lanet
olası
cıyaklamalara
daha
fazla
katlanamayacaklarını açıkladılar. Bunun üzerine Lucius, elinde keman, manastır içinde sürekli
dolanıp durdu, egzersiz için kuytu köşeler aradı kendine; bu yerlerden kopup gelen cızırtı ve
cıyaklamalarla karışık acayip sesler çevre sakinlerine korkulu anlar yaşattı. Şair öğrenci
Heilner'in dediğine göre, bu eski keman sanki gördüğü işkencenin acısıyla bütün kurt
deliklerinden çıkardığı seslerle bu eza ve cefaya bir an önce son verilmesi için yalvarmaktaydı.
Öğrencisinde herhangi bir ilerleme göremeyen çi-lekeş müzik öğretmeni Bay Haas sonunda
kızıp sinirlenmeye, Lucius'a kaba davranmaya başlamıştı. Lucius, giderek daha büyük bir
umutsuzlukla egzersizlerini sürdürüyor, o zamana kadarki kendinden memnun bezirgan yüzünü
giderek tasa ve kaygıyla örülmüş kırışıklar kaplıyordu. Tam bir trajediydi durum, çünkü
sonunda öğretmen kendisini müzik yeteneğinden düpedüz yoksun biri diye niteleyip bundan
böyle keman dersi vermeye yanaşmayınca, bu kez müzik delisi Lucius kemanı bırakıp piyanoya
yönelmiş, piyanoyla da uzun zaman cebelleşmiş, olumlu bir sonuç alamadan aylarca çabalayıp
durmuş, nihayet bütün direncini yitirip bu işten sessiz sedasız vazgeçmişti. Ne var ki, ilerki
yıllarda müzikten söz açılma-yagörsün, kendisinin de bir zamanlar hem piyano hem keman
çaldığını, ancak kimi koşulların zoruyla bu sanatlardan yavaş
yavaş el çektiğini çevresindekilere sezdirmekten geri durmamıştı.
Böylece Hellas odasmdakiler aralarındaki bu antika arkadaşlarıyla sık sık eğlenme fırsatı
yakalıyorlardı, çünkü edebiyat meraklısı Heilner de birtakım komik sahneler sergilemekten geri
kalmıyordu. Kari Hamel onunla bununla alay etmekte, zeki bir gözlemci rolünü oynamaktaydı.
Ötekilerden bir yaş daha büyüktü,
Do'stlaringiz bilan baham: |