Öyle ya, herkes benim içimi nerden bilsin... Bilen var,
bilmiyen var...
Adam sarhoş... Elini belime attı. Ben çekildim.
—
Neden çekiniyorsun, elbisen mi eskiyecek? dedi.
—
Eskimesine eskimez, ama gıdıklanıyorum... dedim.
Başladı saldırmağa. Bakın, hâlâ vücudumda dişlerinin yeri
duruyor, beş yıldır geçmedi. Şuraya bakın, şu sırtıma...
Gördünüz mü, nasıl ısırmış? Bakın, bakın, baldırımı
koparacaktı. Çürük yerlerini görüyorsunuz işte... Bitürlü
geçmiyor.
Ben bu adamı elinden kurtuluncaya kadar, neler çektiğimi
anlatamam size... Tam iki sene mücadele ettim. Hürriyet
mücadelesi kolay olmuyor beyefendi. Vücudumda
gördüğünüz, daha görmediğiniz yaralar, izler, çürükler, işte
o mücadelenin acı hatıralarıdır. Ama en sonunda, çok şükür
iffetimi sağ salim kurtardım.
Bir gece evime, o sâbıklardan biri geldi. Benim gönül
maceralarımı, memleketimizin en yüksek transferli
futbolcularıyla olan dalgalarımı duya duya içi kabarmış, eve
gelmiş.
—
Beyefendi, boşuna zahmet etmişsiniz, ben öğledenberi
angajeyim, bir delikanlıya âşık oldum. Aşkıma ihanet
edemem... dedim.
O sırada ben İzmirli zengin bir oğlanla evlenmek
üzereydim. Hattâ altı aylık da —affedersiniz— hâmile idim.
Do'stlaringiz bilan baham: