Hercai II meftun hercai II / meftun
Download 1.49 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Meftun
şeydi? Reyyan yapamıyordu. Reyyan, bu sırrı içine hapsettiği her gün biraz daha yıpranıyor, biraz daha
soluyordu. Peki ya Miran nasıl her gün yüzüne baka baka kandırabilmişti kendisini? “Senden bir şey saklamıyorum.” Beklediği cevabı alamayan Miran’ın yüzü kaskatı kesildi. Yüzünde tek bir mimik bile oynamadı. Bakışlarını bakışlarından, ellerini Reyyan’ın yüzünden çekti ve kalkıp kapıya doğru yürüdü. Kapıdan çıkmadan evvel elini pervaza koyarak Reyyan’a döndü yüzünü. “Benim canımı yakma Reyyan,” dedi afallamış bir ruh haliyle. “Senden başka kaybedecek hiçbir şeyim yok.” Bu sözleri hangi duyguları barındırıyor bilmiyordu genç adam. Öfke? Hayal kırıklığı? Serzeniş? Sitem? Ya da bir tehdit? İçi yanıp kavruluyordu. Ne hissettiğini hiç bilmiyordu. Bir insanı kandırırken hiç bu kadar kötü hissettirdiğini düşünmezdi. Kandırılma ihtimali bile delirtmişti onu. “Eğer sen de beni yanıltırsan, bu halimden eser bulamazsın.” *** Bedenindeki dinçlik, dinlendiğinin sinyallerini verdiğinde gözlerini açtı Reyyan. Saatin kaç olduğundan haberi de yoktu. Üzerindeki pikeyi kaldırıp yerinden doğruldu. Burada uyumaya çalışırken, üzerine bir şey örttüğünü hatırlamıyordu. Demek ki Miran, Reyyan uyuduktan sonra tekrar gelip üzerini örtmüştü. Koltuktan kalktıktan sonra odadan çıkarak yatak odasına bakındı. Görünürlerde Miran yoktu. Yatağın örtüsü hiç bozulmadığına göre Miran burada hiç uyumamış demekti. Peki ama neredeydi? Gözleri yerde duran çantasına takıldığında, yavaşça eğilerek içinden telefonunu çıkardı. Saat öğlen on ikiye yaklaşıyordu. Reyyan bu kadar uyuduğuna inanamadı. Miran’ı arayıp bekledi, telefon uzun uzun çaldı ancak açılmıyordu. Pes edip telefonu kapattıktan sonra, üzerini değiştirmek için dolabına yürüdü. Nişan için giydiği kıyafetler duruyordu hâlâ üzerinde. Elbisesini çıkarırken telefonuna gelen mesajla konsola yürüdü. Mesajı atan Miran’dı. “Meşgulüm.” Miran telefonu açmak istemiyordu, geriye kalan her şey bahaneydi. İki eli kanda bile olsa, Reyyan’ın aramalarını reddetmezdi oysa. Reyyan neye üzüleceğini şaşırmıştı yine. Bir gecede tüm dengeleri altüst olmuş, durup dururken şüpheli konumuna düşmüştü. Neyse ki sayılı günler sonra ortaya dökülecekti tüm gerçekler. Geçip gidecekti bu fırtınalı günler. Geçecek miydi sahiden? Yoksa sökecek miydi tüm kökleri yerinden? Aklına Fırat’ın söyledikleri geldiğinde duraksadı. Hazar Şanoğlu, Miran’ın teyzesiyle görüşmeni istiyor demişti. Miran, Reyyan’a bu denli kızgın ve kırgınken nasıl konuşacaktı ki teyzesiyle? Ama konuşmalıydı. Reyyan bir an evvel Nergis Hanım’la konuşmak, o acı geçmişin kapılarını aralamak istiyordu. O kadının neden bile isteye sustuğunu ölesiye merak ediyordu. Üzerini değiştirip yatak odasından dışarı çıktı. Karnı açtı, bir şeyler yemesi gerekiyordu fakat canı hiçbir şey istemiyordu. İstemeye istemeye mutfağa yürüdüğünde kapının çalmasıyla istikametini değiştirip kapıya yürüdü. Kimin geldiğini az çok tahmin etti ve yanılmadı. Gelen Elif’ti. Dün gece nişandan ani ayrılışları göz önünde bulundurulursa, Elif buraya gelmekte geç bile kalmıştı. Reyyan kapıyı açtığında, Elif nefes dahi almadan sordu sorusunu. “Neler oldu Reyyan dün gece?” Endişeli bir şekilde Reyyan’ı süzdükten sonra içeriye doğru bir adım attı ve kapıyı kapattı. “Ne kadar korktum biliyor musun? Sabahı zor ettim, uyuyamadım!” “Anlatacağım,” dedi Reyyan bitkin bir halde. Anlatacaktı elbet. Miran’a anlattığı kadarını anlatacak, tıpkı Miran’ı kandırdığı gibi Elif’i de kandıracaktı. Çünkü buna mecburdu. Download 1.49 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling