Hazirlayanlar


IV. XIX. Yüzyıl Sonunda Mısır Ermeni Cemaati


Download 3.42 Mb.
Pdf ko'rish
bet24/41
Sana17.10.2017
Hajmi3.42 Mb.
#18082
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   41

IV. XIX. Yüzyıl Sonunda Mısır Ermeni Cemaati 

Mısır’daki Ermeni aristokrasisi cemaat içi evlilikler yoluyla ortaya 

çıkmış ve güçlenmiştir. Kariyerlerindeki başarılarına orantılı olarak yük-

selen ailelerin ikinci nesli kendi içlerinde evlenerek sahip oldukları sosyal, 

ekonomik ve politik konumlarını daha ileri bir aşamaya taşımaya çalıştılar. 

Bu konuda oldukça başarılı oldular denebilir. Artin Paşa Çırakyan ve Josef 

Bey Hekekyan birbirlerinin kız kardeşleriyle evlendiler

44

. Çünkü her iki-



sinin de ailesi Katolik Ermenilerin ileri gelenleriydiler. Apostolik cemaat 

içindeki bağlar diğerlerine nispetle daha girift idi. Cevahirciyanlar zanaat 

sınıfından iken tüccar sınıfından Yeremiyanlar ile evlilik bağı kuruyorlardı. 

42  M. Bey Rifaat, The Awakening of Modern Egypt, Londra 1947, s.118-21.

43  Rouben Adalian, a.g.m., s.133.

44  Ahmed Abdel-Rahim Mustafa, “The Hekekyan Papers”, Political and Social Change in 

Modern Egypt: Historical Studies From the Ottoman Conquest to the United Arab Repub-

lic, ed. P.M.Holt, New York, 1968, s.70.



347

Doç. Dr. Süleyman KIZILTOPRAK

Yeremiyanlar aynı zamanda profesyonel/bürokrat sınıftan Nubaryanlar ile 

de evlilik bağı kurmuştu.

Mısır’daki Ermeni cemaati içinde seküler liderlerin ortaya çıkması 

1830’lu yıllara rastlamaktadır. 1834 yılında Kudüs Patrikliği tarafından 

atanan Mısır Ermeni Piskopos’u Gabriel Marashtsi, Kudüs’ten bağımsız 

hareket edeceğini ilân etti. Bu başkaldırı aynı zamanda, Mısır’daki Er-

meni toplumundan sağlanan maddi gelirler ve kilise kurumlarından elde 

edilen kira vb. gelirlerin Kudüs tarafından artık kontrol edilemeyeceği 

anlamına geliyordu

45

. Nitekim 1852 yılında, İstanbul Ermeni Patrikhanesi 



ile kurulan diyalog sonuç verdi. Bu tarihte alınan ferman ile Mısır Erme-

ni Kilisesi, Kudüs’ten bağımsız olarak doğrudan İstanbul’a bağlandı. 19. 

yüzyıla kadar Osmanlı Devleti, ana hatlarıyla Hıristiyan unsurlarını iki 

millet içinde görmüştür: Ermeni ve Rum milleti. Hıristiyanlığın erken de-

virdeki iki ana kolundan biri olan diyofi zit inanca sahip olan Ortodokslar 

Rum milleti içinde telakki edilerek İstanbul’daki Ortodoks patrikhanesine 

bağlandı. Diğer yandan, başta Ermeniler’in büyük çoğunluğu olmak üzere, 

Suriyeli Yakubiler, Mısır’daki Kıptiler ve Habeşiler gibi monofi zitler ise 

İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesine bağlandılar. Ermeni Patrikhanesi’nin, 

Ermeni olmayan Hıristiyanlar üzerindeki otoritesi kağıt üzerindeydi. Ma-

runiler, Nesturiler, Yakubiler, Kıptiler ve Habeşiler üzerinde teorik bir 

yetkiye sahip olan Ermeni patrikhanesi, Ermeniler üzerinde ise tam bir 

otoriteye sahipti

46

.



Nubar Paşa’nın 1879 yılında, Mısır reis-i nüzzarı (başbakanı) olma-

sından sonra Kudüs Patrikliği ile Mısır kilisesi arasında çözülemeyen daha 

çok kiliseye ait bina ve arazilerin kira gelirlerinden kaynaklanan sorunlar 

üzerinde bir uzlaşma sağlandı

47

. 1907 yılında Kahire ve İskenderiye’de 



yapılan seçimlerle Mısır’daki Ermeni toplumunun ruhani ve sivil meclisi 

seçildi. Tutucular ve laikler arasındaki sorunlar ile Kudüs Patrikliği’nden 

kaynaklanan çatışmalar bundan sonra büyük ölçüde çözümlenmiş oldu

48

.



45  Avedis K. Sanjian, The Armenian Communities in Syria Under Ottoman Dominion, Cam-

bridge; Harvard University, 1965, s.157-158.

46  Avedis K. Sanjian, a.g.e., s.33; Vartan H. Artinian, The Formation of Catholic and Prot-

estant Millets in the Ottoman Empire, The Armenian Review, Vol. XXVIII, No: 1-109, 

Spring 1975, s.3; H.A.R. Gibb- Harold Bowen, Islamic Society and the West, Vol. I, Ox-

ford, s.251.

47 Nubar Paşa’nın Mısır’daki hayatı ve görevleri hakkında bkz., Süleyman Kızıltoprak, 

a.g.m., s.174-175.

48  Avedis K. Sanjian, a.g.e., s.160.


348

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Mısır’daki Ermenilerin bürokratik ve ekonomik alandan çekilmelerini 

hızlandıran bir başka gelişme de Urabi Paşa’nın başlattığı milliyetçilik ha-

reketiyle olmuştur. Urabi Paşa 1879’dan itibaren baş rol aldığı Vataniler 

hareketi ile “Mısır Mısırlılar’ındır” sloganı etrafında topladığı kalabalık 

halk kitlesiyle yabancılara karşı açık bir tutum takındı. Urabi Paşa’nın 

sloganıyla harekete geçen Mısırlılar temel olarak İngiliz, Fransız ve İtalyan 

gibi Avrupalı tüccar ve memurlara karşıydılar. Ama yabancı karşıtlığı gitti-

kçe genişledi. Urabi Paşa, Mısır’da yabancılar olarak adlandırdığı kesimler 

içinde Ermenileri de saymıştır

49

. Bu bağlamda, Mısır’daki Türklerin ordu 



ve idarede Ermenilerin ise bürokrasi ve ekonomik alandaki pozisyonlarına 

karşı açıkça sürdürülen tepkiler Urabi’nin temel söylemleri arasındaydı

50

.

Sonuç



Mısır’da Mehmet Ali Paşa’nın yükselmesi ve ekonomik ve politik ida-

renin güçlenmesi ile Ermeni asıllı bürokrat, tüccar sınıfının etkinleşmesi 

paralel bir biçimde olmuştur.

Ermeni asıllı bürokratlar ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında 

Mısır’da önemli makamlara gelmiştir. Nubar Paşa da bunlardan biridir. 

Mehmet Ali Paşa’nın daveti ile Mısır’a giden orada ekonomik ve politik 

roller üstlenen Ermeniler üç açıdan önemlidir. İlk olarak Ermeniler, Os-

manlı Devleti’ni oluşturan unsurlardan biri olarak ülke sınırları içinde bir 

takım özgürlüklere ve haklara sahiptirler. Bu haklar sadece yazılı metinler 

olarak görülmemelidir. Uygulamada da bu haklar hiçbir engelleme olmak-

sızın diğer unsurlar tarafından kullanıldığı gibi Ermeniler tarafından da 

kullanılmıştır. İkinci olarak Ermeniler, sadece Osmanlı Devleti’nin mer-

kez teşkilatında değil, Mısır gibi eyalet-i mümtaze olarak Osmanlı siyasal 

sisteminde yer alan bir yerde önemli makamlara gelmiştir. Üçüncü olarak, 

Osmanlı topraklarında dünyaya gelmemiş olmasına rağmen, Karabağ’dan 

göç ederek Osmanlı tabiiyetine geçen Nubar Paşa, bir önyargı ve engelle-

me ile karşılaşmaksızın devlet hiyerarşisinde kolayca yükselme şansı elde 

etmiştir.

Sonuç olarak, Osmanlı Devleti içinde Ermeniler, merkezi bürokrasi-

de önemli mevkiler elde etmeleri yanında, taşrada da liyakat ve ehliyet 

49  Charles Issawi, a.g.e., s.29-30.

50 Urabi Paşa hareketi hakkında daha fazla bilgi için bkz., S. Kızıltoprak, Mısır’ın İngiltere 

Tarafından İşgali ve Osmanlı Devleti’nin Diplomasi Mücadelesi: 1882-1887, (Basılmamış 

Doktora tezi), Marmara Üniversitesi, 2001, s.131-156.



349

Doç. Dr. Süleyman KIZILTOPRAK

süzgecinden geçtikten sonra, en üst makamlara gelmişlerdir. Bu şekilde 

yükselmeleri sırasında, merkezi yönetimin herhangi bir engellemesi ya 

da önyargılı yaklaşımı olmamıştır. Mehmet Ali Paşa ile başlayan Mısır’ın 

modernleşme ve kalkınma atılımlarında Ermeni bürokrat ve müteşebbis 

sınıfın kayda değer katkıları olmuştur. Osmanlı bürokrasisinde görev alan 

diğer etnik unsurlarla kıyaslandığında onlar da benzer başarılara imza at-

mışlar, zaman zaman da yolsuzluk ve haksız kazanç elde etme gibi benzer 

suçlamalara muhatap olmuşlardır.



350

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



 

Kaynaklar

Arşiv Vesikaları

Başbakanlık Osmanlı Arşivi; Bab-ı Ali Evrak Odası Mümtaze Kalemi-Mısır 3-C/68. 

Yıldız Esas Evrakı, 129/7. 

İrade Mısır, 1253.



Tetkik Eserler

El-Cebertî, Abd al-Rahman al-Jabartî’s History of Egypt, -‘Ajâ’ib al-Âthâr fî’l-Tarâjim 

wa’l-Akhbâr- Editör Thomas Phlipp-Moshe Perlmann, Stuttgart 1994.

Abdulvahid, Fatima Ilmuddin, Tadavvur el-Nakl ve’l-Muvâsalât el-Dâhiliyye fî Mısr 

fî Ahdi’l-İhtilâl el-Biritânî 1882-1914, El-Hey’et el-Mısrıyye el-Amme 

li’l-Kütüb, Kahire 1989.

Adalian, Rouben, “The Armenian Colony of Egypt During the Reign of Muhammad 

Ali (1805-1848)”, The Armenian Review, Vol. XXXIII, No: 2-130, 

June 1980.

Artinian, Vartan H., The Formation of Catholic and Protestant Millets in the Ottoman 

Empire, The Armenian Review, Vol. XXVIII, No: 1-109, Spring 1975.

 Burton, Sir Richard F., Editör Isabel Burton, Personal Narrative of a Pilgrimage to 

al-Medina and Meccah, New York 1964.

Daly, M.W., (ed.), The Cambridge History of Egypt, Modern Egypt, from 1517 to the 

End of the Twentieth Century, Vol. II, Cambridge 1998.

Ilbert, Robert, “İskenderiye Kozmopolit Bir Kent Miydi?”, Paul Dumont-Francois 

Georgen (Der.), Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, Çev: Ali 

Berktay, İstanbul; Tarih Vakfı Yayınları, 1999.

Ghada, H. Talhami, Egypt’s Civilizing Mission: Khedive Ismail’s Red Sea Province, 

1865-1885, Basılmamış Doktora Tezi, University of Illinois, 1975.

Gibb, H.A.R., - Bowen, Harold, Islamic Society and the West, Vol. I, Oxford. 1969.

Heywort-Dunne, J., An Introduction to the History of Education In Modern Egypt, 

Londra, 1939.

Issawi, Charles, Egypt An Economic And Social Analysis, Londra, 1947.

__________

, Egypt at Mid-Century: An Economic Survey, Londra, 

1954.

Kızıltoprak, Süleyman, Mısır’ın İngiltere Tarafından İşgali ve Osmanlı Devleti’nin 



Diplomasi Mücadelesi: 1882-1887, (Basılmamış Doktora Tezi), 

Marmara Üniversitesi, 2001.

__________,“Kriz Döneminde Osmanlı Bürokrasisinde Ermeniler: Nubar Paşa 

Örneği”, Dünden Bugüne Türk Ermeni İlişkileri, (editörler: İdris Bal, 

Mustafa Cufalı), Ankara; Nobel Yayın Dağıtım, 2003.


351

Doç. Dr. Süleyman KIZILTOPRAK

Lane, William Edward, An Account of the Manner and Customs of the Modern 

Egyptians (Written in Egypt during the years 1833-34-35), Londra: 

East-West Publications, 1978.

Mansour, Fawzy, Development of the Egyptian Financial System up to 1967: A Study 

in the Relation between Finance and Socio-Economic Development, 

Kahire 1970.

Mustafa, Ahmed Abdel-Rahim, “The Hekekyan Papers”, Political and Social Change 

in Modern Egypt: Historical Studies From the Ottoman Conquest to the 

United Arab Republic, Editör P. M. Holt, New York 1968. 

Rıfat, M. Bey, The Awakening of Modern Egypt, Londra 1947.

Rivlin, Helen Anne B., The Agricultural Policiy of Muhammad Ali in Egypt, 

Cambridge 1961.

Sabry, M., “Nubar Paşa”,  İslâm Ansiklopedisi, Cilt. IX Millî Eğitim Bakanlığı, 

Ankara.


Sanjian, Avedis K., The Armenian Communities in Syria under Ottoman Dominion, 

Harvard University Press, Cambridge, Massachusetts 1965.

Uras, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, İstanbul 1987. 


ABDÜLAZİZ VE BOĞAZ’DA MARŞ OKUYAN 

ERMENİ ÇOCUKLARI

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ

Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

E-mail: sbatmaz@erciyes.edu.tr; Tel: 0 352 437 49 01-33311


Özet

Abdülaziz, klasik düşünceyi temsil eden bir Osmanlı şeh-

zadesi idi. Ancak tahta geçişi ile birlikte bütün beklentilerin 

aksine Tanzimat ve Islahat Fermanlarını, teb’anın istisnasız 

olarak refahını sağlamak maksadıyla çıkarılmış olan bütün 

kanunları tanıdığını açıklamıştır. Böylece daha şehzadeli-

ğinden itibaren Müslüman ahali kendisini bir kurtarıcı ola-

rak beklerken tahta çıkışı ile beraber gayrimüslim teb’anın 

da gönlünü fethetmekte gecikmemişti. Diğer Osmanlı Pa-

dişahlarından farklı olarak halkının içinde olmaktan çekin-

memiş, yaptığı bütün yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde 

Müslüman ahali kadar Hıristiyan ve Yahudi ahalinin de bü-

yük ilgisi ile karşılaşmıştır. O da buna kayıtsız kalmamış, git-

tiği her yerde İslâmî mekânların yanında Ermeni, Rum ve 

Yahudi mekteplerini, fakirlerini ziyaret etmiş onlara ihsan-

larda bulunmuştur. Hatta İstanbul’a ulaştığında kendisini 

karşılayan Ermeni çocuklarının okuduğu marşlar onu çok 

etkilemiş ve bu çocukları daha sonra buldurarak marşları 

Türkçe olarak onlardan yeniden dinlemiştir. Bu tebliğde 

Sultan’ın İzmir, Çanakkale, Gelibolu ve İstanbul seyahatle-

rinde Ermeni, Rum ve Yahudi ahali ile ilişkileri, dönemin 

kaynaklarından da yararlanılarak ele alınmıştır. 



355

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ



Giriş

Abdülaziz’in Osmanlı tahtına geçişi yabancı devlet adamları tara-

fından temkinli karşılaşılacak bir olay olarak görülürken ahali içinse tam 

aksine kaygılar ümide dönüşmüştü. Onu yabancılar daha çok yenilikten 

uzak klasik düşünceyi temsil eden yönüyle tenkit ediyorlardı. Lamouche 

onun ıslahat aleyhine olmakla tanındığını ifade ederken

1

 Joan Haslip ise 



çok mütevazı ve basit zevklere sahip olduğu yenilikten ziyade muhafazakâr 

temayüllü bir kimse olarak tanımlıyor ve pederinin vücut verdiği icraatı 

tenkit ettiği, tasvip etmediğini ifade ediyordu

2

. Gerçektende Şehzade Ab-



dülaziz, bilhassa Abdülmecid devrinde İstanbul’da başlayan alafranga ha-

yata rağmen ananelere bağlı kalan, hayat tarzında eski usulü tercih eden bir 

yanı hep vardı. Alaturka musikiden, pehlivan ve horoz güreşlerinden, Ve-

liaht Dairesinde, Kurbağalı Dere’de cins hayvanlar yetiştirmekten büyük 

zevk alıyordu

3

. Sultanın  şehzadeliğinden itibaren aldığı  eğitimin elbette 



ki eksik yönleri vardı. Ancak o bütün her şeyin farkında idi ve bunun te-

lafi si için elinden geleni yapıyordu. O dönem Sarayda ve Mühendishane-i 

Hümâyun’da hocalık yapan L. Gardey, Abdülaziz Allah’ın kendisine ema-

net ettiği bütün vazifeyi bidayetinden itibaren layıkıyla yerine getirmek 

için yeterince bilgi ve tecrübe kazanamamasından dolayı duyduğu üzün-

1 Ziya 


Nur 

Aksun, 


Osmanlı Tarihi, C.3, İstanbul 1994, s.418.

2  Joan Haslip, II. Abdülhamid, Tercüme Zeki Doğan, İstanbul 1998, s.49.

3 Halûk 

Şehsuvaroğlu, Sultan Aziz -Hususî, Siyasî Hayatı, Devri ve Ölümü-, Hilmi Kitabevi, 

Ankara, s.6.


356

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



tüyü birçok defa ifade etme samimiyetini göstermiştir. Böyle bir itirafta 

bulunmakla, kendi konumunun üstüne yükselme ihtiyacı hissettiğini ortaya 

koyar

4

 der. Gerçekten de Topkapı Sarayı’nda, Kubbealtı’nda kurulan tah-



ta çıktıktan sonra ilk yaptığı işlerden biri Islahat Fermanı ile Tanzimat-ı 

Hayriye’nin esaslarını benimsediğini açıklamak olmuştur

5

. Sadrazam Kıb-



rıslı Mehmet Paşa’ya hitaben yazılan Hatt-ı Hümâyun’da, tebaanın istis-

nasız olarak refahını sağlamak maksadıyla çıkarılmış olan kanunları teyit 

ettiğini, tasarrufa da riayet edilerek maliyenin düzene konulacağını, ordu 

ve müttefi k devletlerle dostluğun gerektirdiği münasebetlerin devam et-

tirileceğini ve anlaşmalara saygı gösterileceğini ilan etmiştir

6

. L Gardey 



Abdülaziz’in bu dengeli ve hassas yaklaşımını şu şekilde anlatır:

adalet, eşitlik ve emniyet prensiplerini devam ettirme ve daha da 



geliştirme hususunda kesin iradesini ilân etmek suretiyle Abdülaziz, bat-

makta olan devlet gemisini gördü. Temkinli ve enerji dolu bir kaptan olarak 

onun kumandasını ele aldı. Seçtiği devlet adamlarının kendisine lâyıkıyla 

yardım etmesiyle bu gemiyi kurtardı ve güvenli bir yere sürdü

7

.



Abdülmecit döneminde aldıkları siyasî hakları kaybetmekten korkan 

gayrimüslim ahali için bu gelişme bir sevinç vesilesi olmuştu. Abdülaziz 

artık her gittiği yerde Müslüman ve gayrimüslim herkes tarafından sevinç 

gösterileriyle karşılanıyor, o da seyahatlerinde özellikle Ermeni Rum ve 

Yahudi Mekteplerini, fakirlerini ziyaret ediyor onlara türlü ihsanlarda bu-

lunuyordu. 



a. Abdülaziz İzmir’de: Vive le Sultan!

Sultanın büyük bir heyecanla çıktığı Mısır seyahatinin başladığı gün 

takvimler 3 Nisan 1863’ü gösteriyordu. Geziye Abdülaziz, yeni Mısır Hi-

divi  İsmail Paşa’nın  İstanbul ziyaretinde hediye ettiği Feyz-i Cihad ge-

misiyle katılmıştı

8

. Aynı gemiye oğlu şehzade Yusuf İzzeddin Efendi’yi, 



Fuad Paşa’yı, Mabeynci Yaver Beyi, Hasan ve Halid Beyleri, özel tabibi 

4  L.Gardey, Voyage du Sultan Abd-ul-Aziz de Stamboul au Caire, Paris 1865, s.XX.

5  İbrahim Necmi, Tarihî Edebiyat Dersleri, C.2, Matbaa-i Amire, İstanbul 1920, s.30.

6  Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.7, TTK Yay., Ankara 1988, s.2-3.

7  Gardey, a.g.e., s.XX.

8  A.Kemalî Aksüt, Sultan Aziz’in Mısır ve Avrupa Seyahati, Ahmet Said Matbaası, İstanbul 

1944, s.9. Bu gemi İsmail Paşa tarafından Abdülaziz’e sunulmuş olup Osmanlı donanma-

sında vazife almaya başlamasıyla adı Sultaniye olarak değiştirilmiştir. Bu konu ile ilgili 

olarak bkz. Şakir Batmaz, “Osmanlı Donanmasının Üç Devrine Mukayeseli Bir Bakış (Ab-

dülaziz- II Abdülhamit-V Mehmet Reşat)“, XV. Türk Tarih Kongresi, Ankara 2006.



357

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ

Marko Paşa’yı Başkâtip Mustafa Efendi’yi, Hüseyin ve Beşir Paşaları, 

Muhtar Beyi, Ressam M. Masson’u, saray hizmetlilerini, imamları, birkaç 

Zühaf Askeriyle sipahi ve korumalarla kaptan Mehmet Paşa’yı da almıştı

9



Diğerleri Mecidiye, Taif, İzmir, Kars, Gemlik ve Peyk-i Şeref gemileriyle 

geziye iştirak ediyorlardı

10

. Ayrıca Peyk-i Zafer ve Fethiye Kalyonları, 



Malakof ve Beyrut Korvetleri ise diğerlerinden evvel yola çıkmışlardır. 

Geziye Şehzade Yusuf İzzeddin Efendiden başka şehzade Murad, Abdül-

hamid ve Reşad Efendiler de iştirak etmişlerdir

11



İstanbul’dan yola çıktıktan sonra ilk olarak Sakız adası önlerine ula-

şan gemiler burada bir müddet beklemiş ve buradan İskenderiye’ye doğru 

yola koyulmuşlardır

12

. Bu seyahatin bütün gelişmelerini dönemin gazete-



leri ayrı ayrı ele alınarak coşkulu ifadelerle anlatmışlardır. Buna göre, 7 

Nisan Salı günü İskenderiye’den gönderilen telgrafta, havanın letafetinden 

dolayı zahmetsiz bir yolculuk yapıldığı padişah ve şehzadelerin sıhhat ve 

afi yet içinde oldukları bildirilerek kendilerini karşılamak için hazırlanan 

göz kamaştırıcı alay ve şenliklerden bahsedilir

13

. 9 Nisan Perşembe günü 



trenle  İskenderiye’den Kahire’ye hareket edilmiştir

14

. Her ne kadar Hi-



9  Gardey, a.g.e., s.1-2.

10  Aksüt, a.g.e., Gardey, a.g.e., s.2.

11 Tercümân-ı Ahvâl, 16 Şevval 1279 (5 Nisan 1863). Ayrıca Tercümân-ı Ahvâl diğer kaynak-

lardan farklı olarak bu sayısında Gemlik Gemisi’nden bahsetmez.

12  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 18 Şevval 1279 (7 Nisan 1863).

13  Tasvîr-i Efkâr, 20 Şevval 1279 (9 Nisan 1863); Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 19 Şevval 

1279 (8 Nisan 1863). Tercümân-ı Ahvâl, 20 Şevval 1279 (9 Nisan 1863).

14 Tercümân-ı Ahvâl, 23 Şevval 1279 (12 Nisan 1863).



Abdülaziz’in gezilerinde kullandığı Feyz-i Cihad (Sultaniye) Yatı

Boğazda demirlemiş halde

358

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

div İsmail Paşa, bu seyahatle muhtariyetini genişletme konusunda önemli 

bir kazanım elde etmişse de Mısır’la ilişkilerin geliştirilmesi de Osmanlı 

açısından önemli bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır

15

. Vak’anüvis Ahmed 



Lûtfî Efendi’de eserinde …İskenderiye ve Mısır’da li-ecli’l-istikbâl ahâli 

tarafından icrâ edilen âsâr-ı meserrât fevka’l-âde idi şeklinde bahsetmek-

tedir


16

. Ayrıca Ahmed Cevdet Paşa, bu seyahatin nihayetinde Müslüman 

ahalinin Padişahı çılgınca selamlaması ile bu ana kadar uygulanıla gelen 

saygı ve ta’zimle karışık adetlerin değiştiğini şu şekilde ifade eder:



…İşte hükümdârâna ta’zim husûsunda dahi Osmanlılar ile Avrupalı-

ların âdetleri yekdiğerine zıdd-ı tâmdır. Avrupa’da bağırup çağırarak al-

kışlamak hükümdâra hürmetdir… Bizde ise, bi’l-akis halk başlarını önleri-

ne eğüp samt-u sükût üzre durmak en büyük ta’zim u ihtirâmdır. Hattâ Pa-

dişahın yüzüne dikkatli bakmak câiz görülmez… Pâdişahlara ta’zîm içün 

sükût üzre durmak dahi öteden berü ber-vech-bâlâ örf ü âdet-i Osmâniyan 

iken Sultan Abdülaziz Han hazretlerinin Mısır’dan avdetlerinde bu örf ü 

âdet birdenbire tebeddül etmiştir

17

.



Gerçekten Abdülaziz, Mısır seyahatinin gidiş ve dönüş yolculu-

ğunda uğradığı bütün limanlarda Müslüman ve gayrimüslim ahali tara-

fından büyük bir sevgi tezahürü ile karşılaşmıştır. 19 Nisan Pazar günü 

İskenderiye’den ayrılarak İstanbul’a doğru yol alan Osmanlı fi losu Rodos 

ve Sakız Adalarına uğramadan doğruca sıradaki liman olan İzmir’e hare-

ket etmiştir. Sultanın dönüş yolculuğunda İzmir’e uğrayacağı günler önce-

sinden bütün gazetelerde yayınlanmış ve İzmir’de yerli ve yabancı bütün 

ahali Padişahın gelmesi dolayısıyla yapılacak olan gösterilere hazırlanma-

ya başlamışlardır

18

. Pazartesi sabahı Beyrut Vapuru İzmir önlerine gelerek 



Padişahın gelişini haber vermiştir

19

. İtalyan donanmasından bir kıta kapak 



ile korvet ve karşılama yapmak için kale önünde bulunan Peyk-i Zafer, 

Sinop, Beyrut ve Gemlik gemileri ile Navara isimli Avusturya fırkateyni 

15  Bu seyahate ilişkin daha geniş bilgi için bkz. Mehmed Memduh, Mir’at-ı Şuunat, Ahnin 

Matbaası,  İzmir 1328; Hüseyin Hıfzı, Sultan Aziz Devri, 38 Numaralı Matbaa, İstanbul 

1326; Ahmed Cevdet Paşa, Tezâkir 13-20, Yayına Hazırlayan Cavid Baysun, Ankara 1986; 

Ahmed Cevdet Paşa, Ma’rûzât, Hazırlayan Yusuf Halaçoğlu, İstanbul 1980.

16  Vak’anüvis Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, C.X, Yayına Hazırlayan Münir Aktepe, Ankara 

1988, s.88.

17 Cevdet Paşa, Ma’rûzât, s.58.

18 Abdülaziz’in İzmir’e gelişini dönemin gazetelerinde coşkulu ifadelerle bahsedilmektedir. 

Tasvîr-i Efkâr, 4 Zilkade 1279 (22 Nisan 1863); Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 6 Zilkade 

1279 (24 Nisan 1863); Tercümân-ı Ahvâl, 3 Zilkade 1279 (21 Nisan 1863).

19  Gardey, a.g.e., s.212.


359

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ

ve bir de İngiliz beylik gemisi bir hat üzerine dizilerek karşılama töreni-

ne hazırlanmışlardır. İzmir Valisi, mahalli memurlar, askerî amirler, şehrin 

ileri gelen eşrafı, gayrimüslim cemaatlerin reisleri, Nizamiye askerleri ile 

Müslüman ve gayrimüslim mektep çocukları iskele başına inip saygı ile 

durarak, padişahın gelişini beklemişlerdir

.

 Padişah İzmir’e geleceği için, 



İstanbul’dan zaptiye neferleri de istenmiştir. Saat 07.15’te Padişahın bin-

miş olduğu Feyz-i Cihad, Mecidiye isimli vapurla birlikte İzmir önlerine 

gelmiştir. Adı geçen gemilerden ve sahildeki tabya ve diğer yerlerden top-

lar atılmış, askerler ve bütün mektep çocukları dua etmeye başlamışlardır. 

İzmir valisi Ahmed Paşa padişahın vapuruna giderek Sultan Aziz’in huzu-

runa çıkmıştır. Bir saat sonra da Serasker Fuad Paşa karaya çıkıp hükümet 

konağına giderek şehzadeler ve devletlü efendiler geride kalıp yetişeme-

dikleri için, Padişahın  İzmir’e teşrifi nin ertesi güne ertelendiği haberini 

vermiştir. Bu haber üzerine ahali dağılarak şehrin süslenmesiyle meşgul 

olmuştur. Padişahın gelişinden birkaç gün evvel her yer defne dallarıyla 

süslenmişti. Kışla önünden Punta burnuna kadar olan yerler bayraklar, çi-

çekler, tuğralar, avizeler, aynalar, resimlerle donatılmıştır. O gece İzmir’in 

bütün evleri ve sokakları kandillerle aydınlatılmış ve çeşitli fi şekler atıl-

mıştır. Çarşı ve pazarlar açık bulunarak törenler icra edilmiştir

20



21 Nisan Salı günü bütün ahali sahillerde gözlerini açarak padişahın 



gelişini beklemişlerdir

21

. Sabahleyin orada bulunan deniz komutanları va-



pur-ı hümâyuna gelerek Fuad Paşa’nın yol göstermesiyle padişahın huzu-

runa çıkmışlardır. Saat 03.30 sıralarında Sultan Aziz şehzadelerle birlikte 

fi likaya binerek yeniden yapılmış, zeminine çuka döşenmiş, etrafı çiçek-

lerle süslü ve üzerine kırmızı-beyaz örtüler çekilmiş iskeleye çıkmıştır

22



Gardey bu anı şu şekilde anlatır:



Top sesleri susup ta Abdülaziz yere ayak basınca Maşallah, Sefa geldin, 

Allah bağışlasın, Çok yaşa, Seni Allah gönderdi, Hoş geldin, Allah sana 

uzun ömür ihsan etsin! İfadeleri Konak’a kadar Sultan’a refakat ediyordu. 

Bir süre dinlendikten sonra maiyet alayı demir yolunun bitiş yerine gitmek 

üzere tekrar yola düştü. Böylece şehri bir uçtan bir uca aşacağız… Tütsü 

yanıyor, çiçekler havalarda uçuşuyor; kollar, şapkalar, kasketler sallanı-

yor; atlar tarafından ezilme pahasına bazı Rumların, Sultanın bacaklarını 

ve ayaklarını öpmeye gittikleri görülüyor. İster Müslüman olsun ister Hris-

20 Yahya Bağçeci, Sultan Abdülaziz’in Mısır Seyahati, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kay-

seri 2003, s.47. 

21 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).

22  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 11 Zilkade 1279 (29 Nisan 1863).


360

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



tiyan birçok yerde okul çocukları ilahiler okuyor; kiliselerin önlerinde dinî 

kıyafetleri ile bulunan papaz adayları ile birlikte papazlarda hükümdarı-

nın üzerine Allah’tan rahmet yağması için dua ediyor; şenlikli selamlama 

müzikleri çalınıyor, herkes kendinden geçiyor, her yerde sevinç çığlıkları 

duyuluyor, Türkçe, Rumca, Ermenice, İbranice, İtalyanca, Fransızca, İn-

gilizce kısaca her dilde ifade edilen yaşasın! Çığlıkları işitiliyor

23

.



Sultan Aziz’in İzmir’i ziyareti görüldüğü üzere Müslüman ahali ka-

dar Hristiyanları da memnun etmişti. Bu Osmanlı ahalisi için pekte alışık 

olunmayan türden bir olaydı. Ahmed Cevdet Paşa Abdülaziz’in İzmir’e 

gelişinde gayrimüslim ahalinin sevinç gösterilerini şu şekilde anlatır:



Zât-ı şâhâne Mısır’dan avdetlerinde İzmir’e uğrayub burada ise muh-

telif milletler mevcut olduğundan cümlesi büyük alkışlar ile istikbâl et-

mişler, hattâ madamalar ve madmuazeller sokaklarda diz çökerek: Vive le 

Sultan! Deyu çağrışmışlar

24

.



Padişah kendisi için sevinç naraları atan veya dualar eden tebaasının 

sadakati ve kendisine gösterdikleri ilgiden dolayı son derece memnun olu-

yor ve normal teşrifat kaidelerinin dışına çıkarak kimi zaman bir Rum tüc-

carının evini kimi zaman ise tarihî mekânları kendince ziyaret ediyordu.



Download 3.42 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   41




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling