Merhaba Arkadaşım,
Seninle duygularımı paylaşmak için bu kağıdın başındayım. Seni ve o kocaman aileni
ne kadar çok sevdiğimi söylemek, duyduğum gururu paylaşmak için buradayım.
“Burası Türkiye değil mi?” diye sorarak başlamak istiyorum. Kirlenen Türkçesi ile
unutturulmaya çalışılan kültürüyle, tarihiyle. “Evet” dediğini duyar gibiyim. Üzüldüğünü, bunu
değiştirmeye çalıştığını biliyorum. Türkiye’min değerlerine sahip çıkmaya çalıştığını
biliyorum. Lütfen vazgeçme
kendini adamaktan, lütfen yayınlarınla korumaya çalış
değerlerimi.
Karşı çık yanlışlıklara, isyan et! İsyan et ki yanlışlıklar yok olsun. Anlat bana geçmişimi,
anlat ki bileyim kim olduğumu. Karşı çıkanlara savaş, savaş ki başkaları mahrum kalmasın
doğrulardan.
Yaşamım böylesine dağılmışken o güzel renklerinle gül bahçesine çeviriyorsun
hayatımı. Sana bakarken zaman bana hizmet ediyor. Uyandırılmaktan korktuğum bir rüya
oluyorsun birden. Hiç bitmesin istediğim. Mutlu olmayı senden öğrendim. Mutlu olmak için
her şeyi
istemek yerine, sahip olduklarımla yetinmeyip öğrettin. Herkesin eşit haklara sahip
olmadığını ama herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğini de senden öğrendim. Bütün
insanların bir gün eşit olacağı, o güzel masalı senden dinledim, inandım.
Teşekkürler arkadaşım televizyon. Toprağımız gibi bereketli ve cömertsin. Hayat kadar
gerçeksin. Sen her şeysin. Sen bayrağımsın dilimsin, değerlerimin şekli kültürümsün,
geçmişimin aynası tarihimsin, halkımın sesi milletimsin.
Sana ve kocaman ailene teşekkür ediyorum. Büyük şehrin onca hengamesinde ve
günlük dertler arasında bizi sosyalleştirdiğin için, değerlerime sahip çıktığın için teşekkür
ediyorum. Sen farklısın, hep böyle farklı kal.
Sevgilerimle…
Do'stlaringiz bilan baham: