Huzuridagi bilim va malakalarni baholash agentligi
Download 422.26 Kb. Pdf ko'rish
|
Namunaviy Test TurkTili-B2
@
Turkcha Testlar hastalığı da varmış. Fakat zavallının bütün evlilik hayatı bu hastalığı saklamaya çalışmakla geçmiş... Ne yapsın, babamı çok seviyormuş. Kendisini zorla ayırırlar diye korkuyormuş... - Seni hiç olmazsa bir mevsim için, iki ay için annene göndereyim. O biçare de ihtiyar... Seni, kim bilir, ne kadar göreceği gelmiştir, dermiş. Fakat annem: - Şartımızda bu var mıydı? İstanbul’a beraber dönmeyecek miydik? diye adeta çıkışırmış... Hastalığı için de: - Benim hiçbir şeyim yok... Biraz yorgunluk... İki gün evvel hava biraz değişti de ondan oldum, geçer, gibi şeyler söylermiş... Sonra, İstanbul’u göreceği geldiğini babamdan saklarmış. Fakat mümkün mü? Daha uykuya dalalı iki dakika olmadan uyandırır ve Kalender’deki yalımızda, civarındaki koruda veyahut Boğaz’m sularında geçmiş bir uzun rüyayı anlatırmış. Birkaç uyku dakikasına bu kadar uzun rüyaları sığdırmak için insanın o yerleri herhalde çok, çok göreceği gelmiş olması lazım gelmez mi? Büyükannem serasker kapısına, mabeyincilerin konaklarına giderek ağlayıp sızlıyormuş, fakat bu yalvarmalar bir türlü netice vermiyormuş. Nihayet annemin hastalığı artınca babam hiç olmazsa onu İstanbul’a götürmek için bir ay için istemiş ve cevap beklemeden yola çıkmış. Mahfeler içinde çölü geçişimiz bugünkü gibi hatırımdadır. Beyrut’ta denize kavuşmak, annemi biraz canlandırır gibi olmuştu. Misafir olduğumuz evde beni yatağına oturtarak saçlarımı tarıyor, ellerimin kirli, düğmelerimin kopuk olmasına aldırmadan başını göğsüme kapayarak ağlıyordu. Bir gün büsbütün ayağa da kalktı; sandığından yeni elbiseler çıkararak süslendi. Akşamüstü babamı karşılamak için aşağı indik. Babam, bende biraz vahşi tabiatlı, sert bir asker hatırası bı- rakmıştır. Fakat annemi ayakta görünce sevinçle konuştuğunu, yeni yürüyen bir çocuk gibi onu bileklerinden tutarak ağladığını hiç unutamam... Bu, bizim bir arada geçirdiğimiz son gün oldu. Annemi ertesi gün açık bir sandığın kenarında, başı bir çamaşır bohçasının üstüne düşmüş, dudaklarında bir kan lekesiyle ölü bulmuşlar! Altı yaşında bir çocuğun epeyce şeylere aklı ermesi lazım gelir. Fakat ben, nedense hiçbir şey sezememiştim. Bulunduğumuz ev kalabalıktı. Birçok günler büyük bir bahçede çocuklarla boğuştuğumu; Hüseyin’le beraber sokaklarda, deniz kenarlarında, cami avlusu gibi kubbeli yerlerde dolaştığımı biliyorum. Annemi yabancı bir toprakta bıraktıktan sonra, İstanbul’a dönmek babamın içine sinmemiş... Galiba biraz da büyükannem ve teyzelerimle karşılaşmaktan çekinmiş... |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling