Orhan pamuk
Download 1.5 Mb. Pdf ko'rish
|
Cevdet Bey ve Ogullari ( PDFDrive )
67
burada öleceğim. Buraları eskiden bostaıılıktı. Babam bostan bekçisiydi. Eskiden, yüz yıl önce, buralarda bostanlar, çilek tarlaları ve incirlikler varmış. Padişahlar karşı yamaçlardan tüfek atıyorlar, hatıra diye bu nişan taşlarını dikiyorlar. Sonra Sultan Mecid bir sünnet düğünü yapıyor. Ben yeni doğmuşum. Babanı bostancı. Sonra, o çifte sarayları yapıyorlar, aşağı köşedeki. Sonra camii yaptılar ki ben de biliyorum. Sonra bostanları bozup konaklar yaptılar. Şimdi bostan az kaldı. Ben bostancılık da yaptım. Konaklar dikilince bu bahçe merakı çıktı. Birinin bahçesine bakıyorum, beğeniyor, misafiri geliyor, o da hoşlanıyor, soruyorlar bunun bahçıvanı kimdir, beni söylüyorlar, çağırırlar, benim bahçeme de bakar mısın, derler: Öyle oldu ki artık ben bahçelere yetişemiyorum. Öteki bahçıvanlar da geldi... Biz bütün bu konakların..." Cevdet Bey bahçıvana değil, ayaklarının arasında gezinen ka rıncalara bakıyordu. Ayaklanılın arasından ince ve uzun bir karınca yolu geçiyordu. Yol kıvrılarak kestane ağacının yanındaki bir deliğe giriyordu. O delikten bahçenin başka köşelerine yayılan başka yollar da çıkıyordu. Bir yerde iki karınca bir kabak çekirdeği kabuğu taşıyordu. Cevdet Bey başını kaldırarak bahçıvanın çe kirdek yiyen oğluna baktı. Ağaçların arasında geziniyordu... "Ben çocuğu da bahçıvan yapacağım!" dedi ihtiyar. "Bahçeyi, ağaçları, toprağı sever... Okuyamadı. Bu işi yapsın." "Adı ne?" "Aziz!" Cevdet Bey gene karıncalara baktı. Sonra küçüklüğünden kalma bir alışkanlıkla birini deliğe kadar izlemeye karar verdi. "İşte bu konaklar yapılınca bahçe merakı aldı yürüdü. Zen ginler buraya yerleşmeye başladılar. Ahşap konaklar büyüdükçe büyüdü. Konaklara kocaman ahırlar yapıldı. Ahırlara ikişer üçer araba soktular. Arabacılar, alıcılar, uşaklar, hizmetçiler, yanaş malar çoğaldı. Sonra paşaların, beylerin arkasından Yahudiler, Ermeniler, tüccarlar geldiler. Onlar taş ve beton yapılar diktiler. Ağaçlar kesildi, fidanlar söküldü, yollar açıldı, bostanlar kalmadı. Sonra, efendime söyleyeyim, Padişahımız da ahşap camiyi taşlan yeniden yaptırdı. Bu altı yıl önceydi. Sonra ona da bomba attılar işte. Taa buradan sesi duyuldu." 68 iki karınca, Cevdet Bey'in ayaklarının az ötesinde durmuş aralarında birşeyler konuşuyorlardı. Bir üçüncüsü yanlarından geçerken onlara takıldı. Acele acele birşeyler söyledi, sonra ayaklarıyla dostlarına bir dokunup yuvasına koştu. Cevdet Bey bütün bahçenin, güneş batmadan önce, koşan, konuşan, birşeyler taşıyan karıncalarla kaynadığını düşündü. Sonra Beyoğlu Caddesini, dükkânını, ağbisini hatırladı. Başını yukarı kaldırdı. Bir bulut kıbleye doğru koşturuyordu. "Bu taş ev de yenidir, çok sağlamdır!" dedi bahçıvan. "Yapı lırken baktım. Ermeni taş ustaları çalıştı. Kalfası da Ermeni'dir. Yazık, mösyö öldü. İyi insan değildi, ama bahçeyi severdi. Madam her şeyi satıyor. Her şey dağılıyor, çünkü çocukları yoktu. Çocuğun olmazsa böyle olur. Köksüz kaldılar. Oysa toprağa iyice kök salıp da yaşamak lâzım. Şu ağaç gibi..." Bunları, çok şey görmüş geçirmiş biri gibi değil, kendisiyle alay eder gibi söy lemişti. Güneş ağaçların ve konakların arkasından battı. Cevdet Bey ayağa kalktı. Serin ve hafif rûzgâuıı keyfini çıkararak, "Burada yaşayacağım!" diye düşündü. Kapının önünde bahçıvan: "Burayı al da, bahçeye yazık ol masın," dedi. "Bahçe çok güzeldir..." Cevdet Bey: "Hep böyle eser mi?" dedi. "Akşamüstü hep eser!" Cevdet Bey arabaya doğru yürüdü. Uyuyakalan arabacıyı uyandırdı. Download 1.5 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling