cüneyd‟in zamanı
Anadolu gezintilerin de kuruldu. 460 Safevi tarikatinin mürĢitlik sırası ġeyh Cüneyd‟e gelince dinsel otoriteden güç alarak dünyevi güç kurma isteğini gösterdi. Cüneyd‟in müridlerine dünyevi güçten konuĢanın Karakoyunlu Hükümdarı Sultan CihânĢah, Cüneyd‟in hızlı bir Ģekilde örgütlendiğini fark etmesi üzerine onu takibe almıĢtır. 461 Bndan dolayıCihânĢahCüneyd‟intekkeden uzaklaĢtırmak için bir takım uyarılarda bulunup, önlemler almıĢtır. Dahasonrasında ġeyh Cafer‟in yardımlarını alarak onu tekkeden uzaklaĢtırmıĢtır. 462 Safevi tarikati CihanĢah‟ın iktidarına dokunmasın diye kendisiyle akrabalık kuran Cüneyd‟e karĢı amcası ġeyh Cafer‟i himayesine alarak tarikatın baĢına getirmiĢtir. 463 Safevîyye Tarikatı ġeyhinin güçlendiğini kendi iktidarina uymamasını anlayan CihânĢah, ġeyh Cüneyd‟i bölgeden uzaklaĢtırmasını emretti. Devletinin sözü geçen kiĢiler ile görüĢmeler yaparak, onlara: “işittim ki Sultan Cüneyd‟in etrafına çok fazla adam toplanmıştır.
460 Cenabedi Mirza Bek, Revzatus-Sefa, Gulamreza Tabatabayi Macd baskısı, Tahran 2000s 93; Sümer, Safevi Devletinin oluşmasında Anadolu Türkmenlerin Rolu, s. 10; ÂĢık PaĢazade, Âşık Paşazade Tarihi, Ali Bey Baskısı, Ġstanbul hc. 1333. S. 249; MunĢi Gumi, Hulasetul-Tevarih, Ġhsan EĢragi Baskısı, C. I, Tahran 1995, s. 34. 461
Ġskender Bey, Alamara-ye Abbasi, çev. Reger M. Savory, C. I, Westviev Press, Boulder, Colorado 1978, s.29. 462 Hondmîr, Habib‟üs Siyer, s.424–425; Hasan Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, s.393. 463 ReĢat Öngören, “Safevîler” Ġ.A. TDV, c.35, s.461; Tahsin Yazıcı, "Safeviler" Ġ.A, c.X, s. 53-54; MüneccimbaĢı, Sahayifü'l-Ahbar, c. III, s.180; Abdullatif Kazvini,
149
Şeyh Safi hanedanına geçer diye korkuyorum” 464 demiĢti ve baĢka bir mektupta: “Benim mektubum sana ulaştığında halkı kendinden ve sohbetlerinden uzak tutman
karĢılaĢan Cüneyd, siyasi usluba göre CihanĢah‟a cevap olarak böyle bir amacının olmadığını yazmıĢtır: “Eğer siz ġeyh Safi‟nin evlatlarından endişeliysiniz, biliniz ki
464 Ġskender Bey, Alamara-ye Abbasi, s. 21. 465 Anonim, Alemaray‟ı Şah İsmail, s. 22-23. 150
Âlemlerin Rabbinin gazabından koru! Gerisini kendin bilirsin” 466
yazmıĢtır. Cüneyd‟in verdiği cevap CihanĢah‟ı ikna ederek iki yıl boyunca kimsenin Cüneyd‟e dokunmasın diye ferman vermiĢtir. Ancak iki yıldan sonraKarakoyunlu casusları; bir zaman ġeyh Cüneyd isyan açarsa etrafınayarı göçeri grubu arkasına alarak 20 bin silahlı adamı kolaylıkla toplanabileceğini CihanĢah‟a rapor vermĢlerdi. Bunun üzere Cihân-Ģah ikinci bir mektupta Cüneyd‟i uyararak ona tehdit edici sözler söyleyerek ve eğer ülke topraklarını terk etmez ise Erdebil‟e saldıracağını söylemiĢtir. 467 Mektubun özeti Ģudur: “Her ne kadar ben sana mani olmaya çalışsam da sen yine kendi bildiğini yapıyorsun. Meğer gönlünde büyük bir arzu yatıyormuş. Benim devletimin sınırlarını terket. Yoksa gelip Erdebi‟li dağıtıp, herkesi kılıçtan geçiririm 468 ” diye yazmıĢtır. Bu tehdit edici mektupların sonucu ġeyh Cüneyd Erdebl‟i terk etmiĢtir. Artık bundan sonra: “Onun her çabası, bir toprak ya da bölgeyi ele geçirmekti.
1448 yılında Erdebil‟i terk edip, Suriye ve Anadolu‟da faaliyetlerini sürdürmüĢtür. Erbil bölgesinde meĢhur ġeyhlerden biri olan ġeyh Erbili‟nin kızı ile evlenmiĢtir. Ancak orada da ġeyh Cüneyd‟in davranıĢlarından rahatsızlık duyulmuĢ ve oradan ayrıldıktan sonra Konya, Diyarbakır ve Sivas‟a gitmiĢtir. Bu geçit mekânlarda birçok
466 Anonim, Alemaray‟ı Şah İsmail, s. 23. 467 Hondmîr, Zeyl-i Tarih-i Habib‟üs-Siyer, Tarih-i Şah İsmail ve Şah Tahmasb-ı Safevî, Hzlatan, Muhammed Ali Cerrahi, NeĢr-i Gosterde, Tahran, 1370, s.27. 468
Anonim, Alemaray‟ı Şah İsmail, s. 24. 469
Adel Allouche, Osmanlı-Safevî İlişkileri, s.51 151
Ustaclu, Rumlu, Tekellu, Zülkadir, AfĢar ve ġamlu gibi aĢiretler ona katımıĢtır 470 . Cüneyd‟in Sivas‟a gelince Osmanlı padiĢah‟ı II. Murat‟a bu topraklarda ikamet edebilmekiçin elçiler göndermiĢti. 471
II. Murad'a bir kaç müridi ile birlikte bir seccade, bir seccade, tesbih ve bir de Kur'ân göndererek dua ve ibadet yapabilmesi için “Kurt Belini” mülk olrak vermesini rica etmiĢ ve orada oturup kendisine dua edeceğini bildirmiĢti. 472 Vezir Çandarlı Halil PaĢa, Cüneyd‟in mürid‟in hediyeleri alıp konuyu Sultan II. Murad‟a arzetti. Fakat II. Murad Halil PaĢa Osmanlı Ulemalarına 473 danıĢtıktan sonra Cüneyd‟in isteğini kabul etmedi. 474 Çünkü Osmanlı Ulemaları onun Anadolu‟ya yerleĢecek halkı kendi tarafına çekip ve sorun çıkaracağını
düĢünüyorlardı. 475 Bu nedenle: “bu Şeyh‟in Osmanlı ülkesinde kalması halinde halk arasında zaten bir dereceye kadar yerleşmiş olan Cüneyd‟in Şiiliği‟nin
470 Faruk Sümer, Safevi Devletinin Oluşumunda Anadolu Türkmenlerin Rolu, s. 194; Ahmed Gaffari, Tarihi Cıhanara, s 271-274; Abdullatif Kazvini, Lubbut-Tevarih, çev. Hamidreza anlaĢmazlık Mohammednejad, s. 30. 471 Hinz, a.g.e, s. 16-17; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, c. II, T.T.K, Ankara 1949, s. 226-228. 472
AĢıkpaĢazade, Tevarih-i Al-i Osman, Türkiye tarihleri, Ġstanbul, 1949, yayınlayan Ciftçioğlu N. Atsız, s. 249-252; Hondmir, Habîbüssiyer, Bombay, 1841, ÜI, 4,s. 11- 12; Gaffarı, Tarih-i Cıhanâra, Tahran, 1343, s. 261-262;Hüseyin Zahidi,
473
ÂĢık PaĢa-zâde, Tevarih-i Al-i Osman (Âşık Paşa-zâde Tarihi),Ġstanbul, 1928, s. 264.
474 UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, C. II, s.226; Hinz, a.g.e, s. 17. 475 Kütükoğlu, a.g.e, s. 2. 152
ortaya çıkacağını” 476
II. Murad‟a anlattılar. II. Murad da Cüneyd‟in elçilerine: “Bir tahta iki padişah sığmaz” Ģeklinde bir cevap verdi. 477 Cüneyd‟in elçisi sıfatıyla sultana gelen Safevîyye müridi kendi beraberinde Cüneyd‟e verilmek üzere 200 dukka altın, derviĢler için de 1000 akçe ile geri dönmüĢtür. 478 II. Murad, hem kendi birleĢeni CianĢah‟a karĢı bir hereket de bulunmaması hem de ġeyh Cüneyd‟in bu hareketinin gelecekte siyasi bir herekete dönüĢebileceğinin farkında olduğu için ġeyh‟e olumsuz yanıt vermiĢtir. Böylece Cüneyd Osmanlı topraklarını terk edip, Sivas hududundan Konya‟ya Karamanoğlu Ġbrahim Bey‟in 479 yanına gitti ve o da Cüneyd‟e bir yurt vermeye karar verdi. Yurda yerleĢinceye kadar ġeyh Sadrettin Konevi Zaviyesi‟nde ikamet etti. Zeyniye tarikatının Anadolu‟daki temsilcisi Abdüllatif Makdisi bu zaviyenin baĢkanı idi. 480
O, ġeyh Cüneyd‟in sorularına Hoca
476 Faruk Sümer, Çepniler, Anadoludaki Türk Yerleşmesinde Önemli Rol Oynayan Bir Oğuz Boyu, ,Tüek Dünya AraĢtırmaları vakfı, s 34,1992. 477
. Yinanç, “Cüneyd” Ġ. A. c. III, s. 243.
478 ÂĢık PaĢa-zâde, Âşık Paşa-zâde Tarihi, s.264. 479
Ramazan Boyacıoğlu, “Karamanoğulları'nın kökenleri” Cumhuriyet Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi Sivas 1999, C.I, s.3, 27, 50. 480 AĢıkpaĢazade, Tevarih-i Al-i Osman, (Türkiye tarihleri) Ġstanbul, 1949, yayınlayan Ciftçioğlu N. Atsız, s. 249-252; Handemir, Ilabîbüssiyer, Bombay, 1841, ÜI, 4, s. 11-12; Gaffarı, Tarih-i Cıhanâra, Tahran, 1343, s. 261-262; Hüseyin Zahidi, SilsiletülesebisSafeviyye, Berlin, 1924, s. 66-67; Ialkokandil, Histoire de la decadence de I'empire Gıec, Paris,1612, s. 262-263; W. Miller Trebizond, The Last Gıeek Empire, London, 1926, s. 83-84; M. I I. Yınanç, “Cüneyd” maddesi. Ġslâm 153
Hayreddin vasıtasıyla cevap verdi. Muhyeddin Arabî ve Sadreddin Konevi‟nin eserleri üzere odaklanan ġeyh Cüneyd Hayreddin‟le mezheb-i tartıĢmalara baĢladı.
481 Cüneyd Hz. Ali ve Ehl-i Beyt‟in methinin yer aldığı ayetlerin önceleri var olduğunu, sahabeler hakkındaki ayetlerin ise Allah Kelamı olmayıp sonradan uydurulduğunu ve Kur‟ana yerleĢtirdiğini iddia etmiĢti.
Download 6.7 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling