Hercai II meftun hercai II / meftun


Download 1.49 Mb.
Pdf ko'rish
bet10/68
Sana05.01.2022
Hajmi1.49 Mb.
#215120
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   68
Bog'liq
Sümeyye Koç - Meftun

Miran’ın  canı…  Yine  de  bir  anda  itiraf  etmek  istemiyordu.  Miran  böyle  bir  soru  sorup  kıstığı  gözleriyle
yüzüne şüpheli şüpheli baktığına göre bir şeyler anımsıyor olmalıydı.
“Hatırlamıyorum,”  diyerek  dudaklarını  büktü  önce.  Miran’ı  birazcık  uğraştırmak  keyifli  olabilirdi.  Verdiği
yanıt karşısındaki adamı kızdırmış olacak ki, anında çatıldı kaşları.
“Ne demek hatırlamıyorum?” diye sordu Miran çattığı kaşlarını kaldırırken.
“Hatırlamıyorum Miran,” dedi Reyyan bir kez daha. Omuzlarını silkti küçük bir çocuk gibi. Esasında o an
söylediği her bir sözcüğü harfi harfine hatırına getiriyordu şu anda. Nasıl unuturdu ki o sözleri?
Miran  sabırsızca  mırıldandı.  “Bana  bir  şeyler  söylüyordun,”  dedi  sesi  titreyerek.  “Her  şeyi  duydum  ama
hiçbirini  hatırlamıyorum  Reyyan…”  Uzanıp  Reyyan’ın  tek  elini  iki  elinin  avuçlarına  hapsettikten  sonra
gözlerini kuzguni harelere dikti.
“Ama  inan,  ne  söylediysen  onu  tekrar  duymaya  o  kadar  ihtiyacım  var  ki…”  Derin  bir  iç  çekerken  ıslandı
kirpikleri.  İşte  Reyyan  buna  dayanamazdı.  Yakıcı  bir  mazinin  en  güzel  hediyesi  olan  bu  adamın  gözlerinin
böyle  keder  dolu  bakmasına  dayanamazdı.  Yarasıydı  Miran  Reyyan’ın,  sızısıydı.  Zehriydi  ama  en  çok  da
devasıydı.
Omuzları  düştü  küçük  bir  çocuk  gibi  önce.  Ardından  gözbebekleri  devrildi  boşluğa.  Titreyen  dudakları
ağladı ağlayacak olmanın etkisindeydi. Şu haliyle küçücük bir kız çocuğundan farkı yoktu hiç. Miran da onu
böyle görmeye dayanamıyordu. Nasıl kıyabilmişti ona hiç acımadan? Peki, o bu kadar güçsüzken nasıl göğüs
gerebilmişti acılara yılmadan?
Miran dayanamadı sonunda. Reyyan’ın çocuksu yüzünü kendi avuçlarına hapsederken, “Hadi söyle,” diye
mırıldandı düzgün tutmaya çalıştığı sesiyle. “Bana gördüğüm rüyanın anlamını söyle.”
Reyyan yüzüne şaşkınlıkla bakarken Miran heyecan içinde konuşmaya başladı.
“Her  yer  çok  karanlıktı.  Nerede  olduğuma  dair  hiçbir  fikrim  yoktu.  Bana  o  karanlıktan  sesini  duyuran
sendin.  Sana  ulaşmak  istedim.  Fakat  nasıl  geleceğimi  bilemedim.  Ben  sana  yürüyebileceğim  tüm  yolları
ihanetle tüketmiştim. Hakkım yoktu belki de, bilmiyorum ama bir el tuttu elimden, kim olduğunu göremedim.
O  el  beni  sana  getirdi.  Sonra  bırakıp  gitmeye  kalktı  ve  ben  o  an  o  eli  yeniden  tutmak  istediğimde  senin
karnına dokundum.”
Reyyan  sesini  çıkarmadan  dinlediği  rüyanın  etkisiyle  dağıldı.  Öylesine  dağıldı  ki  ağlamamak  için  verdiği
mücadeleden galip çıkamadı, sol gözünden bir damla yaş düştü.
Miran  ise  bir  yorum  bekliyordu  yahut  bir  yanıt.  Zira  neyin  ne  olduğunu  ayırt  edemiyordu  artık.  “Ben
ömrümün  en  güzel  rüyasını  gördüm,”  dedi  heyecanla.  “Söylesene  gönül  sızım?”  Yüreği  feryat  ediyordu.
“Bana elini uzatan kimdi? Beni sana getiren kimdi?”
Reyyan ıslanan gözlerine inat gülümserken yüzüne dokunan Miran’ın ellerini kavrayıp karnına indirdi. Ne
denli  heyecanlı  olduğunu  görebiliyordu  Miran’ın.  Bu  heyecan  onun  da  içini  parçalıyordu.  Sevdiği  adamın
avuç içleri karnının üstünde yer aldığında sessizce fısıldadı.
“Seni bana, o getirdi.”
Kısa süreli bir donukluğun yerini uzun süreli bir şaşkınlık, deli bir heyecan aldı. Dudakları titreyen adamın
aklındaki  ihtimal  gerçeğe  dönüp  sevdiği  kadının  dudaklarından  döküldüğünde  her  şeyi  bir  kenara  itip
ağlamak  istedi.  Hiçbir  şey  umurunda  değildi.  Oturduğu  yataktan  ayağa  kalktığında  Reyyan’ın  uyarılarına
rağmen yere eğildi, diz çöktü.
Titreyen ellerini tekrar uzattı Reyyan’a. Korka korka dokundu ona bahşedilen bu güzel armağana. Nasıl bir
lütuftu bu? Şu an Miran kendi içiyle o kadar yoğun bir hesaplaşma altındaydi ki, Reyyan’ın varlığı dahi yok
gibiydi.
“Anne  olmuş,”  dedi  hüzünlü  bir  sesle.  Şoke  olmuşçasına  karnına  dokunuyordu  Reyyan’ın,  gözlerini
ayıramıyordu oradan. Tuzak dolu hislerin, intikam uğruna harap edilen bir gecenin olsa olsa cezası olurdu,
ödülü değil. Ama yaşattığı her acıya rağmen, Yaradan onu ödüllendirmişti. O günahkâr geceye rağmen, ona
babalık şerefi layık görülmüştü. “Benim gül kokulum, anne olmuş da bana söylememiş!”
Reyyan  içli  bir  hıçkırığı  koyverdiğinde  Miran  dizlerine  yasladı  kafasını.  Hâlâ  inanamıyor,  hüzün  dolu  bir
sevinci  doruklarında  yaşıyordu.  Bunu  ondan  sakladığı  için  Reyyan’a  kızmıyor,  kızamıyordu.  Yine  kızdığı
sadece  kendisiydi.  Yaşadığı  hayatın  en  güzel  anıydı  bu  an.  Hislerini  nasıl  tarif  etse  bilmiyordu.  Gözleri
dolmadan önce dudaklarından Reyyan’ı dünyanın en mutlu kadını yapacak sözler döküldü.
“Sizi veren Allah’a kurban olurum ben be!”



Download 1.49 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   68




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling