Küresel kentler hızlı Nüfus Artışı ve Kentleşme

Küresel Kentlerin Öne Çıkan Sosyo-Kültürel Özellikleri
Bu kentlerde “tüketim kültürü” bir yaşam tarzı haline gelmekte üretim mekanları olan kentler tüketim mekanlarına dönüşmektedir. Tek tipleşme olarak hayata yansıyan bu dönüşümün en bariz örneği yerel mutfakların fast food yemek tarzlarına dönüşmesidir. İletişim teknolojilerinin gelişmesiyle bilgi, mal ve kültür alışverişinin hızlı gerçekleşmesi, insanların birbirlerine yabancılaşmasına, sosyal ve kültürel ilişkilerin zayıflamasına sebep olmaktadır. Hem öz kültürlere karşı hem de kişiler arasında yaşanan bu yabancılaşma dünya kentlerinin bir diğer özelliğidir. Küreselleşme ile yaşanan sosyal polarizasyon kentlere mekânsal ayrışma olarak yansımaktadır. Yaşanan bu kutuplaşma dünya kentlerinde daha açık bir şekilde görülmekte ve dünya kentleri hem bir ütopya hem de karşı ütopya olarak hem cennet hem cehennemi barındıran kentler olarak tanımlanmaktadır. Gelir dağılımındaki dengesizlikler ve eşitsizlikler bu kutuplaşmayı daha da derinleştirmektedir. Niteliksiz işçiler ve nitelikli profesyoneller arasında artan sınıfsal kutuplaşma mekanlara da yansımakta bir tarafta çok lüks konutlar, siteler yükselirken diğer tarafta sağlıksız, standartları düşük konutlar, gettolar giderek artmaktadır. Bu kutuplaşma beraberinde suç ve şiddet oranlarını arttırmakta ve günlük hayatın normal görüntüleri haline gelmektedir. Küresel kentleri diğer kentlerden ayıran diğer bir özellik ise kentte yaşanan göçün niteliğidir. Küresel kentler, göçün en çok yaşandığı kentler olara karşımıza çıkmakta ve bu göçler uluslararası ve bölgeler arası göçler olarak gerçekleşmektedir. Bu göçler sayesinde küresel kentler farklı milletlerin ve etnik grupların bir araya geldiği yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu göç ucuz emek işgücü ve yüksek nitelikli işgücü şeklinde iki boyutta gerçekleşmektedir. Dünya kentlerinde yüksek nitelikli işgücünü için iyi çalışma ve yaşama koşulları sunulurken, nitelikli işgücü dışındaki göçmenler ve yerli halk enformel işlere yönelmekte, düşük ücretli, işsizlik oranı yüksek, yükselme imkanı sunmayan ve ağır çalışma koşullarına sahip işlerde çalıştırılmaktadır Ekonomik yapıdaki bu farklılık, sosyal yapıya da yansımakta, sosyal sınıflarda kutuplaşma dünya kentinin temel özelliklerinden biri olmaktadır. Bu kutuplaşmaya bağlı olarak, şiddet ve suç oranı artmakta, tipik dünya kenti hem suç oranının hem de güvenliği sağlamak için yapılan harcamaların yüksek olduğu alanlar olmaktadır (Batmaz 2010: 52-53).
Hızlı tren, uluslararası havaalanı, fuar alanları, yüksek teknolojili sanayi parkları, uluslararası iş merkezleri, vs. projeleri küresel yatırımları ve diğer küresel akışkanlıkları çekmesi için gerekli altyapı hazırlıkları olarak önerilmiştir