Hazirlayanlar
b. Efes’te Bir Osmanlı Sultanı
Download 3.42 Mb. Pdf ko'rish
|
b. Efes’te Bir Osmanlı Sultanı Padişah iskeleye çıkınca kurbanlar kesilmiş, dualar edilmişti. Memur- lar ve askerler padişahın geçeceği yerlerde saygı duruşunda bekliyorlardı. Halk, ruhanî liderler padişahı gördükleri için seviniyorlardı. Kışla meyda- nına getirilmiş olan mektep çocukları da dualarda bulunmuşlardı. Sultan Aziz önce hükümet konağına gelmiş daha sonra demir yolu istasyonunda önceden hazırlanmış olan daireye gelerek bir müddet istirahat etmiş ve buradan arabayla Efes’e geçilmiştir 25 . Burası demir yolunun son noktası- dır. Seyahatte Sultanın hemen yanı başında bulunan L. Gardey bu anı şu şekilde anlatır: Tren garından çıkan Sultan kahvehanelerin arasından geçerek Efes’in üzerinde yükseldiği tepeciği temaşa etmek üzere bir süre duraklıyor, daha sonra kalabalığı yararak çadırına yönelip su kemeri ve yıkıntıların üze- rinden geçip gidiyor. Bu esnada din adamları ve çocuklar ilahi söylüyor. 23 Gardey, a.g.e., s.220. 24 Cevdet Paşa, Ma’rûzât, s.58. 25 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 11 Zilkade 1279 (29 Nisan 1863). 361 Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Meraklılardan birçoğu elbiselerinin çok sade olmasından dolayı Sultan’ın Sultan olmasından şüphe etseler bile bunlarda alkış tutuyor 26 . Çarşamba günü sabahleyin şiddetli bir deprem olmuş, sarsıntı sırasın- da Fransız ve İtalyan konsoloslukları önünde çalan Osmanlı müziği aniden durmuştur. Gergin bir bekleyişten sonra her şey normale döndüğünde Sul- tan Aziz, Feyz-i Cihad vapuruna İzmir’de bulunan dost devletlerin konso- loslarını kabul eder 27 . Padişah konuşmasında üç noktaya değinmiştir: İlk olarak, müttefi k ve dost devletlerin temsilcilerini görmekten duy- duğu hakiki sevinç; İkinci olarak, ziraat, ticaret ve sanayi yoluyla halkı mutlu kılma yönündeki büyük kaygı ki seyahati yapmasındaki amaç da budur; Son olarak da, ülkelerinde oturan yabancıların (ecnebilerin) refahı- na katkıda bulunma ve onlar ile Türk teb’ası arasındaki iyi ahengi git gide daha fazla temin etme yönündeki sürekli arzu. Sultan Aziz, Fuad Paşa’yı kendi adına hem gelişte hem de dönüşte, dünkü tezahüratlara güzel katkı- larından dolayı konsolos efendilere teşekkür etmeye gitmekle görevlendir- miştir 28
23 Nisan Perşembe günü birçok resepsiyon gerçekleşmiştir. Birçok dinî temsilcinin de katıldığı ve iltifat gördüğü bu resepsiyonlar hakkında L.Gardey şu bilgileri verir:
Sultan Aziz bu konuşmasında, bütün amacının, istisnasız tüm Müs- lüman ve Müslüman olmayan halkını rahat ettirmek olduğunu ve bunun gerçekleşmesinden emin olmak için bu seyahatleri yaptığını söylüyordu. Tercüman-ı Ahval’de yayınlanan bu konuşma şu şekildedir:
26 Gardey, a.g.e., s.224. 27 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 28 Gardey, a.g.e., s.234. 362 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER müsait ve ahalisi ise sıdk-ı taviyyet ve hüsn-i kabiliyyetle her şeye müsaid olmağla Devlet-i Aliyemizin mesail-i masrufe ve himem-i matufesinin az vakit içinde netice-i asar-ı hayriyyet-disarını göreceğimi eltaf-ı ilâhiyye- den memul ve temenni etmekteyim… 29 Bu konuşma yapıldıktan sonra Sultan Aziz, kışlanın içine teşrif etti- ğinde Katoliklerin ruhani reisinin padişahın önünde eğilerek yardım talep etmesi üzerine, İzmir’de yapılmakta olan Katolik kilisesi için de 50 bin ku- ruş ihsanda bulunmuştur. Sultan özellikle bu seyahatlerinde sık sık yaban- cı devlet temsilcilerine gayrimüslim tebaa ile Müslüman tebaa arasındaki ilişkilerde oluşturulan dostane havanın bozulmaması için elinden geleni yapacağını açıklamak olmuştur. Zira Tanzimat ve Islahat Fermanlarının Müslümanlar üzerinde yarattığı olumsuz hava ancak bu ziyaret ve geziler- le dağılabilirdi O akşam Sultan’ın emri üzerine ve onun adına Bahriye Na- zırı Mehmet Paşa tarafından, Peyk-i Zafer gemisinde konsoloslara, ecnebi harp gemilerinin komutan ve subayları ile bazı ileri gelen şahıslara yemek verilmişti 30 . Gardey bu anı şu şekilde anlatır: Yemek sırasında Mouette isimli geminin tayfaları yedi kere ‘Vive le Sultan!’ (Yaşasın Sultan) diye bağırırken, Zenobie isimli geminin topla- rı atılıyordu. Yol boyunca sıra halinde dizilen deniz erleri silahlarını ku- şanmışlardı. Buraya koşup gelen binlerce seyirci heyecan dolu hoş geldin çığlıkları atıyordu. Şenlik muhteşem ve samimiydi. Demet, taç ve güneş şeklindeki binlerce alev, liman ve rıhtımları gündüz gibi aydınlatmıştı. Sul- tanın Peyk-i Zafere göndermiş olduğu sultanlık musikisi Norma ve Barbier de Seville’nin parçalarını çalıyor ve halk Sultan Aziz’i alkışlıyordu 31 . 24 Nisan Cuma günü Abdülaziz’in emri ile İzmir’in ihtiyaçlarının lis- tesini çıkarmak üzere özel bir masa oluşturulmuştur. Karşılaştığı muhte- şem manzara karşısında adeta büyülenen Sultan, İzmir ahalisinin ihtiyaç- larının karşılanmasını irade buyurur. Gardey o gün yapılan hazırlıkları ve Sultan’ın ihsanlarını şu şekilde anlatmaktadır: İzmir’den memnun kalan
29 Tercümân-ı Ahvâl. 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 30 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 31 Gardey, a.g.e., s.248. 363 Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ leri, okulları var. Sultan’ın lütfüne bildirilmesi gereken tekkelere, fakirlere, hastanelere, Konağın çalışanlarına vs. İşte bütün bunlara 345 000 kuruş verilecektir. Rumlardan daha az olan Katoliklere özel bir ilgiye lâyık olan katedralden dolayı yinede bunlardan daha fazla verilecektir. Katolikler, Saint Marie Okulu, Saint Antonie ve Saint Roch Hastaneleri vs. yerler için 120 000 kuruş verilecektir. Rumlara 80 000, Ermenilere 65 000, Yahudile- re 40 000 ve Protestanlara 15 000 kuruş tahsis edilecektir. Ayrıca demir yolu çalışanlarına 100 000 kuruş, Birun-ı Abad yolu- na 10 000 kuruş. Jokey kulübüne 20 000 kuruş ve Kayserili Vali Ahmet Paşa’ya 150 000 kuruş tahsis edilmiştir. Herkes için ve her yerde Sultan’ın Has hazinesi’nin bu şekilde açıldığını gören maiyeti şu şekilde bağırma temayülündedir. Bize ne kaldı? Size, ümitle birlikte Müslümanlar kadar gayrimüslimler, yani herkes tarafından razı olunan hükümdarınızın ve efendinizin ismini görme mutluluğu kalacaktır 32 . Gazetelerde Cuma günü selamlık resminden sonra İzmir’den İstanbul’a hareket edileceği, yolda Midilli adası ve Kala-i Sultaniyye (Çanakkale)’ye uğranılacağı haberi veriliyordu 33 Ancak donanma, seyahatin yirmi üçüncü günü yani 25 Nisan Cumartesi sabahleyin İzmir’den ayrılabilmiştir. Sultan Aziz sabahleyin İzmir’den hareket etmeden önce Fransa ve İtalya amiral- lerine ikinci, Avusturya amiraline üçüncü rütbelerden birer kıta mecidiye nişanı vermiştir 34 . Feyz-i Cihad saat 02 sıralarında İzmir’den hareket et- miştir. Onun hareketiyle kaleden toplar atılmaya, rıhtım boyunu dolduran halk silahlar atmaya, dualar okumaya başlamıştır 35 . Dost devletlerin harp gemileri Feyz-i Cihad’ı kaleye kadar uğurlamıştır 36 . Midilli’ye uğrama- dan Saat 06 sularında Seddülbahir’den geçerek saat 08.00 de Çanakkale önlerine gelinmiştir. Sultan Aziz o gün ve ertesi pazartesi günü zamanını vapurda dinlenerek geçirmiştir. Gardey, Sultanın Çanakkale’deki temasla- rını şu şekilde anlatır: Pazartesi günü sabahtan itibaren maiyet alayında bulunan gemiler- den biri Kumkale’den başlayarak Seddülbahr ve Nara’ya kadar sırasıy- la bütün kaleleri dolaştı. Kalelerin iyi bir vaziyette muhafaza edilmesi ve bunları koruyan askeri birliklerin hiçbir eksiğinin olmaması padişahın 32 Gardey, a.g.e., s.251. 33 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 5 Zilkade 1279 (23 Nisan 1863). 34 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 35 Aksüt, a.g.e., s.23. 36 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 364 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER iradesi idi. Zırhlı savaş gemilerinin zorunlu kıldığı yeni hücum ve savunma yöntemleri buralarda yakın zamanda tatbik edilecekti 37 . 28 Nisan Salı günü sabahleyin Sultan Aziz karaya çıkmıştır 38 . Padi- şahı görmek için halk sahile dolarak dualar etmiş, sevinç gösterilerinde bulunmuşlardır 39 . Sultan Aziz hükümet konağında hazırlanmış olan da- ireye geldikten sonra orada bulunan kaleleri gezmiştir. Buradaki büyük ve eski topları inceler. Bunlardan birisinin içine 17.5 kıyye barut konarak padişahın huzurunda ateşlenir. Sultan Aziz antika olan bu topların muhafa- zalarını emretmiş, buradan sonra kendisi için hazırlanan Otağ-ı şahaneye teşrif etmiştir. Mahalli memurlar, komutanlar ve dost devlet konsolosları huzura kabul edilir. Kal’a-i Sultaniye’deki kaleler serasker Fuad Paşa ta- rafından da gezilerek restorasyonları için gerekli emirler verildi. 28 Nisan Salı günü Sultan Aziz’in saat 08 sıralarında Çanakkale önünden hareket ederek Gelibolu’ya yöneldiği haberi telgrafl a Babıâli’ye bildirilir 40 . c. Ermeni, Rum ve Yahudilere Dağıtılan Atiyyeler Gelibolu, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda Balkanlara geçişte oyna- dığı stratejik rolün yanında Bizans’la cihat sahasında olması münasebetiy- le de sayısız gazi derviş ve alperen’e mezar olmuştu. Bu nedenle donanma Gelibolu önlerinden geçerken isimleri gemilerin seyir defterlerinde sıra- sıyla kaydedilen bütün bu mezarlar gemilerden her biri için atılan bir pare topla selamlanırdı. Bu esnada bütün mürettebat gemi imamının önünde güvertede toplanır ve herkes işini bırakarak birer Fatiha okurdu. Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar devam eden bu âdete göre ilk olarak Rumeli’ye ayak basan Türk kumandanı Süleyman Paşa için yapılırdı. Buradan sonra sırayla Yazıcızâde Muhammed ve kardeşi Ahmed-i Bican Efendilerin, Ak- baş Baba, Gazi Fazıl ve Ece Beyin, Nara burnunda yatan Nara Baba’nın, Akbaş Baba’nın kabirleri aynı şekilde selamlanırdı 41 . Abdülaziz Gelibolu’da bu adet-i kadimenin bütün gereklerini yerine getirmiştir. Gardey onun Gelibolu’ya ilk adım atışıyla başlayan gelişmeleri şu şekilde anlatır: 37 Gardey, a.g.e., s.285-286. 38 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 39 Takvim-i Vekâyî, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 40 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 41 Bu konuyla alakalı olarak Tarihi Deniz Arşivi’nde bulunan Şihâb-ı Bahrî Seyir Defteri’nden istifade edilmiştir.
365 Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Sultan‘ın kendisini ziyaret edeceğinden emin olan Gelibolu hiç uyu- mayarak gece ile sabahı iskelesini tamir etmek, onu halı ve yeşilliklerle süslemek, sokaklarını kumla kaplamak, duvarlarını bayraklarla donat- mak, marşların tekrar etmek, nutuklarını hazırlamak ve nihayet rıhtım- larda maiyet alayının geçeceği güzergâhın tamamına yerleşmekle geçirdi. Sultan, memleketin durumu hakkında bilgi almak ve şehrin ihtiyaçlarının kendisine sunulması için bir süre sarayda kaldı. Daha sonra resmî maiyet alayını istirahate gönderen Sultan, birkaç mabeynci ve yaverle kırda bir gezinti yapmak üzere dışarı çıkıyor. Gezi Bolayır’da son buluyor. Burada Sultan Orhan’ın oğlu olan Süleyman Paşa’nın kabri bulunmaktadır 42 . Süleyman Paşa’nın kabrini ziyaret edip öğle namazını kıldıktan sonra saat 08‘e doğru Fener civarında Namazgâh denilen mevkide hazırlanmış olan çadıra teşrif eden Sultan Aziz, orada bazı yerli memurları huzuru- na kabul etmiştir. Sultan Aziz, daha sonra büyük kimselerden Yazıcızâde Muhammed Efendi Türbesini ziyaret etmiştir 43 . Muhammediye adlı ese- rin müellifi olan Yazıcızâde Muhammed Efendi, II. Murat devri gazi der- vişlerinden olup aynı zamanda Hacı Bayram-ı Veli’nin talebelerindendir. Sultan Aziz, Gelibolu‘da iken Müslüman ve gayrimüslim ahaliye birçok ihsanlarda bulunmuştur. Gelibolu‘ya ait atiyyeler hakkında Babıâli‘ye ge- len tahrirat şöyledir: Bolayır ve Gelibolu kasabalarında ulema, şeyhler ile dört milletin mektep çocuklarına ve fakirlerine yüz on altı bin kuruştan on sekiz bin kuruş bizzat seraskerlerin eliyle verilmiş, geriye kalan seksen sekiz bin kuruş dahi şeyhlere ikişer yüz ve dört milletin mektep hocalarına yüz elli, hatipler ile papazlara yüz, cami hademelerine elli, dört milletin mektep çocuklarına sekiz ve fakirlerine yirmi beşer kuruş peşin olarak elden da- ğıtılmıştır. Öncelikle Sultan Aziz ziyaret ettiği yerlerde bulunan tekkelerin türbedarlarına atiyyeler dağıtmıştır. Bunlardan ilki Yazıcı zade Muham- med Efendi hazretlerinin türbedarına 5 000 ve buranın 50 adım ilerisinde yatan kardeşi Yazıcızade Ahmed-i Bican Efendinin türbedarına 2 000, Sü- leyman Paşa’nın türbedarına da 2 000 kuruş verilmiştir. Gelibolu’da bulu- nan tekkelerin şeyhleri, dervişler, âlimler ve buradaki camilerin ihtiyaçları için 11 500, İslâm mektebi öğrencilerine 775, Mekteb-i Rüşdiye ve diğer İslâm mektebi öğrencilerine 9 910, Rum mektebi öğrencilerine 1 200, 42 Gardey, a.g.e., s.296. 43 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).
366 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Rum, Ermeni ve Yahudi Sıbyan mektepleriyle fukarasına 28 988, fukara-yı İslâmiye’ye 15 132, Rum fakirlerine 2 295, İslâm fakirlerine 2 720, muha- cirin fukarasına 3 900, Telgraf Müdürüne 2 000, telgraf hademesine 3 000, Karantina hizmetlerine 2 000, Liman reisine 2 000, zabitan ve zaptiye as- kerine birer aylık 5 650, Mahkeme hademesine 6 000 kuruş verilmiştir. Bu ihsanların toplamı 100 000 kuruştur 44 . Görüldüğü üzere Sultan Aziz Gelibolu’da Ermeni, Rum ve Yahu- di Mektep öğrencileriyle fakirlerine Müslüman ahali ile hiçbir ayrım yapmaksızın ihsanlarda bulunmuştur. Dağıtılan atiyyenin üçte biri Erme- ni, Rum ve Yahudi Mektep öğrencileriyle fakirlerine verilmiştir. Feyz-i Cihad ve maiyetindeki diğer gemiler 30 Nisan perşembe günü seher vak- ti İstanbul’a doğru hareket ederek aynı gün akşam Büyük Ada önlerine gelmişlerdir. l Mayıs Cuma günü saat 10.30 da Adalar önünden İstanbul’a hareket edilmiştir 45 . İstanbul’da her tarafta hazırlık yapılmaktadır. Askeri mevkilere ve Yedikule semtinde bazı mevkilere toplar yerleştirilmiş, Müs- lüman olan ve olmayanların mektep çocukları süslü elbiseleriyle sahillere dizilmiştir. İstanbul ahalisi de sahilleri doldurmuştur. Halk, Üsküdar ve Tophane tarafl arının yüksek mahallelerinde toplanmıştır. Boğaziçi ahalisi dahi vapur ve pek çok kayıklarla Dersaadet, Kadıköy, Üsküdar ve Beşiktaş arasındaki deniz yüzünü doldurmuştu. Ahali sayısı 20-30‘u geçen vapur- larla padişahı karşılamaya çıkmışlardır. Donanma Adalar‘dan hareketle ilk olarak Zeytinburnu tarafına gelmişti. Önce oradaki toplar müjdeyi verir 46 .
Gardey, İstanbul’a yaklaşırken yaşananları şu şekilde anlatır: İstanbul’dan bizi karşılamaya gelen Kılıç Ali isimli geminin içinde sey- ahatimiz boyunca devleti idare etmiş olan yüksek rütbeli memur ve paşalar bulunuyordu. Bunlar hükümdarın yokluğunda duydukları esefi ve onu geri görmekten dolayı duydukları memnuniyeti ifade etmenin sabırsızlığı için- de idiler. Mutlu bir şekilde Abdülaziz’de sadık vezirlerine seyahatinin bazı sevinçli anlarını anlatıyor ve onları gemide tutuyordu…İstanbul’a girişte sadece nişan madalyaları ile kordonu ve kılıcını taşıyan Abdülaziz, geçit töreni sandalına biniyor ve dosdoğru babası Sultan Mahmut tarafından inşa ettirilen Tophane Camiine yöneliyordu. Güzergâhı üzerinde deniz, bir sıvı değil elleri, ayakları, sesleri ve hareketleriyle, her türlü vasıtayla en canlı ilgilerini harekete geçirerek Padişahı alkışlayan binlerce seyircinin bulunduğu geniş bir arenaya dönüşmüştü. Padişahın sandalının dümenini 44 Bağçeci, a.g.t., s.64-65. 45 Tercümân-ı Ahvâl, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 46 Takvim-i Vekâyî, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 367 Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ her zaman elinde tutan Kaptan Paşa’nın kürekçileri olmasa bu insanlar Sultan’ın mantosunun eteğini öpmek için geçtiği yerlere atılırlardı 47 . Zeytinburnu’ndan saray-ı hümayun yakınına, Üsküdar‘dan Fenerbah- çe‘ ye kadar olan mevkilerden, Devlet-i Aliyye‘nin ve diğer devletlerin gemilerinden ve askeri mevkilerden top ve tüfek atışları yapılıyordu. Sa- hillerde saf bağlayarak saygı duruşunda olan Asakir-i Şahane ile Müslü- man ve gayrimüslim tebaanın mektep çocukları Padişahım çok yaşa diye bağırıyorlardı 48 . Padişahı görmek isteyen pek çok kimseler hazırlanmış olan Şirket-i Hayriye vapurları ile padişahı karşılamaya çıkmışlar ve se- vinç gösterilerinde bulunmuşlardır 49 .
müslim mektep talebeleri ile ilgili şu bilgileri verir: Her yerden daha çok burada, inançları farklı olsa da, güneş gibi İm- paratorluğun bütün sakinleri üzerine himaye ve hüsnü niyetinin ışınlarım yayan Hükümdara karşı aynı saygı ve sevgi etrafında birleşen milletlerin kaynaşması görülüyordu. Türk okulları, Yahudi okulları, Hristiyan okul- ları, Ermeni okulları, Yunan okulları, Katolik okulları, Hıristiyan Doktri- ni Kardeşleri‘nin okulları, Avrupa şapkaları, Osmanlı takkeleri, İstanbul yaşmakları, Paris kaputları, Asya gömlekleri, Avrupa giysileri, işte bunla- rın hepsi burada sultanların sarayının kapılan önünde bu gruplardan her birinin kendi dilinden duygularının şiddetini ifade etmenin farklı tarzlar içerisinde yolladığı canlı tebrikleri ve sıcak temennileri aynı memnuniyet- le kabul eden Sultan Abdülaziz‘in bakışları altında aynı duyguların etki- siyle yan yana bulunuyordu. Dolmabahçe’nin arz ettiği tablo, Müslüman- lar ile gayrimüslimlerin, vatandaşlarla yabancıların bu uzun ve unutulmaz gezintilerde Abdülaziz’i durmadan selamladıkları gönül ile ruhtan gelen sevginin bir demeti gibi değerlendirilebilir 50 . Tercüman-ı Ahvâl ve Rûznâme-i Ceride-yi Havâdis Gardey’in anlat- tıklarını şu şekilde tamamlar:
47 Gardey, a.g.e., s.325. 48 Tercümân-ı Ahvâl, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 49 Tercümân-ı Ahvâl, 10 Zilkade 1279 (28 Nisan 1863). 50 Gardey, a.g.e., s.331. 51 Tercümân-ı Ahvâl, 10 Zilkade 1279 (28 Nisan 1863). 368 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER lenmişti Hatta birkaç caddede hazırlanmış olan onar yirmişer bin kuruş değerindeki avizeler beş yüzden fazla idi 52 . Büyük küçük herkes ev ve dük- kânların önlerini defne dalları, çiçekler, limon, portakal ve fi danlar ile süs- lemişti. Pek çok sokaklar süs ile donatılmıştı. Asmaaltı‘nda bulunan pirinç tüccarlarının mağazalarının bulunduğu yol avize, ayna, saat ve çiçekler ile süslenerek bir nefi s salon şekline konulmuştu. Hasırcılar sokağının süslemesi de böyleydi 53 . Galata ve Beyoğlu tarafl arında görülen avize ve kandil ve çeşitli şekil ve suretlerde gaz donanması dahi pek mükellef ise de İstanbul‘da pirinççi ve hasırcı esnafının yerleri müsait olmadığı halde bu konuda 100-150 bin kuruş sarf ederek gösterdikleri zahmet diğer hepsin- den fazlaydı. Sokaklara Osmanlı sancağı ile Osmanlıca ve başka dillerde Yaşasın Padişahımız yazan levhalar asılmıştır 54 . Download 3.42 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling