Sevgili Milena
Download 0.97 Mb. Pdf ko'rish
|
Sevgili Milena - Franz Kafka ( PDFDrive )
Perşembe
Bugün günlerden perşembe. Salı gününe değin kararlıydım gitmeye. Ama kimi günler, sanatoryuma gideceğimi düşündükçe, içime bir sıkıntı çöreklenmiyor değildi, bir türlü yola çıkamayışımın nedeni bu da olabilirdi, ama yenerim diyordum. İzin kâğıdını burada beklemenin gereksiz olduğunu, Viyana'da, da bu işin yapılabileceğini söyledi biri salı günü... Yola çıkmam için hiçbir engel kalmıyordu artık. Bütün bir öğleden sonramı sedirin üstünde kıvranarak geçirdim; akşam sana bir mektup yazdım, sonra vazgeçtim göndermekten, yenerim, başarırım belki diyordum; gece sabaha dek hiç gözümü yummadan sağdan sola döndüm, bocaladım, kıvrandım durdum. İki zıt çarpışma vardı içimde: Biri gitmek istiyor, öteki korkuyordu gitmekten; ikisi de benden birer parça, ikisi de on para etmez. Sabahı dar ettim. Yola çıkacak gücü bulamıyorum kendimde, Milena. Karşılaşacağımızı düşündüğümde, bunu göz önüne getirdiğimde bile dayanamıyorum beynimin zonklamasına. Seni yanılgıya uğrattığım mektubunda da apaçık göze çarpıyordu, şimdi de bu... "Hiç ummuyorum" diyorsun. Artık ayrılabilirsin benden, hiç değilse bu umudum güçlensin! Ne durumda olduğumu kimseye anlatamam, sen de anlayamazsın, kendim bile anlayamıyorum, nasıl başkalarına anlatabilirim? O kadar da önemli değil bu, önemli olan şu: İnsanca yaşanamaz çevremde, bunun böyle olduğunu sen de biliyorsun, biliyorsun da inanmak istemiyorsun gene. Sarı mektubunu almadım daha; peki, açmadan gönderirim sana. Yanılmıyorsam, iyi olacak birbirimize mektup yazmaktan vazgeçsek. Yanıldığımı da hiç anımsamıyorum, Milena! Seni söz konusu edecek değilim; ilgilenmediğimden değil, nasıl ilgilenmem? Ama sözünü etmek istemiyorum. Öyleyse kendimden söz açayım gene: Şu yeryüzünde, dünya bir yana sen bir yana Milena ; her gün gönderdiğim şu kâğıt parçalarında yazılı değil sana verdiğim değer. Zaten bu mektuplar üzmekten başka işe yaramaz -üzmezlerse daha da kötü-, neyi sağlıyorlar ki? Çok çok Gmünd'de buluşmayı, anlaşmayı, anlaşmazlıkları, utancı; hem de geçici olmayan bir utancı. Seni sokakta ilk gördüğüm günkü gibi güçlü görmek istiyorum, ama L. Sokağının gürültüsünden daha çok engel oluyor bu mektuplar. Bu da belli bir sonuca götürmüyor ki... Mektuplarımda durmadan artan güçsüzlüğüm, mektupları aşma çabası bir sonuca götürüyor belki; sana karşı da, kendime karşı da elim kolum bağlı - hayır hayır, bin mektupla yalanlasan, ben de bin kez inanmak istesem, gene de böyle olduğunda direnirim- Önemli olan (güçsüzlüğümden belki, ama bütün nedenler saklı, belli değil ki...) beni susmaya zorlayarak bir sonuca vardıran ses: Karşı koyamadığım o güçlü ses, SENİN SESİN. Sana gelince, bir şey diyemedim senin için, kendi mektuplarından anlayabiliriz (belki sarı mektupta da vardı, daha doğrusu sarı mektubu geri isteyen telgrafında var), çoğunlukla okumaktan kaçındığım satırlarında varsın... Şeytanın kiliseden kaçtığı gibi kaçıyorum bu satırları okumaktan. Ne tuhaf, ben de sana telgraf çekecektim. Bütün gün kafamda evirdim çevirdim, öğleden sonra yatakta yatarken, akşam Belveder'de dolaşırken hep sana bir tel yollamak istedim, önemli değildi soracağım: "Son mektupta altları çizili satırların kesin olarak cevaplandırılması dileği" diye çekecektim: Yersiz, pis bir kuşku sezinledim de vazgeçtim telgrafı göndermekten. Gecenin bir buçuğu şimdi, bu mektubu yazdım, başka bir şey yapmadım, mektuba baktım seni gördüm. Kimi vakit -düşte değil- gözümün önüne getiriyorum seni, yüzünü saçların örtmüş, ayırıyorum saçlarını, ortaya çıkıyor yüzün... Alnını, şakaklarını okşuyorum, sonra ellerimin arasına alıp öylece tutuyorum yüzünü. (Gidersem sanatoryuma, elbet yazarım sana.) Download 0.97 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling