Hercai hercai


Download 1.36 Mb.
Pdf ko'rish
bet51/66
Sana05.01.2022
Hajmi1.36 Mb.
#215141
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   66
Bog'liq
Sümeyye Koç - Hercai

Gidemezdi.
“Sen  ağzını  açma!”  diye  bağırdı  Azat.  Ve  ardından  elini  uzattı  Reyyan’a.
Bunu  neden  yaptığını  bilmiyordu.  “Hadi  gidelim  Reyyan.  Neyi  bekliyorsun
ha, neyi?”
Reyyan’ın yüreği sıkıştı. Ağlamamak için sıktığı çenesi ta kalbini ağrıtırken
o  kelimeyi  söyleyememek  ne  zor  şeydi?  Yaşadıklarına,  gururuna,  çektiği
ıstıraba  ve  uykusuz  ettiği  sabahlara  ihanet  edercesine  döktü  dilinden  o  tek
kelimelik cümleyi.
“Gelmiyorum.”
O tek sözcükle yıkıldı Azat. Onun tanıdığı Reyyan değildi bu karşısındaki.
Onun sevdiği değildi… Onun tanıdığı Reyyan, ölürdü de kalmazdı böyle bir
adamın yanında. Çenesini Miran’a doğru kaldırıp onu işaret ederken gözlerini
Reyyan’dan ayırmadı. “İnanmam buna,” dedi çaresizce. “Neyle tehdit ediyor
seni, neyle korkutuyor?”
“Hiçbir şey,” dedi Reyyan. “Azat, git buradan!”
Yüzüne  acılı  bir  tebessüm  sirayet  etti  Azat’ın.  “Bu  şerefsizle  kalmak
istiyorsun yani?”
Miran,  Azat’ın  sıraladığı  hareketlere  yumruk  sıkıp  ona  saldırmamak  için
kendisini  zor  tutuyordu.  Bu  gece  sükûnete  boyun  eğiyorsa,  hepsi  Reyyan
içindi.
“Bu  adam  senin  ailenin  düşmanı!”  Azat  hayretler  içindeydi.  Reyyan’ın
gelmiyorum sözü onu şaşkınlığın da ötesine sürüklemişti. “Bu adam başka bir
kadının  kocası,”  dedi  soluk  soluğa.  Bağırıyordu.  Kinini  başka  türlü  nasıl
kusardı  ki?  Reyyan’ı  düştüğü  bu  yanlıştan  nasıl  döndürürdü?  “Lan  bu  adam
seni kandırmadı mı? Ne demek gelmiyorum, ne demek?”
İyileşmesi  zor,  hatta  imkânsız  bir  yara  daha  aldı  Reyyan.  Azat’ın  sözleri
yaralı gönlünü, ağır bir darbe misali vurulmuşçasına kana boyamıştı.
Tıpkı nefesi gibi, dermanı da kesildi Azat’ın. Sorularının yanıtsız kalışı en
büyük  cevap  olmuştu  ona.  Reyyan,  Azat’ın  sadece  amca  kızı  değildi,
gözünden  sakındığıydı.  Gönlündeki  en  büyük  yarası.  Son  bir  gayretle
toparladı  sözlerini.  Miran’ın  gözleri  üzerinden  ayrılmazken  Azat  sadece
Reyyan’a bakıyordu. Reyyan ise bakışlarını yerden kaldırmıyordu. “Ne ara bu
kadar midesiz oldun?” diye sordu isyan eder gibi.
Sesli  bir  hıçkırık  firar  etti  Reyyan’ın  dudaklarından.  Miran  ise  tahammül
noktasının  sınırlarındaydı.  Reyyan’ın  gözünde  yeniden  kötü  adam  olmak


istemiyordu. Gerçi gözündeki yeri neydi, onu da bilmiyordu.
“Sen  Reyyan’ı  neden  bu  kadar  düşünüyorsun?”  Miran,  gecenin  fitilini
çekecek sözleri sarf ederek Azat’ı zor duruma, Reyyan’ın da aklına karmaşık
bir  soru  soktu.  Ellerini  birbirine  öfkeyle  sürterken  gözlerini  Azat’tan
ayırmıyordu. “Söylemek ister misin Reyyan’a? Bu iyi niyetinin altında yatan
gerçek niyeti!”
Azat’ı  can  evinden  vuruyordu  Miran,  sanki  daha  önce  hiç  vurmamış  gibi.
Reyyan’ı sevdiğini sır gibi saklarken, bu gerçeği kendisinden bile sakınırken
Miran’ın  bu  şekilde  ortaya  dökmesine  izin  veremezdi.  Uyarıcı  bakışlarını
Miran’ın gözlerine dikti. Sakın söyleme der gibiydi.
Derin bir sessizlik oldu. Ne Azat’tan ne de Reyyan’dan bir ses çıkmayınca
Miran da susmak zorunda kaldı. Kendi ağzıyla söyleyemezdi ki bunu sevdiği
kadına.  “Azat  seni  seviyor,”  diyemezdi.  Zaten  bu  durum  kanına  da  yüreğine
de dokunuyordu.
Sessizliği  sert  tınısıyla  bozdu  Azat.  “Yüzüme  bak!”  diye  haykırdı.
Reyyan’ın  ıslak  gözleri  Azat’a  çevrildiğinde  Azat  kendisini  gösterdi  eliyle.
“Bana  bak,  yüzüme  bak,”  diye  tekrarladı  bir  kez  daha.  “Bu  son  görüşün
olacak  çünkü.  Bu  yüzde  anneni  gör,  Bedirhan’ı  gör,  Havin’i  gör.  Çünkü  bir
daha hiçbirimizi göremeyeceksin. Sen seçimini ondan yana yaptın. Senin artık
ne bir ailen var ne de geri dönebileceğin bir şehrin!”
Reyyan suskundu, hıçkırıyordu.
Azat  ise  perişandı.  “Bir  gün  olsun  aynı  kanı  taşımadığımızı  hissettirdik  mi
sana?”
Matem  dolu  bir  rüzgâr  esti  semada.  Bu  sözler,  Miran’ın  kulaklarına  dolup
inanılması  zor  olan  bir  gerçeği  derin  derin  nakşetti.  Azat  az  önce  ne  demek
istemişti?
Reyyan bir hıçkırığı daha gökyüzüne paraladı içlice. Gece uzundu. Bitmek
bilmiyordu.  Konuşmak  için  çırpındığınız  halde,  susmanın  verdiği  çaresizliği
bilir  misiniz?  Kadınlar  hep  susturulurdu.  Bazen  zorla,  bazen  mecbur
bırakılarak.  Kadın  olmak  hep  zordu.  Ağzını  kanatan  onca  sözcüğü  dilediğin
gibi  haykıramazsın,  eğer  kadınsan.  Acını  bile  sessiz  yaşarsın.  Aman,  kimse
duymasın.
Yaşa  şimdi  bu  adamla  ömrünün  sonuna  kadar!”  Azat  haddinden  fazla
kırgın,  haddinden  fazla  yaralıydı.  Aşk  denilen  illet,  hangi  vefakâr  yüreği
sağlam  bırakırdı?  Eğer  seviyorsa  insan,  ömründe  bir  kez  de  olsa  tadardı  bu
acıyı.  Aşkın  öteki  yüzüydü  bu.  “Senin  için,”  dediğinde  kelimeler  diline


dolandı. Allah biliyordu ya, çok zordu, hiç başlamamış bir aşka veda etmek.
“Artık Mardin diye bir diyar yok!”
Arkasını  döndü.  Yaşama  sırt  çevirir  gibi,  ölüme  gider  gibi  hızlı  adımlarla
savurdu  bedenini,  dakikalar  önce  girmek  için  can  attığı  kapıdan  dışarı.
Arkasına  bile  bakmadı  Azat.  Çünkü  geriye  dönmeye  değer  bir  şey
kalmamıştı. Bir yolun daha sonuna gelinmişti. Bir son daha görmüştü yüreği.
İki  son  dağlamıştı  ciğerini.  İlki  Reyyan’ın  gelinlikle  konaktan  çıktığı  gün,
ikincisi  bugün!  Acıyan  kalbine  vurmak  istedi.  Kabul  etmiyordu  kalbinin
Reyyan için atmasını. Gerekirse o yüreği yerinden sökecek, bir daha Reyyan
demesine izin vermeyecekti.
Bitmişti… Sabrettiği, beklediği, uykusuz gecelerde diline türkü ettiği o koca
sevda küçülüp yok olmuştu. Bundan sonra Reyyan demeyecekti dili ve onun
adını yazmayacaktı kalemi. O kalemi bugün kırdı Azat. Kırdı ve uçurumdan
attı. Şimdi Azat için, İstanbul’a veda vaktiydi.
Kapıdan  çıktığından  beri  şaşkın  yüzler  geziniyordu  üzerinde.  Arabasına
binerken Bekir geldi yanına. O da şaşkındı. Hani bu evin kapısından Reyyan’ı
alarak  çıkacaktı  bu  adam?  Soramazdı.  Zaten  belli  değil  miydi  son?  Azat,
Reyyan’sız dönmeyeceğine dair ettiği yeminin kefaretini ağır ödeyecekti.
“Nereye  Azat?”  diye  soran  dostunun  yüzüne  bakamadı.  Bakacak  yüzü
kalmamıştı.  Bedeni  titriyor,  elleri  titriyordu.  “Gidiyorum,”  dedi  isyankârca.
“Şeytan görsün yüzlerini!”
Bekir  pek  bir  şey  anlamasa  da  kafasını  sallamakla  yetindi.  Azat  pek  iyi
görünmüyordu  çünkü.  Elini  omzuna  koydu.  “Dikkatli  kullan.  Geliyoruz
arkandan.”
Azat  hiçbir  şey  söylemeden  gazladı  arabayı.  Bir  an  önce  uzaklaşmak
istiyordu  buradan.  Neyin  davasını  gütmüştü  ki  bunca  zaman?  Koskoca  bir
yalana inanmıştı. Onun tanıdığı Reyyan ölse de Miran’ın adını anmazdı. Nasıl
değişebilmişti  bu  kadar?  Değer  miydi  tüm  bu  olanlardan  sonra  onunla
yaşamaya?  Aklı  almıyordu  Azat’ın.  Onun  kitabında  hainliğe  de,  şerefsizliğe
de yer yoktu. Yanlış yapanı tek seferde siler atardı. Reyyan onurunu nasıl hiçe
saymıştı o adam için? Aklı almıyordu, aklı alsa içi kabul etmiyordu.
Midesi bulanıyordu.
Ne yapsa dinmeyecek bir sızı girdi kanına, içindeki ateş hiç sönmeyecekti.
“Değer mi aşk için…” Ellerini direksiyona ardı ardına vurdu. “Değer miydi?”
Oysa  Azat  gururuna  değişmezdi  hiçbir  sevdayı.  Reyyan  onun  kalbinde  izi
bile  kalmayacak  kara  bir  lekeydi  artık.  “Adam  gibi  sevdim  ben,”  diye


mırıldandı. “Adam gibi sevdim. Sen değmezsin!”
Bir daha bu şehre hiç gelmemek üzere dönüyordu Mardin’e. Başladığı yerde
bitirecekti sevdasını. Dillerden dillere aktarılacak kadar destansı bir sevdanın
nasıl  gömüldüğüne  şahit  olacaktı  Mardin.  Derin  bir  nefes  aldı  sakinleşmek
için  ama  yok,  yok,  yok!  Öfkesi  dinmiyordu.  Her  bir  uzvu,  hissettiklerine
şahitlik  edercesine  acıyordu.  Ve  şu  an  en  büyük  kuralını  yıkıyordu  Azat
Şanoğlu. Neyin nesiydi bu yanaklarına değen ıslaklık? Ağlıyor muydu yoksa?
Azat ağlıyor muydu?
Elinin  tersiyle  dokundu  suratına.  Gözlerinden  akıp  sakallarından  süzülen  o
yaşlarla bir kere daha yıkılmıştı. “Sana değil Reyyan,” diye bağırdı şiddetle.
“Bana yazıklar olsun… Sana değil, bana lanet olsun. Allah seni değil, beni
kahretsin!”



Download 1.36 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   66




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling