Çalikuşu reşat Nuri Güntekin’in Eserleri
Download 1.32 Mb. Pdf ko'rish
|
Reşat Nuri Güntekin - Çalıkuşu
- Bu sahifa navigatsiya:
- B...5 Ağustos
B...25 Temmuz
Yaz ayları uzadıkça uzadı. Sıcaklar tahammül edilmeyecek derecede. Her şey sarardı, etrafta yeşillik namına bir şey kalmadı. Karşıdaki koyu yeşil tepeler soluk, yanık bir renk bağladı. Uzakta, yaz güneşinin kamaştırıcı ışıkları içinde kocaman kül yığınları gibi cansız ve manasız görünüyor. Sıkılıyorum. Boğulacak gibi, ölecek gibi sıkılıyorum. Memleket şimdi bomboş. Talebeler dağıldı, hocalardan birçoğu tatil aylarını geçirmeye başka yerlere gitti. Nezihe ile Vasfiye bana ara sıra İstanbul’dan mektup gönderiyorlar. Bu sene İstanbul çok güzelmiş. Suları, adayı anlata anlata bitiremiyorlar. Bir yolunu bulurlarsa orada kalacaklarmış. Doğrusu istenirse, benim de burada kalmaya niyetim yok. Şeyh Yusuf Efendi vakası beni çok müteessir etti. İnsan içine çıkmaya utanır oldum. Mektepler açılacağı vakit başka bir yere razıyım. Öyle bir yer ki, beni üzsün, uğraştırsın, ziyanı yok, fakat kendi kendime yalnız bıraksın. B...5 Ağustos Hoca olduğumdan beri ikinci defadır ki talebelerimin gelin olduğunu görüyorum. Fakat bu sefer o zavallı Zehra’nın ki gibi değil. Bu gece, bu saatte Cemile artık kirpiklerinde kurumamış gözyaşı damlalarıyla yatağında uyumuyor. Cemile’nin güzel başına bu gece, bu saatte sevdiği genç mülazımın göğsü yastık oldu. Bu çocukların ikisi de birbirlerine olan sevdalarında öyle sebat ettiler ki, nihayet anneleri, babaları da baş eğmek mecburiyetinde kaldı. Cemile’yi de, Zehra gibi, kendi elimle süsledim. Bir zamandan beri hiçbir kalabalık yere gitmemek için inat ediyordum. Fakat Cemile mahsus evime geldi, ellerimi öperek yalvardı. Bir gece, karanlıkta kendisine ettiğim hizmeti acaba anladı mı? Bilmiyorum. Fakat anasını, babasını razı ettiği gün ilk müjdeyi bana getirmişti, ihtimal ki şüphe ediyor. Evet, Cemile’yi elimle süsledim, duvağını elimle taktım. Burada bir âdet var: Kim olursa olsun genç kızların saçına mutlaka bir parça gelin teli takıyorlar, bunu bir uğur sayıyorlar. Hırçın inadıma rağmen Cemile’nin annesini, saçımın bir tarafına minimini bir tel parçası iliştirmekten men edemedim. Mülazımı çok merak ediyorum. Cemile’yi onun kolunda görmedikçe saadetlerine inanamayacaktım. Fakat, buna imkân olmadı. Erkenden evime dönmek mecburiyetinde kaldım. Her yerde olduğu gibi, burada da bütün kadınların gizli gizli bana baktıklarını, birbirlerine bir şeyler fısıldadıklarını görüyordum. Bütün dudaklarda yine bir “İpekböceği” sözüdür dolaşıyordu. Belediye Reisi’nin karısı olduğunu söyledikleri, elmaslara, altınlara batmış bir şişman kadın, dikkatli dikkatli yüzüme baktıktan sonra yanındakilere, benim işitebileceğim bir sesle: -Bu İpekböceği sahiden afet, adamcağızın yanmakta hakkı varmış, dedi. Artık burada duramazdım. Cemile’nin annesinden müsaade istedim; hasta olduğumu, mümkün değil duramayacağımı söyledim. Küçük gelinin yanında muallim arkadaşlarımdan birkaçı vardı, ihtiyar kadın, bana onları gösterdi: -Cemile’ye hocaları nasihat veriyorlar, sen de bir iki şey söyle kızım, dedi. Bu masum arzuyu gülümseyerek kabul ettim. Talebemi bir köşeye çekerek: -Cemile, dedim, hocan olmak sıfatıyla annen, sana nasihat vermemi istedi. Sen, nasihatlerin en güzelini kendi kendine verdin. Yalnız, çocuğum, sana bir tembihim olacak. Mülazımın şimdi senin yanına gelmeden evvel sokakta yabancı bir kadının geldiğini, sana gizli bir şey söylemek istediğini haber verirlerse sakın dinleme, yavrum, o kadından kaç, güzel başını mülazımının kuvvetli göğsüne sakla. Cemile, bu sözlere, kim bilir, ne kadar hayret etmiştir? Hakkı var; çünkü şimdi ben bile hayret ediyorum. Onları bir yabancı ağzından işitmiş gibi sebebini, manasını kendi kendime soruyorum. Download 1.32 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling