Islomiddin xolmurodov dinleme metinleri


Download 212.19 Kb.
bet38/43
Sana23.04.2023
Hajmi212.19 Kb.
#1391691
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   43
Bog'liq
dinleme

11A - (s. 180)


Dünya. Benzersiz bir gezegen. Hareketli ve dinamik. Kıtalar yer değiştirip çarpışıyor. Yanardağlar patlıyor. Buzullar büyüyüp küçülüyor. Sürekli iş başında olan devasa güçler, arkalarında jeolojik zemlerden oluşan bir iz bırakıyor. Bu bölümde geçmişe yolculuk yapıp tüm zamanların en büyük jeolojik gizemini araştıracağız: Dünyanın doğumu. Bilim adamları gezegenimizin güneş sisteminin tozlarından nasıl meydana geldiğini, taşların nasıl katılaşıp karaları oluşturduğunu, okyanuslarımızın nasıl suyla dolduğunu ve yaşamın dünyaya nasıl geldiğini araştırdı. Bunlar dünyanın nasıl yaratıldığının inanılmaz hikâyesinin ilk bölümleri. Konu dünyanın doğumuyla ilgili ipuçlarını bulmaya gelince gezegenimiz izleri gizleme konusunda oldukça başarılı. Milyarlarca yıl boyunca meydana gelen erozyon, yanardağ faaliyetleri, kıtaların ve okyanusların kayması, dünyanın oluşumunun ilk dönemleriyle ilgili neredeyse bütün kanıtları yok etmiş. Dünyanın ne zaman ve nasıl ilk olarak oluştuğunu tespit etmeye çalışan jeologlar için bu büyük bir meydan okuma.Jeologlar dünyanın yaşını sorgulamaya başladığında, doğal olarak gittikçe daha eski taşlar aramaya başladı. Ancak şunu fark ettik ki dünyanın tarihinde geçmişe gittikçe bu taşları bulmak daha da güçleşiyordu. Dünyadaki en eski taşlar için yapılan arama, araştırmacıları kuzey Arizona’nın zorlu çöllerine getirdi. Zemindeki bu dev delik, çok büyük bir göktaşı dünyaya çarptığında meydana gelen bir meteor krateri. Elimizde başlangıca ait taşlar yoktu. Peki bunları nerede bulabilirdik? Aklımıza uzaydan gelip dünyaya düşen göktaşları geldi. Jeologlar burada hayati bir ke-şif gerçekleştirdi. Göktaşları dünyadaki herhangi bir taştan daha eski. Dünyanın oluşumuyla ilgili sırrı çözecek olan anahtarı bulmuşlardı. Eğer en eski taş uzaydan geldiyse araştırmalar da orada başlamalıydı, yani uzayda. Güneş sistemimiz,dört buçuk milyar yıl öncesi. Merkezindeyse genç güneş var. Ortaya çıkan teori şu şekildeydi: Güne-şin etrafı bir gaz ve toz bulutuyla çevriliydi ve bu bulut soğudukça küçük mineral tanecikleri oluştu. Bu gaz bulutu içinde uçuşan tüm bu mineral parçacıkları birbirine çarpmaya başlıyor. Ancak bu teoride bir sorun vardı. Hiç kimse mikroskobik mineral parçacıkların çarpışarak nasıl gezegen boyutlarında bir nesne oluşturabildiğini açıklayamıyordu. Sonra 2003 yılında, uluslararası uzay istasyonunda gerçekleştirilen bir deney tesadüf eseri yeni kanıtlar sundu. Astronot Dan Petit uzayın sıfır yerçekimi şartlarında farklı maddelere ne olduğunu görmek istiyordu. Bir plastik torbaya biraz tuz koyup sallayarak basit bir deney yaptı. Sonuçlar şaşırtıcıydı. Parçacıklar hemen birbirlerine yapışmaya ve küçük elektrik akımlarıyla birbirine tutunan küçük kütleler oluş-turmaya başladı. Bilim adamları, eğer tuz tanecikleri uzayda birbirine yapı-şıyorsa güneş sistemindeki toz bulutunda bulunan mineral taneciklerinin de birbirine yapışabileceğini fark etti. Burada dünyanın oluşumunu başlatan temel mekanizmanın gerçek kanıtlarını buldular. Güneş sistemindeki toz bulutunda bulunan mineral tanecikleri birbirine çarpıp yapıştıkça güneşin yörüngesinde dönen küçük taş parçacıkları oluşturmaya başladılar. Takip eden birkaç milyon yıl içinde bazıları çarpıştı ve daha da büyüdü. Bu taşların birçoğu günümüzde hâlâ güneşin etrafında dönüyor. Son dört buçuk milyar yıldan beri uzayda sürükleniyorlar. İlk oluştukları zamandan beri hiç değişmediler. Zaman zaman bir tanesi dünyaya düşüyor ve biz bunlara göktaşı diyoruz. Bunlar bilimciler için geçmişe inanılmaz bir pencere açıyor.

Download 212.19 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   43




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling