kadar beğenmedi onu. Üç yıl önce çıtı pıtı biriydi; oysa şimdi büyümüş, devinimlerine bir kabahk
gelip
oturmuştu; çocuksu saç tuvaletinin yerinde modaya uygun kesilmiş
saçlar vardı artık, bu da kendisini bayağı çirkinleştiriyordu. Üzerindeki uzun giysilerde
kendisine hiç yakışmamıştı, bir hanımefendi görünümünü sergilemeye yönelik çabaları için
kesinlikle zavallı sözcüğü kullanılabilirdi. Hans gülünç bulmuştu Emma'yı ama eskiden onu
gördüğü zaman nasıl tatlı, karanlık ve sıcak bir duyguyla içinin coşup kabardığını düşününce bir
sızı duydu yüreğinde. Zaten genel olarak bir zamanlar her şey bambaşkaydı, şimdikinden çok
daha güzel, çok daha güler yüzlü, çok daha canlıydı! Uzun zaman var ki, Hans'ın gözü
Latince'den, tarihten, Yunanca'dan, sınavdan, manastır okulundan başka şey görmemiş, baş
ağrılarından göz açamamıştı. Oysa üç yıl önce masal kitapları vardı elinin altında, haydut
romanları vardı. Evlerinin küçük bahçesinde kendi kurup çattığı bir deli girmen işler durur,
akşamları gidip Nascholdlarm I
evlerinin kapısının eşiğinde daha başkalarıyla be-t raber Liese'nin anlattığı macera dolu
hikâyeleri I
dinlerdi. Garibaldi takma adındaki yaşlı komşu-I lan Bay Grossjahn'a uzun süre insanların
canına I kıyan bir haydut gözüyle bakmış, adamı düşlerinde görmüştü. Bir zamanlar yıl boyu
hemen her ay insanı sevindirecek bir şey olurdu mutlaka, bazen otlar biçilip kurutulur, bazen
yoncalar biçilir, ardından olta alınıp ilk kez balık tutmaya çıkılır j ya da yengeç avlanır,
şerbetçiotu toplanır, ağaçlar-' dan erikler silkelenir, ateşte patates közlemesi yapılır, harman
dövülür, arada da ekstradan canım pazar günleri ve bayram tatilleri yaşanırdı. Ayrıca bir sürü
Do'stlaringiz bilan baham: |