Radyo ve televizyon üst kurulu çocuklardan Televizyona Mektup
Download 1.63 Mb. Pdf ko'rish
|
E39051EB-8232-4CF7-8B7F-8560E3FE3FFA
Emine KAÇAR
7/A Sınıfı Cumhuriyet İ.Ö.O - Sivaslı / UŞAK Benim Plastik Çerçeveli, Siyah Kumandalı, Siyah Yürekli Televizyonum, Ey dibine girerek izlediğim… Ses düzeyi sona ayarlı, en sevdiğim kanalları üst sıralarda olan, bir cümleyi paylaşmadan izlediğim televizyonum… Bu mektubu sana İstanbul’dan yazıyorum. Bir cümleyi bile paylaşmıyoruz belki ama hani bir ihtimal okursun diye yazıyorum. Ben henüz küçük bir çocukken keşfetmiştim seni. Yaşımın gereği çizgi filmlerini izlerdim, hatta annem bile izlerdi. Belki de başından hiç kalkmadan altı saat izlemişliğim bile vardır hani. Sonra büyüdüm. Bir yaş ve bir yaş daha… Artık o denli uzunca bakamıyordum sana. Yetişkinliğe erdikçe sorumlulukların artmıştı. Okula başlamıştım. Çizgi filmlerin saatleri bana uymuyordu. Sonra başka programlar aradım. Dünyanın öbür ucunu gösteren programlar vardı. O yerler bize çok uzaktı. Ben, kumsalda bir kum tanesi kadar küçük kalıyordum dünyada. Fakat şimdi karşımdaydı işte kocaman Afrika. İlçemden uzağa gidemem derken kıta kıta dolaştım. Sen dış dünyayı bana bahşetmiştin. Ancak tüm bunlara rağmen her şey çok değişti. Sen bizim gibi garibanlara acımayan, adımızı koyup sınıflandıran oldun son birkaç yıldır. On iki yaşımdayken “On üç yaş ve üzeri” akıllı işaretini ekranın sağ üst köşesinde gördüğüm an yıkılmıştım. On dört yaşına bastığımda ise on sekiz yaş ve üzeri işaretiyle başa çıkamaz olmuştum. Beş kişilik çekirdek ailemizde hiçbir zaman bir programı birlikte izleyemedik misal. Genel izleyici kitlesi bize yetmedi. Ama ben seni yine de sevdim. Çoğu kez seni kötüleyenler oldu yaşamım boyunca. Seviyesiz programlar varmış her yanında. Ben, bilmiyordum o yaşlarda reyting meselesinin ne olduğunu. Aynı programın bir değişik sürümünün bir başka kanalda yayınlanmasına neden olan şey güç kaygısıymış. Oysa programları yapan sen değildin ki. Sen bir vesileydin. Ama ben şunu iyi biliyorum. Eğer kendi kendini yönetebilseydin bizin için en doğrusunu yayınlardın. Sen bozulduğunda çılgına döndüm ve böylesine kurnaz olmamı sağlayan sen oldun. Kurnazdım çünkü bozulduğunda annem bir fincan şeker istiyor bahanesiyle komşunun evine kendimi güçlükle kabul ettirip akşama dek seni izledim. Kumandalar farklıydı belki ama önemsememeye çalıştım. Senin kumandanda parmaklarımın yayıldığı güçlü kıvrımlar vardı. Komşunun kumandası ise bende yalnızca bir tahta tutuyormuşum hissini uyandırdı. Ve biliyor musun değişen kumandalar değildi aslında, yeni yeni farkına varıyorum. Değişen sendin. Zamanla oldu belki ama değiştin. İlk tanıştığımızda on beş kanalın vardı. Sonra çanaklı bir cihaz geldi evimize kanal sayısını altmışa katlayan. Peki, biz birbirimize yetmiyor muyduk? Yetiyorduk elbet. Ama sen daha fazlasını istedin. Herkes seni izlemeliydi. Ben nefret ettim. Aynı saç modelini yetmiş kişide görerek kuaförlerden nefret etmek gibi bir şeydi. Sustum. İçimdeki nefret yüzüme yansıdı. Elimdeki kumanda yere düştü. Sana son kez baktığımı sandım. Sandım ki az önce elimden düşen kumandan seni öldüren emir bakışıydı. İzlememeyi denedim, başaramadım. İrade sahibi olmak yetiyor muydu hala bilemiyorum. Ey siyah plastik çerçeveli, siyah kumandalı, siyah yürekli televizyonum. Hayat ağır. Sığınılacak limanımsın. Beni duyuyorsun biliyorum. Ama keşke gerçek, gerçekten bir yaşamın olabilseydi. O zaman seninle iki çift laf etmek için neler vermezdim. Download 1.63 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling