EnstiTÜ MÜDÜRÜ Prof. Dr. M. Münir Aktepe
Download 4.07 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- LA PtAINE CILICfENNE .
ekim ini yaygmlaştırmıştır. Arıcılık başarılı bir durumdadır. W.B. Baıker’e göre, Adana Paşalık’ı, 1840’a doğru, 18.000 balya pa muk, 100.000 okka yün, 15.000 okka balmumu, 520.000 kile (1 kile 180 okka) hububat, 30.000 kile (1 kile 125 okka) susam, 1.000 kan tar tütün ve belli bir miktar orman ürünü üretmektedir56. Hiç şüphesiz bunlar inanılmayacak rakamlar değildir, fakat inkâr edilemeyen ziraî bir hamleye şehâdet etmektedirler. Kilikya’- nm gelişmesinden sorumlu olanlar, bu durumu bildiklerinden, çok tabiî olarak, islâh hareketinden sonra, şüphesiz tarımı yayma po litikasını güdeceklerdir. İlk hedef, yeni topraklar fethidir. Adana’nm güneyinde ve do-' ğusunda, bahçeler bölgesinin ötesinde, otlarla örtülü işlenmemiş ge niş sahalar gözükmektedir. Seyhan ve Ceyhan nehirleri, denize yak laştıklarında, bir bataklıklar ağı içinde kaybolmaktadırlar. Kuzey doğuda diğer bataklıklar, Anavarza şatosunu çevrelemektedirler. İş te Fvrka-i İslahiye tarafından görevlendirilen yetkililer, bu ekilme miş boş alanlarda işe başlayacaklardır. 1866’dan itibaren, o zaman Halep57 valisi bulunan Cevdet Pa şa, ilk neticeleri gözleyebilecek durumdadır. Bir teftiş gezisi sıra sında geçtiği Kilikya ovası pamuk tarlalarıyla ve meskenlerle ör tülüdür. Hiç şüphesiz bu meskenler, şimdilik ancak M ’lardan, yâni hasır ve kamışlardan yapılmış hafif tesislerden ibârettir; bununla beraber iskân yolunda ilk adım atılmışa benzemektedir. Aslında bâ zı aşiretler, sert malzemeden yapılmış yapılar inşâ etmeye başla mışlardır bile: arkeolojik maden yataklarının taşlarım kullanan 56 Lares and Penates, s. 380;, ayrıca krş., Langlois, Voyage dans la Ci-
zikredilen eseri. 57 Halep, Payas, Adana, Kozan, Maraş ve Urfa sancaklarını ihtiva eden bu geniş vilâyet, 1866’da Cevdet Paşa’nın şerefine kurulmuştur. Bâb-ı âlî’nin, Cevdet Paşa’ya bu makamı tevdi ederek, Kilikya’nın islâh edicisini şereflen- dirmekten daha çok, onu bir gözden düşüş devresi yaşadığı İstanbul’dan uzak laştırmayı hedef aldığı düşünülebilir {Tz-, s. 195-199).
ĞÜNEY-DOĞU A N AD OLU ’NUN ISLÂH I 389
Kars-ı Zülkadriye sâkinleri ve Hemite’li Bozdoğanlılar bunlardan dır38.
Göçebeliğin dirilmesini engellemek için, belli ölçüde sert ted birler alınmıştır: aşiretlere vadiler ve Kozan-dağı ve Gâvur-dağı ge çitleri yasaklanmıştır, bu aşiretlerin çadırları yırtılmış ve yakılmış tır. Gâvur-dağı’ndaki karışıklıklar neticesinde, dağlı ahâlî, ya Pa- yas yakınında ya da Hassa çevresinde, ovaya yerleşme emrini al maktadırlar. Aynı şekilde, Kozandağlı bâzı aşiretler, daha önce gö rüldüğü gibi, Zülkadriye bölgesine yerleşmek zorundadırlar. Başka bir baskı tedbiri de, Uzunyayla’nm, kısa bir zaman ön ce, KafkasyalI göçmenlerle iskân edilmesidir. Bunlar geçitleri kont rol altında bulundurmakta, aşiret göçlerini, özellikle Avşarlar’m göç lerini yasaklayacak tarzda, topraklarını sert bir şekilde müdafaa etmektedirler. H. Grothe’nin yazdığına göre, «Çerkezlere, bilhassa geçitlerin yakınında, köyler kurabilecekleri yerler gösterilmiştir ve onlara Avşarlar1 m her türlü yer değiştirmelerine kuvvetle karşı koyma görevi verilmiştir. Böylece, Avşarlar ve Çerkezler arasında ekseriya kanlı çarpışmalar meydana gelmiştir. Bu sebeple, Avşar lar Çerkezler’i bugün bile en kötü düşmanları olarak telakki etmek tedirler»59. Bir isyan teşebbüsünden sonra60, Türkmen aşiretleri an cak yaylalarının kaybına ve kendilerine zorla kabul ettirilen, Kilik- ya ovasına, Dumdum ovasına veya başka yerlere iskâna boyun eğe ceklerdir. Fakat göçebe hayat özlemleri, folklorda, meselâ halk şairi Dadaloğlu’na atfedilen şiirlerde ifâdesini bularak, günümüze kadar devam edecektir. Daha sonra, Kilikya’mn iskânı farklı şekiller altmda sürdürü lecektir : mevsimlik işlerin cezbettiği kürdlerin sürekli sızmaları ve tedricen orada alıkonulmaları; 1873-74 kıtlığı neticesinde Anadolu’- lularm yoğun muhâcereti; XIX. asrın ikinci yarısında Osmanlı îm- paratorluğu’nu komşularıyla karşı karşıya getiren harplerin akı şına uygun olarak Gürcüler’in, Rumelililerin, vs... göçü. Misâl ola rak, P. Redan, Kilikya’ya yerleşmiş Çerkezlerin sayısını 250.000, 58 (Tut., s. 204). 59 Meine.Vonderasien-expedition, s. 138; E.J. Davis (Life in Asiatic Tur- Tcey, s. 72), Kilikya ovasında aynı zıtlıkları mügahade etmektedir. 60 (Tz., s. 203). 390 PA U L DUMONT Kürdlerin 30.000 ve Arapların 120.000 olarak tahmin etmektedir61. Bu iskân gayreti karşısında, göçebe hayat şüphesiz kısa zamanda kaybolmayacaktır. Daha 1874’de, E.J. Davis, Kilikya ovasını sü rüler ve çadırlarla örtülü olarak tasvir etmektedir62. Gerçekten, (mahallî yetkililerin gayretli tedbirlerine rağmen) yerleşik hayata geçiş yavaş yavaş gerçekleşecek ve ardarda göçebelerin yeni fet hedilen topraklar dışında uzun bir sürülme tekâmülü geçirecek tir. Zâten, kısa mesafeli göçler ve çok yaygın bir yarı-göçebelik, Kilikya’da X X . asrın ortasında devam edip gidecektir; romancı Yaşar Kemal’in çok dikkatli tasvirleri buna şâhit olmaktadırlar. Fakat iskân siyasetlerine paralel olarak Kilikya’nm yenilen mesinden sorumlu olanlar, gerçek bir İktisadî hareketin ihtiyaç larına uygun bir alt-yapı zaruretini farkedeceklerdir : yollar, li manlar, binalar,vs... Sorumluların Bâb-ı Âlî’ye gönderdikleri ra porlar, resmî binaların (idare merkezleri, zâbıta karakolları, hapis- hâneler, v s...), okulların, câmîlerin ve bilhassa hanların inşası için tahsis edilen kredilerin yetersizliği üzerinde ısrarla durmaktadır. Cevdet Paşa, hanların yokluğu sebebiyle, tüccarların yer değiştire mediklerine ve ticarî işlerin durgunlaştığına dikkati çekmektedir. Cevdet Paşa ve ekibi ulaşım meselelerine önemli bir yer ayır maktadırlar. 1867’den itibaren, Sis üzerinden Adana-Kayseri ve, Osmaniye ve Bulanık üzerinden Adana-Halep (veya Maraş) yolla rı tam bir emniyet içinde kullanılabilmektedir. Kervanlar, Halep ve Bilecik arasmda bir araba yoluna bile sâhiptirler. Diğer yandan, Payas yolu hacıların ve tüccarların hizmetine sokulmuştur. Aynı devrede, Mes’ud Bey adında biri ,bir demiryolları yapımı programı teklif etmektedir. Fakat Mersin-Adana hattı ancak 1886’da açıla caktır.
Ayrıca liman tesislerinin yenilenmesi zarureti üzerinde durul maktadır. Gayretler bilhassa, bölgenin en önemli limanı olan Mer sin’de ve İskenderun’da faaliyete geçirilecektir; fakat yepyeni çö züm yolları da geliştirilmiştir : Meselâ, (FvrhaA İslâhiye’nin subay larından biri olan ve 1887’de Anadolu ordusunun başkomutanlığına terfî eden) Ahmed Muhtar, Karataş ve Ayas iskelelerini yeniden 61 P. Redan, Aynı eser; bu göç hareketleri hakkında, kr§., G. Tsalapos ve P. Walter, Rapport sur le domaine impérial de Tchoucour Ova, Paris, 1911-12. 62 E.J. Davis, Aynı eser, s. 151.
GÜNEY-DOĞU AN AD OLU ’NUN ISLÂH I 39İ
canlandırmayı teklif etmekte, ve Ceyhan üzerinden gemi taşımacı lığı projesine muhalif gözükmektedir63. Bundan başka, ele alman sadece alt-yapı meşguliyetleri değil dir. Islâh hareketinden hemen sonra Kilikya’daki hamle zihniyet meselelerini de içine almaktadır : Yerleşik hayata geçirilmiş ahâli ye tarımcılıktaki kâr zevkini aşılamak söz konusudur. Bu açıdan, yetkililer tarım ürünlerini değerlendirmek (ve belki de normal de ğerinden daha pahalı bir hâle getirmek) için sistemli bir politika takip etmektedirler, piyasaya bölge için çok fazla miktarda para sürmektedirler64. Zâten yetkililerin elinde çok daha büyük bir koz vardır: Pamuk. Bu sanayi bitkisinin sağladığı gelirler kısa zaman da yeni çiftçiler üzerinde etkili olacaktır. Fakat yukarıda da söyle nildiği gibi, pamuğun verimliliği aşikâr olmasına rağmen, çobanhk hayatmdan köy hayatma geçiş tek bir hamlede gerçekleşmeyecek tir. Aksine, yerleşik hayata geçiş, 1865’ten sonra, sayısız isyanlara eşlik edecektir. Şüphesiz kargaşalığın büyük bir kısmı dağlar üze rinde cereyan etmektedir: İslâh hareketinin hemen akabinde, Gâ- vur-dağı’nda ve Kozandağı’nda ayaklanmalar patlak vermektedir. Aiishan bütün 1870 yılları boyunca Toros’taki mukâvemet hareket lerine dikkati çekmektedir. Fakat ovanın da bunalımlarından kur tulması mümkün değildir : Bir yanda, aşiretler eski yaylalarına dön mek için mahsûllerini terketmektedirler63; diğer yanda, Çerkezler’i soymakta ve katletmekte, veya kendilerini öldürmektedirler; başka tarafta, değişik idari kontrollerden kurtulmayı denemektedirler. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu eski göçebeler için, asırlar boyu süren çobanlık hayatından sonra, bütün bir ekolojik münase betler sistemi çökmektedir; yeni bir coğrafî ve İktisadî ortam içine girme, onlara tabiata karşı, ve isyana teşvik edici gözükmektedir, bunda şaşılacak bir şey yoktur. Zâten .Kilikya ortamında yayla hasreti sadece aşiret ayaklanmalarını ifâde etmemektedir. Başka, faktörleri de nazarı dikkate almak gerekmektedir : ovanın çok kötü iklimi, orada kol gezen hastalıklar (sıtma, dizanteri, v s ...); Türk- menler, Çerkezler ve Ermeniler arasında etnik kavgalar; nihâyet 1870 yıllarından itibâren, çeşitli halk tabakaları arasındaki geri- limleri artıran nüfus baskısı. 63 {Tz., s. 191-195). 64 (Tz., s. 154-155 ve 208). 65 (Tz., s. 208). 392 PATİL DUMONT Her ne olursa olsun, 1865’ten sonra Kilikya’nın iskânı artık hakikaten tehlikeden kurtulmuştur. Aşiret reislerinden büyük bir kısmı pamuğun cazibesine kapılmaktadırlar : çok geniş alanları tekelleri altma almakta, kendine bağlı fakir halkı arazilerinde ça lıştırmakta, birkaç senede olağanüstü servetler yığmaktadırlar. Eski bataklıklar üzerinde tarım imparatorlukları yaratılmaktadır66. Bu aşiret aristokrasisine, XIX. asrın sonundan itibaren, kapitalle rini toprağa yatıracak olan yüksek memurlar ve âmirler, tüccarlar, vs... eklenecektir. Böylece, yavaş yavaş, Kilikya ovası, tek parçalık hektarlardan binlercesinin -bu bölgede tarım kapitalizminin tırmanışını damga layan haksız müsâderelere ve gasbetmelere rağmen- Osmanlı ısla hatçılarının inkâr edilemeyen başarısmı yansıttığı bugünkü çehre sini kazanacaktır. Bahattin Yediyıldız 66 Kilikya’da, mülk toprakların ortaya çıkışı hakkında teferruatlı bir in celeme için, W. Eberhard’ın daha önce zikredüen makalesine müracaat edü- melidir. Ayrıca, krş., M- Kıray ve J. Hinderink, Social stratification as an obstacle to development, New York, 1970. GÜNEY-DOĞU AN AD O LU ’NUN ISLÂH I 3Ö3
KOZANOĞULLARI’NIN SOYKÜTÜĞÜ* p Y U S U F - “Topal “ Hacı ■
•-Hasıl ' Osman
r—A li. Samur.
Çadırcı Mehmed •Ömer _ Ahmed •■Yusuf
- Yusuf - Mehmed •Ahmed m . Mehmed •Mehmed
•Yusuf •Hacı Ömer «Halil r ~İ8mail •M ısdık ‘L Ali • Enbiya
— Derviş ___ r s
usuf smaü •Ahmed — Hüseyin —— Mehmed -Hacı P
■ Ali i .. i I. Mehmed AU •Hacı ■Halil Osman i— Mehrr L—Hacı
Mehmed —i_M ehmed. Ahmed ■ Hamsa . Mustafa İtalik harflerle yazılan isimler, islâh devrinde hayatta olan Kozanoğu larmı göstermektedir.
PA U L DUMONT LA PACIFICATION- B C SUD-EST ANATOMİMİ EN ISOs' 109 .
- ••
- : ,-‘V r 1 - . - ,>
o f t f l e f r n n n o c .yds «32313 « Aziziye eşme
d « ir»fc ol.(eym c k) : ■:• l £ i i iy iv ^ i '.nem Îc.ülbu { o f i f « ) - ->r . . * ^
# ® çc Jıs at(O fl d e s q u o r t i r t i fy* pacta) y J '■■.■■'- (Çukur Ova Bölgesi Haritası).
YEMEN VÂLİSÎ OSMAN NURİ PAŞA’NIN YOLSUZLUKLARINA DÂİR İMZASIZ BİR LAYİHA* İhsan Süreyya Sırma Osmanlı Devleti’ni senelerce meşgul ^den Yemen isyanlarının bir çok sebebi yanında, oraya gönderilen idarecilerin beceriksiz liği ve şahsi tasarruflarını da zikr etmek lazımdır. Yemen Valisi Osman Nuri Paşa da bunlardan biridir. Adı geçen vali, Yemen’e varır varmaz, kendi başına buyruk olmuş, ve Osmanlı siyasetine tamamen zıt olan bir idare sistemi kurmuştur. 1305-1306 tarihleri arasında Yemen valiliğinde bulu nan Osman Nuri Paşa, haksız tutuklamalar, kanunsuz tayin ve na killer ve yerli şeyhlere yaptığı zulümle halkın nefretini kazanmış ve adeta halkı isyana davet etmiştir. Aşağıda sunduğumuz belge, bu hadiseleri anlatmaktadır. Os manlI Devleti’nin dış siyasetine bir nebze ışık tutacak olan bu gibi belgelerin yayınlanmasında fayda, ve belki de zaruret vardır. Lâyîha/nm metni : Yèmen Vilayeti iki, iki buçuk milyon nüfûslu şâmil ve vilâyât-ı sâireye nisbetle üç vilayete muadil bir vilayet ve Devletçe İslah ah valine ve vilâyât-ı şâire gibi bir an evvel tamamiyle medeniyyete idhaline ve her cihetten terakkisine sa‘i olunmakta olduğu halde vilayu’l ahakki Devletlu Osman Nuri Paşa hazretlerinin zamanında pek çok tedenni etmiş ve Yemen ahvali, cihât-ı sâireden muzmahill * Başbakanlık Devlet Arşivi, Yıldız tasnifi, Kısmı no. 18, Evrak no. 553/217. Zarf no. 93, Karton no. 35.
396 İH SAN S Ü R E Y Y A SIRM A bir hale gelmiş ve ağleb esbabı, gerek mürevvic-i efkârı bulunma larından nâşi, livalara mutasarrıf ta'yin ettiği zatların ve nasb. et tiği kaymakamların sû-i idaresiyle mu‘amelât-ı nâbecâsı ve gerek kendisinin müteneffizan ve ahali hakkında şiddeti ve menafi‘-i zatiyesi uğrunda hârekât-ı müstebidanesi gibi muamelattan ileru gelmiş ve bu gibi mu‘amel âttan dolayı ahalice bir nefret-i ‘azime hâsıl olmuş olduğundan ve kendisinin batş ve şiddetinden ihtira- zen, değil ahali, ümera-ı askeriyyeden ve erkan-ı vilayetten bile hiç bir kimse şakk-ı şuffeye ictisar idemiyeceğinden ve her türlü İslahata kabil ve ahalisi muti' bulunan vilayet-i mezkûrenin meza lim ve ittibdadla muzmahil olması tecviz buyurulmayacağım bil diğimden hasbe’l hamiyye vali-i müşarûn ileyhin ahvali ve mu'ame- lât-ı müstebidane ve mezalimkârâne ve kanun şikestanesinden ka lemle arzı kabil olabilenlerden bazılarını ber vech-i âti maddeten ve mufassalan arz ve ihbân cür’etyâb oldum.
habs ve tazayyuk itmeğe alışmış olan vali-yi müşarûn ileyh Zeranik nâm mahallin Şeyhini dahi Beytu’l Fakih’de bulunduğu sırada ge tirerek hod be hod habs ve ihtilattan men' gibi muamelatla tazyik itmesiyle aşiretinin efradı derhal vadi-i isyana saparak, telgraf tellerini kat' ve telgraf çavuşunu dahi tuttukları gibi otuz develik bir kafileyi urarak nehb ve vali-yi müşârûn ileyhin bulunduğu Bey tu’l Fakih etrafına toplandıklarında, bunları def' itmek içun asa- kir-i mevcûdeye verilmek üzre vukubulan talebiyle gönderilmiş olan cephane mahsûr kalmış ve bir rivayete nazaran zabt edilmiştir. Bu nun üzerine vali-yi müşarûn ileyh bi’l meeburiyye Hiraz’dan iki ta bur asakir-i şahane taleb etmiştir. İkinci madde : Edyan ve mezahibin hürriyeti Devlet-i Aliyyece muttahaz usûl-i iktizasından olduğu halde, vali-yi müşarûn ileyh Yemen ve bi’l husûs San'a ahalisinin ekserisi Mezheb-i Zeydi’den bulunmaları mülabesesiyle ezanda «Hayyi ‘ala hayru’l ‘amel» keli melerini kıraat itmeleri ve Hz. Ali ile bazı sahabe-i kiramı «Sallal- lahu aleyhi vesellem» ile yâd itmeleri, mezhebleri iktizasından iken vali-yi müşarûn ileyh, bu adet-i kadimeyi ref‘ itmek tasavvuruyla bir takım evamir i'tasiyle ahalice bir heyecan-ı azîm hasıl olarak San'a etrafında bulunan nevahi kabailinden yedi sekiz bin nüfusu tecemmu' ve cuma günü adetlerinin men' olacağı sırada ihtilal icra YEM EN V À L ÎS Î OSMAN N U RÎ P A Ş A 397
idecekleri şuyu' bularak, bunun üzerine, San'a’da bulmıan asakirin esliha ve mühimmatı istihzar idilmiş ise de San'a’nın müteneffiza- nından bulunan Reisu’l ulema Seyyid Ahmed el-Keysî Efendi vali nin yanma azimet idup, işin bilahare fena olacağını ihtar ve ikda- matiyle, ezhan-ı ahali bir dereceye kadar sükûnet bulmuş ve bu ha lin vali-yi miişarûn ileyhin istibdad ve ( ? ) 1 ni ne dereceye kadar ile ri götürdüğünü ve bu istibdatın devamı.
layet-i mezkûre beyninde vaki* Nevahi-yi tıs'a’nm nezaket-i idare leri cihetiyle diğer sancaklara nisbetle Aden hududunda bulunma- siyle seyahatça en ehemmiyetli bulunan Taiz sancağı mutasarrıf lığına henüz bir rütbeye nail olmamış ve vüllat-ı sabıka zamanların da bir müddet-i cüz’iyye bulunduğu iki üç kaymakamlık vekaletle rinde, hiç birinden berâ’et-i zimmet mazbatası almağa muvaffak olmamış olup, Kahtaba’ca tahsilattan. Ve Anis kaymakamlığında zabtiye-i muvakkat maaşından ve hükümet konağı ianesinden dahi ‘inde’l istintak sabit olup bir müddet dahi vali-yi esbak Saadetlu Feyzi Paşa hazretlerinin zamanında taht-ı tevkife
halde,
berâ’et veya men‘-i muhakemesi henüz verilmemiş olan Mustafa Bey namında birisini yeniden mir-i miran rütbe-i refi'ası ile tayin etmiş ve mahall-i memuriyyetine varır varmaz nüfuz-ı memuriyyet ve rütbesini mensûbinin efkarına hasr iderek sinin-i sabıkada ma hallî masanfmdan ma‘da, merkez-i vilayete her ayda otuz bin ri yal gönderilir iken, şimdi dört beş mah zarfında yani zilkadenin nıs- fmdan rebi'ul evvele kadar ancak yirmi sekiz bin riyal gönderilip bundan dolayı vilayetin idaresi ‘azîm bir buhrana düçar olmuş ol duğu gibi mumaileyhin mezalim ve ef‘alinden vali-yi müşarûn ileyhe olan mensubiyyet ve istibdadından ihtirazen kimse şakk-ı şefeye muktedir olamamaktadır. Ve böyle bir
saneak-ı mezkûr gibi bir sancağa mutasarrıf tayini, vali-yi müşarûn ileyhin derece-i idaresini tayin ideceği bedihidir. Dördüncü madde : Vali-yi müşarün ileyhin Taiz mutasarrıf lığı na tayin etmesinden dolayı kendisinin efkarına hizmet etmekte olan mumaileyh Mustafa Bey dahi Mukbine nâm karyeye giderek meşhur zengin-i meşayihten bulunan karye-i mezkûre Şeyhi Ab- 1 ( ? ) işareti konan yerde bir kelime okunamamıştır.
398 İH SAN S Ü R E Y Y A SIRM A dulvaris b. Yasin’in hanesine hücum ve bi’l cümle eşcarmı kat' ve ahalinin hanelerini harab etmiş ve binaen aleyh şeyh-i merkûm Aden hududuna firara mecbur olarak kabaili kat‘-ı tarika sülûkla Hudeyde yolu kat‘ olunarak Rimade’nin hududundan Hissî nâm ma hallin hududuna kadar yollar kapanmıştır. Nefs-i Taiz kasabası aha- li-yi merkûmenin hücumundan korkarak orada bulunan Müfti Yah ya el-Mücahid Efendi oraya yakın bulunan Cebelu Sabr ahalisinden her gece otuz kırk kişi getirterek memleket içinde muhafaza içun gezmekte bulunmuşlardır.
nin valilikte bulunduğu bir sene zarfında tahsilat içun hiç bir ma- malle asakir-i nizamiyye. taburları sevk etmeksizin, umum asakir ve mumurin-i mülkiyyeye dokuz maaş i‘ta ve sarf ettiği halde vali yi müşarûn ileyh tahsilat içun her tarafa fevc fevc taburlar sevk etmişken, dokuz mah zarfında bazılarına ancak maaş i'ta ettiği halde, bazı yerlerde daha henüz hiç bir maaş verilmemiştir. Maiy- yetlerinde tevabir-i müteaddide bulunduğu halde, güya tahsilat içun sevk edilmekte olan memurinin ne gibi muamelatla iştiğal etmekte bulundukları Yemen’e gidenlerin malumu olabilir. AlUmct madde : Vali-yi müşarûn ileyh bunca muamelat ve mezalim-i müstebidane ile dahi iktifa etmiyerek, edata kavanin-i Devleti hiç hükmünde konmuşçasma bir takım muamelat icra et mektedir ki, ez cümle hükm vermek selahiyyetini haiz komisyonlar teşkilini kavanin-i Devlet katiyyen men' etmişken, vali-yi müşarûn ileyh masalih-i ‘arabân namiyle maiyyeti mürevvie-i efkarı bulu nan adamlardan mürekkeb komisyon teşkil ederek mehakim-i adli- yede arzusu vecihle fasl olunmayacak mevadd-ı einaiyyeyi komis yonu mezkûra havale ederek orada Tceyfe mâ yeşâ istediğini tahliye ve istediğini habs ve tevkif ettirmektedir. Yedinci madde : Cidde’de bulunduğu vakt, meşhur olan mesavi- yi ahvalinden dolayı adem-i istihdamı hakkında makamat-ı âliye- den evamir-i adide vürud etmiş ve fakat vali-yi müşarûn ileyhin tâ Hicaz’da bulunduğu zamandan beri mürevvic-i efkarı bulunmuş olan ve okumak ve yazmak bile bilmeyen Kayserili Mustafa Efendi nâm zatı vali-yi müşarûn ileyh Yemen’e muvasalatiyle beraber belediye riyasetine tayin etmiş ve mumaileyhin mensubi bulundu
YEM EN VÂLıîSİ OSMAN N U Rİ P A Ş A 399
ğu valinin efkarına hizmet arzusuyla vuku'bulan muamelaat-ı nâlâ- yıkası haric-i ta dad bulunmuştur ki, ez cümle daire-i belediye bir mahkeme şeklini alarak, mehakim-i adliyede davasmı kaybeden eşhası oraya müracaatiyle mahkemenin hükmü hiç mesabesine ko nularak istediği gibi muamele ve hükm edilmekte ve darb ve cerh maddelerinden ceza-ı nakdî alınmaktadır. Sekizinci madde : Vali-yi müşarûn ileyhin mürevvic-i efkarı bulunan Taiz mutasarrıfı mumaileyh Mustafa Bey her ne efkara mebni ise Aden Şeyhi’ni dahi birdenbire habs ve tevkif etmesi üze rine istida‘a-yı ma'delet ve merhamet zımnında merkez-i vilayete gelmiş olan Şeyh-i merkumun mahdumlarının ifadelerine vali-yi müşarun ileyh evvel emirde ‘atf-ı nazar etmekten başka kendilerini dahi habs etmişken ba'dehu her birine birer hil'at iksâ ettirerek ve pederlerinin tahliyesine emir vererek kendilerini tahliye etmiş tir. Şeyh-i merkûmun evvela oğullarıyla beraber hod be hod habs ve merkez-i vilayette oğullarının hepsinden sonra her birinin bir hil'atla ve pederlerinin tahliyesi emriyle beraber tahliyeleri ne hikmete müstenid bulunduğu şayan-ı dikkattir. Dokuzuncu madde : San’a belediye reisi Ali Bulbulî Efendi’yi vali-yi müşarûn ileyh San'a’ya muvasalatıyla beraber hemen azl ederek, yerine beraberce getirdiği mumaileyh Mustafa Efendi’yi tayin ederek, reis-i sabıkı habs ve tevkif etmiş iken ba'dehu anı meclis-i idare azalığma tayin etmiştir. Reis-i mumaileyhin azli, bir sebeb-i kanuniye müstenid ise, beraat etmeksizin diğer memuriy- yete tayini, ve müstenid değil ise hod be hod azli ve ba'dehu tazyik ve habs ne esbab ve hikmete mebni bulunduğu şayan-ı tefekkürdür. Onuncu madde : Hudeyde müftisi Muhammedi Efendi, bir çok zamandan beri müftilik makamında bulunarak, hüsn-i hali hase biyle vülât-ı sabıkanın tahsinine mazhar olduğu halde, vali-yi mü- şârûn ileyh Beytu’l Fakih’de bulunduğu sırada, nezdine gelmiş olan ve müfti-yi mumaileyhle nefsaniyyeti bulunan birisinin arzusu vechiyle müfti-yi mumaileyhi hod be hod azl ederek, yerine diğer bir adam tayin etmiştir. Halbuki, bir müftinin azli ve diğerinin nasbi, ahalinin taleb ve intihabı ve Makam-ı Ceül-i Meşihat’m tas dik ve tensibi üzerine vuku'bulması lazimeden iken vali-yi müşarûn ileyh hod be hod kendi kendine azl ve tayin etmiş ve bu hal dahi derece-i istibdadını göstermeğe delil-i kâfi bulunmuştur.
400 IH SA N SÜ R E Y Y A SIRM A On birinci madde : Yerim kazası kaymakamı Haşan Fenni Efendi kaymakamlık-ı mezkûre tayininden henüz dört beş mah murûr etmeksizin kaza-yı mezkûrun ağniya ve en büyük meşa- yihinden bulunan Ahmed Salah nâm kimesne kaymakam-ı mu maileyh emval-ı mîrî içun kendisini sıkıştırmış olmasından naşi, merkez-i vilayete gelip suret-i zahirede vali-yi müşarûn ileyhin daire müdiri bulunan Hüsni Efendi ile bi’l mu'arefe bir kaç gün sonra kaymakam-ı mumaileyh azl edilmiştir. On ikinci madde : Rida‘ kazası kaymakamı Haşan Efendi aley hinde li ecli’t-teşekki kaza-ı mezkûrun meşayihinden Et-Tayrî nâm şahs merkez-i vilayete gelmiş ise de evvel emirde kendisine ve şikâyâtma havale-i sem' ve i'tibar itmekten başka şeyh-i mer kumun sû-i ahval ve mezalimle müştehir bulunduğunu vali-yi mü şarûn ileyh bile kaymakam-ı mumaileyh’e iş'ar ettiği halde şeyh-i merkûm vali-yi müşarûn ileyhin marru’z-zikr daire müdiri Hüsni Efendi ile mu'arefe peyda eder etmez, kaymakam-ı mumaileyhi ‘azl ettirerek, yeniden tayin olunan, kaymakamı dahi beraberce ala rak götürmüş olup, bu muamelatın hikmet-i hükümete muvafık olup olmadığının tefriki evliya-yı umura aiddir.
den taleb olunan eşhasın mehakime gönderilmemesini dahi emr etmekte olup, Hudeyde’nin en büyük eğniyasmdan bulunan Dah- man Efendi aleyhine Hudeyde kumandaniyle sair bazı taraflardan ikame olunan davalar içun mahkeme-i bidayetten bâcelbname ta leb edildiğinde derhal vali-yi müşarûn ileyhe müracaat etmesi üzerine müşarûn ileyh dahi merkûmun mahkemeye gönderilme mesini Hudeyde mutasarrıflığına telgrafla emir vermiştir. On dördüncü m adde: Anis kaymakamı Ziya Bey, kararname mucibince vali-yi sabık zamanında müttehim iken, vali-yi müşarûn ileyh, itham-ı mezkûra itibar etmeyip, iki mah mukaddem Zebid Kaymakamlığına Dersaadet’ten gelmiş olan Şihab Bey’i bi’l ‘azl müttehim-i mumaileyhi yerine tayin etmiş ve Şihab Bey Der- saadet’e avdetinde, intihab-ı memurin komisyonu tarafından iade-i memuriyeti emr olunmuş iken vali-yi müşarûn ileyhin istibdad ve mezaliminden bi’t-tehaşi iade-i memuriyeti kabul etmemiştir. Mu maileyh Ziya Bey’i müttehim iken vali-yi müşarûn ileyh diğer kay makamlığa tayin etmesi celib-i nazar-ı dikkattir. YEM EN V A L İS İ OSMAN N U Rİ P A Ş A 401
On beşinci madde : Yemen rüsumat nezaretine mülhak Hudey- de rüsûmât müdiriyyetinden bazısı muharref ve bazısı musanna* olarak Hudeyde tüccarından on nefer kesane verilmiş olan imrariye tezkerelerinden dolayı mezkûr Hudeyde rüsûmât müdiri Abdül- kadir Efendi ve saire... aleyhinde ikame olunan dava neticesin de tüccar-ı merkumeden rüsûmât sandığının zâyi’ etmiş olduğu 180.000 kuruşun tahsil ve istifasına ve müdir-i mumaileyhin ‘azline ve rüfekasımn dahi birer suretle mahkûmiy e tle rin e meclis-i idare-i vilayetçe hükm olunmuş ise de hazine dava vekaleti tara fından vukubulan temiz istidası üzerine Şüra-yı Devlet’ce hükm-i vaki* nakz ile zayiat-i rüsumiyyenin cezaen bir mislinin daha tah sili ve tücçar-ı merkumenin • de kanun-ı cezaya tevkif en tahdid-i mücazatları lüzumu emr u izbar ve evrak takımiyle iade ve tesyar olunmuş iken vali-yi müşarûn ileyh tüccar-ı merkûmeyi cezadan ve vermiş oldukları yüz seksen bu kadar bin kuruşun bir mislini daha verdirmemek emeliyle evrak-ı mebhuseyi mevki-i muameleye koymamakta ve bu yüzden hazine-i celilenin hakk-ı sarihi olan bu kadar mebaliğ-i cesimenin izaasma sebebiyyet vermekte bu lunduktan başka, rüsûmât müdir-i sabıkı mumaileyh Abdülkadir Efendi’yi San‘a gümrüğü müdiriyyetinde istihdam etmesi ayrıca şayan-ı dikkattir.
zım n ın da, me’- zunen canib-i Hicaz’a gittiği zaman, mahkûm olarak zimmetinde 600 riyal bulunan Abdurrahman Efendi n a m ın da, istihdam selahiy- yetinden mahrûm bir ademi her ne esbaba mebni ise kaymakam-ı mezkûr vekaletine tayin ederek mumaileyh de kazaya varır var maz zimmetini kapatmak içim mahallî meşayihi yedinde bulu nan (?) mühürlü senedlerini meşayih-i merkûma yedinden nez* ve istirdâd zumunda habs etmiş ve Mefhak nahiyesinin dört ne fer meşayihinden Şeyh Rezek Medyûr (? ) isminde birisi habisha- nede vefat bile etmiş iken, vali-yi müşârûn ileyh, esbabını bile tah kik ettirmemiştir. On yedinci madde : Yemen vilayetinde bulunan ve ğmaca şöh retli olan meşayih ve a'yanı birer vesile ile evvel emirde ihâfe et tikten sonra bunlardan istihsâl-ı emniyyet ve selamet içun vali-yi müşârûn ileyhin lede’l müraca'a rızasını: birer takrib-i istihsal idenlsr tahlis-i nefs edebilmekte olduğu dahi Hudeyde .tüccarından
402 İH SA N S Ü R E Y Y A SIRM A olup, servet ve ğina ile meşhur bulunan ve meclis-i idare-i liva azasından olan Dahman Efendi gûya israfla mevsûf imiş ki malı nın lüzum-ı haczi hakkında vali-yi müşarûn ileyh naîbu’ş-şar* ta rafından bir i ‘lâm-ı şer‘i bi’l istihsâl, gûya hükmünü tenfiz etmekte iken mumaileyh Dahman Efendi tarafından merkez-i vilayete gön derilen bir adem-i mahsûsun vürudu üzerine mezkûr i'lâmı tenfize mahal kalmamıştır.
komiseri Fayi* Efendi’yi bilâ. istintak ve isticvâb hod be hod habs ve tevkif ettirmiş ve bir kaç gün sonra tahliye etmiştir. Kavanin-i Devlet her bir memurun bilâ sebeb tevkif gibi haysiyet-i memu- riyyetinin ihlâlini mucib bir muameleyi men* etmiş iken vali-yi müşarûn ileyh bu kavaninin ahkamına ‘atf-ı nazar bile etmek sizin mumaileyhi hod be hod habs ve ba'dehu birden bire tahliye etmesi dai-yi hayrettir. On dokuzuncu madde : Vali-yi müşarûn ileyh miralay izzetlu Ahmed Rüşti Bey namında bir zatı tahsilat ve İslahat nâm me- muriyyetle maiyyetine iki tabur asker i‘ta ederek Yerim, Zimar, Anis, Rida nâm kazalara göndermiş ve rivayete nazaran mîr-i mu maileyh meşayihi celb ve kendilerini tehdid ve tahvif etmekte bu lunmuş olduğu gibi efkarına inkiyad etmiyen nice meşayihi zen- cirlerle topların arkasma takarak teşhir etmiş olmasından nâşî ahalice bir nefret hasıl olmuştur. Mezkûr kazalar vilayet dahilin deki kazaların en ziyade muti‘1 erinden iken İslahat namiyle bu ka- . dar askerle mumaileyhi göndermesi, hikmetinin o tarafa gidenlerin ma'lumu bulunmuştur.
olarak ötekini berikini Kumran adasına nefi etmekte olduğu gibi, Yemen vilayeti dahilinde bir kaç kaza kaymakamlığında bulun duğu halde ba'dehu 2000 kuruş maaşla mektubî kalemine alınmış ve hazine dava vekaletine tayin edilmiş olan rif'atlu İlmî Efendi namında birisini hiç bir sebeb-i ma'lûm bulunmadığı halde vali-yi müşarûn ileyh Beytu’l Fakih’de bulunduğu sırada mumaileyhin ya kendisinin istifa etmesi ve etmediği surette tard edilerek Der- saadet’e irsâl edilmesini vali muavinine emr ve iş*ar etmişiyle mumaileyh de terk-i memuriyyetle Dersaadet’e gelmeğe mecbur olmuştur. Bir memurun tardı ancak bir mahkemenin hükmüne
YEM E N V Â L İS İ OSMAN NU Rİ P A Ş A 403
müstenid olması lazimeden iken öyle bir şey bulunmaksızın, tar dına emr vermesi ve bir şahsın bilâ hükm nefyi her halde Zat-ı Hazret-i Padişahi’nin makdesetine mahsûs olduğu halde vali-yi müşarûn ileyh nefye dahi emr vermesi ve bâ husûs mahall-ı men- fanın Dersaadet bulunması akıllara hayret verecek muamelat-ı müstebidanedendir. Hülasa ve Hatime Ma‘ruzat-ı mebsûta mütalaasından muhat ilm-i ‘âli buyurula- cağı üzre vali-yi müşarûn ileyhin ehl-i servetten bulunan meşayihi getirterek habs ve tazyik etmesi ve Zeranik nâm mahallin şeyhini dahi hod be hod habs ve ihtilattan men' etmesiyle aşiretinin ef radı vadi-yi isyana saparak kafile-i nehb etmeleriyle iki asakir çelb etmesi ve edyan ve mezahibin hürriyeti Devlet’ce müttehaz-ı usûl icabından iken San'a ahalisinin mezhebleri iktizasından bu lunan bazı adetlerini ref‘ etmek tasavvuruyla evamir-i müstebi- dane i‘ta ederek ahaliyi müteneffir etmesi ve Yemen vilayetinin varidatça ve Aden hududunda bulunmasıyla siyasetçe en ehem miyetli bulunan Taiz mutasarrıflığına henüz bir rütbeye nail ol mamış ve tahsilattan ve i'ane ve zabtiye muvakkat maaşından zim meti hasebiyle mukaddema habs edilmiş olduğu halde henüz be raat veya men'-i muhakemesi verilmemiş olan Mustafa Bey na ramda birisini yeniden mir-i mirân rütbe-i refi'asıyla tayin ede rek sinn-i sabıkada her ay merkez-i vilayete otuz bin riyal gön derilmekte iken, şimdi dört beş mah zarfında ancak yirmi sekiz bin riyali gönderip bundan dolayı vilayetin idaresini azîm bir buh rana düçar etmesi ve kendisinin efkarına hizmet etmekte olan mu maileyh Mustafa Bey Muknibe nâm karyeye giderek meşhur zen- gin-i meşayihten bulunan Şeyh Abdulvaris’in hanesine hücum ve (?) ahalinih hanelerini harab etmesi ve şeyh-i merkûmu Aden hudu duna firara mecbur ederek ve kabaili kat‘-ı tarikle bir çok yollar kapanmaşı. Vali-yi sabık Aziz Paşa tahsilat içun hiç âsakir-i hi- zamiyye taburları sevk etmeksizin bir sene zarfında umum asa kir ve memurin-i mülkiyyeye dokuz maaş i‘ta ve sarf ettiği halde vali-yi müşarûn ileyh her tarafa asakir nizamiyye taburları sevk etmiş iken dokuz mah zarfında bazılarına ancak iki maaş i ‘ta ederek bazılarına henüz bir maaş vermemesi ve Yemen vilayetin de ğmaca şöhretli bulunan meşayih ve a'yanı birer vesile ile evvel
404 İH SAN SÜ R EY Y A SIRM A emirde ihâfe ettikten sonra bunlardan istihsal-ı emniyyet içun rızasını istihsal edenler tahlis-i nefs etmesi ve hatta Hudeyde tüccarında ve servet ve ğma ile meşhur liva meclis-i idare azasın dan Dahman Efendi israfla mevsûf imiş gibi malının lüzum-ı hac zi . hakkında naib tarafından istihsal eylediği i'lâm-ı mumaileyh tarafından merkez-i vilayete gönderilen bir adem-i. mahsûsun vürudu üzerine tenfiz etmemesi ve bunca muamelât ve mezaüm-i müstebidane ile dahi iktifa etmiyerek kavanin-i Devlet’in ahkamı hilafında maiyyeti adamlarından mürekkeb komisyon teşkil ede rek mevadd-ı cinaiyyeyi orada rü’yet ettirerek istediğini tahliye ve istediğini habs ve tevkif etmesi ve Ciddede bulunduğu vakit mesavi-yi ahvalinden dolayı adem-i istihdamı hakkında evamir vürûd etmiş olan Mustafa Efendi namında okumak yazmak bil meyen birisini belediye riyasetine tayin ederek daire-i belediy- yeyi bir mahkeme şekline koyması ve mehakim-i adliyyede dava sını ğaib edenlere, oraya bi’l müraca'at istediği gibi muamele ve hükm vermesi ve Taiz mutasarrıfı olup, miirevvic-i efkarı bulunan Mustafa Bey’in habs ve tevkif ettiği Aden şeyhinin istid'a-yı ma'delet ve merhamet zımnında merkez-i vilayete gelmiş olan oğullarını dahi vali-yi müşarûn ileyh evvel emirde habs ettikten sonra ba'dehu her birine bir hil'at iksa ettirerek ve pederlerinin tahlis emriyle beraber kendilerini tahliye etmesi ve Yerim kay makamı Haşan Fenni Efendi’yi azl etmek içun merkez-i vilayete gelmiş olan Şeyh Ahmed Salah namında birisi kendisinin daire müdiriyle bi’l mu'arefe (? ) azl etmesi ve mehakim-i adliyyeden taleb edilmiş ve fakat kendisine müracaat eylemiş bulunan eş hasın mehakime gönderilmemesine emr vermesi ve Rida‘ kayma kamı aleyhinde li ecli-t-teşekki merkez-i vilayete gelmiş olan Et- Tayrî nâm şahsın evvel emirde şikâyâtma havale-i sem' ve i'tibar etmediği halde ba'dehu mezkûr daire müdiriyle mu'arefe peyda eylemesi üzerine kaymakam-ı mumaileyhi dahi azl eylemesi ve Miralay Ahmed Rüşdi Bey namında birisini tahsilat v© İslahat nâm memuriyyetle maiyyetine iki tabur asker i'ta ve dört kazaya göndererek mumaileyh de meşayıhi zencirlsrle topfaûrm atricasma bağlayarak teşhir etmiş olmasından naşi ahalice bir nefret ve heyecan hasıl etmesi v e . San'a belediye reisi Ali Büleyli Efendi’ yi hod be hod azl ve yerine beraberince getirdiği Mustafa Efendi nâm zatı tayin ederek mumaileyhi habs etmiş iken ba'dehu am mec YEM EN V Â L İS Î OSMAN N U R İ P A Ş A 405
lis-i idare azalığma tayin etmesi ve Hudeyde Müftisini kendisi Beytu’l Fakih’de bulunduğu sırada nezdine gelmiş olan birisinin ar zusu veçhile anı dahi hod be hod azl eylemesi ve Anis kaymakamı Ziya Bey’i müttehem iken Zebid kaymakamlığına tayin etmesi ve San‘a polisi komiserini hod be hod habs ve tahliye eylemesi ve rü- sûmat nezaretinin bir davasından dolayı tahsili lâzım olan yüz sek sen bin kuruşun maddesine dair olan evrakı mevki-i muameleye koy mayarak Hazine-i celilenin hakkı olan mebaliğ-i mezkûrenin iza'ası- na sebebiyyet vermesi ve madde-i mezkûreden azl ile mahkûm olan rüsûmat müdirini San'a gümrüğü müdiriyyetinde istihdam ve Hi- raz kaymakamlığına altı yüz riyal zimmeti olan Abdurrahman Efen- di’yi tayin ederek mumaileyh de zimmetini kapatmak içim meşa- yihin yedinde bulunan yek mühürlü senedlerini nez‘ ve istirdad zım nında anları habs ve habs edilen meşayihten birisi hapishanede ve fat etmiş iken vali-yi müşarûn ileyh esbab-ı vefatmı bile tahkik et memesi ve cümle istibdadından olarak bir takım adamları Kumran adasına nefy ettiği gibi bilâ hükm İlmî Efendi nammda bir memu ru hod be hod tard ve yine bilâ hükm Dersaadet’e nefyine emr ver mesi gibi muamelat-ı müstebidane ve kanun şikestanesinden tah riren ve kalemen arz ve ihbarı kabil olabilenlerin bazısı şimdilik bâlâda bast ve tafsil edilmiş olmağla ol babda emr u ferman Haz- ret-i men lehu’l emrindir. İÖ 6 İH SAN S Ü R E Y Y A SIRM A Yemen Valisi Osman Nuri Paşa’nm yolsuzluklarına dâir, imza sız olarak verilen lâyihanın aynen metni. y e m e n V İ I İ S t OSMAN NOBt PAŞA 4Ô7
İ h s a n
s Ü r e y y a
s i r m a |
ma'muriyatiga murojaat qiling