Microsoft Word kemal- içindekiler
Eylemler Üzerinede Etkiler”
Download 1.63 Mb. Pdf ko'rish
|
sarkis dezaj
- Bu sahifa navigatsiya:
- Çevre Eğitimi “Çevre İçin Eğitim Toplantısı” 25-26 Ocak 1993”
- “Yaygın Eğitim Düzeyinde Çevre İçin Eğitim”
- Radio in Fundemental Education
- HALK EĞİTİMİ Kavramlar, İlkeler, Yöntemler, Tehlikeler
Eylemler Üzerinede Etkiler”, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, Seri B. XVIII (1),
1978, s.30 274 Son yüzyılda iletişim araçlarının gelişmesi ve etkin kullanımı ile dünya bağlamında ekonomik, sosyal ve siyasal küreselleşme yanında, özellikle etkisi daha yoğun olarak görülen kültürel küreselleşme yaşanmaktadır. Kültürel küreselleşmenin boyutu, uydu yayınları vasıtasıyla medyanın etkinliğini de artırmaktadır. Bugün dünyamız görsel ve yazılı medyanın aracılığı ile küresel bir köye dönüşmüştür. Günümüzde dünyanın her yerinden haberdar olmak mümkündür. Ancak sunulan bilgiler tek boyutludur ve bireylerin bu bilgilerin doğruluğunu teyit etme güçleri pek yoktur. Küreselleşen dünyada bilgi ağını kuranlar, genelde gelişmiş ülkelerdir. Gelişmiş ülkeler bazı bilgileri, diğer ülkelere ya da kitlelere ulaştırırken kendi kültürel ürünlerini de ihraç etmektedir. 195 Dolayısıyla teknolojinin geliştirdiği medya ağında, kültürel bilgi üretimini elinde bulunduran güçlü ülkelerin “kültürel kodları” ve “kültür modelleri” diğer ülkeleri etkilemektedir. Türkiye bu durumdan önemli ölçüde etkilenmektedir. Günümüzün en yaygın kitle iletişim aracı olan televizyon, insanlara bir yandan, hem görsel hem de işitsel uyaran sunarken, bir yandan da gerçek dünyalardan sanal dünyalara kadar bir çok durumu göstermektedir. Bunların sonucu olarak da dünyaya açılan bir çeşit pencere görevini üstlenerek bir çok evde baş köşededir. 195 McQUAİL, Deniz&WİNDAHL, Sven(1997). Kitle İletişim Modelleri (çev: Konca Yumlu).Ankara: İmge Kitabevi. S.259 275 Televizyonun tüm insanlar, özellikle de çocuklar üzerinde görsel ve işitsel bir materyal olarak pek çok olumsuz etkileri olduğu tartışılmaktadır. Televizyonun fonksiyonlarından birisi olan; izleyiciyi eğitme fonksiyonu, ülkelerin yönetim ve yaşayış tarzlarına, ülkedeki eğitim anlayışı ve eğitim politikasına, ayrıca televizyon istasyonlarının yönetim biçimlerine bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. Televizyon ve Radyo ile eğitim, değişik ölçütlere göre, farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Bu sınıflamalar açısından, televizyonun haber ve bilgi vermeye yönelik programları, “tamamlayıcı eğitim” grubunda yer almaktadır. Tv ve Radyo programları arasında, mesleklerle ilgili bilgi ve becerileri aktaran; bireyi belirli alanlara yöneltmeyi amaçlayan; teknolojik gelişmelere ve gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan duruma uyum göstermeye yardımcı olan; bireyin ufkunu genişletmeyi amaçlayan, bireyin demokratik yaşayışta yerini almasını sağlayan, temel bilgileri aktaran ve bireyleri çeşitli konularda aydınlatan programlar, “yaygın eğitim” kapsamına girmektedirler. 196 Günümüzde kültür ürünleri kitle iletişim araçlarıyla yayılmağa başlamıştır. Bu bir noktada teknolojinin sözlü geleneğin işlevini üstlenmesidir. Teknoloji, geleneği yayan gezginci kültür taşıyıcılarının yerini alarak geleneğin dar çevrelerde sıkışıp kalmasını önleyerek yayılmasını sağlamıştır. Günümüzde 196 Aziz, A. (1982). Radyo Ve Televizyonla Eğitim, Ankara: A.Ü.E.F. EFAM Yay. 2. 276 kültür yeni ortamlara, yeni şartlara uyum göstermeğe, gelenek dışı düşüncelerle beslenmeğe başlamıştır. Bu olgu geleneksel kültürü de etkilemiştir. Eğitim alanı için gereksinim duyulan yeni bir yöntem bilinmektedir. Araçların temini mümkündür. Önemli olan, eğitim alanındaki uygulamaların değişen şartlara, ortama, birey ve toplum ihtiyaçlarına göre yenilenmesi gereği ve bunun da var olan imkanlarla mümkün olabileceğidir. Eğitimin otomotikleştirilmesinde karşılaşılan en önemli sorun ise, kültür ve insan etkileşiminin sürdürülmesi ve gerekli önemi koruyarak devam etmesidir. Temel eğitimin kapsamı, düşünme ve haberleşme yetenekleri, beceri kazandıran yetenekler, çevre ve kişi sağlığı ile ilgili bilgiler, doğal sürecin ve fiziksel çevrenin bilinmesi ve anlaşılması ile ilgili bilgiler, kişinin değer yargı ve insiyatifi ile yaşayabileceği modern bir evrene uyumunu sağlayan niteliklerin geliştirilmesi, korku ve baskıdan uzak farklı görüşlere sahip olma yada duygusallık gösterme özgürlüğü ile ilgili bilgiler, ruhsal ve ahlaki gelişme, dini inanışların ve törelerin toplum yaşamına uygulamada davranışını kazandırma ile ilgili bilgiler, sonuç olarak kişinin modern yaşam gerekleri olan hususlarda eğitilmesi olarak özetlenebilir. Çevre için eğitimin, ilk tanımında, biyofiziki çevre ve sorunları konusunda bilgi sağlayan, sorunların çözümlenmesini yönlendiren ve bireylerde bu boyutlarda davranış değişikliği kazandıran bir eğitim olarak belirlendiğini görmekteyiz. UNESCO ile Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın 1990 yılında ortaklaşa düzenledikleri Türkiye Çevre Eğitimi Ulusal Çevre Strateji ve Uygulama 277 Planları Semineri’nde Çevre İçin Eğitim, bireylerde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı, olumlu, kalıcı davranış değişikliklerinin kazandırılması ve doğal, tarihi, kültürel, sosyo-estetik değerlerin korunması, aktif katılım sağlanması ve sorunların çözümünde görev alma olarak tanımlanmaktadır. Tiflis Konferansı’nın ve önerilerinin, Çevre İçin Eğitimin doğasını, amaçlarını, ilkelerini ve uygulama çerçevesi ile çizgilerini belirlediğini görmekteyiz. Tiflis Konferansı’ndan bu yana, çevrenin bir “bütün” olarak bir doğa ile insan eylemlerinin sonucu olan özellikleri aynı anda içermekte olduğu anlayışı kabul görmüştür. Bu anlayışta Çevre İçin Eğitim, eğitimin pratik çevre sorunlarının çözümüne, disiplinlerarası bir yaklaşımla ve her bireyin ve toplumun etkin ve sorumlu katılımını sağlayarak yönelmiş bir konusu ve uygulaması olarak tanımlanmaktadır. Çevre İçin Eğitim, bireyin ve halkın çevrelerinin bilincini kazanacakları, bugünün ve geleceğin çevresel sorunlarını, birey veya topluluk olarak çözmede gerekli azim ve sebatla eylemde bulunabilmeleri için bilgiler, değerler, beceriler ve deneyimler edinebilecekleri kalıcı bir eğitim sürecidir. Kuşkusuz böyle bir amaca yönelik Çevre İçin Eğitim, toplumun ekolojik, toplumsal ve ekonomik gerçekleri ile toplumsal kalkınma amaçlarını dikkate 278 alma ve kapsama durumundadır. 197 Çevre İçin Eğitim, tüm vatandaşlara, çevreye etkili olan meslek mensuplarına ve gruplara, çevre problemleriyle ilgili olan akademik, teknik meslek sahiplerine hitap etmelidir, gerek yaşam ile ilişkilendirilerek ele alınmalı ve uygulanmalıdır, vatandaşı çevre sorunları ve tehlikeleri ile korkutmaktan, tehdit etmekten çok, bilgilendirmeyi, bilinçlendirmeyi ve uyarmayı amaçlayacak biçimde planlanmalıdır, örgün eğitim sistemi ve kuruluşları içinde ve dışında kitle iletişim ortam ve araçları olarak sayılan TV, radyo, gazete, dergi, sinema, konferans, kongre, değişik kampanyalar (ağaç dikme, çevreyi temizleme, çöp toplama, yeşil kuşak uygulamaları, doğada spor etkinlikler vb.), yarışmalar gibi ortam ve araçlardan yararlanmalıdır, ekonomik, toplumsal ve ekolojik konulu etkinliklerde karar verici ve katılımcı bireylerin, sorumluların yetişmesine olanak sağlamalıdır. 198 Radyo ve televizyon eğitim yayınları konusunda değişik kıstaslar göz önünde bulundurularak ayırımlar yapılabilir. Bunları kısaca Örgün Eğitim ve Yaygın 197 TÇV, Çevre Eğitimi “Çevre İçin Eğitim Toplantısı” 25-26 Ocak 1993”, Prof. Dr. ÖZOĞLU ÇETİN, Süleyman “Yaygın Eğitim Düzeyinde Çevre İçin Eğitim”, A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi, s.65-67 198 ÇETİN ÖZOĞLU, Süleyman, “Yaygın Eğitim Düzeyinde Çevre İçin Eğitim” , A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi, s.71-72 279 Eğitim olarak ikiye ayırabiliriz. 199 Bugün artan bir hız ve yoğunlukla, radyo ve televizyonun hem örgün eğitimde, hem de yaygın eğitimde kullanılması söz konusudur. Tek yönlü iletişim olmasından kaynaklanan sakıncaları, sınırlılıkları çeşitli yöntemlerle giderilmeye çalışılmaktadır. Özetlemek gerekirse, radyo ve televizyonda yer alan eğitici nitelikteki yayınların türleri, farklı ölçütlere göre sıralanabilmektedir. Bu türlerin saptanmasında o ülkenin pek çok özelliği, şartı bu saptamada etkili olmaktadır. Özellikle, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, coğrafik yapısı, yerleşim düzeni hangi tür eğitime, hangi izleyici kitlesine yönelik olacağını belirlemektedir. Ancak, burada belirtilmesi, vurgulanması gereken önemli husus, anılan bu türlerin tümünün yada bir bölümünün tam olarak yayınlarda ele alınmadığıdır. Bir başka deyişle, bugün radyo ve televizyon yayınlarında yer alan eğitici yayın türleri, bu sayılan, açıklama yapılan yayın türlerinin bir sentezi gibidir. Kitle iletişim araçları, eğitimde önemli bir role sahiptir. Özellikle ekonomik kaynakların sınırlılığı nedeniyle, toplumun her kesiminin eğitim sunusundan yararlanması, istenilen ölçüde olanaklı olamamaktadır. Ayrıca, ulaşım, nüfus ve coğrafi koşullar da eğitimin yeterli ölçüde sağlanmasını engelleyen etmenler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, toplumun belli konularda 199 J.Greenfell, WİLLİAMS, Radio in Fundemental Education, UNESCO, 1955, S. 13 280 aydınlatılmasında ve eğitsel yayınlarla bilgi sahibi olmasında kitle iletişim araçlarının önemi gözardı edilemez. 200 Günümüzde kitle iletişimi yoluyla eğitim yapılması, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak yoğun biçimde kullanılmaktadır. Ancak, bu kullanımda, topluluklar arasındaki farklar belirleyicidir. Geri kalmış ülkeler, eğitim sorunlarının çözümünde doğrudan bu araçlardan yararlanmayı hedef alırken, gelişmiş ülkeler, bu araçlardan eğitimde yararlanmayı, geleneksel eğitim yöntemlerine yardımcı olmak üzere yeğlemektedirler. Daha üst düzeyde eğitim amacı ile bu araçlar kullanılmaktadır. Kitle iletişim araçları ile yapılan eğitimin özelliklerine kısaca değinmekte yarar vardır. Ancak, burada bir noktayı hatırlatmak gerekir: Bu araçlar içerisinde eğitimde en yoğun olarak kullanılan araçlar, kitle iletişimi yazılı olmayan araçlardır. Bunların başında da radyo ve televizyon ile sinema gelmektedir. Bu bağlamda, özelliklere değinirken, bu özelliklerin bir bölümünün elektronik ve görüntülü araçlarla yapılan kitle iletişimi için olduğunu da belirtmek gerekir. 201 1. Kitle iletişim araçlarıyla "yapılan iletişim aynı anda çok geniş kitleye yapılır. Bu iletişimden belirli asgari koşulları yerine getiren herkes yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, yerleşim farklılığı, ırk, dil, din farklılığı gözetilmeksizin yararlanabilir. 200 CELEP, Cevat, HALK EĞİTİMİ Kavramlar, İlkeler, Yöntemler, Tehlikeler, Ankara, 1995. S.94 201 Aziz, A. (1987). Radyo Ve Televizyonla Eğitim, Ankara: A.Ü.E.F. EFAM Yay. 2. S.72 281 2. Bu özelliğin doğal bir sonucu olarak da, eğitimdeki çeşitli eşitsizlikleri ortadan kaldırabilir. Bu eşitsizliklere örnek olarak cinsiyet, bölgelerarası farklılık, köy-kent, uzman, araç-gereç, ulaşım gibi eğitimi olumsuz yönde etkileyebilecek koşulları ortadan kaldırabilir. 3. Bu tür eğitim, geleneksel eğitime göre daha günceldir. Yaşanılan dünyayı, sorunları ortaya koyar, tutucu değildir. 4. Eğitimde önemli bir teknik olarak verilenin örneklerle gösterilmesi, bu araçlarla ve özellikle görüntüye dayanan televizyon, video ve film yöntemi ile çok sayıda verilebilir ve bu da eğitimin daha etkili ve akılda kalıcı olmasını sağlar. 5. Geleneksel eğitimdeki öğretmen öğesi olmadığından "öğretmen-öğrenci psikolojisi" yoktur. Birey tüm olarak doğrudan bu araçlarla karşı karşıyadır. 6. Bu araçlardan yararlanma geleneksel eğitimde olduğu gibi sürekli bir yerde bulunmayı gerektirmez. Az bir çaba ve harcama ile bu tür eğitimden yararlanma olanağı vardır. Bu daha çok radyo ve televizyon ile yapılacak eğitim için geçerlidir. 7. Kitle iletişim araçları ile yapılan eğitim tek yönlüdür. Anında iletinin alınıp alınmadığı, alındı ise öğrenilip öğrenilmediği anlaşılmaz. Geriye bildirim burada hemen görülmez. Bunun için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Ancak, yüz yüze iletişimde olduğu gibi hemen ölçülmez, tepki alınmaz. 282 8. Bu yolla gelen iletişimler, bireyde öğrenme istek ve güdüsü yaratır. Bireyin o günkü yaşamında gereksinme duymadığı, çağdaş toplumun bireyi olmasından dolayı gerekli olan bilginin öğrenilmesi ya da bir yeteneğinin geliştirilmesi söz konusu olabilir. Oysa ki geleneksel yöntemle eğitimde bu oldukça sınırlıdır ve bireysel düzeyde dar sınırda kalır. 9. Kitle iletişimi yolu ile yapılan eğitimin sınırlılığı, geleneksel eğitim gibi tüm duyu organlarına yönelik bir öğrenmeyi içermemesidir. Yalnız görsel araçların kullanımı ya da yalnızca işitsel araçların veya yazılı araçların kullanımı ile yapılan eğitimde bir takım eksikliklerin olacağı, dolayısıyla eksikliği gidermek gerektiği açıktır. |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling