Hans, yüksek kürsüyle pencere arasındaki deri koltukta ilk kez oturuyordu. Rahip efendi,
alabildiğine nazik ve güler yüzlüydü. Tıpkı bir arkadaş gibi manastırdaki okuldan, okuldaki eği-
timden ve yaşam biçiminden söz ediyordu.
Konuşmasının sonunda, "Orada karşılaşacağın en önemli yenilik, Yunanca İncil
konusundaki çalışmalar olacak," dedi. "Ayrı bir dünyanın kapıları açılacak önünde,
çalışmalardan, haz ve kıvançlardan yana zengin bir dünyanın kapıları. İlkin Yunanca'da
zorlanacaksın biraz, çünkü Atti-ka Yarımadası'nm Yunanca'sı değil artık bu, yeni bir ruhun
yarattığı yeni bir dildir."
Hans büyük bir dikkatle anlatılanları dinliyor, kendini gerçek bilime yaklaşmış hissedip
gururlanıyordu. "Okulda hocaların öncülüğünde kapısından içeri adımını atmak, kuşkusuz
büyüselliğinden birazını alıp götürür bu dünyanın. Ayrıca, okulda ilkin İbranice'ye fazlasıyla
vakit ayırman gerekebilir. Hani istersen bu
tatilde başlangıç olarak ufak bir çalışma yapabiliriz seninle, keyfin bilir artık. Okula
gittiğinde başka konulara harcayacak daha çok zaman ve güç bulursun, bu da sevindirici bir şey
olur senin için. Örneğin, Luka İncili'nden birkaç bölümü birlikte okuyabilirdik, bu arada
İbranice'yi hemen hiç güçlük çekmeden öğrenirdin. Sana ödünç bir sözlük de verebilirim.
Diyelim günde bir, bilemedin iki saat çalıştık mı tamamdır. Bu işe şu sıra daha çok vakit
ayırman doğru değil elbette, çünkü her şeyden önce tatil yapıp dinleneceksin, hak ettin bunu.
Tabii benimki yalnızca bir öneri, senin içindeki o güzelim tatil duygusunu mahvetmek istemem
kuşkusuz."
Hans kabul etti öneriyi. Luka İncili üzerinde rahip efendiden alacağı ders, özgürlüğünün o
şen şakrak mavi gökyüzünün kapkara bir bulutla kaplanması demekti; ama utanmış, öneriyi
Do'stlaringiz bilan baham: |