Sevgili Milena


Download 0.97 Mb.
Pdf ko'rish
bet56/71
Sana02.04.2023
Hajmi0.97 Mb.
#1318916
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   71
Bog'liq
Sevgili Milena - Franz Kafka ( PDFDrive )

Perşembe
Münchausen'in bu türlü davranışına sevindim, ama o çok
daha zor işlerin altından kalkmasını bilmişti! Geçende gelen
çiçeklere verilen önem gibi, bu güllere de önem verilecek
demek, öyle mi? Neydi o çiçekler, kimden gelmişti? "Gmünd"
için sen sormadan nasıl davranmam gerektiğini söylemiştir,
değil mi? Az üz kendini Milena, benim de üzüntüm azalır o
zaman. Bu türlü yalan söylemek zorunda kalacağını hiç
düşünmemiştim. Sana yazmayacağımı, seni görmek
istemeyeceğimi nasıl düşünebilir kocan? Hele seni bir kez
gördükten sonra!


Beni denemek isteği geliyormuş içinden, öyle mi? Alay mı
ediyorsun? Ne olur, yapma bunu. Şimdi bile anlamaya gücüm
yetmezken, bir de denemeye kalkarsan, ne yaparım? Satılık
kürk resimleri hoşuna gitti demek? İyi, birini giy, birini çıkar.
Bugünden para biriktirmeye başlasam, sen de yirmi yıl
dişini sıkıp beklesen, kürkler de biraz ucuzlasa (belli olmaz,
belki Avrupa'da taş taş üstüne kalmaz da, kürk hayvanları
başıboş dolaşır sokaklarda), işte o zaman sana kürk alacak
param olur! Söyle Milena, gözüme ne zaman biraz uyku
girecek? Cumartesi? Yoksa pazar gecesi mi? Ne dersin?
Yanümaman için gene söylüyorum. Adamcağızın en çok
damgalı pullar hoşuna gidiyor, özellikle onları beğeniyor (hep
"özel" istekleri var bu adamın!). "Ne güzellik, bu ne güzellik"
diyor da başka bir şey demiyor. Kim bilir neler görüyor o
pulların üstünde?!
Yemek yiyeceğim şimdi, sonra da kambiyoya gideceğim.
Öğleye kadar işteyim sözde!
Cuma
Daha niye yazıyorum? Bilmiyorum... Sinirden belki de;
gece aldığım ekspres mektubuna, erkenden çektiğim telgraf
da sinirdendi anlaşılan!
Bu mektuplaşmalar şu sonuca varıyor: Sen kopmaz
bağlarla -hani nerdeyse- dinsel bağlarla bağlısın kocana... (Ne
türlü sinirliyim, görüyor musun? Son günlerde rotayı şaşırmış
olacağım.) Ben de buna benzeyen bağlarla -kim bilir kiminle?
- evliyim... Korkunç karımın bakışları hep üstümde,


duyuyorum bakışlarını. En tuhafı da, bu çeşit evlilik
bağlarının kopamamasıdır. Böyle olunca da, bu konuda söz
etmemek gerek; birinin kopmaması, ötekinin kopmamasını
sağlar, aradaki bağ ya güçlenir, ya da tersine. Ama önemli
olan senin vardığın sonuç; "Hiçbir zaman olmayacak"
diyorum. Öyleyse, yalnız bugünü yaşayalım, gelecekten hiç
söz açmayalım artık. Bu gerçek elle tutulacak kadar canlı,
dimdik duruyor ayakta, dünyam bunun üstüne kurulmuş.
(Duygularımız öyle değil elbet, ama gerçeği sarsamazsın, yok
edemezsin: Bunları açıklamaya yeltenince, keskin kılıçların
ortasında kalmış gibi görüyorum kendimi, sivri uçları bana
çevrili, yaklaşıyorlar, korkunç bir işkencedir başlıyor: kesip
biçmeleri bir yana, şöyle bir dokunsalar yeter, dayanamam
bağırırım, bağırmamla da her şeyi ele veririm: seni, beni, her
şeyi...) İşte mektuplaşmalarımızda benim duyduklarım... (Ters
anlama sakın.) Sanki ben Orta Afrika'da bir yerde yaşıyorum,
hep orda kalmak zorundaymışım da, sana -sen ki,
Avrupada'sın- politikamn bugünlerde ne durum göstereceğini,
kendi değişmeyecek görüşlerim diye anlatmaya kalkışıyorum.
Bu benzetme yersiz, beceriksizce yapılmış, alıkça, yanlış,
ağlanacak kadar kötü... Bilerek, isteyerek yapılmış saçma bir
benzetme. Ah şu kılıçlar!
İyi ettin de göndermedin bana kocanın mektubunu (sakın
gönderme); aktardığın parçadan pek bir şey anlayamadım,
ancak, evlenmek isteyen "bekâr" bir adamın düşündüklerini
çıkarabildim, o kadar. Bu adam arada bir "aldatmış", ne çıkar?
Buna aldatma bile denemez, ikiniz de bir yoldasınız... O
zaman zaman biraz sola kayıyor; bu "aldatmanın" önemli bir
yanı yok; büyük üzüntüne büyük mutluluklar da katmıyor mu


sanki? Benim sonsuz bağlılığımın yanında bu "aldatma"nın
sözü mü olur?
Kocan konusunda seni yanlış anlamış değilim. Kocandan
ayrılmamanın gerçek nedenini, dönüp dolaşıp, onun
kunduralarına yüklüyorsun Milena! -Gösterdiğin bu nedende
beni inciten bir şey var. Kocandan ayrdırsan, ya başka bir
kadınla yaşar, ya da gider bir yerde bir oda tutar... Üzülme,
kunduralarını boyayacak biri çıkar elbet! Bilmiyorum, alıkça,
belki de değil, ama bunları anlatman incitiyor beni, neden
dersin?
Doğum günü burnundan gelmezdi, para için daha önce
yazsaydın, 
gelirken 
getiririm. 
-Ama 
görmeyebiliriz
birbirimizi belki de, bu kargaşalıkta olmayacak şey değil hani.
Gecesiyle 
sabahını 
birlikte 
geçirebilenlere
geçiremeyenlerden söz ediyorsun Milena. Öyledir...
Sonuncuların durumu daha iyidir bence. Yaptıkları kötü, ya
da iyi olabilir... Senin de dediğin gibi, bu oyunun pisliği
birbirlerine 
yabancı 
oluşlarından 
geliyor; 
içinde
oturulamayan, ama kapısı yalnız bu işler için açılan yabancı
bir evde yapılmış olmasından ötürü üstlerine pislik bulaşıyor
belki de... Güzel değil. evet... Ama belli bir sonuca
götürmüyor ki! Ne bu, ne de öteki dünyada yeri ve izi var bu
yapılanın; bir oyundur oynanan. Senin de dediğin gibi: "Topla
oynanan bir oyun sanki." Havva'nın elmayı ağaçtan
koparması gibi bir şey. (Günah sayılan bu olayı, kimsenin
anlayamayacağı gibi anlıyorum kimi günler...) Havva elmayı
yemek yemek için koparmamış da olabilir, hoşuna gittiği,
beğendiği için koparmıştır, belki de Adem'e gösterebilmek


için yalnız. Koparmak sonucu doğurmuş oldu, elmayla
oynamak doğru olmayabilir, ama yasak da edilmemiş ki.

Download 0.97 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   71




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling